Paylaş
Hz. Muhammed’in Mekke ve Medine’de İslamiyeti tebliğde izlediği metod ve politikalar nelerdir.?
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Üniversite Öğrencisinden bir sual
İlahiyat fakültesi birinci sınıf öğrencisiyim ödevlerim için kaynak topluyorum, birçoğunun cevabını buldum fakat hala kaynağını ve cevabını bulamadığım sorular ve lütfen yardımcı olur musunuz?
Hz. Muhammed’in Mekke ve Medine’de İslamiyeti tebliğde izlediği metod ve politikalar nelerdir.?
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Öncelikle muhatabı kim olursa olsun onunla son derece ilgili ve alakalı olurdu. Güzel öğütlerle, nasihatler ile eğitme yokuna gitmiştir Rasulullah (sav). Kolay kolay hiddetlenmez, sinirlenmezdi Rasulullah (sav). Uyarılarında, öğrettiklerinde asla sinirlenerek öğüt vermez ve öğretmezdi. Muhatap olduğu kişiyi kırmamak için uğraşmıştır hep ve onu ciddiyetle dinlemiştir. Ve muhatabı ile değil alay etmek, bunu ima da bile bulunmazdı. Güzel öğütlerle, nasihatler de bulunurdu. İyiliği emredip kötülükten sakındırırdı Müslümanları.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Peygamberimiz Hz Muhammed’in Tebliğ Yöntemi
Hz. Peygamber’in tebliği, Allah’tan aldığı vahye dayanır; Dolayısıyla Rabbani özelliğe sahiptir. Yüce Allah; “O, kendi hevasına dayanarak konuşmaz; O’nun konuşması, (kendisine) vahyedilenden başkası değildir.”(1) O, tebliğini Allah’ın emri olarak yapmış ve bunun için asla karşılık beklememiştir. Kur’an-ı Kerim bu konuya tanıklık yaparak şöyle buyurmaktadır: “De ki: Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, ancak Rabbine doğru bir yol tutmak dileyen kimseler olmamzı istiyorum.”(2)
Hakikaten Hz. Peygamber, bütün hayatını karşılıksız olarak Allah’ın dinini tebliğe adamıştır. Ancak O’nun tebliğinin iki önemli vasfı vardır. Onlardan biri müjdelemek ve kolaylaştırmak, diğeri de insanlar arasında herhangi bir ayırım yapmamaktır. Amaç ve hedefine gelince, o da dünyayı ahiretin tarlası yapıp insanları orada ebedî mutluluğu kazanmaya sevketmektir.
Hz. Peygamber, İslâm’ın mesajını tebliğ, davet, nasihat ve irşat yoluyla yaymıştır. Tebliğ, din mesajını insanlara ilan edip bildirmek, davet de insanları dine çağırmak ve dinin bahşettiği iman ve hidayet nimetinden onları yararlandırmak demektir. Nasihat ise Allah için öğüt vermek anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim, peygamberlerin ve Lokman (a.s.) gibi müstesna kimselerin kendi yakınlarına ve ümmetlerine yaptığı nasihat örnekleri ile doludur. İrşat kavramına gelince, o da insanları gaflet uykusundan uyandırıp hak ve doğru olan yola, Allah’ın gösterdiği “Sırat-ı Müstakim”e iletmek ve bu konuda insanlara rehberlik etmektir.(3) Bu görevi yapan kimselere mürşit denir. Kur’an-ı Kerim onlar için; “İnsanları Allah’a çağıran, iyi iş yapan ve “ben Müslümanım” diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?”(4) buyurmuş ve güzel sözlü olduklarını belirterek onları övmüştür. Hz. Peygamber’in irşat görevi yapanlar hakkında söylediği ise şöyledir: “Her kim bir hayra vesile olursa, ona da o hayrı işleyenin sevabı kadar sevap vardır.”(5)
Acaba Hz. Peygamber, genelde tebliğ, davet, nasihat ve irşat yollarını kullanarak yaptığı Risalet görevine nereden başlamış ve nasıl bir metot izlemiştir? Bu soruyu aşağıda maddeler halinde sunduğumuz kısa açıklamalarla anlatmaya çalışacağız:
“Mü’minler birbirini sevmede, birbirine acımada bir vücut gibidirler…”(12)
“Mü ‘min mü ‘mine karşı, binayı vücuda getiren yapışık tuğlalar gibidir.”(13)
12- Tebliğde muhataplarının seviyelerine dikkat etmiş ve ümmetine de “İnsanlarla akılları oranında konuşunuz” buyurmuştur.
1- Necm, 3-4.
2- Furkan, 57.
3- İslâm’ın anlatılması ile alakalı bu kavramların detaylı açıklamaları için Bkz. Karaman, a.g.e., s, 55- 70.
4- Fussilet, 33.
5- Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, II/248, H. No: 2475
6- Abdurrahman Azzam (Trc. H. Karaman), Peygamberimizin Örnek Ahlâkı, s, 95, İst. 1995.
7 – Buhari, İlim, 11, Edep, 80; Müslim, Cihad, 8.
8 – Ahmed İbn-i Hanbel, Müsned, IV /227.
9- Riyazü’s-Salihin, I/289, H. No, 246.
10- Bkz. A. Davudoğlu, Büluğu’l-Meram-Selamet Yolları, IV/357, H. No: 1490/1259.
11- Ebü’l Hasan el-Nedvî (Trc. 0. Keskioğlu), Es-Siretü’n Nebeviyye, s. 307, İstanbul, 1981.
12- Riyazü’s-Salihin, 1/271, H. No: 221.
13- Riyazü’s-Salihin, 1/271, H. No: 220.
14 – Bkz. Müslim, İman, 143.
15- Bkz. İbn-i Hanbel, Müsned, III/328.
16 – Bkz. Enbiya, 107.
17- Furkan, 56.
18- İbn-i Mace, Ticaret 67; Ebu Davud, Cihad, 85.
19 – Bkz. Buhârî, Et’ıme, 2; Müslim, Eşribe, 107.
20 – Bkz. İbn-i Hanbel, Müsned, III/328.
21 – M. Ebu Zehra (Trc. M. Keskin), Son Peygamber Hz. Muhammed, 1/267, İst., tarihsiz.
22 – En’am, 104.
23 – Müslim, İman, 164.
24 – Buhâri, Edebü’l Müfred, 1/. 201, H. No: 112.
25 – Saf, 2.