Paylaş
Hz Musa Ve Allah’ın Salih Kulu (Hızır)
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Hz Musa’nın ve Hızır Kuranda geçen kıssaları kısaca
SORU: Kehf suresinde Hz. Musa’nın yanındaki bir delikanlı ile birlikte “ilm-i ledün” öğretilmiş bir zât ile iki denizin birleştiği yerde buluşmasından söz ediliyor.
Hz. Musa’nın yanındaki delikanlı kimdir? Buluştukları iki denizin yer neresidir? Buluştukları Allah’ın ilim verdiği zât kimdir? iu zât hâlâ yaşamakta mıdır?
CEVAP: Hz. Allah Kur’an’da şöyle buyuruyor:
Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: “Durup dinlenmeyeceğim; tâ ki iki denizin birleştiği yere kadar varacağım, yahut senelerce yürüyeceğim.”
Her ikisi iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık, denizde bir deliğe doğru yola koyulmuştu.
(Buluşma yerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: “Kuşluk yemeğimizi getir bize hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden (epeyce) sıkıntı geldi” dedi.
Genç adam: “Gördün mü” dedi, “kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. O, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.”
Musa: “İşte aradığımız o idi” dedi. Hemen izlerinin üzerine geri döndüler.
Derken, kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet (vahiy veya peygamberlik) vermiş, yine ona tarafımızdan bir ilim (ilm-i ledün) öğretmiştik.” (Kehf/60-65)
Özetle ifade edersek ayetlerde kasdedilen mana şudur: (Ey Muhammedi) Hz. Musa’nın daha fazla ilim elde etmek için çıktığı yolculukta yanındaki delikanlıya söylediklerini hatırla. O şöyle demişti: İki denizin birleştiği yere kadar veya uzun bir süre yürümeye devam edeceğim.
Adı geçen yere vardıklarında yanlarında bulunan büyük balığı unutmuşlardı. Yemek üzere yanlarına aldıkları halde balıkta hâlâ hayat izi vardı. Balık, denize ulaşan bir kanal aracılığı ile yolunu tutup denize ulaştı. Hz. Musa yanındaki gençle birlikte adı geçen yere vardıklarında Hz. Musa gence: “Yolculuktan dolayı bir hayli yorulduk. Bize bir yemek hazırla da yiyelim!” dedi. Delikanlı ise daha önce uğradıkları kayanın yanında balığı unuttuğunu söyleyip özür beyan etti. Bu unutmanın sebebinin de şeytan olduğunu söyledi. Öte yandan balık insanı hayrete düşürecek şekilde denize ulaşmak üzere yolunu tutmuş bulunuyordu. Bunun üzerine Hz. Musa ve yol arkadaşı ayak izlerini takip ederek, Allah’ın ulaşmalarını istediği yere vardılar. Orada Allah’ın kendisine çeşitli nimetler verdiği salih bir kul ile karşılaştılar.
Tefsir âlimleri ayette adı geçen Musa’nın hangi Musa olduğunda ihtilaf etmişlerdir. Kimisi bunun, Musa b. Mişa b. Yusuf b. Yakub olduğunu söylemiştir. Fakat tefsir âlimlerinin çoğunluğu İmran oğlu Musa, yani peygamber olan Musa olduğu görüşündedir. Doğru olan da budur.
Hz. Musa’nın yanındaki gencin kim olduğu hususa da ihtilaflıdır. Bazıları Yuşa b. Nun’un kardeşi olduğunu söylemişse de doğrusu bu genç Yuşa b. Nun’un kendisidir. Bu delikanlı Hz. Musa’ya hizmet eden bir gençtir.
Ayette sözü edilen iki denizin birleştiği yer ve bu denizlerin hangileri olduğu hakkında çeşitli görüşler vardır:
Bir görüşe göre bu denizler doğudaki Hazar denizi ile batıdaki Akdenizdir.
Bir başka görüşe göre iki denizin birleştiği yer Mağribte Tanca kıyışıdır. Fakat tercih edilen görüş Kızıl deniz ile Akdeniz’in birleştiği yer olmasıdır. Bu iki denizin kavuştuğu yer acı göller ve timsah gölü bölgesidir.
Bir diğer görüşe göre iki denizin birleştiği yer Kızıl denizde Süveyş kanalı ile Akabe körfezinin birleştiği yerdir.
Her ne hal ise Kur’an iki denizin birleştiği yeri ve bu denizlerin adını söylememiştir. Bu yerin ve denizlerin belirlenmesi inanç konusu olmadığı gibi dinin esaslarından da değildir.
Hz. Musa ile beraberindeki gencin karşılaştığı zat Hızır aleyhisse-lamdır. Hızır’ın adı Belya b. Melkân b. Fâliğ’dir. Künyesi Ebu’l Abbas’tır. Hızır denmesinin sebebi beyaz veya otu sararmış bir yere oturduğunda orasının yemyeşil olmasındandır.
Buharî’de Hz. Peygamber’in: “Hızır’a Hızır denmesi, beyaz bir yere oturduğunda arkasından orada yeşil otların sallanmakta olduğunun görünmesindendir” buyurduğu rivayet edilmiştir.
Bir grup âlim ve mutasavvıf Hızır’ın nebi olduğunu söylemiştir. Bazıları ise rasûl olduğunu söylemiştir. Bir başka görüşe göre Hızır sadece velî olan bir kimsedir. Hızır hâlâ yaşamakta olup, âhir zamanda Kur’an kaldırıldığında vefat edecektir.
Hızır hakkında çeşitli hikayeler anlatılmaktadır. Gaybı bilen ancak Allah’tır. Bu söylenenler kesin ve mütevatir delile ve yakin bir bilgiye dayanmamaktadır. En doğrusunu azız ve celîl olan Allah bilir.
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Hz. Musa ile beraberindeki gencin karşılaştığı zat Hızır (a)’dır. Hızır’ın adı Belya b. Melkân b. Fâliğ’dir. Künyesi Ebu’l Abbas’tır. Hızır denmesinin sebebi beyaz veya otu sararmış bir yere oturduğunda orasının yemyeşil olmasındandır.
Buharî’de Hz. Peygamber’in: “Hızır’a Hızır denmesi, beyaz bir yere oturduğunda arkasından orada yeşil otların sallanmakta olduğunun görünmesindendir” buyurduğu rivayet edilmiştir.