Hz. Nuh (as)

Hz. Nuh Kimdir? Hazreti Nuh (a.s) Hayatı (Kıssası), Mesleği, Mucizeleri

Nuh b. Lamek b. Müteveşlih/Metuşelah b. Ehnüh/İdris

Hz. Nuh (as), Kur’an’da üçüncü olarak zikredilen peygamberdir ve bu, tarihi hiyerarşiye de uygundur. Ayrıca o, Kur’ân’da en çok ismi ve mücadelesi zikredilen peygamberlerdendir. Birçok peygamberin kavmiyle olan mücadelesinin dile getirildiği Hûd Süresinde ilk peygamber olarak geçmektedir. Bu sürede anlatılan mücadele sini şöylece özetlemek mümkündür: 0, Allah’ın dışında bir takım ilahlar muhtemelen putlar edinmiş bir kavme peygamber olarak gönderilmiş ve ilk tebliği “Allah’tan başkasına ibadet etmeyin, aksi halde büyük bir azaba uğ- ramanızdan endişe ederim” şeklinde müşfik bir uyarıdır. Ancak kavminin önde gelen şımarık takımı onun bu uyarısını adeta kendilerine karşı alçaltıcı bir tavır olarak görüp şahsına ve etrafında bulunan inananlara aşağılayıcı ifadeler ve küçümser tavırlarla saldırmışlardır. Hz. Nah (as) onlara “Allah beni peygamber seçti gönderdi, bu benim bir tercihim değildir, ilahi bir rahmettir üstelik ben sizden herhangi bir çıkar beklemiyorum” dediyse de dinletememiştir. Çünkü onlar haddi aşmış, inat ve cehalet gözlerini bürümüş kişilerdi.

Hz. Nuh’un onlarla mücadelesi çok uzun sürdü. Onun getirdiği her delile ve söylediği her doğru söze karşılık sözü edilen şımarık güruh sürekli anlamsız ve abartılı isteklerde bulundular. Özellikle de hiç suçu olmayan ve yanında bulunan bir grup inanmış garibanı yanından kovmasını talep ettiler. Onların bu anlamsız, haksız ve abartılı isteklerine karşılık “Eğer ben onları yanımdan kovarsam Allah’a karşı bana kim yardım eder. Hiç düşünmüyor musunuz? Ben size Allah’ın hazineleri benim yanımda demi yorum. Ben gaybı da bilmem. Ayrıca ben bir melek olduğumu da iddia etmiyorum. Öte yandan sizin küçümsediğiniz o garibanlara Allah’ın rahmeti ve bereketi olmayacak da diyemem. Onların nasıl bir Müslüman olduğunu Allah bilir. Eğer sizin isteğiniz şeyleri yerine getirirsem ben de sizin gibi zalimlerden olurum.”07 dedi.

Hz. Nuh’un (as) kendini beğenmiş, zenginlik ve varlıktan dolayı şımarmış kavim ile mücadelesi uzun ve çetin oldu. Onlara bir şey anlatama yacağı bir noktaya geldiğini anladığında “Allah şımarıklık ve aşırılıklarınız yüzünden sizi sapkınlığa mahkum etmeyi dilemişse, ben istesem de artık uyarılarımın ve öğütlerimin size bir faydası olmaz. O sizin de Rabbinizdir ve sonunda onun huzuruna döneceksiniz”38) demek zorunda kalmıştı. Ama şımarık ve âsi kavmi bunu dahi anlamamış ve onu sapkınlıkla suçlayacak kadar ileri gitmişler ve bunaltmışlardı. Bunun üzerine Yüce Allah onu teselli etmiş ve kavminin defterinin dürüldüğünü bildirerek ona bir gemi yapmasını emretmişti.

Hz. Nuh (as) gemi yaparken azgın ve şımarık kavmi onunla alay etme ye devam ettiler. Çünkü bulundukları yer, deniz kenarı değildi ve akılları sıra geminin böyle bir yerde gereksiz olacağını düşünüyorlardı. Geminin yapımı tamamlandığında, Yüce Allah ailesini, inananları ve her canlıdan bir çifti gemiye almasını emretti. Gökten oluk oluk sular aktı, yerden dereler fışkırdı ve her tarafı su kapladı.

Dağlara çıkıp kurtulurum umudunda olan Hz. Nuh’un isyankar oğlu daha bir adım atamadan bir dalganın içinde kaybolup gitti. Baba yüreği depreşti, ağladı, sızladı ve Rabbinden oğlunu bağışlamasını istedi. Ama o, inkarcılar ve isyankarlar içindeydi. Bu yüzden Yüce “Allah o senin ehlinden değildir” buyurdu ve böyle bir isteğin bir peygambere yakışmadığını bildirdi. Çünkü o oğlan her ne kadar Hz. Nuh’un (as) nesebinden ise de, onun yolundan sapmış ve kendi arzu ve aklına uymuştu. Bunun üzerine Hz. Nuh (as) Rabbine yöneldi, tevbe etti, O’ndan af ve mağfiret diledi. “Bilmediğim bir hususta talepte bulunmak cehaletini sergilediğim için sana sığınırım Rabbim! Eğer beni bağışlamaz ve affetmezsen hüsrana uğramış kimseler den olurum.”

Kavmi gitmiş, oğlu gitmiş ve elinde olan bütün imkanlar tufanla birlikte yok olup gitmişti. Ama arkasında Yüce Allah vardı ve gerisi boştu.

Gemi sağlam bir şekilde Cudi dağının eteğine yanaştı ve içindekiler sağlık ve selamet içinde indiler. Mücadelesinin böyle bir sonla noktalanması onun tercihi değildi. Azan, şımaran ve adeta ne oldum delisine dönen bir kavmin eninde sonunda böyle bir akıbete uğrayacağı açıktı. Öyle de oldu. Ne servetleri, ne evleri ne de gür ve gürbüz bedenleri onları tufandan korumaya yetmedi. Temiz ve temizleyici olan su, bütün azgınlıklarını, şımarıklıklarını ve pisliklerini aldı götürdü.

Tufandan sonra artık dünya yeniden kurulmuştu. Bu yüzden Hz. Nuh’a (as) ikinci Adem denilmişti. Tarihi kaynakların bildirdiğine göre tufan sona erip Hz. Nûh (as) ve yanındakiler geminden indiklerinde, insanlar kırk erkek ve kırk kadından ibaretti. Onun Sâm, Hâm ve Yâfes adındaki üç oğlu da gemiden inenler arasındaydı. Gemiye binmeyen ve tufanda helak olan oğlu ise Yâm idi. Hz. Nuh (as) yeryüzünü üç oğlu arasında taksim etti ve insanlık bu gemiden inenlerden yeniden çoğaldı. Onun zamanında meydana gelen bu tûfan farklı dinlere mensup bazı topluluklar tarafından da kabul edilmektedir. Ancak bazı kaynaklar tufanın bütün bir yeryüzünde gerçekleştiğini ve dolayısıyla bütün dünyayı suların kapladığını inancını dile getirirken diğer bazıları tufanın sadece belli bir bölge ile sınırlı kaldığını iddia etmişlerdir.

İslam medeniyeti tarihi

Hz. Nuh Kaç Sene Yaşadı?

Nuh suresi hakkında bilgi

Hz. Nuh’ un hayatı hakkında ansiklopedilerden araştırma yapınız.

Hz.Nuh’un Tufanı’nı yazar mısınız?