Hz Osman zamanında yaşanan kargaşanın baş sorumlusu kimdir

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Answer ( 1 )

    0
    2021-02-08T12:14:36+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Hz Osman Döneminde Ortaya Çıkan Olaylar ve Şehit Edilmesi

    (Hz Osman zamanında yaşanan kargaşa hakkında bu bilgileri lütfen okuyunuz)

    Hz. Osman dönemi iki safhaya ayrılır: Başarılı geçen sükûnet dönemi (23-30/644-649) ve öldürülmesiyle sonuçlanan karışıklık dönemi (30-35/650-656). Hz. Osman’ın halifeliğinin ilk yıllarında birtalam şikayetler dile getirilmiş olsa da bunlar problem haline dönüşmemişti. Ancak hilafetinin ikinci altı yılının başından itibaren söz konusu şikâyetler, fetihlerin durmasıyla ortaya çıkan ekonomik krizin de etkisiyle büyük bir sorun teşkil etmeye başlamıştır. Bunun neticesinde İslam tarihinin ilk büyük fitnesi (iç savaş, kargaşa) ortaya çıkmıştır. Etkileri günümüze kadar gelen bu karışıklık ortam önce Hz. Osman’ın öldürülmesine, ardından da Hz. Ali dönemindeki Cemel ve Sıffin savaşlarına yol açmıştır.

    Bu donemde yönetimden kaynaklanan şikâyetlerin bir kısmı ekonomik durumla ilgiliydi. Uzunca bir süredir fetihler durduğu için İslam’ın ilk yıllanındaki gibi zorluk çekmeye alışmamış, hep zafer gören ve kılıcıyla istediğini elde eden yeni nesil askerler durumdan hoşnutsuzdu. Bunlar bol miktarda ganimet yerine artık gittikçe küçülen miktarlarda maaş alıyorlardı. Ekonomik krizden en fazla etkilenen Küfe, Basra ve Fustat (Mısır gibi şehirlerde yönetimden rahatsızlık duyanların sayısı bu sebeple arttı. Hz. Osman’ın ve valilerinin bazı icraatları da muhaliflerin propagandası için uygun ortamı oluşturuyordu. Muhaliflerin tenkitlerinin başında, halifenin devlet kademelerinde yakınlarını görevlendirmesi geliyordu. Diğer taraftan Hz. Osman’ın bazı valilere karşı beklenen sertlikte davranmaması ve onlara önemli miktarda mal bagasında bulunması bu şikayetlerin daha da artmasına sebep oldu. Ayrıca halife ve yakın çevresindekilerin bu tavırlar Kureyş dışındaki kabile liderleri tarafından Kureyş’in diğer üzerindeki tahakkümü olarak görüldu. Valilerin bazı söz ve uygulamalar da bu iddiaları güçlendirdi ve Kureyş hålimiyetini hedef alan kabilecilik hareketi giderek etkisini arttirdi.

    Hz. Osman yönetimine karp ilk ciddi muhalefet, fetihlerde büyük yararlılık gösteren güçlü kabile mensuplarının bir arada yaşadığı Kufe’de ortaya çıktı. Eski valileri Velid b. Ukbe’nin görevinden azledilmesini saglayan Küfeliler, yeni vali Said b. As’ın bir mecliste, “Seväd (Irak) toprakları Kureyş’in bahçesidir” şeklinde bir söz sarfetmesiyle yönetime karşı tavırlarını daha da sertleştirdiler. Mecliste bulunan kişilerden bazıları tepkilerini devam ettirince halifenin emriyle ıslah için önce Dımaşk, oradan da Humus’a sürüldüler. Ancak daha sonra halifeden izin alıp tekrar Küfe’ye donen bu kişiler, Hz. Osman aleyhindeki faaliyetlerini daha da hızlandırdılar. Bu hareket Irak’ın ikinci büyük merkezi Basra’da da yankı buldu.

    Fitneden en az etkilenen merkezlerden olan Şam’da ise ilk müslümanlardan Ebü Zer el-Gıfari Muaviye’nin bazı harcamalarım ve müslümanların ihtiyaç fazlası mallarını Allah yolunda sarfetmeyip biriktirmelerini şiddetle eleştirmesiyle zenginler aleyhine bir hareketin başlamasına yol açmıştı. Muâviye’nin şikayeti üzerine Hz. Osman tarafından Medine’ye çağrılan Ebû Zer tenkitlerini burada da devam ettirince Rebeze’ye gönderildi (Buhâri, “Zekát”, 4).

    Fitnenin bir diğer önemli merkezi Mısır’dı. Burada da Hz. Osman ve Vali Abdullah b. Sa’d b. Ebû Serh’e karşı şiddetli bir muhalefet hareketi başlatılmıştı. Bu dönemde Abdullah b. Sebe’nin Basra, Kufe ve Dimask’ta kaldıktan sonra Mısır’a geldigi ve diğer şehirlerdeki muhalif gruplar da organize ettiği söylenir. Birbirlerine gönderdikleri mektuplarda Hz. Osman’ı ve valilerini ağır bir şekilde eleştiren muhalif gruplar, halifenin ve yakın çevresinin dinin emir ve yasaklarını çignediklerini ileri sürerek halka yönetime karşı isyana çağırıyorlardı. Öte yandan güvenilirliği tartışmalı olan bilgilere göre, Abdullah b. Sebe isimli bir şahıs Hz. Ali’yi Resûl-i Ekrem’in vasisi olarak gördüğünü ve halifeliğin onun hakkı olduğunu söylemiş, bu halda gasbeden Hz. Osman’ın yerine Hz. Ali’nin geçirilmesi gerektiğini ileri sürmüş, bu kabil iddialar da Hz. Osman’ı zor duruma düşürmüştür (bk. ABDULLAH b. SEBE).

    Yönetim karşıti söylentilerin artması üzerine Hz. Osman vilayetlere müfettişler göndererek durumu öğrenmek istedi. Misır’da muhalifler tarafından yanıltıldıgı bildirilen Ammar b. Yasir dişındaki müfettişler olumlu haberlerle döndüler.

    Söylentilerin devam etmesi üzerine Hz. Osman 33 (654) yılı hac dönüşünde valilerini Medine’ye çağırarak onlarla bir toplantı yaptı. Valiler söylenenlerin bir tertip olduğunu, dolayısıyla endişe edilecek bir durum bulunmadığını söyleyerek muhaliflerin cihadla meşgul edilmesi, elebaşılarının öldürülmesi, işin valilere bırakılması, mal karşılığında gönüllerinin alınması şeklinde halifeye bazı çözüm teklifleri sundular. Hz. Osman fitnenin elebaşılarının sefere gönderilmesini ve Küfe’deki bazı şahısların tahsisatlannin kesilmesini emretti. Ayrıca olaylara Allah’ın emirleri çerçevesinde çözüm arayacağını belirterek valilerine de insanları fitneden uzak tutmaya çalışmalarını ve itidalli davranmalarını tavsiye etti.

    İlk önemli başkaldın valilerin yerlerine dönüşü sırasında Kufe’de yaşandı. Muhalifler Vali Sai b. Âs’ın yolunu keserek şehre girmesini engellediler. Ayrıca Basra’nın eski valisi Ebu Musa el-Eş’ari’nin Kûfe’nin yeni valisi olarak atanmasını sağladılar. Ancak bu durum Küfe’nin, merkezi yönetimin kontrolünden çıkmasına ve diğer şehirlerdeki muhaliflerin de harekete geçmesine sebep oldu. Müşterek hareket eden muhalifler Hz. Aişe, Hz. Ali, Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvâm gibi sahābilerin ağzından mektuplar yazarak onlar da kendi başlattıklan hareketin içinde göstermeye çalıştılar. Halka cihat için Medine’ye çağıran bu mektuplar şehirlerde büyük bir yankı uyandırdı.

    Hz. Osman Receb 35 (Ocak 656) tarihinde valilerini şikâyet için Medine’ye gelen Mısırlı bir heyeti sahabenin önde gelen şahsiyetleriyle birlikte karşılayarak kendisine yönelttikleri birtakım eleştirileri haklı buldugunu ifade etti. Yapılan görüşme sonunda bu kişilerin geri dönmelerini sagladı. Ancak bir süre sonra Misır, Kûfe ve Basra’dan sayıları 600-1000 arasında olduğu söylenen üç grup, hac kafileleri arasında bölgeye geldi. Medine önlerinde üç ayı mevkide konaklayan bu gruplar Hz. Ali, Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvam’a heyetler yollayarak kendilerine halifelik teklifinde bulundular. Ancak bu sahabiler isyancıların tekliflerini şiddetle reddettiler. Gelişmelerin tehlikeli bir boyuta ulaşmasından endişelenen Hz. Ali ve önde gelen diger sahábiler çocuklarını Hz. Osman’ı korumak üzere halifenin evine gönderdiler. Bunun üzerine åsiler halifeyi savunmak için toplanan Medineliler’in dapılmasını sağlamak ve âni bir baskınla şehirde kontrolú ele geçirmek için bir plan dahilinde memleketlerine doğru yola çıktılar. Fakat üç grup halinde farklı istikametlere gittileri halde pevval ayının son günlerinde (nisan sonlan) ansızın geri döndüler ve tekbirlerle Medine’ye girip Hz. Osman’ın evini kuşattılar. Geri dönüşlerini haklı göstermek için de Hz. Osman tarafından eski Mısır valisine yazılan ve liderlerinin olumle cezalandırılmasını emreden bir mektubu ele geçirdiklerini iddia ettiler. Ha. Osman böyle bir mektup yazmadığını belirtmesine rağmen isyancılar onun evinin etrafında mevzilendiler. Ayrıca şehirde sayıları oldukça artmış olan köleler ve işsiz güçsüz bedeviler de isyancılara katılmıştı.

    Hz. Osman bu durum karşısında gizlice valilerine haber göndererek onlardan yardım istedi. Asiler, yaklaşık iki ay devam eden muhasaranın son on gününe kadar Hz. Osman’ın Mescid-i Nebevi’ye çıkıp imamlık yapmasına göz yumdular. Bu günlerde kendisine yöneltilen bütün ithamlara cevap veren Hz. Osman, birçok meselede isyanalan ikna etmeyi ve süküneti sağlamayı başardı. Ancak bu sırada kendisinin izniyle Mervan b. Hakem’in bir konuşma yapması, ortalıgın kanşmasına sebep oldu. İsyancılar kuşatmanın son on gününde Hz. Osman’ın evinden çıkmasına izin vermediler, üstelik Hz. Ali ve Resul Ekrem’in hanımı Ummu Habibe gibi sahabīlerin ona su ulaştırmasını da engellediler. Ayrıca Hz. Osman’dan halifeliği bırakmasını istediler, Ancak Hz. Osman, Abdullah b. Omer gibi ileri gelen sahábilerin de tavsiyeleriyle halifeligi bırakmayı reddetti. Hz. Peygamber’in vaktiyle söylediği gibi (Buhari, “Fezailü ashabi’n-nebi”, 5-7, “Edeb”, 1193; Tirmizi, “Menálab”, 18) bir musibetten sonra şehit edilecegini düşünüyordu ve rüyasında kendisini ertesi gün iftara davet eden Resûl-i Ekrem’i görmüştü (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1, 73). Bu sebeple artık olümü bekleyen Hz. Osman o sırada başta sahabe çocukları olmak üzere kendisini savunmak için evinde hazır bulunan kişilerin zarar görmemesi ve taraflar arasında kan dokulmemesi için büyük bir gayret sarfetti. Asiler, hac mevsimi sona erdigi için Mekke’den çok sayıda insanın Medine’ye geleceğini düşünerek ve eyaletlerden gönderilen askeri birliklerin yaklaştığının duyulması üzerine acele ettiler. Muhasaranın son gününde genç sahâbîlerin savunduğu evin kapısını yaktılar. Akşam saatlerinde bitişikteki evden içeriye giren birkaç Mısırlı, Kur’an okumakta olan Hz. Osman’ı şehit etti (18 izle 35/17 Haziran 656). Bu sırada onlara engel olmak isteyen hanımı Naile bint Ferâfisa’nın parmakları kesildi. Şehit edildiğinde seksen iki yaşında bulunan Hz. Osman, âsilerin engellemelerine rağmen Nâile’nin gayretleri sonucu çok az kişi tarafından akşam ve yatsı arasında gizlice Cennetülbakî’ye defnedildi. Temel İslam ansiklopedisinden yaralanılmıştır.

    En iyi cevap

Cevapla