Paylaş
Hz. Peygamber Ve Araplar
Question
Hz. Peygamber Ve Arablar
Soru: Bir mecliste konuşmacılardan birisi Rasûlullah’ın (s.a) Arapları övdüğünü ve onların şanını yücelttiğini söyledi. Bir başka konuşmacı da, Rasûlullah’ın alemlere rahmet olarak gönderildiğini ve Arabın, Arab olmayana bir üstünlüğünün olmadığını, üstünlüğün sadece takva ile olduğunu ifade edip “Bu duruma göre Hz. Peygamber (s.a) Arablan nasıl yüceltebilir?” diyerek onu reddetti. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?
Cevap: Rasûlullah’ın (s.a) alemlere rahmet olarak gönderilmesi ile Arabların şanını yüceltmesi arasında bir çelişki yoktur. Çünkü Arablar bu dinin ilk taşıyıcılarıdır. Allah Teâlâ, onların içinden ve yurdundan bir peygamber çıkarmakla, Arabçayı Kur’an’ın lisanı yapmakla ve yeryüzünün doğusundaki ve batısındaki insanlara bu dini ilk tatışma şerefini onlara bahşetmekle Arablan zaten onurlandırmıştır. Nitekim Arablar en büyük şerefi ve onuru İslâm’da bulmuşlardır. Kur’an-ı Kerim şu ayet-i kerimede bu gerçeğe işaret etmektedir:
Doğrusu Kur’an hem senin için hem de kavmin için bir şereftir. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız. (Zuhruf/44)
Rasûlullah (s.a) Arabları yüceltirken iman eden, Allah ve Rasûlü-nün emrine uyan, kesin bir inançla onu destekleyen ve yeryüzünde adaletin prensiblerini ve insanî kardeşliği yayan Arablan kasdetmiştir.
Rasûlullah’ın (s.a) Arabları öven ve onların şanını yücelten çok sayıda hadisi vardır. Ebu Ya’la’nm Müsned’inde Câbir’den rivayet ettiği sahih bir hadiste Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmaktadır:
Arablar tahkir edildiği zaman İslâm tahkir edilmiş olur.
Taberani’nin îbn Abbas’tan rivayet ettiğine göre Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
Haşimoğullarına ve Ensar’a buğzetmek küfürdür, Arablara bu e-zetmek ise münafıklıktır.
Tirmizî’nin Abbas ibn Abdülmuttalib’ten rivayet ettiğine göre Ra-i^sûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
Allah Teâlâ insanları yarattı ve beni onların hayırlı bölümünden kıldı. Sonra kabileler arasında bir seçim yaptı ve beni en hayırlı :kabilenin içinden yarattı. Sonra aileler arasında bir seçim yaptı ve “”beni en hayırlısının içinde yarattı. Ben, kişi olarak da aile olarak da onların en hayirlısıyım.
İbn Sa’d’ın Yahya ibn Yezid es Sa’di’den rivayet ettiği sahih-mür-sel bir hadiste Rasûlullah şöyle buyuruyor:
fazla Arab olanınız benim ve ben Kureyştenim. Benim lisanım da Sa’d ibn Bekr’in lisanıdır.
Hakim’in Enes’ten rivayet ettiği bir hadiste şu ifadeler geçer:
Arabların önde geleni benim. Suheyb, Rûm’un önde gelenidir. Selman, Farisilerin önde gelenidir. Bilal ise Habeşilerin Önde gelenidir.
Taberani, Hakim ve Beyhaki’nin rivayet ettiği sahih bir hadiste ise şöyle buyurulur:
Şu üç şeyden dolayı Arablan seviniz: Birincisi ben Arab’ım, ikincisi, Kur’an-ı Kerim Arabça’dır, üçüncüsü cennet ehlinin dili Arabçadır.
Taberani’nin Ebû Said’den rivayet ettiğine göre Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
Ben Arabların en Arabıyım. Kureyş soyundan geldim. Beni Sa’d ‘a ibn Bekir’in içinde yetiştim. O halde dili kullanma yanlışlığı bana nereden gelebilir ki?
Hakim’in Ebû Hureyre’den rivayet ettiği sahih bir hadiste Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
Fakirleri seviniz ve onlarla arkadaşlık yapın. Arablan kalpten sev. Nefsinden bildiğin şeyler seni insanlardan alıkoymasın.
Yine Taberani’nin Sehl ibn Sa’d’dan rivayet ettiğine göre Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
Kureyş’i seviniz. Kim onları severse Allah da onları sever.
Zannediyorum ki bu hadis-i şerifler İslâm Peygamberinin, müca-hid ve mümin Arabların kadr ü kıymetini ve şanını yücelttiğini göstermesi açısından yeterlidir. Bu onun asaletinin evrenselliğiyle de çelişmez. Çünkü zaten Arablar da bu risaletin/mesajın bütün insanlar arasında yayılması için çalışmışlardır. Bilmemiz gerekir ki Arablık İslâm’ın kabıdır, İslâm da Arabların ruhudur.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Hz. Peygamber (Muhammed), İslam dininin son peygamberidir. Arabistan’ın Mekke şehrinde doğmuş ve orada büyümüştür. Araplar, Hz. Peygamber’in doğduğu dönemde çoğunlukla putperestlikle ve cahiliye adı verilen bir dönemle tanınıyorlardı. Putlara tapma, aşiret savaşları ve ahlaki bozukluklar gibi çeşitli sosyal ve ahlaki sorunlar bu dönemi karakterize ediyordu.
Hz. Peygamber, İslam’ın mesajını tebliğ etmek ve Arap toplumunu düzeltmek için gönderildi. İslam dininin temel prensiplerini, tek tanrı inancını ve ahlaki değerleri Araplar arasında yaymaya çalıştı. İlk başta birçok zorlukla karşılaştı ve peygamberlik misyonu boyunca birçok savaşla da mücadele etti. Ancak, zamanla İslam’ın yayılması ve Araplar arasında kabul görmesi için büyük bir etki yaptı.
Hz. Peygamber, Arapların putperestlikten İslam’a geçişini sağladı ve onları birleştirici bir toplum oluşturdu. İslam’ın etkisiyle Araplar, ahlaki değerlere ve sosyal adalet ilkesine dayalı bir yaşam tarzına yönelmeye başladılar. İslam, Arap kültürüne büyük bir etki yaparak dil, sanat, edebiyat ve hukuk alanlarında gelişmeler sağladı.
Hz. Peygamber’in liderliği ve İslam’ın yayılmasıyla Araplar, İslam’ın temel ilkelerini benimsedi ve İslam’ın etkisi altında birleşti. Bu birlik, Arap İslam İmparatorluğu’nun doğmasına ve İslam’ın yayılmasına büyük katkı sağladı. Araplar, İslam’ın rehberliği altında geniş bir coğrafyada siyasi, kültürel ve bilimsel anlamda önemli bir rol oynadılar.