Paylaş
Hz. Peygamber ve Kardeşlik Hukuku
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Kardeşlik Hukuku
“Müminler ancak kardeştirler.”
“Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.”
Kardeşlik anlayış ve bilincini ayakta tutmak, ancak Kur’an ve sünnete dayalı bir bakışla mümkündür. Kişisel kaygılar, örf, adet, gelenek ve çıkara dayalı uygulamalarla adil, kalıcı ve insani bir çözüme ulaşmak neredeyse imkansızdır. .
Kur’an inanç birliğini kardeşlik hukukunun temeli ve kaynağı sayar Nitekim: “Mü’minler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Ve Allah’a karşı takva sahibi olun. Umulur ki, böylece siz rahmet olunursunuz” (Hucurat:49/10) buyurmakla inananların kardeşliğini ilan etmektedir. Yine her konuda olduğu gibi kardeşlik hususunda da önderimiz ve örneğimiz Hz. Peygamber (a.s.) olmalıdır. O’nun, kabileci mantığı öne çıkaran cahiliye zihniyetini, ortadan kaldırıp, yerine Kur’an’a dayanan bir anlayışı, iman ve İslam kardeşliğini tesis ettiğini görebiliriz. O her şeyden önce, paylaşma ve dayanışmayı esas alan, erdemli bir toplum oluşturmak için inanç temelli bir kardeşlik oluşturmuştur.
Cahiliye toplumu mensupları, kendi kişisel saygınlıkları, nesebi bağlılıkları, kavmi ayrıcalıkları, adaletli bir kardeşlik hukukundan büyük zarar göreceği için Rasulüllah(as)’a çok büyük hücumlarda bulunmuşlardır.
Sevgili peygamberimiz, cahiliye adeti olan kan bağına bağlı kardeşliği de büsbütün yok saymamıştır. Aksine bu kardeşliği yeni İslam toplumunun eğitim ve değişiminde bir araç olarak kullanmıştır. İslam dininin en önemli sonuçlarından biri, her şeyin ırk, aile ve kabile mantığıyla değerlendirildiği cahili ve bedevi bir toplumu, Kur’anla bakan, gören, duyan, bilen ve karar verebilen bir topluma dönüştürmesidir.
Bunun en önemli tezahürü hiç şüphesiz hicret sonrası Medinelilerin her şeylerini Mekke’den gelen muhacirlerle paylaşmasıdır. Bu yaptıklarının sonucunda, kendilerine bizzat Rasulüllah (a.s.) tarafından “yardımcılar” anlamına gelen ensar ünvanının verilmesi ne kadar anlamlıdır!
Konuyla ilgili, Allah Rasulü(as) : ‘‘Onlar aralarında ne kan bağı, ne de birbirlerine bağışladıkları mal olmadığı halde, Allah’ın (Kur’an) Kitab-ı adına birbirlerini sevenlerdir. Allah’a yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk korkarken, onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken onlar üzülmezler.’’(Kütüb-ü Sitte, c.10, No: 3345) buyurmaktadır.
Bugün bu kardeşliğe ne kadar çok muhtacız!
Kardeşliğimizi her zaman ve her yerde, Kur’an ve sünnet ışığında, beşeri duygu ve düşüncelerden uzak bir şekilde, adaletle tesis edebilirsek, insani ve islami anlamda geleceğe daha güvenle ve kardeşçe bakabiliriz.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Hz. Muhammed’in hayatı, İslam dininin temel prensiplerini ve öğretilerini yansıtmaktadır. Bu prensiplerden biri de kardeşlik hukukudur. Kardeşlik hukuku, Müslümanların birbirleri arasındaki bağı güçlendiren ve dayanışmayı teşvik eden bir hukuktur. Bu hukuk, Hz. Muhammed’in yaşamı boyunca uyguladığı bir prensiptir.
Hz. Muhammed, Medine’ye hicret ettiğinde, Medineliler tarafından kardeşlerle eşleştirildi. Yani, Medineliler arasında Müslümanlar ve Medineliler arasında kardeşlik bağı kuruldu. Bu kardeşlik bağı, İslam’ın temel prensiplerinden biri olan dayanışmanın güçlendirilmesine yardımcı oldu.
Hz. Muhammed, Müslümanlar arasında kardeşlik bağını güçlendirmek için çaba gösterdi. Müslümanların birbirleriyle ilgilenmelerini, birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılamalarını ve birbirleri için fedakarlık yapmalarını teşvik etti. Bu sayede, Müslümanlar arasında birlik ve dayanışma sağlandı.
Hz. Muhammed, Müslümanların birbirleri arasında kardeşlik bağı kurmalarının önemini vurgulayan birçok hadis bıraktı. Mesela, “Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu kırmaz ve ona yardım eder.” diyerek, Müslümanlar arasındaki kardeşlik bağının ne kadar önemli olduğunu ifade etti.
Hz. Muhammed, sadece Müslümanlar arasındaki kardeşlik bağını güçlendirmedi, aynı zamanda Müslümanlarla diğer toplumlar arasında da bir köprü kurdu. İslam’ın yayılması sırasında, Hz. Muhammed, Müslümanlar ve diğer toplumlar arasında barış ve hoşgörü sağlamak için çaba gösterdi. Mesela, Mekke’ye yaptığı barış antlaşması, İslam’ın barışçıl bir din olduğunu vurgulayan önemli bir adımdı.
Sonuç olarak, Hz. Muhammed’in hayatı, kardeşlik hukukunun önemini vurgulayan birçok örnek içermektedir. Müslümanların birbirleriyle dayanışma içinde olmaları, birbirlerine yardım etmeleri ve birlikte hareket etmeleri, İslam’ın temel prensiplerinden biridir. Bu prensipler, Hz. Muhammed’in yaşamından öğrenilerek, bugün de toplumsal barış ve huzurun sağlanmasına katkıda bulunmaktadır.