Hz. Peygamberin Öldükten Sonraki Hayatı

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Hz. Peygamberin Öldükten Sonraki Hayatı

Soru: Hz. Peygamber (s.a) mübarek kabrinde diri olarak mı bulunuyor? Eğer öyle ise delili nedir? Allah Teâlâ şehitlerin beş özelliğini

belirtmiştir: Diri olmaları, rablerinin katında olmaları, rızıklandırıİmaları Ölümden sonra Rasûlullah (s.a) de bu vasıflalara sahip olacak mı?

Cevap: Âlimlerin cumhuru/çoğunluğu, Rasûlullah’ın (s.a) kabrinde mahiyetini bizim bilemiyeceğimiz ve ancak Allah’ın bileceği özel bir hayat ile diri olduğunu söylemişlerdir. Âlimler buna Kur’an’dan delil getirmişlerdir. Çünkü Kur’an-ı Kerim bize şehitlerin rableri katında din olarak bulunduklarını haber vermektedir. Bakara sûresinde Allah Teâlâ şöyle buyurur:

Allah yolunda öldürülenlere, ölüler demeyin, Bilakis onlar diridirler, lakin siz anlayamazsınız. (Bakara/154)

Şehitlerin diriliği Allah Teâlâ’nın onlara bir çeşit ikramıdır. Rasûlullah (s.a) Allah katında Allah’ın yaratıklarının en şereflisidir. Çünkü Hz. Peygamber Allah’ın alemlere bir rahmetidir. Alemleri aydınlatan bir kandildi]. Müjdeleyici ve uyarıcıdır. O halde öldükten sonra diri olmaya ve refik-i a’la’ya ulaşmaya çok daha layıktır.

Bir hadis-i şeriflerinde Rasûlullah (s.a) şöyle buyurur:

Benim hayatım sizin için hayırdır, ölümüm sizin için hayırdır. Sizin amelleriniz bana arzolunur. Bir iyilik yapmışsanız Allah’a hafnd ederim. Bir kötülük yapmışsanız sizin için Allah’tan af ve mağfiret dilerim.

Abdullah b. el-Mübarek Said .ibn el-Müseyyeb’den şöyle rivayet eder: “Sabah akşam ümmetinin amellerinin Rasûlullah’a (s.a) arzedil-mediği hiçbir gün yoktur. Rasûlullah (s.a) onları ve amellerini simalarından tanır.1′

Bu hadis mürseldir ve ileri gelen tâbilerden birisinin rivayetidir. Senedi sağlamdır. Müsned olarak Enes’ten de rivayet edilmiştir. İbn Mes’ud’dan da ceyyid bir isnadla ve merfu olarak rivayet edilmiştir. Hadis âlimlerinin ittifakıyla makbul bir hadistir.

Yukarıdaki bilgilerden anlıyoruz ki Rasûlullah (s.a) kabrinde hakikatini ve mahiyetini bilemeyeceğimiz özel bir hayat ile diri olarak bulunmaktadır. Bu konudaki bilai Allah Teâlâ’ya havale edilir.

Kur’an-ı Kerim şehitlerin vasıflan şunlardır: diri olmaları, Allah tarafından rızıklandırılmalari, imanlarında sadakat gösteren mü’min kardeşlerinin de kendilerine kavuşacakları müjdesine nail olmalarıdır. Bu konuda Al-i İmran sûresinde şöyle buyurulur:

Allah yolunda öldürülenleri sakın Ölü sanmayınız. Bilakis onlar d diridirler; Allah’ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile i’»;, sevinçli bir halde rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit ;j kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sviencini duymaktadırlar. Onlar, Allah’tan gelen nimet ve keremin; Allah’ın, mü’minlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci 0′- içindedirler. (Âl-i İmran/169-170)

Biz biliyoruz ki Allah’ın Rasûlü, Allah’ın yarattıklarının en hayır-lısıdır. Kıyamet günü abdest azaları nişanlı olanların önderidir. Dünyada ve alemlerin rabbine kavuşulacak günde mü’minlerin imamıdır. Cennete ilk girecek olan odur. Rabbinin katındaki övülmüş makamın sahibidir. Bütün bunlar bizim şöyle dememizi gerektiriyor: Madem ki şehitler Yüce Allah’ın katında bütün bu Özelliklere ve ayrıcalıklara sahip olacaklardır, o halde Hz. Peygamber (s.a) bütün bunlara onlardan daha fazla layıktır. Allah Teâlâ Rasûl-i Ekrem’e (s.a) hitaben: “Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah’ın izniyle, bir davetçi ve bir nur saçan kandil olarak gönderdik” (Ahzab/45-46) derken, Allah’ın lutfundan başkaları yararlandığı halde Rasûlullah’ın yararlanmayacağını nasıl düşünebiliriz?! [8]

 

Cevapla