Hz. Süleyman (as) Kıssası

Hazreti Süleyman’ın hayatı kısaca özeti

Künyesi: Süleyman b. Davud

Hz. Süleyman (as) Hz. Davud’un (as) oğludur. Kur’an’da onun için “Davud’a Süleyman’ı bağışladık” ayeti vardır. 0, Hz. Davud’un (as) ölümü nün akabinde on iki yaşında devletin başına geçti. Çünkü Allah onu babası Davud’a varis kılmıştı. O da babası Davud gibi hem peygamber hem de kral idi. Yüce Allah, insanlar arasında adaletle hükmet sin diye ona ilim ve hikmet vermiş, bu ilim ve hik metinin bir göstergesi olarak kuş dilini ona öğretmişti. İnsanların yanı sıra kuşlar, rüzgarlar ve cinler ona hizmet etmek üzere emrine tahsis edil mişti. Nitekim kuşlar haberler getiriyor, rüzgar ordusuyla birlikte onu bir yerden bir yere kısa sürede ulaştırıyor, cinler ise ona bina yapımında ve dalgıçlıkta yardımcı oluyordu.

Hz. Süleyman (as), görevi devralır almaz, babasının ölüm döşeğin de vasiyeti olan Beytü’l-Makdis’in (Mescid-i Aksa) yapım işine girişmiş ve yedi yılda binayı tamamlamıştı. Onun bu imar faaliyeti ile Kudüs, mamur bir şehir haline gelmişti. Ayrıca görkemli ve nakışlarla süslü binalar yaptırmış, insanlara devasa kaplar içinde yemekler ikram etmişti. Onun bu çalışmaları ile Kudüs bölgenin çekim merkezi haline gelmişti.

Krallığı döneminde babasından devraldığı toprakları korumuş, ayrıca o dönemin güçlü Sebe krallığını da hakimiyet sınırları içine katmıştı. Ordusunu toplayıp sefere çıktığı bir sırada hüdhüd kuşunu göremeyince soruşturmuş, kuş da kendisine Allah’ı bırakıp güneşe tapan Sebe krallığını haber vermişti. Allah’ın kelimesini hâkim kılmakla görevli bir peygamber olan Hz. Süleyman (as) derhal Sebe Kraliçesi Belkıs’a “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” diye başlayan mektubunu gönderdi, Allah’ın birliğini ve kendisinin peygamberliğini kabul etme çağrısında bulundu. Belkıs, danışmanları ile yaptığı istişarenin ardından durumu anlamak için değerli hediyeler takdim etmek üzere bir elçi gönderdi. Gelen elçiye Hz. Süleyman (as) “bizim malda ve mülkte gözümüz yoktur, kraliçe’nin vereceğinden daha fazlasını Yüce Allah bana bağışlamıştır” diyerek bütün hediyeleri geri çevirdi ve eğer şartlarımı kabul etmezseniz, ülkenize gelir her şeyi alt üst ederim diye de gözdağı verdi. Bu ikinci mektubu alan Belkıs yanındaki lere, “krallar böyledir, geldiklerinde seçkin olanları zelil kılar” diyerek Hz. Süleyman’ın (as) bütün şartlarını kabul etti ve bağlılığını bildirmek için Kudüs’e geldi. Onun için bir tören hazırlandı hatta oturması için Allah’ın ilim ve hikmet verdiği danışmanı tarafından Sebe’de bulunan tahtı anında getirildi. Böylece Süleymân (as) kraliçe Belkıs’ı şerefine uygun bir şekil de karşıladı ve ağırladı. Bu jesti gören Belkıs’ın kalbi onun peygamberliği konusunda mutmain oldu ve tevhit inancını benimseyerek Allah’ın emir ve yasaklarına teslim olduğunu ifade ve itiraf etti. Sultanlığı bir kudret numunesi haline gelen Hz. Süleyman (as) kırk yıl hüküm sürdükten sonra elli iki yaşında iken hakkın rahmetine kavuştu.

Bazı tarih kitaplarında Hz. Süleyman’ın (as) Allah’ın gazabına uğra dığı ceza olarak tahtını şeytanın ele geçirdiği şeklinde bir hikayeye yer verilir. Bu hikaye, Kur’ân’daki şu ayetle irtibatlandırılır: “Biz Süleyman’ı ağır bir imtihana tabi tuttuk, gücünü elinden aldık ve tahtında onu sanki bir ceset haline getirdik. 0, Rabbine yöneldi dua ve niyazda bulundu ve yeniden eski gücüne kavuştu.” Halbuki ayette iddia edilen hususu destekleyecek zahiri bir anlam yoktur. Tahkik ehli alimlerin yorumları doğrultusunda bu âyet incelendiğinde Hz. Süleyman’ın başına gelenin, Yüce Allah’ın onu bir şekilde sınamasından ibaret olduğu görülecektir. Nitekim Yüce Allah diğer peygamberlerini de böylesi imtihanlarla sınamıştır. Buna göre ayetin yorumu şudur: 0, birgün şiddetli bir hastalığa yakalanmış, bitkin düşmüş ve et kemik yığını halinde tahtına yığılıp kalmıştı. Bu, kendisine verilen ikti darın Allah’ın bir bağışı olduğu ve dilediği anda alabileceğini ihsas ettir me ve uyarmadır. Bu olay Kur’ân’da anlatıldığına göre aynı zamanda diğer kullara onun üzerinden yapılmış bir ikazdır. Çünkü Yüce Allah dilerse Hz. Süleyman gibi kudretli peygamber sultanı, tahtında hareket edemeyecek bir et ve kemik yığını haline getirebilirdi.

Hz. Süleyman’ın (as) ölümü, önemli bir hakikate işaret olmak üzere mucizevi bir şekilde gerçekleşmişti. Cinler emrine verilmiş olan Süleyman (as) asasına dayanarak onları çalıştırdığı bir sırada Yüce Allah onun canını almış ve asaya dayalı cesedi dışarıdan bakıldığında sanki canlı insan görüntüsü verecek şekilde bırakmıştı. Cinler, dış görünüşüne bakarak onun canlı olduğunu zannettiklerinden çalışmaya devam etmişlerdi. Ne zaman ki, asayı güveler yiyip kırılınca cansız ceset yere düşmüş ancak o zaman cinler gerçeği anlamışlardı. Bu olay, bazı insanların zanlarının aksine cinlerin gaybı bilmediklerinin bir delili ve ibret vesikası olsun diye Kur’ân’da zikredilmiştir.| Bu büyük zatın ölümü bile insanlara ibret olarak miras kalmıştır. Çünkü o, Allah’tan çok korkan, her vesile ile onun rahmet ve mağfiretine sığınan bir kuldu. Ordusuyla giderken aralarında konuşan karıncaların dilini anladığında bile, bunu kendinden değil Allah’tan bir ik ram olarak görmüş ve Rabbine şükürde bulunmuştu.

İslam medeniyet tarihi

BENZER KONULAR:

• Hz. Süleyman’ın (a.s.) hayatı hakkında bilgi toplayalım
• Hz. Süleyman hayatı kısaca
• Hz. Süleymanin mührü
• Hz. Süleyman’ın Halısı
• Hz. Süleyman’ın ölümü
• Tümünü görüntüle.

Hz. Süleyman’ın Halısı

Hz. Süleyman’ın Halısı