Hz. Ümmü Seleme Hayatı

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Hz. Ümmü Seleme kısaca hayatı

Hz. Ummu Seleme

hz ümmü selemenin hayatı özet

Hz. Ümmü Seleme’nin asıl ismi Hind olup babası Ebû Ümeyye b. Mugîre, annesi ise Âtike bint Âmir’dir. 262 Hz. Ümmü Seleme’nin nesebi baba tarafından altıncı dedesi Mürre b. Ka’b’da Hz. Peygamber’in soyu ile birleşir.

Hz. Ümmü Seleme Hz. Peygamber’den önce Ebû Seleme künyesiyle tanınan Abdullah b. Abdülesed ile evlenmişti. Bu evlilikten Zeyneb, Seleme, Ömer ve Dürre/Rukiyye isimlerinde dört çocuğu olmuştu. Hz. Ümmü Seleme’nin eşi Abdullah b. Abdülesed, Hz. Peygamber’in halası Berre bint Abdülmuttalib’in oğlu olup aynı zamanda Hz. Peygamber’in sütkardeşiydi. Hz. Peygamber, Hz. Hamza ve Abdullah b. Abdülesed, Ebû Leheb’in cariyesi Süveybe tarafından emzirilmişlerdi.

Seleme’nin doğumundan sonra Abdullah, Seleme’nin babası manasına gelen “Ebû Seleme”, Hind de, Seleme’nin annesi demek olan “Ümmü Seleme” künyesiyle anılmaya başlamışlardı.  Ebû Seleme ve Ümmü Seleme çifti her iki Habeşistan hicretine de katılmışlardır.

Hz. Ümmü Seleme ve kocası Ebû Seleme’nin Medine’ye hicretleri de çok sıkıntılı bir şekilde gerçekleşmişti. Ebû Seleme Medinelilerin İslâm’a girmeye başladığını ve Hz. Peygamber’in Mekke’deki Müslümanlara hicret için izin verdiğini haber al dığı zaman ailesini de yanına alarak hicret için yola çıkmıştı. Bu sırada Hz. Ümmü Seleme’nin akrabalarından bazıları ge- lerek, Ebû Seleme’ye Hz. Ümmü Seleme’yi yanında götür mesine izin vermeyeceklerini söylediler. Hatta Hz. Ümmü Seleme’nin binmiş olduğu devenin yularını Ebû Seleme’den zorla aldılar. Bu durumu gören Ebû Seleme’nin akrabaları eğer Ümmü Seleme’nin kocası ile gitmesine izin vermez seniz, biz de oğlumuzu onun yanında bırakmayız, diyerek Seleme’yi annesinden çekip aldılar. Böylelikle Mekkeli müş rikler bu aileyi üç parçaya ayırdılar. Ebû Seleme Medine’ye, Hz. Ümmü Seleme akrabalarının yanına, oğullan Seleme’de babası Ebû Seleme’nin akrabalarının yanına gitmiş oldu. Hz. Ümmü Seleme bu tarihten sonra her gün sabah evden çıkıyor ve Mekke yakınlarındaki vadilerde akşama kadar ağlıyor ve ailesine bu cezayı reva görenlere beddua ediyordu. Hz. Ümmü Seleme’nin bu içler acısı hali yaklaşık bir yıl boyunca devam etti. Hz. Ümmü Seleme’nin bu haline dayanamayan akrabala nndan biri kendi kavmi ve Ebû Seleme’nin kavmiyle konuşa rak bu aileye daha fazla zulmetmemelerini istedi. Nihayetinde Ümmü Seleme oğlu Seleme ile kavuşup eşinin yanına hicret etmek için yola çıktı. Hz. Ümmü Seleme oğluyla birlikte çık tığı bu hicret yolculuğunda yalnızdı. Ancak Osman b. Talha kendisi ile karşılaşınca durumunu sormuş ve onların bu teh likeli çöllerde yalnız başlarına seyahet etmelerine gönlü razı olmamıştı. Osman b. Talha Hz. Ümmü Seleme’nin devesinin yularını tutarak kendisini Medine yakınlarındaki Kubâ’ya ka- dar getirmişti. Osman b. Talha Kubâ’ya yaklaştıklarında Hz. Ümmü Seleme’ye eşinin burada olduğunu söyleyerek geri Mekke’ye dönmek için yola koyuldu. Hz. Ümmü Seleme Osman b. Talha hakkında: “Vallahi! Araplar içerisinde ondan daha hayırlı bir yol arkadaşım olmadı.” demiştir.

Ebû Seleme, Uhud Gazvesi’nde aldığı bir yara sebe biyle Cemaziyelahir 4/Kasım 625 tarihinde vefat etti.  Hz. Ümmü Seleme muhtemelen kocasının sağlık durumunun kö tüye gittiği bir gün kocasına: “Duydum ki kendisi de kocası da cennetlik olan bir kadının kocası ölür de ondan sonra ev lenmezse, Allah onları Cennet’te bir araya getirirmiş. Yine aynı şekilde kendisi ve karısı cennetlik olan bir adam karısın dan sonra evlenmezse, Allah onları Cennet’te bir araya geti rirmiş. Gel seninle sözleşelim, içimizden hangisi önce ölürse, geride kalan evlenmesin.” dedi. Bunun üzerine Ebû Seleme, Hz. Ümmü Seleme’den kendisine itaat etmesi hususunda söz aldıktan sonra: “Ben öldükten sonra evlen.” dedi. Daha sonra şu duayı yaptı: “Allahım! Benden sonra Ümmü Seleme’ye benden daha hayırlı, kendisini üzmeyecek ve eziyet etmeye cek birini nasip et.”

Hz. Ümmü Seleme’nin kocası vefat edip, iddeti dolunca, ona Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer talip oldu, ancak o her ikisinin de teklifini reddetti. 270 Daha sonra Hz. Ümmü Seleme’ye Hz. Peygamber evlilik teklifi yapmış ve evlenmişlerdir.  Hz. Ümmü Seleme’nin Zilkade 59/Ağustos 679 tarihinde seksen dört yaşında öldüğü rivayeti üzerinden bir değerlendirme ya pacak olursak, kendisinin yirmi dokuz yaşındayken Hz. Pey gamber ile evlendiği sonucuna ulaşırız. Bu yaş toplumumuz için her ne kadar genç olarak değerlendirilse de sıcak bir ik lime sahip olan Arabistan bölgesi kadınları için orta yaş ola rak değerlendirilebilir.

Bazı rivayetlerde Hz. Peygamber evlilik teklifi yaptığı za man Hz. Ümmü Seleme’nin ona çeşitli mazeretler ileri sürdüğü kaydedilir. Hz. Ümmü Seleme, Hz. Peygamber’e: “Ey Allah’ın Rasûlü! Niçin benimle evlenmek istiyorsun? Ben yaşı ilerlemiş bir kadınım, kendilerine annelik yapmak zorunda olduğum ye timlerim var. Ayrıca ben aşırı kıskanç bir kadınım, senin de eş lerin var.” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Nefsini evlen mekten men etme. Bahsettiğin aşırı kıskançlığa gelince, Allah onu senden giderecektir. Yaşlı olduğun meselesine gelince, ben senden daha yaşlıyım. Çocuklarına gelince onlara bakmak Al lah ve Rasûlü’ne aittir.” buyurmuştu. Böylelikle Rasûlullah Hz. Ümmü Seleme’nin çekindiği konularda onu ikna etmişti.

Hz. Peygamber Şevval 4/Mart 626 tarihinde Hz. Ümmü Seleme ile evlendikten sonra onu vefat eden eşi Hz. Zeyneb bint Huzeyme’nin odasına yerleştirmişti. Hz. Ümmü Seleme odaya girdiğinde içeride içi hurma lifi dolu olan deri bir ya tak, bir kadife örtü, testi içerisinde bir miktar arpa, bir tane el değirmeni, bir çömlek ve bir tencere gördü. Tencerenin içe risinde koyun kemiği vardı. Hz. Ümmü Seleme arpayı öğü terek, koyun kemikleri ile birlikte tencerenin içerisinde pişir mişti. Bu yemek Hz. Peygamber ile Hz. Ümmü Seleme’nin düğün yemeğiydi.  Hz. Ümmü Seleme’nin mehirinin bu oda içerisindeki eşyalar olduğu belirtilir.

Hz. Ümmü Seleme güzel bir bayan olup aynı zamanda kültürlü ve hikmet sahibi bir insandı. Hudeybiye Antlaşması sırasında Hz. Peygamber’e verdiği tavsiyeyle kendisini sıkın tıdan kurtarması sahip olduğu basiret ve ferasetin en büyük delillerinden biridir.

Rasûlullah ve sahâbîlerin umre yapmak niyetiyle 6/628 tarihinde çıktıkları yolculuk Mekkelilerin engellemeleri sebe biyle umre yapılamadan sona ermişti. Mekke yakınlarındaki Hudeybiye bölgesinde Mekkeliler ile Hudeybiye Antlaşması imzalanmıştı. O gün için şartları ağır görülen bu antlaşmanın maddelerini sahâbîlerin büyük çoğunluğu kabullenememişlerdi. Özellikle Mekke’de hapis tutulduğu yerden kaçarak, ayağın daki prangalarla Müslümanlara sığınan Ebû Cendel’in Mek kelilere iade edilmesi, neredeyse bütün sahâbîler üzerinde bir şok etkisi yaratmıştı. Antlaşma imzalandıktan sonra Hz. Pey gamber ashâbına: “Kalkın! Kurbanlarınızı kesin ve tıraş olun.”
buyurdu. Hz. Peygamber bu emri üç kere tekrarlamasına rağmen sahâbîlerden hiç kimse Hz. Peygamber’in emrine karşi lik vermedi. Hz. Peygamber bu hal karşısında çok öfkelenmiş ve dinlenmek için Hz. Ümmü Seleme’nin bulunduğu çadıra girmişti. Hz. Ümmü Seleme Rasûlullah’ın bu sinirli halini gö- rünce, niçin sinirli olduğunu Hz. Peygamber’e sordu. Hz. Pey gamber ilk başta ona da cevap vermemiş, ancak onun israrları neticesinde sahâbîlerinin emrine itaat etmedikleri için kızgın olduğunu söylemişti. Bunun üzerine Hz. Ümmü Seleme: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sen gidip kurbanını kesersen, onlar da sana uyarlar.” dedi. Hz. Peygamber Hz. Ümmü Seleme’nin söylediği gibi çadırından çıkıp hiç kimseye bir şey söylemeden kurban lık hayvanlarını kesmeye başladığı anda, sahâbîler de hep bir likte kurbanlarını kesmek üzere harekete geçtiler. Çadırından olanları izleyen Hz. Ümmü Seleme: “Ortaya çıkan izdihamda birbirlerine zarar vermelerinden korktum.” demiştir.

Hz. Ümmü Seleme okumayı bilir, fakat yazamazdı, ka din sahâbîlerin fikhi en iyi bilenlerindendi. 276 Hz. Ümmü Seleme aynı zamanda şaire bir bayandı.  Üstelik o, Hz. Âişe’den sonra en çok hadis rivayet eden Müminlerin anne sidir. Hz. Peygamber’den üç yüz yetmiş sekiz hadis rivayet etmiştir. Buhârî ve Müslim bu hadislerin on üç tanesinde itti fak etmişlerdir. Ayrıca Hz. Ümmü Seleme’den münferit ola rak Buhârî üç, Müslim on üç hadis aktarmıştır.

Hz. Ümmü Seleme ilmi yetkinliğinin yanı sıra ibadet lerine çok dikkat eden dindar ve faziletli bir bayandı. Hz. Âişe’nin kendisi için fazilet bağlamında zikrettiği birçok şeyi Hz. Ümmü Seleme de yaşamıştı. Hz. Ümmü Seleme’nin Dihyetü’l-Kelbî sûretinde Cebrail’i görmesi, 279 Hz. Ümmü Seleme ve Rasûlullah’ın aynı su kabından gusül abdesti alması 280 ve Hz. Peygamber’in oruçlu iken Hz. Ümmü Seleme’yi öp- mesi bunlardan bazılarıdır.

Ayrıca Hz. Ümmü Seleme vakar sahibi, işine karışıl masından çok da hoşlanmayan bir hanımdı. Daha önce Hz. Hafsa’nın hayatını anlatırken aktardığımız Îlâ, Tahyîr ve Tah rim olayları sırasında Hz. Ömer Hz. Peygamber’in eşlerini boşadığına dair bir duyum alarak, çok üzülmüş ve derhal Hz. Peygamber’in yanına gitmişti. Hz. Peygamber ile konu şup boşanma gibi bir durumun olmadığını, ancak Müminle rin annelerinin Hz. Peygamber’i üzdüğünü haber alınca ken disine bazı tavsiyelerde bulunmak için derhal kızının yanına gitmişti. Hz. Ömer, Hz. Hafsa’ya: “Yoksa sen de Âişe’nin Rasûlullah’a karşılık verdiği gibi, Rasûlullah’a karşılık mı ve riyorsun? Senin ne Âişe’nin ki gibi bir konumun ne de Zey neb gibi bir güzelliğin var.” demişti. Daha sonra Hz. Ömer, Hz. Ümmü Seleme’nin yanına giderek: “Ey Ümmü Seleme! Yoksa siz Rasûlullah’a karşı mı geliyorsunuz?” diyerek ken disine kızmıştı. Hz. Ümmü Seleme ise Hz. Ömer’e: “Hayret doğrusu! Rasûlullah ile hanımları arasına girmek sana mi düştü? Şayet Rasûlullah isterse bizi ona cevap vermekten ne hiy ederdi, Rasûlullah bizi bundan nehiy etseydi, onun sözünü dinlememiz, senin sözünü dinlememizden daha uygun olurdu.” dedi. Hz. Ümmü Seleme’nin bu sert cevabı üzerine Hz. Ömer: “Rasûlullah’ın eşleriyle bu şekilde konuştuğuma pişman oldum.” demişti.

Hem güzel hem de çok akıllı ve vakar sahibi bir bayan olan Hz. Ümmü Seleme Hz. Peygamber ile evlendiği günden itibaren ister istemez kendisini kumalarıyla bir mücadele içerisinde bulmuştu.

Hz. Ümmü Seleme ile evlenmeden önce Hz. Peygam ber: “Âişe’nin benim katımda hiç kimsenin ulaşamadığı bir yeri vardır.” demişti. Rasûlullah Ümmü Seleme ile evlen dikten sonra kendisine şöyle soruldu: “Ey Allah’ın Rasûlü! Âişe’den başka kimsenin ulaşamadığı o yere ne oldu?” Hz. Peygamber bu soruya cevap vermeyince, o yere Hz. Ümmü Seleme’nin yerleştiği anlaşıldı. 283 Rivayetten de anlaşıldığı üzere Hz. Peygamber, Hz. Ümmü Seleme ile evlenene kadar sevgi anlamında hiç kimse Hz. Âişe’ye denk değildi. Ancak Hz. Ümmü Seleme Hz. Âişe’nin sahip olduğu bu makama ol dukça yaklaşmıştı.

Dolayısıyla Hz. Ümmü Seleme, Hz. Âişe için ciddi bir ra kipti. Hz. Ümmü Seleme öncelikle güzel bir kadındı. Bu güzel liği sebebiyle daha ilk günden Hz. Âişe tarafından kıskanılmaya başlanmıştı. Hz. Aişe’nin bu kıskançlığı doğal olarak iki kuma arasında bir rekabeti kaçınılmaz hale getirmişti. Hz. Ümmü Seleme’nin Hz. Peygamber’in hanesine girmesiyle birlikte başlanını Hz. Ümmü Seleme ve Hz. Aişe’nin çektiği ikili bir kutuplaşma başlamıştı.

Hz. Aişe daha evliliğin ilk gününde başlayan kıskançlığını şöyle anlatmıştır: “Rasûlullah Ümmü Seleme ile evlenince in sanların onun güzelliğinden bahsetmelerinden dolayı çok üzül müştüm. Sakinleşip de onu görmek için gittiğimde bana anla tilandan da güzel olduğuna şahit oldum. Bu durumu Hafsa’ya anlattım. Hafsa: Vallahi, hayır! Bu ancak bir kıskançlıktır. O, onların dediği kadar güzel değildir.’ dedi. Ben onun Ümmü Seleme’yi görmesini temenni ettim. Hafsa onu gördükten sonra: “Onu gördüm güzel, fakat söylenildiği gibi güzel değildir.’ dedi. Onu daha sonra da gördüm. Yemin olsun ki Hafsa’nın dediği gibiydi. Fakat ben hâlâ kıskanıyordum.”

Yine Hz. Âişe benzer bir kıskançlık hikâyesini şöyle an latmıştır: “Bir defasında Rasûlullah yanıma geldi. Ona: “Gün boyunca neredeydin?” diye sorduğumda: “Ey Hümeyrâ! Ümmü Seleme Nin yanındaydım.” dedi. Ben de: “Ümmü Seleme’ye doymadın mı?” deyince güldü. Sonra: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bana söyler misin? İki vadiye insen ve biri otlatılmış, di ğeri de otlatılmamış ise hayvanlarını hangisinde otlatırsın?” diye sorunca: “Otlatılmamış olanda!” dedi. Ben de: “Ben di ğer eşlerin gibi değilim. Ben hariç, senin diğer eşlerin daha önce başka erkeklerin yanındaydılar.” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah gülümsedi.

Tabi kıskançlık tek taraflı değildi. Hz. Peygamber’in diğer eşlerinin Hz. Ümmü Seleme’yi kıskandıkları gibi Hz. Ümmü Seleme de Hz. Peygamber’in diğer eşlerini kıskanıyordu.

Müslümanlar, Rasûlullah’ın hoşnutluğunu kazanmak maksadıyla hediyelerini getirmek için Hz. Âişe’nin gününü beklerlerdi. 287 Bu durumun doğal bir sonucu olarak Hz. Peygamber’in eşleri bundan rahatsızdı. Hz. Peygamber’in eş leri bu uygulamaya bir son verilmesi için Hz. Peygamber’le konuşmaya karar vermişler ve bu konuşma için en uygun kişi nin Hz. Ümmü Seleme olacağında fikir birliği etmişlerdi. Hz. Ümmü Seleme Rasûlullah’a hanımlarının tepkisini dile geti rince Hz. Peygamber ona karşılık vermemişti. Bunun üzerine Hz. Ümmü Seleme aynı şeyi Rasûlullah’a tekrar aktardı. Fakat Hz. Peygamber yine herhangi bir cevap vermedi. Hz. Ümmü Seleme aynı şeyi üçüncü defa Rasûlullah’a tekrarlayınca Hz. Peygamber: “Âişe’yi kıskanarak beni üzme. Çünkü Âişe’den başka hiçbirinizin yatağında bana vahiy gelmedi.” buyurdu.

Hz. Ümmü Seleme’nin kıskançlık gösterdiği diğer bir olay da Hz. Safiyye ile ilgilidir. Hz. Peygamber’in seferlerin den birinde kendisine Hz. Ümmü Seleme ve Hz. Safiyye eş lik etmişlerdi. Birlikte kalma sırasının Hz. Ümmü Seleme de olduğu bir gece, Hz. Peygamber yanlışlıkla Hz. Safiyye’nin hevdecinin yanına gelerek, kendisiyle konuşmaya başlamıştı. Hz. Ümmü Seleme bu duruma kızarak, o ikisinin yanına geldi. Hz. Peygamber Hz. Ümmü Seleme’nin yanına geldiğinde o: “Sen Allah’ın Rasûlü olduğun halde, benim günümde gidip, o Yahudi kızıyla konuşuyorsun.” dedi. Ancak Hz. Ümmü Seleme kıskançlık sebebiyle söylediği bu söz için çok pişman olmuştu. Bu sözünden dolayı sürekli istiğfar etmiş ve Hz. Peygamber’in de kendisi için istiğfar etmesini rica etmişti.

Aralarında geçen benzer tüm olumsuzluklara rağmen Mü minlerin anneleri birbirlerinin kıymet ve faziletlerini her za man taktir etmeyi bilmişlerdir. Hz. Zeyneb bint Cahş vefat et tiğinde Hz. Âişe ağlamış, onu hayırla yâd ederek merhamet dilemişti. Hz. Âişe’ye bu konu sorulduğunda “Sâliha bir ka dindi.” demişti. Urve: “Ey teyzeciğim! Rasûlullah, hangi eşine daha çok meyletmişti?” diye sorduğunda Hz. Âişe: “Çok mey lettiğini düşünmüyorum, fakat Zeyneb bint Cahş ve Ümmü Seleme onun yanında değerliydiler. Her ikisi de benden sonra Rasûlullah’ın muhabbet duyduğu eşleriydi.” demişti.

Benzer şekilde Hz. Ümmü Seleme de Hz. Âişe için: “Kuşkusuz Hz. Peygamber Âişe’yi diğer hanımlarından üstün tutardı.” demiştir. 291 Hz. Ümmü Seleme Hz. Âişe vefat ettiği zaman: “Nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki o, Hz. Peygamber’e insanların en sevimli olanıydı. Babası bundan müstesnadır.” demişti.

Hz. Ümmü Seleme’nin Rasûlullah ile birlikte Hendek, Benî Mustalik, Dûmetülcendel, Hudeybiye, Hayber, Mekke Fethi, Huneyn ve Tâif gazvelerine katıldığı rivayet edilmektedir.

Hz. Peygamber sonrası döneme baktığımızda Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer dönemlerinde Hz. Ümmü Seleme’nin ismi önemli herhangi bir olayda geçmemektedir. Ancak Hz. Osman’ın hilafetinin karışıklıkla geçen ikinci dönemine gelin diğinde Hz. Ümmü Seleme’nin Ammâr b. Yâsir’e reva gör düğü muamele yüzünden Hz. Osman’a kızdığı belirtilir.

Rivayeti aktarmadan önce bu rivayetlerin çok da güveni lir kaynaklardan gelmediğini belirtelim. Bu sebeple özellikle siyâsî konular hakkında aktarılan rivayetlere her zaman şüp heyle bakmak uygun olacaktır. Aktardığımız rivayet tamamen asılsızdır, demek istemiyoruz. Ancak olayların abartılma, son radan bazı eklemeler yapılma ihtimali bulunmaktadır. Rivayete göre, Hz. Osman beytülmalden kendi hanımları için emanet takılar almıştı. Tabi insanlar Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer dö nemlerinde bu tarz davranışlar görmeye alışık olmadıkları için bu davranışı yadırgamışlardı. Hz. Osman’ın bu tavrını eleşti renler arasında Ammar b.Yâsir de bulunmaktaydı. Kendisini
eleştirdiği için Hz. Osman Ammâr’ı çağırarak ona hakaret etmiş ve onu bayılana kadar dövmüştü. Ammâr bu dayaktan sonra aynı zamanda akrabası olan, Rasûlullah’ın zevcesi Hz. Ümmü Seleme’nin evine gelmiş, öğle, ikindi ve akşam na mazlarını kılamamıştı. Bu üzücü olay sebebiyle Hz. Ümmü Seleme Hz. Osman’a çok kızmıştı.

Hz. Ümmü Seleme Hz. Osman’ın hilafeti döneminde ya şanan bu üzücü olaylar sebebiyle Hz. Osman’a şu tavsiyelerde bulunmuştu: “Ey oğlum! İnsanların senden nefret ettiklerini ve seninle tartıştıklarını görüyorum. Rasûlullah’ın sevdiği yolu terk etme ve Rasûlullah’ın işinde kendisine itimat etmediği kimseye itimat etme. Ebû Bekir ve Ömer’in gitmiş oldukları yoldan git, onlar orta yolu tuttular ve hiç kimseye zulmetme diler. Sana olan bu tavsiyelerim benim annelik vazifemdi, ben bu vazifemi ifa ettim. Sana düşen ise itaat etmektir.”

Cemel Savaşı’yla sonuçlanan olayların başlangıcında da Hz. Ümmü Seleme Hz. Ali’nin tarafında olmuştu. Hz. Ümmü Seleme oğlunu Hz. Ali’ye getirerek: “Ey Müminlerin emiri! Eğer Allah’a isyan etmeyecek olsaydım ve sen de bunu kabul edecek olsaydın şüphesiz seninle birlikte gelirdim. İşte oğlum Ömer! Vallahi! O bana kendi nefsimden daha kıymetlidir. O se ninle birlikte çıkacak ve senin gördüğünü görecektir.” demişti. Hz. Ümmü Seleme’nin oğlu Ömer Cemel Savaşı ve sonrasın daki mücadelelerde Hz. Ali ile birlikte bulunmuştu.

Ayrıca Hz. Ümmü Seleme Talha ve Zübeyr ile birlikte Mekke’den Basra’ya gitmek isteyen Hz. Aişe’ye bu yolculuğa çıkmaması hususunda nasihatte bulunmuştu.

İlerleyen yıllarda Hz. Ümmü Seleme Hz. Ali’nin vefatin dan sonra cami minberlerinden ona lanet edildiği haberini al dığı zaman Muâviye’ye şöyle bir mektup yazmıştı: “Kuşku suz sizler Ali b. Ebû Tâlib ve onu sevenlere minberlerinizden lanet ettirmekle aslında Allah ve Rasûlü’ne lanet ediyorsunuz. Ben şahidim ki Allah ve Rasûlü Ali’yi seviyordu.” »

Hz. Ümmü Seleme Zilkade 59/Ağustos 679 tarihinde sek sen dört yaşındayken vefat etmiştir. Cenaze namazını Ebû Hü reyre kıldırıp Baki Kabristanı’nda defnedilmiştir.

Hz Ümmü seleme hayatı özet

Ümmehâtü’l Mü’minin – Müminlerin Anneleri

Cevapla