İbrahim Bin Ethem Hazretlerinden Güzel Sözler Düşündürücü Öğütler

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

ibrahim bin ethem sözleri

Ibrahim Bin Ethem Hazretlerinden Guzel Sozler Dusundurucu Ogutler

“Amellerimizden çok manaya, tövbeden çok gevşekliğe, baki hayattan çok fani hayata razı olduk.”

“Eğer kullar, Allah’ın onlara olan sevgisini bilselerdi az yer, az içer ve az giyerler ve hırsları az olurdu. Allah’in melekleri, Allah’ı sevip, başka şeyleri bırakarak O’na ibadetle meşgul oldular. Hatta Allah dünyayı yarattığı zamanıdan beri onlardan bazıları kıyamda, bazıları rükûda, bazıları secdededir ve Allah’a ibadetle meşguliyetinden dolayı sağına soluna bile bakmamışlar,”

“Allah, azap etmek istediği bir kulun aklına istiğfarı getirmez.”

“Kalbin üzerinde sevinç, hüzün ve mutluluk olmak üzere üç örtü bulunur. Elinde olanlara sevinirsen, hırslısın demektir. Hırslı olan kişi de mahrum birisidir.

Elinde olmayanlar için üzülen kişi, Allah’ın öfkesini celbeder. Allah birine öfkelendiği zaman da ona azap verir.

Övgülere seviniyorsan kendini beğenmişsin demektir. Kendini beğenmişlik de amelleri heba eder. Bunun da delili Allah’ın şu buyruğudur: “(Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şimarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez, “

İbrahim bin Edhem dedi ki:

“Kibirden sakının.

Amellerinizi beğenmekten sakının.

(Dünyalıkta) sizden yüksekte olana değil, aşağıda olana bakın. Nefsini alçak göreni Allah yüceltir. Allah’a boyun eğeni Allah aziz kılar.

Allah, kendisinden sakınanı korur.

Kendisine itaat edeni kurtarır.

Kendisine yöneleni razı eder.

Kendisine tevekkül edene yeter.

Kendisinden isteyene verir.

O’na borç verene borcunu öder. Şükredeni mükafatlandırır.

Kul, tartılmadan önce nefsini tartar, hesaba çekilmeden önce kendini he- saba çeker. Yüce ve büyük Allah’ın huzuruna çıkacağı zaman için hazırlanıp süslenir.”

“Hayrın da azı çoktur, şerrin de azı çoktur. Bil ki; hamd ganimet, kınama ise ağır bir borçtur.”

İbrahim bin Edhem, Allah için sevdiği bir kardeşine şöyle dedi:

“Eğer Allah’a dost olmak, Allah’ın da senin dostun olmasını istiyorsan dünyayı ve âhireti bırak ve bunlardan ikisine de rağbet etmeyip nefsini bunlar için yorma. Yüzünü Allah’a dön ki, Allah da sana yönelip lütuflarda bulunsun.

Çünkü bana bildirildiğine göre Allah, Yahyâ bin Zekeriya’ya şöyle vah- yetti: “Ey Yahyâ! Kendime şöyle hükmettim: Beni sevdiğini bildiğim her ku- lumun duyan kulağı, gören gözü, konuşan dili, anlayan kalbi olurum.

Eğer böyle olursa da bu kişiye benden başkasıyla meşgul olmayı kerih gösteririm, hep beni düşünmesini sağlarım, geceleri uykusuz, gündüzleri su- suz (oruçlu) geçirmesini sağlarım.

Ey Yahya! Artik ben onun kalbiyle her zaman beraber olurum. Bu kişi- nin tek arzusu ben olurum. O her gün ve saatte bana yaklaşır, ben de ona yaklaşırım, dediklerini duyarım ve duasına icabet ederim. İzzetim ve celâlime yemin olsun, onu öyle bir şekilde diriltirim ki peygamberler ve rasûller ona gipta ederler. Sonra bir münadiye: “Bu falan oğlu falandır, Allah’ın dostu, seçilmiş kulu ve yarattıkları arasından seçtiği kişidir. Onu, cemaline bakma arzusunu yerine getirmek için huzuruna davet etti” diye seslenmesini emre- derim.

Bu kişi yanıma geldiği zaman aramızdaki perdeyi kaldırırım ve bana di- lediği gibi nazar eder. Ben de ona: “Gözün aydın! İzzetime ve celâlime yemin olsun ki, beni görme arzunu yerine getireceğim ve her gündüz ve gecede senin üstünlüğünü yenileyeceğim” derim.

Topluluklar Allah’a yöneldiği zaman, Allah onlara dönüp: “Ey size zarar verene yönelenler! Eğer sizin nasibiniz ben isem dünyada kaybettiğiniz şeyin size ne zararı olabilir? Ben sizinle barışık olduktan sonra size düşmanlık eden ne zarar verebilir?” buyurur.”

İbrahim bin Edhem, bir kardeşine şöyle bir mektup yazdı:

“Sana, kendisine isyanın helal olmadığı, başkasından bir şey istenmeyen Allah’tan korkmanı tavsiye ederim. Allah’tan kork, çünkü Allah’tan korkan, izzet sahibi, kuvvetli, karnı tok, susuzluğu gitmiş, dünyayı düşünmeyi bırak- mış olur. Bedeni dünya ehli ile beraberken kalbi âhireti ister ve gözleriyle gördüğü dünyalıklara karşı kalbinde bir sevgi olmaz. Dünyanın haramlarını pis kabul edip şehvetlerinden uzak durur. Kendisi için helal olanları bile gör- mezden gelir. Sadece kendisi için zaruri olan güç kazanmasını sağlayacak sade yemek, en kaba ve kalınından edeb yerini örtecek giysi ile yetinir.

Onun Allah’tan başka kimseye karşı ne güveni, ne de ondan bir is- teği olur. Her mahluka olan güveni ve isteği kalkıp bütün güveni ve isteği Yaratan’a olur? Amel ile uğraşıp bedenini Allah için zayıf düşürüp yıpratır, o kadar bitkin düşer ki gözleri çöker, kemikleri görünür. Bunlara karşılık Allah onun aklını arttırır, kalbine kuvvet verir. Ahirette kendisi için sakladıkları şey- ler ise daha çoktur.

Ey kardeşim! Dünyayı reddet. Dünya sevgisi kişiyi sağır ve kör yapar, boyun eğdirir. Sakın: “Yarın veya öbür gün yaparım” deme. Helak olanlar kuruntularından dolayı helak oldular. Sonunda ecel onlara gaflet içinde ol- duklan bir zamanda ansızın geldi ve günahlarıyla kabirlere, dar olan karanlık yere taşındılar. Aileleri ve çocukları onları teslim ettikten sonra artık halis bir kalple, şüphe barındırmayan azimle Allah ile yalnız kalır. Vesselam.”

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

  1. Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    İbrahim Bin Ethem Güzel Sözleri Düşündürücü Öğütleri

    İnsanlarla Görüşmeyi Sevmek

    İbrahim şöyle dedi:

    “İnsanlarla görüşmeyi sevmek, dünya sevgisindendir. Onları terk etmek, dünyayı terk etmektir.”

    Zalim, Orta Yolda Giden ve Öne Geçen

    İbrahim bin Edhem, “Onlardan kimi kendine yazık eder, kimi orta dauranır, kimi de, Allah’ın izniyle, iyiliklere koşar” âyetini açıklarken şöyle dedi:
    İyiliklere koşan, muhabbet kamçısıyla vurulmuş, özlem kılıcıyla öldürül müş ve cömertlik kapısında uzanmıştır.

    Orta yolu tercih edenler ise; pişmanlık kamçısıyla vurulmuş, hasret kilicyla öldürülmüş ve af kapısında uzanmıştır. Kendine yazık eden ise gaflet kamçısıyla vurulmuş, emel kahcayla öldürülmüş ve ceza kapısında uzanmıştır.”

    Takvayı Tavsiye Eden Mektup

    İbrahim bin Edhem, azatlısı Abdulmelik’e şöyle yazdı:

    “Derim ki: Sana Allah’tan korkmanı tavsiye ederim. Mektubun bana geldi. Aramızda geçenleri anlatıyorsun. Allah’ın hakkını gözetenin, Allah nasibini arttırır ve insanlar onun şerrinden emin olur. Kim nasibini tepip Allah’ın hakkını gözetmezse, insanlar ona değer vermez. Bu da Allah’ın takdirine kalmıştır.

    Toplum da sizin gibi insanlardır; kızarlar, razı olurlar. Onları yönetenlere yönelirler, söylediklerine kanaat getirirler, sözlerini tutarlar, nasihatlerini kabul ederler. Sizler de onların dinindensiniz ve onların arzu ettiklerini arzu edersiniz.

    Sonra Allah bizlere ihsanda bulunmuş ve bizleri etrafımızda ölenlerden sonra hayatta bırakmıştır. Bir şerri işlemek için hayatta kalmaktan Allah’a sığınırız. Çünkü istenmeyen hiçbir şeyden emin olunamaz.

    Amellerin değeri, sonuçlanı itibariyledir. Allah’tan korkan, dilediğini yapamaz ve dilediği gibi konuşamaz. Dindar insanın söylediği şeyleri ameliyle göstermesi gerekir. Allah’tan korktuğunu söylediği gibi bunu amelleriyle de göstermesi gerekir. Bu da ancak Allah’ın yardımıyla mümkündür.

    Gizlinde ve açıktan olan hallerinde Allah’ın hakkını gözet. Çünkü Allah gizliyi de, açığı da bilir, affeder ve azap eder. Ondan kaçış ancak O’nadır. Eğer seni ilgilendirmeyen şeylerden uzak durup kendi nefsinle meşgul olabilirsen yap. Çünkü senin için senden başkası bir şey yapamaz.

    İnsanlar dünyayı, kızarak veya severek elde etmek isterler, ama istediklerini bir türlü elde edemezler. Ahireti isteyen bir adamın kimseye zararı olmaz. Dünya için eğilmez ve dünya için kimseyle tartışmaz. Nefsiyle meşgul olur ve halk ondan bir zarar görmez.
    Allah’tan kork ve doğru bir kişi ol. Öncekiler, şan, şeref, gösteriş ve insanların kendilerinden bahsetmesine değil amellerine önem verdiler. Allah adaletten başka bir şey kabul etmez. Allah bizi ve sizi, yaratılış sebebimizi yerine getirmemize yardım etsin, kalan ömrümüzü dilediği şekilde bereketli kılsın.

    Sarayım durumuyla ilgili bahsettiğin şeye gelince: Kendinizi zor duruma sokmayınız. Eğer size güzel bir şey gelecek olursa Allah’a hamd ediniz. Bir belâ gelecek olursa selametle bir tutmayınız. Yapması gerekenleri terk eden kişi üzüntüyü sizden daha çok hak eder. Biz, insanların, halkın hakkını alıp gidemeyeceğine inanmışız. Allah, her hak sahibine hakkını verecektir.

    İnsanların çalışması da ya lehlerine veya aleyhlerinedir. Üzüntü ise yarın (kıyamet günü) olacaktır. Eğer zulüm yapmadan Allah’ın huzuruna çıkabilirseniz öyle yapınız. Zulme uğradığınız zaman ise size zulmedenlerden korkmayınız. Allah’ı hiçbir şey aciz bırakamaz. İşlerin böyle olduğunu bilen nefsine yükleyeceği yükü ağır yapsın ve üzerine düşeni yerine getirsin. Çünkü yanın daha zor ve zarar verecek şeylerle karşı karşıya kalacaktır. Bize Allah yeter ve O, vekillerin en iyisidir. Hayatta kalan komşulara selam söyle. Zira çoktandır görüşemiyoruz.”

    En iyi cevap

Cevapla