İddet süresi nedir? İslam’da kadın iddeti

Question

İddet süresi ne demek
Dinimizde ittdet türleri ve süresi

küfre giren biri için nikah yenilemek için iddet süre var mıdır? İddet süresi içinde tövbe etmezse tekrar nikah akti mi yapması gerekir?


 

İslam’da iddet kısaca
Evli bir kadının kocasının ölmesi veya boşanma sırasında beklemesi gereken süreye denir.Kocasından boşanan ya da kocası küfre giren kişinin iddet suresi aynıdır. 3 temizlik suresi bekler daha sonra kocası geri iman edip almak isterse ancak kadın rızasını almak zorundadır.

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    0
    2021-02-15T13:34:32+03:00

    İddet

    İddet sözlükte, saymak anlamındadır. İs­lâm aile hukukunda ise, boşanma, fesih, ölüm gibi bir sebeple evliliği sona eren kadının başka bir erkekle evlenmeden önce beklemesi gereken süreyi ifade eden bir terimdir. Konu tarafların hak ve ödevlerini, haram ve helâli yakından ilgilendirdiğinden kadının çeşitli durumlarda beklemesi gere­ken iddet süresi hakkında Kur’ân’da ve Hz. Peygamber’in sünnetinde ayrıntılı hüküm­ler yer alır.

    Kadınlar için evliliği sona ermesini müte­akip böyle bir bekleme süresinin konmuş olması, şüphesiz ki birçok fayda ve hikme­te yöneliktir. Bunlar arasında, kadının ha­mile olup olmadığının anlaşılması, ölen kocasının hatırasına saygı ve bağlılık, ricT talakta kocaya karısına dönmek için yeni­den düşünme ve durum değerlendirmesi yapma imkânı vermek, sık sık boşanıp evlenmelerini zorlaştırarak aile bağını ko­rumak ve hakkın kötüye kullanımını önle­mek gibi maksatlar sayılabilir.

    Sahih bir evlilikten sonra cinsel birleşme (zifaf) veya sahih halvet, fasit bir evlilikten sonra cinsel birleşme gerçekleşir de sonra ayrılık meydana gelirse kadının iddet bek­lemesi gerekir. Ayrıca sahih bir evlenme­den sonra koca Ölürse, her halükârda kadı­nın yine iddet beklemesi gerekir. Belli istis­nai durumlarda erkek için de eski karısının iddeti içinde evlenme yasağı vardır.

    Kadının İddet süresi, ona sebebiyet veren olayın türüne göre temelde iki gurupta ele alınır. Birincisi vefat iddeti, ikincisi ise talak veya fesih iddeti. Kocaları ölen kadınlar şayet hamile iseler, iddetleri, vefat ile do­ğum arasındaki sürenin kısa veya uzun oluşuna bakılmaksızın, doğumla sona erer (et-Talâk 65/4). Hamile değilse, iddetleri dört ay on gündür (el-Bakara 2/234).

    Boşanmış, mahkemece tefrik edilmiş ve­ya nikahı feshedilmiş kadının iddeti de, eğer hamile ise doğumla sona erer. Kadın hamile değil de halen hayız görmekte ise onun iddeti üç hayız süresidir (el-Bakara 2/228). Bu Hanefî ve Hanbelîler’e göre olup, diğer mezheplere göre İse kadın üç temiz­lik süresi bekler. Görüş ayrılığı âyette (el-Bakara 2/228) geçen “kuru” kelimesine yükle­nen anlam farklılığından kaynaklanır. Yaşı­nın küçük oluşu veya yaşlılığı sebebiyle hayız görmeyen kadınların iddeti ise üç aydır (et-Talâk 65/4).

    İddet, sahih evliliklerde boşama, tefrik veya ölüm anından itibaren, fasit evlilikler­de ise fiilen ayrıldıktan sonra başlar. İddet süresince kadının yiyecek, giyecek, mesken gibi aslî ve tabiî ihtiyaçlarını kocasının karşılama yükümlülüğü vardır. Âyette kocaların iddet süresince boşandıkları kadınlarını evlerinden çıkarmaması, kadın­ların da çıkmaması emredilmekte oldu­ğundan (et-Talâk 65/1), bir zaruret veya meş­ru mazeret bulunmadıkça kocasının evinde geçirecektir. Bu hükmün de, gerek aile birliğinin tekrar kurulmasını sağlama yö­nünde taraflara düşünme ve görüşme im­kânı vermesi, gerekse kadının ve çocukla­rın haklarının korunması gibi açılardan birtakım hikmetler taşıdığı açıktır.

    Evlilik, iki karşı cinsin bir arada düzen, güven ve meşruiyet içinde yaşamasını sağlayan ve kendine özgü birçok insanî ve ahlâkî yönleri bulunan bir müessese oldu­ğundan, İslâm dini evliliğe ve aile hayatına ayrı bir önem vermiştir. İki evlilik arasında iddet adı verilen bekleme süresinin bulun­ması da bu anlayışın ürünüdür.

    En iyi cevap

Cevapla