İslam’da iddet kısaca
Evli bir kadının kocasının ölmesi veya boşanma sırasında beklemesi gereken süreye denir.Kocasından boşanan ya da kocası küfre giren kişinin iddet suresi aynıdır. 3 temizlik suresi bekler daha sonra kocası geri iman edip almak isterse ancak kadın rızasını almak zorundadır.
Evli bir kadının kocasının ölmesi veya boşanma sırasında beklemesi gereken süreye denir.Kocasından boşanan ya da kocası küfre giren kişinin iddet suresi aynıdır. 3 temizlik suresi bekler daha sonra kocası geri iman edip almak isterse ancak kadın rızasını almak zorundadır.
Answer ( 1 )
İddet
İddet sözlükte, saymak anlamındadır. İslâm aile hukukunda ise, boşanma, fesih, ölüm gibi bir sebeple evliliği sona eren kadının başka bir erkekle evlenmeden önce beklemesi gereken süreyi ifade eden bir terimdir. Konu tarafların hak ve ödevlerini, haram ve helâli yakından ilgilendirdiğinden kadının çeşitli durumlarda beklemesi gereken iddet süresi hakkında Kur’ân’da ve Hz. Peygamber’in sünnetinde ayrıntılı hükümler yer alır.
Kadınlar için evliliği sona ermesini müteakip böyle bir bekleme süresinin konmuş olması, şüphesiz ki birçok fayda ve hikmete yöneliktir. Bunlar arasında, kadının hamile olup olmadığının anlaşılması, ölen kocasının hatırasına saygı ve bağlılık, ricT talakta kocaya karısına dönmek için yeniden düşünme ve durum değerlendirmesi yapma imkânı vermek, sık sık boşanıp evlenmelerini zorlaştırarak aile bağını korumak ve hakkın kötüye kullanımını önlemek gibi maksatlar sayılabilir.
Sahih bir evlilikten sonra cinsel birleşme (zifaf) veya sahih halvet, fasit bir evlilikten sonra cinsel birleşme gerçekleşir de sonra ayrılık meydana gelirse kadının iddet beklemesi gerekir. Ayrıca sahih bir evlenmeden sonra koca Ölürse, her halükârda kadının yine iddet beklemesi gerekir. Belli istisnai durumlarda erkek için de eski karısının iddeti içinde evlenme yasağı vardır.
Kadının İddet süresi, ona sebebiyet veren olayın türüne göre temelde iki gurupta ele alınır. Birincisi vefat iddeti, ikincisi ise talak veya fesih iddeti. Kocaları ölen kadınlar şayet hamile iseler, iddetleri, vefat ile doğum arasındaki sürenin kısa veya uzun oluşuna bakılmaksızın, doğumla sona erer (et-Talâk 65/4). Hamile değilse, iddetleri dört ay on gündür (el-Bakara 2/234).
Boşanmış, mahkemece tefrik edilmiş veya nikahı feshedilmiş kadının iddeti de, eğer hamile ise doğumla sona erer. Kadın hamile değil de halen hayız görmekte ise onun iddeti üç hayız süresidir (el-Bakara 2/228). Bu Hanefî ve Hanbelîler’e göre olup, diğer mezheplere göre İse kadın üç temizlik süresi bekler. Görüş ayrılığı âyette (el-Bakara 2/228) geçen “kuru” kelimesine yüklenen anlam farklılığından kaynaklanır. Yaşının küçük oluşu veya yaşlılığı sebebiyle hayız görmeyen kadınların iddeti ise üç aydır (et-Talâk 65/4).
İddet, sahih evliliklerde boşama, tefrik veya ölüm anından itibaren, fasit evliliklerde ise fiilen ayrıldıktan sonra başlar. İddet süresince kadının yiyecek, giyecek, mesken gibi aslî ve tabiî ihtiyaçlarını kocasının karşılama yükümlülüğü vardır. Âyette kocaların iddet süresince boşandıkları kadınlarını evlerinden çıkarmaması, kadınların da çıkmaması emredilmekte olduğundan (et-Talâk 65/1), bir zaruret veya meşru mazeret bulunmadıkça kocasının evinde geçirecektir. Bu hükmün de, gerek aile birliğinin tekrar kurulmasını sağlama yönünde taraflara düşünme ve görüşme imkânı vermesi, gerekse kadının ve çocukların haklarının korunması gibi açılardan birtakım hikmetler taşıdığı açıktır.
Evlilik, iki karşı cinsin bir arada düzen, güven ve meşruiyet içinde yaşamasını sağlayan ve kendine özgü birçok insanî ve ahlâkî yönleri bulunan bir müessese olduğundan, İslâm dini evliliğe ve aile hayatına ayrı bir önem vermiştir. İki evlilik arasında iddet adı verilen bekleme süresinin bulunması da bu anlayışın ürünüdür.