İman tazeleme (tecdid-i iman) doğru bir uygulama mıdır? Dindeki yeri nedir?

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Perşembe akşamı aslında dinî terminolojide Cuma akşamı olarak bilinir. Çünkü şerî gün bir önceki günün akşamı ile başlar. Cuma akşamları eskiden beri camilerde yatsı namazının bitiminden itibaren imamlar orada bulunan cemaate “tecdid-i iman” yani imanı yenileme şeklinde bir dua yapar. Kişinin bilmeyerek imana aykırı bir söz veya fiili olmuşsa Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan akşam iman tazelemesi ile yeni bir sayfa açılmış olacaktır. Bu şekilde belli aralıklarla iman tazeleme (tecdid-i iman) gerekli veya doğru bir uygulama mıdır? Dindeki yeri nedir? İman tazelenebilir bir şey midir?

Dinî anlamda gün, önceki gün güneşin batımından sonraki günün güneşinin batımına kadarki süreyi ifade eder. Buna göre Cuma günü, Perşembe gününün güneş batımından başlayıp, Cuma günü güneş batımına kadar devam eden sürenin adıdır. O yüzden halk arasında Perşembe akşamları Cuma akşamları olarak nitelenmiş ve bu akşamlarda sadaka verilmesi, günahlardan bağışlanma dilenmesi, imanın yeniden hatırlanması, fazladan ibadet yapılması, mezar ziyaretinde bulunulması ve dua edilmesi bir gelenek hâline gelmiştir.

Cuma günü Müslümanlar için toplu ibadet yapmak üzere seçilmiş olan gündür. Bu nedenle birçok rivayette bu günün bayram olduğu kaydedilmiştir. Resûl-i Ekrem: “Güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür; Âdem o gün yaratılmış, o gün Cennet’e girmiş ve o gün Cennet’ten çıkarılmıştır; kıyamet de Cuma günü kopacaktır.” buyurmuştur (Müslim, “Cum’a”, 18). Kur’ân’da: “Namaz için ezan okunduğunda alış-verişi bırakın ve Allah’a ibadet etmeye koşun.” (Cum’a 62/10) ayetiyle Cuma namazının önemi ifade edilmiş tir. Ayrıca hadislerde Cuma günü duaların reddedilmediği bir ânın bulunduğu belirtilmiştir (Hâkim, el-Müstedrek, I, 279, Beyhakî, III, 243; İbn Kayyim el-Cevziyye, Zâdü’l-meâd, I, 369).

Cuma akşamı imanı tazelemek, Hz. Peygamber döneminde bulunmayan, oldukça geç dönemlerden itibaren ülkemiz gibi bazı İslâm beldelerinde âdet hâlini almış bir uygulamadan ibarettir. Cuma günü nün faziletinden dolayı, bu günün akşamında tövbe etmeyi, bağışlanma dilemeyi ve iman tazelemeyi, kulun Rabbi’yle ahdini yenilemesi olarak kabul etmek mümkündür. Şu var ki iman, daha çok kalbin bir faaliyetidir ve özü tasdikten ibarettir. “İman kalp ile tasdik, dil ile ikrardır” şeklindeki tanımdan hareketle imanın dil ile söylenmesi daha çok diğer insanlara bunu bildirmek içindir. Çünkü bir kimse başkasının kalbini bilemez. Bilebilmesi için kişinin bunu diliyle veya eylemleriyle haber vermesi gerekir. Bu yüzden kesin imanı bilen ancak Allah’tır. Dolayısıyla imanı tazelemek, yeniden iman etmek değil, imanın sürekliliğini vurgulamak içindir. Kuşkusuz iman, bir defada meydana gelen ve biten bir faaliyet değil, anbean yenilenerek sürekliliği sağlanması gereken bir gerçekliktir. Kur’ân’da yer alan: “Ey iman edenler! İman ediniz!” (Nisâ 4/136) şeklindeki hitap da buna işaret etmektedir. Bir Müslüman’ın imanının gereği olarak söylediği her söz ve yaptığı her türlü fiil imanı tazelemektir. Zira söz konusu söz ve fiiller, imanı ha tırlamak ve iman bilincini sürekli kılmak içindir.

İslâm tarihinde fetihlerle birlikte geniş bir coğrafyanın Müslümanların eline geçmesiyle büyük halk kitleleri İslâm’ı kabul etmiş, ancak İslâm hakkındaki bilgilerini yeterli düzeye çıkaramamışlardır. Bu nedenle zaman zaman bireysel olarak yapılması gereken bazı ibadet ve dinî faaliyetler ve dualar toplu olarak yapılmaya başlanmıştır. Bu uygulamalar daha çok Hz. Peygamber’in yaşadığı Hicaz bölgesinde değil de uzak coğrafyalarda ortaya çıkmıştır. Namazın sonunda okunan tesbihâtı buna örmek vermek mümkündür. Ölülerin defnedilmesinden sonra yapılan telkin de bu cümledendir. İşte Cuma akşamı toplu olarak yapılan imanı tazeleme merasimi de bu amaçla ortaya çıkmış bir uygulamadır. Bu uygulama, bazı yerlerde katılımın daha yoğun olması nedeniyle Cuma namazından sonra da yapılmıştır. Ancak Cuma vakti mesai zamanı ve gün ortasına denk geldiği için namaza gelenlerin vaktini daha fazla almamak için daha çok Cuma gecesi tercih edilmiştir.

Cuma akşamı imanı tazelemek dinimizin gerekli kıldığı bir uygulama olmadığı gibi, sadece bu merasimde söylenilenleri tekrarlamak da imanın yenilenmesi için yeterli olmaz. İmanın tazelenmesi, müminin kendi iç dünyasında, Allah ile kendi arasındaki ahdin sürekli bilincinde olması, zaman zaman bunu hatırlaması ve muhasebesini yaparak eksiklerini tamamlama iradesi göstermesiyle mümkün olur. Bununla beraber söz konusu merasimin özellikle dinî bilgileri yetersiz olan kimseler için bir nasihat, uyarı ve tövbe etme imkânı verdiği de kabul edilebilir. Ancak tövbe ve istiğfar da sadece Allah ile kul arasında gerçekleşmesi gereken bir durumdur. Kul durumunu Rabbi’ne arz eder, yaptığı hataları sadece O’nun huzurunda itiraf eder ve bunlardan duyduğu pişmanlığı dile getirerek, O’ndan af ve bağışlanma talep eder. Hataları affedecek olan sadece Yüce Allah olduğu için, tövbe ve istiğfar da sadece O’na yapılır.

Sonuç olarak Cuma akşamı imanı tazelemek dinimizin gerekli kıldığı bir faaliyet değildir. Kişi bunu camide değil her yerde kendi kendine de yapabilir. Ancak halktan böyle bir talep bulunmaktadır. İmanın tazelenmesine dair halktan gelen talepler reddedilemeyecekse bile, durumun mahiyetini anlatmak, bu konuda gerekli bilgileri vermek ve onları bilinçlendirmek gerekir. 88 soru ve cevabı

https://www.dinisite.tr/kategori/iman/

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    0
    2024-11-16T18:45:08+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal
    This answer was edited.

    İman tazeleme (tecdid-i iman), kişinin imanını yenilemesi ve Allah’a olan bağlılığını tazelemesi anlamına gelir. İslam’da bu uygulama, kişinin imanını koruması ve tazelemesi açısından önemlidir. Ancak bunun dindeki yeri ve anlamı konusunda doğru bir anlayış geliştirmek gerekir.


    Tecdid-i İman’ın Anlamı ve Dayanağı

    Tecdid-i iman, özellikle şu durumlarda önem kazanır:

    1. Küfre Düşme Tehlikesi:
      • Kişi farkında olmadan küfre götüren bir söz veya fiilde bulunmuş olabilir. Böyle bir durumda, imanını tazelemesi önerilir.
      • Peygamber Efendimiz (sav), bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:

        “İmanınızı sürekli yenileyin!” Sahabe, “Ey Allah’ın Resulü, imanımızı nasıl yenileriz?” diye sorduklarında, Efendimiz, “Lâ ilâhe illallah’ı çokça söyleyerek” cevabını vermiştir. (Müsned-i Ahmed, 2/359)

    2. Unutkanlık ve Gaflet:
      • İnsan, gaflet içinde imanını zayıflatabilecek tutumlar sergileyebilir. Bu durumlarda iman tazelemek, Allah ile olan bağını güçlendirmeye vesile olur.
    3. Manevi Kuvvet Kazanma:
      • İman tazelemek, kişiyi manevi olarak güçlendirir ve Allah’a olan bağlılığını pekiştirir.

    Dindeki Yeri

    İman tazelemek, İslam’da sünnet ya da farz bir uygulama olarak görülmez. Ancak tavsiye edilen, kişiyi manevi olarak güçlendiren ve bilmeden yapılan hataları telafi etmeye vesile olabilecek bir davranış olarak değerlendirilmiştir.

    • Kelime-i Şehadet Getirme:
      İman tazelemenin en yaygın yolu, içtenlikle Kelime-i Şehadet getirmektir:

      “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlühû.”
      Bu, kişinin Allah’ın birliğine ve Peygamber Efendimiz’in peygamberliğine olan inancını yenilemesini sağlar.

    • Tövbeyle Birlikte İman Tazeleme:
      Eğer kişi bilerek veya bilmeyerek küfre götüren bir söz ya da fiilde bulunmuşsa, önce tövbe etmeli, ardından imanını yenilemelidir. Bu, kişinin Allah’tan bağışlanma dilemesinin ve imanını güçlendirmesinin bir yoludur.

    Neden Önemlidir?

    1. İman Zayıflığı ve Modern Hayat:
      Günümüzde çeşitli etkiler, kişinin imanını zayıflatabilir. Tecdid-i iman, kişinin inançlarını sık sık gözden geçirip sağlamlaştırmasına yardımcı olur.
    2. Bilmeden Küfre Düşme:
      İnsan, bilmeden Allah’a veya İslam’a aykırı bir söz söyleyebilir. Bu durumda, iman tazelemek ve tövbe etmek bir güvence sağlar.

    Sonuç

    Tecdid-i iman, kişinin Allah’a olan bağlılığını ve imanını sürekli diri tutmasına vesile olan güzel bir uygulamadır. Özellikle Kelime-i Şehadet’in sık sık tekrarlanması ve bu süreçte tövbe edilmesi, kişinin hem manevi durumunu güçlendirmesine hem de Allah’a yakınlaşmasına vesile olur. Ancak bu uygulama, farz veya zorunlu bir ibadet değildir, daha çok bir tavsiye ve manevi bir tedbirdir. İslam’da kişinin asıl sorumluluğu, imanı korumak ve onu zedeleyici söz ve davranışlardan kaçınmaktır.

Cevapla