İman Ve Huzur

Question

İman Ve Huzur

Iman Ve Huzur

İman, bir şeye tereddütsüz inanmak, içten ve yürekten bağlanmak onu gönül rahatlığı içerisinde benimsemek, karşısındaki kimselere güven vermek, şüpheye yer vermeden bir şeyin doğruluğuna veya yanlışlığına kesin olarak kanaat getirmek, emin olmak gibi anlamlara gelmektedir.  İmanın İslam’daki karşılığı ise Hz. Peygamber (s.a.v.)in Allah tarafından getirdiği kesin olarak bilinen ve zarurât-ı diniye denilen İslamî esasların, hükümlerin ve haberlerin doğru ve gerçek olduğunu kabul etmek ve ona tereddütsüz inanmaktır. Rabbimiz de Mü’minleri tarif eden ayeti kerimede “Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Onun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.”[1] buyurmaktadır. İnsanın sadece aklı ile baş başa bırakılıp doğruyu yanlışı bulması yaratıcı tarafından istenmemiş, ona doğruyu- yanlışı, güzeli-çirkini, faydalıyı-zararlıyı birbirinden ayırması için kendisine doğruyu gösterecek peygamberler ve bu peygamberler vasıtası ile de ilahi kitaplar indirilmiştir. Kul bu ilahi kitaplara ve peygamberlere iman ederek, tavsiyelerine uyarak yani imanın gereklerini yerine getirerek kendisini tatmin edebilir, gerçek huzura kavuşabilir.

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim insanları iman açısından; İman edenler, iman etmeyenler ve iman etmedikleri halde iman etmiş görünenler şeklinde üç sınıfa ayırmaktadır. İman etmeyenleri ve iman etmedikleri halde iman etmiş görünenleri şiddetli ikaz edip, cehennem azabıyla uyarırken, iman edenleri de Allah’ın rızası, af, mağfiret,  cennet ve çeşitli ilahi nimetlerle müjdelemektedir. Bu müjdeye nail olacak kimselerde Kur’an-ı Kerim şu vasıfları aramaktadır: “Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir.  Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler. Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler. Onlar ki, zekâtı verirler. Ve onlar ki, iffetlerini korurlar.”[2]

Allah Rasulü (sav) de hadisi şeriflerinde imanın tadına varanları şu şekilde özetliyor: “Üç şey vardır ki kimde bulunursa imanın tadını bulur: Allah ve Rasulünün kendisine başkalarından daha sevimli olması, bir kimseyi sadece Allah için sevmesi, tekrar küfre dönmeyi tıpkı ateşe atılmayı istemediği gibi istememesidir.”[3]

İman; insanları karanlıktan aydınlığa, kargaşadan huzura, kölelikten hürriyete, cehennemden cennete ulaştıran ilahi bir lütuftur. İman, bütün davranışlarımızı anlamsızlıktan kurtarıp anlamlı hale dönüştürür. İman, kişinin kendisiyle, diğer insanlarla, canlılarla hatta öteki varlıklarla barışık bir hayat yaşamasına kapı açar. İman, maddi ve manevi sorunlarımızı çözmede ve onları aşmada bize güç verir. İmanla biz, dünya hayatında her şeyin bir imtihan vesilesi olduğunun bilincinde oluruz.  Hutbemi bir hadisi şerif ile bitirmek istiyorum. “ Gönül huzuru ile Allah’ı Rab, İslam’ı din ve Hazreti Muhammed’i peygamber olarak kabul eden kimse imanın üstün zevkini tatmış olur.[4]

Benzer Konular:

Answer ( 1 )

    1
    2023-05-07T22:14:08+03:00

    İman ve huzur, birbirleriyle yakından ilişkili olan iki kavramdır. İman, insanın Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe ve kaderin iyi ve kötüsüne inanmasıdır. İman, kişinin manevi dünyasının temel direğidir ve onu güçlendirdiği takdirde huzur ve mutluluğu da beraberinde getirir.

    İman, insanın yaratılışındaki boşluğu doldurur ve ona anlam verir. İman sahibi insan, hayatın zorlukları ve sıkıntıları karşısında güçlü bir dayanak ve güven kaynağıdır. İman, insanın iç huzuru, mutluluğu ve sükûneti için gereklidir.

    Huzur ise, insanın içindeki bütün kargaşayı, endişeleri ve sıkıntıları yok etmeye yardımcı olan bir durumdur. Huzurlu bir insan, iç dünyasında barış ve sükûnet hisseder. Huzur, kişinin sağlığı, mutluluğu ve başarısı için hayati öneme sahiptir.

    İman ve huzur arasındaki ilişki, insanın iç huzurunu sağlamak için temel nitelikleri barındırmasından kaynaklanır. İman, insanın hayatını anlamlı kılar ve ona güven ve dayanak sağlar. Huzur ise, insanın iç dünyasını dengeler ve onu sakinleştirir.

    İman ve huzur, birlikte çalışarak insanın hayatını daha anlamlı hale getirirler. İman sahibi bir insan, kendisi ve çevresi için huzurun kaynağıdır. İmanı zayıf olan bir insan ise, içinde huzursuzluk ve kargaşa hisseder.

    İman ve huzur, insanın hayatında çok önemli bir yer tutar. İman, insanın ruhunu besleyen ve ona anlam veren bir kaynaktır. Huzur ise, insanın ruhunda sükûnet ve mutluluk hissini uyandıran bir durumdur. Bu nedenle, insanın imanını güçlendirerek iç huzurunu sağlaması önemlidir.

    En iyi cevap

Cevapla