Paylaş
İnançta Ve İman’da Sabit Durmak
Question
İnançta Ve İman’da Sabit Durmak
Müşrik ve kâfir çoğunluk (Mekkeliler) hidayet bulmuş, Allah’ın nuruna kavuşmuş olan mü’min azınlığı sindirmek üzere harekete geçtiler. Çeşitli zulümlerle mü’minlere eziyet ettiler. Müşrikler davanın başı olan Allah Rasûlü’nün işini bitirmekle her şeyin hallolunacağını zannediyorlardı. Böylece bu davadan bütünüyle kurtulacaklarını düşünüyorlardı.
Bu müşrikler Rasûlullah (s.a) ile pazarlığa girişerek mal ve liderlik teklif ettiler. Cinlenmiş ise tedavi ettireceklerini söylediler. Ancak bütün bunlar Allah Rasûlü tarafından kesin bir ifade ile reddedildi. Hz. Peygamber müşriklere şöyle karşılık verdi:
Allah’a yemin ederim ki güneşi sağ elime koysalar, ayı da sol elime koysalar, yine de davamdan vazgeçmem. Ya Allah beni muvaffak eder ya da bu uğurda helak olurum.
İslâm ve İktisat adlı kitabımda şöyle demiştim: Bütün müşrikleri temsilen Utbe b. Rabia Hz. Peygamber’e (s.a) gelerek gayet yumuşaklıkla ve duygusalca şöyle dedi: Ey kardeşimin oğlu! Bildiğin gibi sen bizim en iyilerimizin soyundansm, senin soyunun yeri bellidir. Sen şimdi kavmine büyük bir iş çıkardın. Sen onların topluluklarını bozdun. Onların uykularını kaçırdın. Sen onların dinlerini ve ilahlarını ve atalarını kötüledin. Şimdi sen beni dinle sana birkaç şey teklif edeceğim, belki bazılarını kabul edersin.
Rasûlullah (s.a) ‘Ey Ebul Velid söyle bakalım’ deyince Utbe şöyle söyledi: Ey kardeşimin oğlu! Eğer sen bu işle (yani bu din ile) mal istiyorsan sana bolca mal toplayalım. Ta ki hepimizden daha zengin olasın. Yok eğer baş olmak için bir şeref istiyorsan, sensiz bir şey yapmamak kaydıyla seni başımıza reis seçelim. Yok eğer sen mülk istiyorsan sana mülk verelim. Yok eğer cin çarpmışsa seni tedavi ettirelim, bu konuda bütün malımızı harcayalım.
Allah Rasûlü (s.a) Utbe’yi dinledi. Utbe sözünü bitirince Allah Rasûlü (s.a) “Ey Utbe! Sözün bitti mi?” dedi. Utbe evet deyince, Rasûlullah ‘Şimdi de sen beni dinle!’ diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla. Ha, mim. Kur’an rahman ve rahim olan Allah katından indirilmiştir. (Bu) bilen bir kavim
için, ayetleri Arabça okunarak açıklanmış bir kitaptır. Bu kitap müjdeleyici ve uyarıcıdır. Fakat onların çoğu yüz çevirdi. Artık dinlemezler. (Fussilet/1-4)
Allah Rasûlü rabbinin açık ayetlerini Fussilet suresinden okudu bu ayetler zulmedenleri uyarıyor, hidayet ve imana erişenleri de müjdeliyordu. Şu ayete kadar devam etti:
Eğer onlar yüz çevirirlerse de ki: “İşte sizi Ad ve Semud’un başına gelen kasırgaya benzer bir kasırgaya karşı uyarıyorum.” (Fus-silet/13)
Utbe sanki kasırgaya tutulmuş gibi ürktü, korktu ve gerisin geriye dönerek, Kureyş’e Rasûlullah’ın azminden ve davasına bağlılığından bahsetti, böylelikle bu teklifleri de suya düştü.
Benzeri konular:
- Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu dönemde toplumun inanç durumu ile sosyal ve ekonomik yapısı hakkında bilgi
- Siyasi düşünce, tarih boyunca insanların dinî inançlarını nasıl etkilemiştir?
- Ashab-ı Kehf gençlerinin yerinde siz olsaydınız, inancınız doğrultusunda ne yapardınız ?
- Allah inancının insana kazandırdığı şeyler nelerdir?
- İnancımız gündelik yaşantımızı nasıl etkiler?
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
İnançta ve imanda sabit durmak, kişinin dini ve manevi değerlerine güçlü bir şekilde bağlı kalması, bu değerlere olan inancını ve bağlılığını zamanla sarsılmadan sürdürmesi anlamına gelir. Bu, bireyin inançlarını sürekli olarak yaşaması ve karşılaştığı zorluklar, sınavlar ya da olumsuzluklar karşısında dahi imanını ve inancını kaybetmemesidir. Sabit durmak, insanın içsel bir kararlılıkla imanını güçlendirip, doğru yolda kalmasını ifade eder.
İslam perspektifinden inançta sabit durmak, Allah’a olan teslimiyetin ve O’nun emirlerine uyma iradesinin sürekli bir şekilde yenilenmesiyle ilgilidir. İman, sadece bir kelime ya da inanç olarak değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı olarak kabul edilir. Sabit durmak, bir müslümanın yaşadığı toplumda, karşılaştığı güncel sorunlar ve zorluklarla karşı karşıya kaldığında dahi, dinin temel öğretilerine sadık kalabilmesi için bir çeşit manevi güç sağlar.
Bunun için İslam’da iman, bir kalp halidir; her daim kalbin taze tutulması, sürekli dua, ibadet, tefekkür ve Allah ile güçlü bir bağ kurmak, sabırlı olmak gerekir. Ayrıca, iman ve inançta sabit durabilmek için öğütler (nasihat) almak, doğru topluluklarda bulunmak, dini bilgiler öğrenmek ve Allah’ın rızasına uygun bir hayat sürmek de önemli faktörlerdir.
Bu kavram, sadece zorluklar karşısında değil, yaşamın her anında, kişinin gönlünden sabır, şükür, tevazu ve dua gibi olumlu hislerin eksik olmamasıyla da desteklenir. Ayrıca, sabit durmak, imanı korumak için sürekli olarak Allah’a sığınmak ve O’na güvenmek anlamına gelir.