Paylaş
İnanmak ve bilmek arasında fark nedir
Question
iman bir şeyi gönül huzuru ile benimseme ona içten ve yürekten İnanmadır.
İslam’a göre iman hazreti peygamberin Allah’tan getirdiklerinin doğruluğunu kabul edip onlara gönülden inanmayı ifade eder.
Bu inanca sahip olan kimseye mümin inancının gereğini tam bir teslimiyetle yerine getiren kişiye de müslüman denir.
İnsanın neye nasıl ve niçin inandığını bilmesi önemlidir. İslam alimleri imanı kalp ile tasdik dil ile ikrar olarak tarif etmiştir. İman esasında bir kalp işidir. Kalbin tasdikidir. Fakat insanın sosyal yaşantısında Müslüman muamelesi görebilmesi için inandığını dile de söylemesi gerekir.
Dini esasları çok iyi bilmek kalbin tasdiki olmadıkça kişiyi imanlı yapmaz. buna en iyi örnek İslam üzerine çalışmalar yapan batılı akademisyenler yani müsteşrikler oryantalistler dir. din dil bilim düşünce sanat tarih gibi alanlarda İslam dünyasını inceleyen ve bu sahada değer yargıları üreten bu kişilerin Engin bilgileri onların iman etmelerini sağlamamıştır.
Birinin şeyin imana dönüşebilmesi için onun his ve kalp yoluyla benimsenmesi yani tasdik edilmesi gerekir.
Kaynak: Mustafa Sinanoğlu iman kavramı iyanet İslam ansiklopedisi cilt 22 sayfa 212 214
CEVAP:
İnanmak ve bilmek arasındaki fark, temel olarak zihinsel ve duygusal süreçlerin farklılığından kaynaklanır. İslam’ın inanç anlayışında bu iki kavramın yerini ve ilişkisini anlamak, iman konusunu daha iyi kavramaya yardımcı olabilir.
1. İnanmak Nedir?
İnanmak, bir şeyi gönülden benimsemek, içsel bir tasdik ve teslimiyet göstermektir. İman, kalpte yer alan ve insanın hayatına yön veren bir olgudur. Bu, sadece bilgiyle sınırlı olmayan bir inançtır; kişinin gönülden hissetmesi, güvenmesi ve kabul etmesi gerekir. Bu nedenle İslam’da iman, sadece akıl yoluyla kavramaktan ziyade, kalbin ve ruhun bir tasdiki olarak tanımlanır.
Kur’an’da bu durum şöyle ifade edilir:
“Onlar, yalnızca zanna ve nefislerinin arzularına uyarlar. Hâlbuki Rablerinden onlara doğru yolu gösteren gelmiştir.” (Necm, 53/23)
Burada, zanna dayalı bir inanmanın yetersiz olduğu, kalbi bir tasdikin gerekli olduğu vurgulanır.
2. Bilmek Nedir?
Bilmek, bir konu veya olgu hakkında aklî ve ilmî bilgiye sahip olmaktır. Bilmek, genellikle dış dünyadan alınan veriler ve akıl yürütme yoluyla elde edilir. Ancak, bilgi çoğu zaman kalpte bir etki bırakmaz; sadece zihinsel bir olgu olarak kalabilir.
Örneğin, oryantalistler ve müsteşrikler, İslam’ı akademik olarak derinlemesine inceleyip birçok konuda Müslümanlardan daha fazla bilgiye sahip olabilirler. Ancak bu bilgi, onların kalplerinde bir iman oluşturmadığı sürece onlara ahiret anlamında bir fayda sağlamaz.
Kur’an’da buna dair şu ifadeye rastlanır:
“Onlar onu içten bildikleri hâlde, inkâr ettiler. Bu, zulüm ve kibirlerinden dolayıdır.” (Neml, 27/14)
Bu ayet, bilgiye sahip olmanın tek başına inanmaya yetmediğini, kibir ve başka etkenlerin kalpte imanın oluşmasına engel olabileceğini gösterir.
3. İnanmak ve Bilmek Arasındaki Fark
- Duygusal Boyut: İnanmak, bilgiye ek olarak duygusal bir bağlanmayı ve teslimiyeti içerir. Bilmek ise daha çok akıl ve mantık yoluyla elde edilir.
- Kalbin Rolü: İman, kalbin tasdikidir. Bilgi ise zihinsel bir süreçtir ve kalpte bir değişim yaratmak zorunda değildir.
- Teslimiyet: İnanmak, bir şeyin doğruluğunu kabul etmekle kalmayıp ona teslim olmayı gerektirir. Bilmekte ise bu teslimiyet şart değildir.
4. İmanın İlimle İlişkisi
İslam’da bilgi (ilim) ile iman arasında güçlü bir bağ vardır. Ancak bilgi, imanın oluşması için bir araçtır; iman doğrudan bilgiyle elde edilmez. Bir kişinin iman edebilmesi için kalbini açması ve tasdik etmesi gerekir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kim Allah’a ve ahiret gününe inanırsa hayır söylesin ya da sussun.” (Buhârî, “Edeb”, 31; Müslim, “Îmân”, 74)
Bu hadis, imanın bilgiyle değil, insanın kalp ve ahlakıyla da bütünleşmesi gerektiğini ifade eder.
Sonuç
İnanmak, bilmenin ötesinde, kalpte tasdik ve teslimiyetle gerçekleşir. Bilgi, imanın oluşmasına yardımcı olabilir, ancak tek başına yeterli değildir. İman, kişinin kalben inanması, bunu diliyle ifade etmesi ve hayatında bu inancı göstermesiyle tamamlanır. İslam, insanın hem aklını hem kalbini kullanmasını ister; çünkü bilgiyle iman desteklenir, ancak iman bir gönül işidir.
BENZER KONULAR:
- Falcılara ve Kâhinlere Gitmek ve İnanmak ile İlgili Hadisler Arapça
- Şansa inanmak günah mıdır?
- Hadislere inanmak
- Batıl inançlara inanmak günah mı?
- Allah ın Hz Muhammed e verdiği mucizelere inanmak
- Tümünü görüntüle.
- Dini soru sor cevap al
- Dini soru sor cevap al Sitesi Hakkında Bilgi
- Dini soru sor cevap al “Site Kuralları”
- Dini sorulara hocalar neden farklı cevap veriyorlar
- Dini Soru Sor Hocalar Cevaplıyor
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
İnanmak ve bilmek arasında önemli bir fark vardır. Bu fark, genellikle epistemolojik (bilgi ile ilgili) bir fark olarak değerlendirilir. İşte her iki kavramın anlamını ve aralarındaki farkı açıklamak:
İnanmak
İnanmak, bir kişinin bir şeyin doğru olduğuna, geçerli olduğuna ya da gerçek olduğuna dair duygusal veya mantıksal bir inanç taşımasıdır. İnanç, genellikle kişisel deneyimlere, duyulara, kültürel ve toplumsal faktörlere, sezgilere veya bazı durumlarda delillere dayanabilir. İnanmak, her zaman kesin bir doğruluk iddiası taşımaz; insanlar bazen somut kanıt olmadan da bir şeyin doğru olduğuna inanabilirler.
Örnek: Bir kişi, bir arkadaşının iyi bir insan olduğuna inanabilir, ancak bu inanç, onun arkadaşının her zaman iyi olduğuna dair kesin bir bilgiye dayanmayabilir.
Bilmek
Bilmek, bir şeyin doğru olduğunu, geçerli olduğunu ve gerçek olduğunu, genellikle somut kanıtlar, mantıklı argümanlar ve nesnel delillerle doğrulamak anlamına gelir. Bilgi, genellikle doğrulanabilir, test edilebilir ve paylaşılan gerçeklere dayanır. Bilmek, daha objektif bir kavramdır ve doğruluğu kanıtlanmış ya da bilimsel olarak desteklenmiş bir iddiaya dayanır.
Örnek: Güneş’in doğudan doğup batıdan battığını bilmek, gözlemler ve bilimsel gerçeklerle doğrulanabilen bir bilgidir.
Aralarındaki Farklar
Temel Dayanak:
İnanmak: İnanç, kişisel algılar, hisler veya subjektif değerlendirmelere dayanabilir.
Bilmek: Bilgi, objektif deliller ve mantıklı doğrulamalarla desteklenir.
Kesinlik:
İnanmak: İnanç, her zaman kesin olmayabilir; kişi, inandığı şeyin doğru olduğuna dair bir güven taşıyabilir, ancak bu, mutlaka doğru olduğunun garantisi değildir.
Bilmek: Bilgi, doğruluğu kanıtlanmış ve kesin olan bir şeydir.
Kanıt Gereksinimi:
İnanmak: İnanç için her zaman somut kanıt gerekmez, bazen bir kişi güçlü bir duygu ya da sezgiye dayanarak inanabilir.
Bilmek: Bilgi, genellikle somut kanıt ve mantıklı argümanlarla desteklenir.
Kısaca
İnanmak, duygusal ya da sezgisel bir güvenle doğru olduğuna inanılan bir durumdur.
Bilmek, doğruluğu kanıtlanmış, objektif delillerle desteklenen bir bilgidir.
Bu fark, bazen insanların doğruyu araştırırken ya da bir konuda karar verirken önemli bir ayrım yapmalarına yardımcı olabilir.