Paylaş
islam devletindeki gayrimüslimler
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
İSLAM DEVLETİNDEKİ GAYRİMÜSLİMLER
Bu konudaki esas, Allah’ın şu buyruğudur:
“Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara âdil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa, işte zalimler onlardır. ”
Ayet, savaşmayan gayrimüslimlerle olan ilişkiler konusunda gayet açıktır.
İslâm dininde, İslâm toplumunda bulunan Müslüman olmayan kimseler ‘zimmet ehli’ ya da ‘zımmî’ diye adlandırılır. Zimmetin anlamı, anlaşma, güven ve emanettir. Terimde herhangi bir yanlış yoktur. İslâm topraklarındaki gayrimüslimlere verilen bu zimmet (himaye), çağımızda siyasî ve milli olarak bir devletin halkına verdiği himayeye benzer. Böylelikle insanlar vatandaşlık haklarını kazanır ve görevlerini yerine getirirler.
1. Zimmet Ehlinin Hakları
1-Dış saldırılardan korumak. Alimler bunun üzerinde ittifak etmişlerdir.
2-İçerideki zulümden korumak. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: “Her kim bir zimmîye eziyet ederse, bana eziyet etmiştir. Her kim de bana eziyet ederse Allah’a eziyet etmiştir.”
3-Kan, beden, mal ve namusu korumak. Alimler bunun üzerinde de ittifak etmişlerdir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: “Her kim anlaşma sağlanmış birini öldürürse, cennetin kokusunu alamaz.”
4-Güçsüzlük ve ihtiyarlık anında koruma.
5-Kutsal olan ve olmayan anlaşmalara uygun olarak din özgürlüğü.
6-Çalışma ve kazanma hürriyeti.
7-Müslümanların ordusuna komutanlık, devlet başkanlığı, sadakalara sahip çıkma gibi dinî inançlarını aksettirdiği devlet görevlerini almaması. Bunun dışındaki devlet görevlerine gelince, yeterliliğe ve emanete sahip olması, devlete samimi olarak bağlı olması şartıyla onlara verilmesi caizdir. Bu göreve getirilen kimselerin, Müslümanlara karşı nefret ve düşmanlık besleyen kimselerden olmaması gerekir.
2. Zimmet Ehlinin Görevleri
1-Cizye, haraç ve ticarî vergileri ödeme.
Cizye: Malın az bir miktarını oluşturan, erkeklerden ve tüccarlardan servetlerine göre alınan yılık vergidir. Fakir kimselere gelince, onlar bu konuda tamamen muaftır.
Bunun delili Allah’ın şu buyruğudur: “Kendilerine Kitap verilenlerden Allah’a ve âhiret gününe inanmayan, Allah ve Rasûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın. ”
‘Küçülerek’ kelimesinin anlamı, teslim olmak, silah bırakmak ve İslâm devletinin hükmüne boyun eğmektir.
Buna karşılık zimmîler, askerlik hizmetiyle yükümlü olmama, zimmîlere karşı gerçekleşen dıştan gelen herhangi bir saldırıya cevap verme konusunda Müslüman hükümete karşı sorumlu olmanın yanı sıra, yukarıda anılan bütün haklardan da faydalanırlar. Cizye sanki Müslümanlara şart koşulan askerlik hizmetinin maddi karşılığıdır. Hatta cizye, Müslüman devletin, zimmî vatandaşlarını savunma ve onlara karşı yükümlülüklerini yerine getirememesi durumunda düşer.
2-İslamî hükümlere karşı yükümlü olma. Bu, zekât gibi Müslümanların kulluk görevlerinden herhangi biriyle sorumlu tutulmaları anlamında değildir. Zimmîlerin, kişisel ve toplumsal durumlarda dinlerinin kendisine mübah kıldığı şeyleri terk etmeleri gerekmez. Bunun dışında, sivil hayatla ve suçla ilgili açılardan Müslümanlar gibi İslâm dinine tâbi olmaları gerekir.
3-Müslümanların duygularını göz önünde bulundurma. Örneğin onların İslâm’a, İslâm peygamberine açık bir şekilde küfretmeleri caiz değildir. Müslüman bireylerin domuz satmaları da caiz değildir. İslâm’ın, Müslümanlar için hoşlanmadığı, ancak onların dinlerinde mübah olan şeyleri yapmaları caizdir. Ancak bu, yaptıkları bu işi ilân etmemeleri ve çoğunluğa meydan okur bir şekilde açıktan işlememeleri şartıyladır.
Bu hükümler, birer teori ve örnek değildir. Aksine ilmî kitaplarda var olan konulardır. Değerli okuyucu! Bu kitabı okuduğunda, bu gerçekleri rahatlıkla anlayabilirsin.
Edebiyat öncülerinden Şekip Arslan, ‘el-Hadiru’l-İslâmî’ adlı kitaptan şu yorumu nakleder:
“Şüphesiz Sultan Selim, Osmanlı Devleti’ndeki Hıristiyan ve Yahudilerden oluşan ehl-i kitabın sayısının birkaç milyonu geçtiğini, bu sayının her yıl arttığını gördüğünde, kendi kendine, onların sayılarını durdurmak için bir yol bulması gerektiğini söyledi. İslâm’a girmek ya da Osmanlı Devleti topraklarından atılmak arasında tercih yapmalarını istedi. Ancak bu haber Şeyhülislam ve âlim olan Zenbilli Ali Efendi’nin kulağına gittiğinde, bu görüşünden dolayı sultana karşı koydu. Zenbilli Ali Efendi, Sultan Selim’e; “Bu Hıristiyan ve Yahudilerden ancak cizye alabiliriz. Bu cizyeyi ödedikleri sürece, kanlarını, ırzlarını, ibadetlerini ve inançlarını bizden korumuş olurlar. Dinleri konusunda onları zorlamaya hakkınız yok! Topraklarından onları çıkarma hakkınız da yok!” dedi.
Bunun üzerine Sultan Selim, İslâm’ın hükmüne boyun eğdi.
Kaynak: İslam Tarihi, islam araştırmaları komisyonu
Dini Sitelerimiz:
BENZER KONULAR:
- zımmi ne demek
- Yahudi ve Hristiyan kadınla evlenmenin hükmü nedir?
- Avret Nedir? Karşı Cinslerin Birbirine Bakabileceği Avret Sınırları Nelerdir?
- Zekatın Tarifi, Hikmeti, Farz Oluşu, Zekat Vermemenin Cezası
- Fıtır sadakası hükmü mezheplere göre
- Tümünü görüntüle.
- gayrimüslim birine aşık olmak
- gayrimüslim birinin müslüman olması için nasıl dua etmeliyim
- İslam’ın haram kıldığı şeylerin gayrimüslimlere satışı caiz midir?
- Peygamberimiz (s.a.v) gayrimüslimlere nasıl davranırdı ?
- gayrimüslimlere kafir denmez mi
- Tümünü görüntüle.
- İslam medeniyetinin bilime verdiği önem ile ilgili ayetler
- Modern bilime Göre Haset (Kıskançlık)
- Müslüman Alimlerin bilime ve Teknolojinin Gelişmesine Katkısı
- bilime inanmak günah mı ?
- İslam medeniyetinin dünyanın dört bir yanına mimari etkileri
- Tümünü görüntüle.
Cevapla