Paylaş
İslam dini ve sosyaslizmin arasındaki fark
Question
İslâm Dinî Ve Sosyalizmin Temelleri
SORU: İslâm’ın sosyalizmin temellerini reddettiğini söylüyorlar, bu doğru mudur?
CEVAP: İslâm, ilahi ve evrensel insanlık dinidir. Sosyal adaleti gerçekleştirmek için gelmiştir. Sosyalizm de bu içtimai daveti gerçekleştirmeye çalışıyor. Çünkü sosyalizm, isminden de anlaşıldığı gibi, insanları Allah’ın geniş nimetlerinden, umumî lütuflarından yararlandırmak, kalkınmada yardımlaşmak, bela ve krizlerde tesanüt kurmak demektir.
Hanif olan İslâm dini adaletiyle ve naslanyla umumî mülkiyetle, hususî mülkiyet arasındaki dengeyi, faziletli, adaletli, ahlâklı ve insanî sosyal adaleti gerçekleştirmek istiyor. Ferdin hakkını da korur, toplumun hakkını da korur. İslâm’ın hakiki sosyal adaleti kabul ettiğine dair delil ise, kâinatta olan her hayırlı şeyin bütün insanlar için yaratılmasıdır. Bu nimetler falan filan şahıs için olmadığı gibi, falan filan cemaat için de değildir. Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
O, yerde ne varsa, hepsini sizin için yarattı. (Bakara/29)
Yeryüzünden de bahsederken şöyle diyor: ve orada size geçim vasıtaları verdik. (A’raf/10)
İslâm, müntesiplerini, yardımlaşan, birbirine kefil olan, birbirine zamin olan Allah’ın nimetlerinde ortak olan bir kitle olarak kabul eder. Rasûlullah (s.a) şöyle diyor:
Müslümanların kam eşittir, onlar kendilerinden başkalarına karşı tek bir el gibidirler. İçlerinden en düşük seviyede olanın verdiği emanı kabul ederler.
Ve yine şöyle buyuruyor:
Sizden biriniz kendisi için sevdiği şeyi din kardeşi için de sevmediği müddetçe iman etmiş sayılmaz.
Ve yine şöyle buyurmuştur:
İnsanlar üç şeyde ortaktırlar onlar da su, ot ve ateştir.
Bu son hadis açıkça gösteriyor ki İslâm’ın ruhu, faziletli, adil sosyalizmi kabul ediyor.
Hakiki sosyalizm, insanlar arasındaki yakınlaşmayı ve hayatta itidali, israfla savaşmayı ve refaha mukavim olmayı gerektirir. Zaten İslâm da bunu istiyor. Kur’an şöyle diyor:
Bir ülkeyi helak etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o ülke helake müstahak olur. Biz de orayı darmadağın ederiz. (İsra/16)
Mü’minlerden bahsederken de şöyle diyor:
(O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler, ikisi arasında orta bir yol tutarlar. (Furan/67)
Benzeri konular:
Answer ( 1 )
İslam dini ile sosyalizm arasında bazı benzerlikler bulunsa da, temelde farklı dünya görüşlerine ve anlayışlara dayanırlar. İslam’ın sosyalizmle ilgili tutumu, İslam’ın öğretilerinin sosyal ve ekonomik adaletle ilgili bazı kavramlarını içeriyor olsa da, İslam’ın sosyalizmle özdeşleşmesi ya da onu tamamen reddetmesi söz konusu değildir. Bu konuda farklı bakış açıları ve yorumlar bulunabilir, ancak birkaç ana noktada bu iki sistem arasındaki farkları ve benzerlikleri inceleyebiliriz:
1. Temel Kavramlar:
Sosyalizm: Sosyalizm, ekonomik ve toplumsal eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı, üretim araçlarını toplumun ortak malı haline getirmeyi, bireylerin ve grupların eşit haklara sahip olmasını savunan bir ideolojidir. Bu ideoloji, genellikle özel mülkiyete karşı çıkar ve toplumsal refahı devletin sağladığı planlı ekonomi üzerinden düzenlemeyi hedefler.
İslam: İslam, ahlaki, manevi ve toplumsal düzeni belirleyen bir din olup, Allah’ın koyduğu kurallara (şeriat) dayalı bir yaşam tarzını savunur. İslam’ın ekonomik sisteminde adalet, paylaşım ve zekât gibi kavramlar önemlidir. Ancak, İslam, özel mülkiyet hakkını da tanır ve insanların mal edinme hakkına saygı duyar, ancak bu hakkın sınırsız olmadığını ve malın sorumlulukla kullanılmasını ister.
2. Mülkiyet ve Ekonomi:
Sosyalizm: Sosyalist düşüncede, ekonomik eşitsizliği ortadan kaldırmak için üretim araçları (fabrikalar, toprak, vb.) genellikle kamulaştırılır ya da toplumun ortak malı haline getirilir. Özel mülkiyet, genellikle sosyalizmin temel ilkelerine aykırı olarak kabul edilir.
İslam: İslam, özel mülkiyeti kabul eder, ancak bu mülkiyetin Allah’ın emanetleri olduğu ve onu sahiplenen kişilerin bu malı adaletli bir şekilde kullanması gerektiği vurgulanır. Zekât gibi sistemler, gelir ve servet dağılımını dengelemeyi amaçlar. İslam, mülkiyetin tekelleşmesine karşı çıkar, ancak bunun yerine toplumun sosyal yapısını düzenlemek için bireylerin sorumluluğuna dayanır. Zekât, sadaka, ve infak gibi kurallar, servetin toplum içinde daha eşit bir şekilde paylaşılmasını sağlamak için kullanılır.
3. Adalet ve Eşitlik:
Sosyalizm: Sosyalizm, ekonomik eşitliği sağlamayı ve sınıf farklarını ortadan kaldırmayı hedefler. Tüm insanlar arasında toplumsal eşitlik ve adaletin sağlanması gerektiği savunulur.
İslam: İslam da adaletin sağlanmasını ister, ancak eşitlik anlayışı daha çok ahlaki ve manevi değerlere dayalıdır. Her bireyin Allah katında eşit olduğu kabul edilir, ancak toplumsal düzenin ve rolün, kişisel sorumluluk ve çaba ile şekillendiği vurgulanır. Örneğin, zekât ve sadaka gibi mekanizmalar, servetin daha adil bir şekilde dağıtılmasını sağlar.
4. Devletin Rolü:
Sosyalizm: Sosyalizmde devlet, ekonomik planlamayı yapmak, üretim araçlarını kontrol etmek ve toplumsal refahı sağlamakla yükümlüdür. Genellikle merkezi bir otorite aracılığıyla toplumsal denetim sağlanır.
İslam: İslam’da devlet, adaletin sağlanması, hukuk kurallarının uygulanması ve toplumun dini kurallar çerçevesinde düzenli bir şekilde yaşaması için vardır. Ancak İslam, devletin ekonomik faaliyetlere müdahalesini, genellikle bireysel hakların korunması ve sosyal yardımlaşma temellere dayandırır. İslam, ekonomik faaliyetlerde bireylerin özgür iradesine büyük önem verir.
5. Bireysel Özgürlük ve Sorumluluk:
Sosyalizm: Sosyalizm, bireylerin eşit haklara sahip olması gerektiğini savunur, ancak bu eşitlik çoğunlukla ekonomik eşitlik üzerinden ele alınır. Devletin ekonomik ve toplumsal yaşamı yönlendirmesi, bireylerin kişisel özgürlüklerini bazen kısıtlayabilir.
İslam: İslam, bireylerin özgürlüğünü ve onurunu korur, ancak bu özgürlüğü toplumun çıkarlarıyla dengede tutar. İslam, bireylerin, başkalarının haklarına saygı göstererek özgürce yaşamalarını ister. İslam’ın ahlaki kuralları, bireyin hem dünyevi hem de uhrevi sorumluluklarını dikkate alır.
Sonuç:
İslam, sosyalizmin bazı ilkeleriyle örtüşse de, temel olarak sosyalizmi tamamen reddetmez, ancak sosyalizmin toplumu yönetme şekline, özellikle de mülkiyet anlayışına, özgürlük anlayışına ve devletin ekonomiye müdahalesine karşı bazı çekinceler içerir. İslam, adaletin, eşitliğin ve paylaşımın sağlanması gerektiğini vurgular, ancak bunu bireysel sorumluluk, şeriat kuralları ve toplumsal yardımlaşma üzerinden yapmayı hedefler. Sosyalizm ise, devletin daha aktif bir rol oynayarak, ekonomik ve toplumsal eşitliği sağlamayı amaçlar.
Dolayısıyla, İslam’ın sosyalizmi reddettiği söylemi genellikle doğrudur, ancak İslam, bazı sosyalist ilkelerle (özellikle sosyal adalet ve gelir dağılımı konusunda) uyumlu öğretiler de sunar. Bu yüzden, her iki sistem arasındaki farklar, dini ve ideolojik temellerinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır.