islam dininde kadın erkek ilişkileri

Question

İslamda kadın erkek ilişkileri nasıl olmalı

islam dininde kadin erkek iliskileri

KADIN ERKEK İLİŞKİLERİ

A- Meşru İlişkiler

Bir erkekle bir yabancı kadının tabii şartlarda iletişim kurmasına, Râşid Halifeler Döneminde bir sınırlama getirilmediği anlaşılmaktadır. Nitekim Havazin esirlerinden bir kadın Hz. Osman’a cariye olarak verilmiş, daha sonra Hz. Peygamber, esirlerin sahiplerine verilmelerini emretmesi üzerine Hz. Osman da bu kadını sahiplerine vermiştir. Hz. Ömer devrinde bu kadın Medine’ye geldiği zaman Hz. Osman, kocasıyla beraber gördüğü kadına; “Yazıklar olsun sana! Bu adamı mı bana tercih ettin?” der. Bunun üzerine kadın; “Evet o, hem benim kocam, hem de amcamın oğludur” diye cevap verir.

Raşid Halifeler Döneminde Hz. Aişe’nin toplumu ilgilendiren konularda erkeklerle diyaloğu vardı. Erkeklerden bazıları izin alarak onun huzuruna rahatca girebilirlerdi. Mesela, İbn Abbâs’ın Hz. Âişe’nın yanına girerek onunla sohbet ettiği rivayet edilmektedir! Yine el-Egânî’de yer alan bir rivayete göre Muğire b. Şube bir gün Hz. Âişe’nin huzuruna girer ve onu üzüntülü bir halde görünce; “Ne oldu ey müminlerin annesi ?” diye sorar… Ayrıca Hz. Peygamber’in Şairi Hassan’ın da onun yanına girdiği ve Hz. Aişe’nin onun altına minder vererek oturttuğu gelen rivayetler arasındadır!

Her devirde olduğu gibi bu dönemde de evlere erkek veya kadın misafirler gelmektedir. Bununla ilgili bazı uygulamalar hakkındaki rivayetler, dönemin kadın-erkek ilişkilerine ışık tutacak özelliktedir. İmam Malik’e; “Bir kadın mahremi olmayan bir erkekle veya kölesiyle yemek yiyebilir mi?” diye bir soru yöneltilir, o da; “Kadın kendisi ile beraber yabancı erkeklerin yemek yediğini dikkate alacak bir tarzda yemek yerse bunda bir beis yoktur” der). Taberi’nin kaydına göre 23 h./644 m. Senede İran’da1151 gerçekleştirilen bir fetih haberini vermek üzere Medine’ye gelen haberci ile evine giden Hz. Ömer’e yemek getirildi. Hz. Ömer’le eşi Ümmü Külsüm bint Ali arasında şu konuşma geçti:

-Gel hatun, gel yemek ye.
-Bir erkek sesi duyuyorum.

-Evet.

-Eğer benim erkeklerin yanına çıkmamı isteseydin, Ca’fer’in oğlunun, eşine giydirdiği gibi, ez-Zübeyr’in, hanımını giydirdiği gibi ve Talha’nın, eşini giydirdiği gibi sen de bana bu elbiseden başka güzel bir elbise alırdın.

-Ali b. Ebû Talib’in kızı ve Emiru’l-Mu’minin olan Ömer’in eşi Ummu Kûlsüm denmesine razı değil misin?!

-Bunun bana ne kadar da az faydası var!

Hz. Ömer, hilafeti döneminde bazı kimselerin evlerine gidiyordu. Bir defasın da Abdurrahman b. Avf’in evine gelen Hz. Omeri, kocası namaz kıldığı için, evin hanımı içeri alır ve ona yemek ikram eder. Namazını tamamlayan Abdurrahman da halifeye; “Hoş geldiniz” der.

İslâm toplumunda kadın ve erkeğin biraya geldiği yerlerin başında ibadet mahalleri gelmektedir. Müslüman toplumların bulunduğu hemen her yerde mescit ve camiler toplu ibadetlerin yapıldığı yerlerdir. Kaynaklar Hz. Peygamber devrinde kadın ve erkeklerin bu gibi yerlerde bir araya geldiklerini nakletmektedir. Mesela kadın ve erkeklerin Hz. Peygamber devrinde beraberce abdest aldıkları yerlerden bahsedilmektedir. Abdürrezzak’ın kaydettiği bir rivayete göre Hz. Ömer bir havuza uğrar, orada kadın ve erkeklerin beraberce abdest aldıklarını görünce onlara kırbaçla vurmaya başlar. Sonra da havuzun sahibine dönen Hz. Ömer; “Bir pınar erkeklere bir pınar da kadınlara yap” der. Bu yasağı koyduktan sonra Hz. Ali’nin de bu konudaki fikrini sorar. Hz. Ali, kendisinin idareci olarak böyle bir yasağı koymaya hakkı olduğunu söyler.

Hz. Ömer’in yaptığı yeniliklerden biri de mescitte kadınlara ayrı bir kapı tahsis etmesidir. Hz. Ömer bu kapıdan erkeklerin girmesini yasaklar. Hz. Peygamber devrinden itibaren mescide rahatça gidip erkeklerle ibadet eden kadınların, daha sonraki dönemlerde bazı sınırlamalarla karşılaştıkları anlaşılmaktadır. Gelen rivayetlerde, mescitte bir araya gelen kadın ve erkeklerin, namazdan önce veya sonra birbirleriyle rahatça konuştuklan belirtilmektedir. Bir defasında erkeklerle ko nuşmaya dalıp sohbeti koyulaştınınca Hz. Ömer’in kadınlan mescidden çıkardığı rivayet edilmektedir.

Kaynaklar, Hz. Fâtıma’nın ölüm döşeğinde kendisinin cenazesini kocası Hz. Ali ve Esmå bint Umeys’in yıkamasını vasiyet ettiğini ve bu vasiyetin yerine getirildiğini kaydeder. Esma bint Umeys, bu sırada halife olan Hz. Ebû Bekir’in eşidir. Hem bu son rivayet, hem de kadın ve erkeğin beraberce abdest aldıklanni ifade eden rivayetler, Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir devirlerinde kadın-erkek ilişkilerinin gayet tabii ve rahat olduğu izlenimini vermektedir. Ancak Hz. Ömer devrinde bu ilişkilere bazı sınırlamalar getirildiği anlaşılmaktadır.

Raşid Halifeler Devrinde, Hz. Peygamber devrinde olduğu gibi erkeklerin kadınlara selam verdiklerini aktaran rivayetler bulunmaktadır. Mesela Hz. Ebû Bekir’in Hac esnasında, çadırında bulunan iki kadına uğrayıp selam verdiği hal ve hatırlarını sorduğu nakledilmektedir. Bir gün mescitten çıkan Hz. Ömer’in yolda rastladığı bir kadına selam verdiği ve onun da bu selamı aldığı rivayet edilir. Yaralandıktan sonra Hz. Ömer’i ziyarete gelen Amre bint Revaha’nın, ona selam vermesi ile ilgili rivayet, bu dönemde kadının rahatça tanıdıği erkeğe selam verdiğini ifade etmektedir.

Cahiz, üst tabakadan olan kadınların erkeklerle oturup konuştuklanını, bu esnada birbirlerine bakmalarının Cahiliye Dönemi’nde ayıp sayılmadığını ve Islámi Devir’de de haram olmadığını kaydeder. Hz. Ömer, Atike ile evlendiği zaman düğün yemeğine davet ettigi Hz. Ali, Atike ile konuşmak için Hz. Ömer’den izin alır. Gelin odasına başını uzatan Hz. Ali, Atike ile konuşur. Cahiz’a gōre kadına bakmak haram olsaydı buna ne Ömer müsade ederdi, ne de Ali Atike ile konuşurdu. Bakma konusunda ilk bakışın helal, diğerlerinin haram olduğu şeklindeki yaklaşım, kadının saçlarına ve diğer avret yerlerine bakmadır.

Hz. Ali’nin Basra valiliğini yapan Ebu’l-Esved’in Basra’da bir kadınla sohbet ettiği sonra da kadının ona evlilik teklifinde bulunup evlendiği rivayet edilmektedir. Hz. Ömer’in Şam ziyareti esnasında Şam Genel Komutanı olan Ebû Ubey de’nin evine geldiği zaman komutanın hanımı ona “Hoş geldiniz! Ey müminlerin emiri” diyerek karşılar. Sonra Kadınla konuşan Hz. Ömer, onun aleyhinde duyduğu bazı dedikodular sebebiyle onun ifadesini alır ve kadını suçsuz bulur.

B- Meşru Olmayan İlişkiler

Hz. Ömer, yabancı bir kadınla bir erkeğin baş başa yalnız kalmalanını el-Cabiye’de yaptığı bir konuşmada yasaklar. Hz. Ömer devrinde Müslüman erkekler İslâm fetih hareketleri devam ettiği için eşlerini bırakıp cihada katılmış lardır. Hz. Ömer, kocalan askerde olan bu kadınların evlerine yabancı erkeklerin girmemelerini ister. Abdürrezzak’ın bu konuyla ilgili kaydettiği bir rivayete göre bu yasağı duyan bir erkek kalkar ve “Benim kardeşim (veya amcamın oğlu) cihada çıktı, ailesini bana tavsiye etti ve ben onların yanına giriyorum” der. Bunu dinledikten sonra Hz. Ömer bu adama, bu ailenin ihtiyaçlarını evlerine girmeden de giderebileceğini; “Kapıda durup ihtiyacınız var mı? Bir şey istiyor musunuz? Diye sor” diyerek açıklar. İslam fetih hareketlerine katılan askerlerin, Hz. Ömer’den bu konuyla ilgili olarak bazı istekleri olduğu anlaşılmaktadır. Mesela Eşca’ kabilesinden bir asker gurbette iken kendisine Ca’de b. Abdullah es-Sulemi ile ilgili bir haber ulaşır. Buna göre Ca’de kızlarla beraber Sel’ veya Baki’ denilen yere gider, onlarla sohbet eder sonra da bazı oyunlar oynar. Bu oyunu şöyle olduğu anlaşılmaktadır: Bir kızın ayaklan bağlanır sonra ona; “Kalk” denir. Kız bazen kalkar bazen düşer ve bu durumda bazen de elbisesi açılır. Bu haberi duyan Eşca’h adam, Hz. Ömer’e bir mektup yazar. Bunun üzerine Hz. Ömer’de Ca’de’yi çağırır durumu ona sorar, Ca’de bunu kabul edince de onu döver ve Şam’a sürgün eder. Daha sonra Medine’ye girmemek şartıyla Şam’dan gelmesine izin verilir. Sonra da Medine’ye ancak Cuma günlerinde iki defa girmesine izin verilir. İbn Abdurabbih’in kaydına göre, Hz. Ömer, Ca’de isimli bir genci de kocaları gurbette olan kadınları rahatsız ettiği için Medine’den sürgün etmiştir.

Kadınlarla laubali şekilde konuşmaya dalmanın Hz. Ömer tarafından hoş karşılanmadığını bilen bir adam, kendi hanımlarıyla sohbet etmekte olan bir erkeğin kafasını yarar. Durum Hz. Ömer’e aksettirilince vuran adam, olayı yanlış anladığını ve kadınların, o adamın eşleri olduğunu bilmediği için vurduğunu söyler. Bunun üzerine Hz. Ömer; “Vuran adam! Sana Allah acısın. Dövülen kişi! Sana da Allah için bakan bir göz isabet etmiş” der.

Muhtemelen, kadınlarla erkekler arasında söz taşıdığı için Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Omer’in, Hünsa’yı Medine’den sürgün ettikleri nakledilmektedir. Nasr b. Haccac isimli bir erkeğin çok yakışıklı olması ve kadınlarla laubali konuşmalar yapması sebebiyle Hz. Ömer tarafından Basra’ya sürüldüğü rivayet edilir. Bir kadın, Nasr’ın adını anarak bir şiir okur ve bu şiirinde içki içmekten de bahseder. Hz. Ömer kadını hapse atar. Ancak kadın, içki içmeyi hoş karşılamadığını ifade edince hapisten kurtulur.

Hz. Aişe’nin, kendi ailesi içinde namahrem olan erkeklerin, ailenin kadınlarıının yanına rahat girmelerini sağlamak için erkeklere, kadınların sütlerinden verdirdiği ve böylece rahat ilişkilerin kurulduğu nakledilmektedir.

Zina

Meşru olmayan ilişkilerin başında zina gelir. Raşid Halifeler Döneminde zina ile ilgili pek çok rivayet bulunmaktadır. Halifelerin bu konudaki doğal yaklaşımları, toplumu bu çirkin işten uzaklaştırmak olmuştur. Halifelerin, bazı kimseleri insanların zina suçunu işlemelerine sebep olacakları düşüncesi ile Medine dışına sürgün ettikleri anlaşılmaktadır. Zina isnad edilen kişilerle ilgili araştırmalar yapıldıktan sonra suçsuz bulunan kimselere ceza verilmez. Ancak isnatta bulunan kimseler cezalandırılır. Zina eden kişilerin bu fiili bilerek ve isteyerek yaptıklanı anlaşıldığı zaman ise cezalanı verilmiştir. Hz. Ömer’in; “Şehveti, dinine tesir etmediği sürece kişi helak olmaz” derken zina yapan kimsenin şehvetinin esiri olduğunu ortaya koyar.

Hz. Ebu Bekir Döneminde, bir kızla zina ettiğini itiraf eden bir kişiye Hz. Ebû Bekir değnek cezası verir ve onu Fedek’e sürgün eder.

Hz. Ömer’in, Basra valisi Muğire b. Şube’nin, Benû Hilal kabilesinden dul bir kadın olan Ummu Cemil isimli bir kadının evine sık sık gittiği Basralılar’ın dikkatini çeker. Ebû Bekre ve arkadaşları Muğire’yi gözetlerler ve onu kadınla beraber yakalarlar. Ebû Bekre ve arkadaşları Medine’ye gelerek Hz. Ömer’e duru mu aktarırlar. Halife onlardan bu olayı açıkça görüp görmediklerini sorar, üç kişi Muğire’nin aleyhinde şahitlik eder, ancak bir kişi aynı şekilde şahitlik etmeyince Muğire zina cezası almaktan kurtulur, fakat valilikten azledilir.

Medine’de bir genç ölü olarak bulunur. Katilin kim olduğu bulunamaz. Daha sonra aynı yerde kimsesiz bir çocuk bulunur. Hz. Ömer, bu çocuğu bir kadına büyütmesi için verir ve çocukla kimin ilgilendiğini haber vermesini de ister. Çocuk biraz büyüyünce bir cariye gelip, çocuğu tekrar geri getirmek üzere hanim efendisinin görmek istediğini söyler. Çocuğun nereye götürüldüğü belirlenir. Hz. Ömer kılıcı ile beraber bu eve girer ve çocuğu görmek isteyen kadını sıkıştırınca, kadın olayı şöyle anlatır: “Bir yaşlı kadın evimize geldi. Onunla yakınlık kurdum. Bana annem gibi davranıyordu. Sonra kadın bir sefere çikacağını ve bir kızının olduğunu söyleyerek onu benim yanıma koymak istediğini açıkladı. Ben de bunu kabul ettim ve onula beraber bir müddet yaşadık. Bir gün onun erkek olduğunu gördüm, bana zorla yaklaştı ben de bir bıçakla onu öldürüp bildiğiniz yere attım. Sonra çocuğunu da doğurup oraya bıraktım. Bunları dinleyen Hz. Ömer kadını serbest bıraktı.

Hz. Ömer gece teftiş yaparken bir kadının şu şiiri okuduğunu duyar:
“İçki bulup içmek için bir yol bulabilir miyim? Veya Nasr b. Haccac’la buluşabilir miyim?”

Benü Süleym’den olan ve hakkında şiir söylenen bu genci huzuruna çağınır. Hz. Ömer, Nasr’ın çok yakışıklı olduğunu görünce ve bu delikanlının kadınlarla yakınlığının olduğunu anlayınca kadınlanı yoldan çıkarabileceğini kabul ederek Basra’ya sürgün eder. Nasr’in annesi Hz. Ömer’e itiraz eder ve, “Seninle Allah’ın huzurunda hesaplaşacağız. Sen oğullarınla beraber yaşarken benimle oğlum arasında dağlar bulunmaktadır” der. Fakat Hz. Ömer, Nasr’in Medine’ye dönmesine müsade etmeyeceğini çünkü onun kadınlar için fitne unsuru olduğunu söyler.

Hz. Ömer, zina eden deli bir kadına ceza vermek ister. Hz. Ali delinin sorumlu tutulamayacağını söyleyerek bu cezaya engel olur. Bir başka rivayete göre Hz. Ömer’e gelen bir adam kızının başından geçen olayları özetle şöyle anlatır: “Cahiliye Döneminde kızımı toprağa gömdüm. Sonra pişman olup ölmeden önce gömdüğüm yerden onu çıkardım. Yıllar sonra İslâm geldi kızım ve ben Müslüman olduk. Kızıma Allah’ın ceza koyduğu suçlardan biri isabet etti. Kızım kendini öldürmeye teşebbüs ederek bazı yerlerini kesti. Sonra da ben müdahale ederek onu ölümden kurtardım. Daha sonra yaraları iyileşti. Şimdi onunla evlenmek isteyen biri çıktı. Ne dersiniz? Bu başından geçen olayı evlenmek isteyen adama anlatayım mı?” Hz. Ömer; “Sakın ha, eğer bunu anlatsaydın seni cezalandınırdım. Onu iffetli bir Müslüman kadın gibi evlendir” der.

Dindar dul bir kadının hamile olduğu anlaşılınca Hz. Ömer olayı inceler ve kadının tecavüze uğradığını anlar. Ancak kadın bunu yapan erkeğin kim olduğunu bilmediğini anlatınca kadın serbest bırakılırs. Bir başka rivayette bir kadını zinaya zorlayan ve bu fiili yapan bir adama Hz. Ömer had cezası verir, aynca onu kadının diyetinin 1/3 ünü ödemeye mecbur eder. Yine Hz. Ömer Döneminde çölde aç ve susuz kalan bir kadın, bir çobandan yiyecek ve içecek ister. Ancak çoban kendisiyle cinsel ilişkiye girmeden kadının isteklerini yerine getirmez. Bu sebeple kadın zina etmeye mecbur olur. Hz. Ömer de kadını suçsuz kabul eder.
Yemenli bir kervan, Medine yakınında el-Harra’ya inerler. Beraberlerinde bulunan bir dul kadın, zina eder. Yemenliler, onu terk edip giderler. Hz. Ömer, kadına yüz değnek vurur. Sonra da onu giydirir ve yol azığı vererek, yol arkadaşlarını çağırtır. Onlara da maddi yardım da bulunan Hz. Ömer kadını onlarla beraber ülkesine gönderir, Zina ettiğini dört defa ikrar eden bir kadına Hz. Ömer’in; “Eğer ikrarından dönersen sana had tatbik etmeyiz” dediği nakledilmektedir.

Şam’da Müslüman bir kadına tecavüz eden bir zimmi, Hz. Ömer tarafından idama mahkûm edilir. Yine, Şam’a giden Hz. Ömer’in orada zina suçu sabit olan bir kadını recm ettirdiği nakledilmektedir. Medine’de zina ettiğini bir şiirinde ifade eden el-Hashas oğullarının kölesi sarhoş bir şekilde yakalanır. Kendisinin yanına getirilen kadınlardan birine yönelince bu şairi yakalayıp öldürürler. Hz. Ömer’in zina eden bekâra yüz değnek vurarak bir yıl sürgün ettiği rivayet edilmektedir.

Hz. Ömer ve Hz. Osman devrinde altı ayda çocuk doğurduğu anlaşılan kadının recm edilmediği çünkü İbn Abbâs ve Hz. Ali, Kur’an-ı Kerim’deki iki ayete dayanarak, bir kadının altı ayda doğum yapabileceğini söylemişlerdir. Bir baş ka rivayette ise bu kadının recmine karar verildikten sonra olay müzakere edildiği zaman recimden vazgeçilir. Ancak kadına ceza verilmemesini bildirmek için Hz. Osman’ın gönderdiği adam kadının recm edildiğini görür.

İbn Şebbe, suçunu itiraf eden ve kendisine recm cezası verilmesini isteyen bir kadının, Hz. Osman devrinde recm edildiğini kaydetmektedir.

Hz. Ali devrinde, Misir valisi olan Muhammed b. Ebû Bekir, bir Müslüman’ın, bir Hıristiyan kadınla zina ettiğini halifeye bildirir. Hz. Ali de Müslüman’a had cezası uygulamasını, kadını ise kendi dindaşlarına vermesini bildirir. Hemedan’dan zina eden bir kadın Hz. Ali’ye getirilir. Hz. Ali’nin, “Herhalde erkek seni
zorladı, senin haberin olmadan erkek yaklaştı ve senin bizim düşmanlarımızdan bir kocan var, onu bizden gizliyorsun” şeklindeki sorulanına kadın “hayır” ceva bını verir. Hz. Ali, kadını hapseder. Kadın doğum yaptıktan sonra bir Perşembe günü yüz değnek vurur ve Cuma günü de recm eder. Kadının yakınlarına; “Onu, ölülerinize yaptığınız gibi bir cenaze töreni ile gömünüz” diyen Hz. Ali, bu konu da; “Kadına Kur’an’ın hükmüne göre yüz değnek vurdum. Sünnete göre de onu recm ettim” şeklinde konuşur.

Hz. Aişe’nin zinadan olan çocuklar için; “Onları azad ediniz ve onlara iyilik ediniz” dediği ve Hz. Ömer’in de onlara iyi davranılmasını istediği, kaynakların bize aktardığı hususlardandır.

Dini Siteler

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Cevapla