İslam Hukukuna Göre Vefat İddeti Bekleyen Kadının Durumu Nedir?

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

İslamda Vefat İddeti Bekleyen Kadının Durumu

Islam Hukukuna Gore Vefat Iddeti Bekleyen Kadinin Durumu

Vefat Iddeti: Kocası ölen kadının beklemesi gereken iddet süresi dört ay on gündür. Kocasının evlendikten sonra ve ölmeden önce kendisiyle cinsel ilişkide bulunmuş olması veya olmaması, kadının adet görenlerden veya menopoz dönemine girenlerden olması bu hükmü değiştirmez. iddet süresini doldurmada kameri aylar esas alınır. Bu süre beklenirken dört hilal görüldükten sonra ilave olarak on gün daha beklenir. Ama kadın söz gelimi kapalı bir yerde veya hapiste olduğu için hilali gözetleme imkânı bulamazsa 130 gün süreyle iddet bekler.

Bir kimse, bir rich talakla boşadığı karısı iddet beklemekteyken vefat ederse, karısının iddeti vefat iddetine dönüşür. Yani kansı hamile ise doğum yapınca iddeti tamamlanmış olur. Bununla ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır.

وأولات الأحمال اجلهن أن يضعن حمله

“Hamile olanların bekleme süresi ise doğum yapmalarıyla sona erer.

Hamile değilse, kocasının vefatından itibaren dort ay on gün süreyle iddet bekler. Ama bir kimse bain talakla boşadıgı karısı iddet beklemekteyken vefat ederse karısının iddeti vefat iddetine dönüşmez. Çünkü bu kadın, kendisini bu şekilde boşamış olan erkeğin karısı değildir. Dolayısıyla vefat iddetini değil de boşanma iddetini beklemesi gerekir.

Iddette temel ilke, kadının rahminin boşalıp temizlenmesi olduğuna göre doğumu tam olarak yapmakla kadın bu ilkeye uymuş olmaktadır. Kadın ikiz çocuğa hamile ise ikizlerin birini doğurmuş olmakla iddetini tamamlamış sayılmaz. İkizlerin ikincisini de doğurduktan sonra iddetini tamamlamış olur. Çocuk ölü doğsa bile anasının rahmi boşalınca iddet tamamlanmış olur.

İddet: Kocası vefat eden bir kadının, yeniden evlenebilmesi için beklemesi gereken süredir. İddet süresi, kadının hamile olup olmadığına göre değişir:

Hamile olmayan kadın için: 4 ay 10 gün (Hicri takvime göre)
Hamile olan kadın için: Doğum yapana kadar

İddet Süresince Kadının Uyması Gereken Kurallar:

Evden Çıkmama: Kadının, iddet süresince evden çıkması dinen hoş karşılanmaz. Ancak, zaruri ihtiyaçlar (doktor randevusu, alışveriş vb.) için dışarı çıkabilir.
Süslenme: Kadının, iddet süresince süslenmesi, makyaj yapması veya parfüm kullanması yasaktır.
Yas: Kadının, iddet süresince yas tutması ve kocası için üzülmesi dinen makbuldür.
Evlilik Teklifi Alma: Kadının, iddet süresince evlilik teklifi alması caizdir.

İddet Süresince Kadının Hakları:

Nafaka: Kadının, iddet süresince kocasının mal varlığından nafaka alma hakkı vardır.
Mesken: Kadının, iddet süresince kocasının evinde kalma hakkı vardır.
Miras: Kadının, kocasından miras alma hakkı vardır.

İddet Süresinin Bitişi:

İddet süresi, yukarıda belirtilen sürelerin dolmasıyla veya kadının hamile ise doğum yapmasıyla sona erer. İddet süresi biten kadın, yeniden evlenebilir.

Farklı Mezheplerde Görüş Farklılıkları:

İddet süresi ve iddet süresince kadının uyması gereken kurallar konusunda farklı mezhepler arasında bazı görüş farklılıkları olabilir. Bu konuda detaylı bilgi için bir din görevlisine danışabilirsiniz.

İslam hukukuna göre, eşinin vefat ettiği durumda kadının bekletilmesi veya bekleme süresi “iddet” olarak adlandırılır. İddet süresi, kadının eşinden boşanması veya eşinin vefat etmesi durumunda uygulanan bir süreçtir. İddet, kadının hamile olup olmadığına bağlı olarak değişebilir.

Eğer kadın hamile değilse, İslam hukukuna göre iddet süresi, eşinin vefatından sonra üç aydır. Bu süre içinde kadın, eşinin vefatını müteakip başka bir evliliğe giremez.

Ancak, kadın hamile ise, iddet süresi doğum yapana kadar devam eder. Doğum yaptıktan sonra, normal iddet süresi olan üç aylık süre de eklenir. Yani hamile bir kadının iddet süresi, doğum yapana kadar ve ardından üç ay olarak toplam altı aydır.

İslam hukukunda iddet süreleri bellidir, kadının ve ailenin durumuna göre değişmez. İslam hukukunun bu kurallarına uymak, dini sorumlulukların yerine getirilmesi açısından önemlidir. Ancak, bu konuda kesin bilgiye ulaşmak için bir din alimi veya dini otoriteye başvurmak her zaman en doğrusudur.

BENZER KONULAR:

Cevapla