islam’a göre giyim kuşam adabı

Question

İslamda Giyim Kuşam Adabı kuralları

islama gore giyim kusam adabi

GİYİM-KUŞAM

Kuşkusuz giysi Allah Teâlâ’nın insanoğluna bahşettiği önemli nimetlerden biridir. Tarih boyunca insanoğlu her daim avret yerinin açık olmasından utanmış ve bu yüzden örtme ihtiyacı duymuştur. Bununla birlikte sıcak ve soğuğa karşı önlem almak için elverişli giysiler kullanmıştır. İslam dini, Allah Teâlâ’nın nimetlerini kullanırken israf yapmamaya ve meşru olmayan hedeflere vesile olma maya önem vermiştir. Bu yüzden kişiyi, helali olmayan karşı cinsine karşı cazibeli duruma getirip şehevî duyguları harekete getirecek giysileri yasaklamıştır.

Günümüz modern insanı(!) bu denli kendini cazibeli gösteren elbiselerin yasak kılınmasını algılayamamaktadır. Neden geniş, bol avret uzuvlarını belirli etmeyecek elbise giyilmesi gerektiğini bir türlü kavrayamamaktadır. Akıllarına göre giysi, insanı şık gösteren, karşı tarafa cazibe veren dış kaportadır. Bu yüzden giysiyi tamamen örf ve âdetlere bağlı yöresel bir fiil olarak görmektedirler. Buna bağlı olarak giysinin sünnet olan çeşidinin olmadığını iddia etmektedirler. Hâlbuki Peygamber Efendimiz’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) giymiş olduğu elbise şeklini, sırf ona tâbî olmak niyetiyle giymenin sün net olması bir yana, giyside uyulması gereken ve farz olan bir takım esaslar vardır.

Yaşadığımız âlemin, imtihana mebni olduğunu iyice kavradıktan sonra bu tür meseleleri algılamamız hatta hayatımıza tatbik etmemiz daha kolay olacaktır. Kar cinsi cezbetmenin bir maksat değil de bir fesat olduğunu bilmek, kuşkusuz meseleyi hakikati üzere, ayakları yere basarcasına anlamının en ön şartıdır.

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

يابني آدم قد أنزلنا عليكم لباشا يواري سؤآتكم وریا ولباس التقوى ذلك خير ذلك من آيات الله لعلهم يرون

“Ey Ademoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alâmetlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik)”

Giyside aranacak vasıflardan biri şeffaf ve avret yerine yapışacak kadar dar olmamasıdır. Zira avret yerlerini örtecek, soğuk ve sıcağın zararını giderecek vasıfta elbise giymek farzdır.

Giysinin avret yerlerini örtecek vasıfta olması için avret uzvunun hacmini belli etmeyecek derecede geniş ve bol olması gerekir. Aksi takdirde avret uzvu belirgin olacağından tam anlamıyla örtülmüş sayılamayacaktır.

Tüm bunlara ilave olarak şunu da dillendirmek isteriz; her toplumun, her dinin kendine özgü örf ve âdetleri ve de dinî sembolleri vardır. Sözgelimi; şapka, Avrupa kaynaklı olup onlara ait bir giysidir. Müslümanın bir zorunluluk olmadan şapka takması, onlara meyletmiş olduğunun bir nişanesidir. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

ولا تركنوا إلى الذين ظلموا فتمكم النهار وما لكم من دون الله من

أولياء ثم لا تنصرون

“Zulmedenlere (kâfirlere) meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.

Bizler ecdadımızın halefleri olarak, geçerli bir gerekçesi olmadan kendi örf ve ananelerimizi terk etmeyecek, kâfirlerin ve asırlardır insanlara zulmetmeyi amaçlayan haçlının gelenek ve göreneklerini hoş görmeyeceğiz. Bu, eslafımızın ve ecdadımızın üzerimizdeki hakkıdır.

Giysinin avret uzuvlarını belirtmeyecek şekilde bol olması vaciptir. Ecdadımızın giydiği cübbe-şalvar tüm bunları sağlarken ayrıca eslafımıza olan borcumuzu da ifa etmektedir. Onların yoluna ahd-u vefa etmiş oluruz. Bu yüzden cübbe-şalvar sadece sünnet giysi olup olmama yönüyle değil, bir de asırlardır zalimlere karşı boyun bükmemiş mazlumun yanında olmuş, adalet için, hak-hukuk için seferber olmuş ecdadımızın mirasına sahip çıkmak, o zalimlere “Biz hala buradayız” demenin farklı bir boyutu olması yönüyle ele alınıp düşünülmelidir!

Bir de şunu sormak gerek; her türlü cinsel teşhirin yapıldığı, kadının âdeta reklam aracı olarak kullanıldığı ve her şeyin nefsin şehevi arzularına hizmet ettiği bir dönemde, karşı cinsine cazibeli gözükmeyi terk edip kendini tüm bu arzulara karşı dizginleyen birini, Allah Teâlâ’nın rızasına uyduğu için gerici ve yobaz diye simgelemek Ebu cehillerin yolundan başka bir şey midir? Ya da Firavun yandaşlığından başka nedir ki:

وقال رجل مؤمن من آل فرعون يكتم إيمانه أتقتلون

رجلا أن يقول ربي الله

“Firavun ailesinden, imanını gizlemekte olan mü’min bir adam şöyle dedi: ‘Rabbim Allah’tır, dediği için bir adamı öldürecek misiniz?
Şimdi bu modern aydınlar grubu(!) tüm bu ulvî gayeyi hedef edinmiş, Rabbim Allah (Celle Celâluhu) demiş ve dosdoğru yürümüş ve yürümekte olan birine sırf bunun için kin beslemektedirler. Artık takdir kıymetli okuyucularımızındır; hangi yol bizimdir? Allah (Celle Celáluhu) bizleri eslâfının yolunu şiar edinmiş ve her şeyiyle küfre baş kaldırmış olan dostunun davasından ayırmasın. Âmin!

GİYSİDE BULUNMASI GEREKEN VASIFLAR

Bilindiği gibi İslam dinine göre örtünmekten maksat; kadını çevrenin fitnesinden uzaklaştırmaktır. Fitneden uzaklaşmak için kadının giyiminde, vücut hatlarını belli etmeyen kalın ve bol bir elbise ile örtünmesi emredilmektedir. Vücut hatlarını gösterecek kadar dar ve ince bir elbise ile örtünmesi, nikâhı düşen yabancı erkekle re karşı şehevi arzuyu kamçılaması yönünden neticesi hoş olmayan durumlara maruz kalır.

Kadın, yabancı erkeklerin (nikâh düşen erkeklerin) kötülüğün den korunmak için; dar olmayan, ince olmayan ve vücut hatlarını göstermeyen geniş ve kalın elbiseyle örtünmelidir. Bu şekil dar, ince ve şeffaf elbise giymenin İslam’a uymayacağını şu hadis-i şerif le açıkça anlamış oluruz.

Peygamber Efendimiz (sallallahu Aleyhi ve Sellem) dar, ince, kısa ve şeffaf elbise giyen kadınlar hakkında şöyle buyurur:

عن أبي هريرة قال قال رسول الله – صلى الله عليه وسلم – “صنفان من أهل النار لم أرهما قوم معهم سياط كأذناب البقر يضربون بها الناس ونساء كاسيات عاريات مميلات مائلات ژغوشه كشيمة البخت المائلة لا يدخلن الجنة ولا يجدن ريحها وإن ريحها ليوجد

من مسيرة كذا وكذا

Ebu Hureyre (Allah ondan razı olsun), Peygamber Efendimiz (sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle dediğini rivâyet etmiştir: “Cehenneme girecek olanlardan iki grup var ki, bunları (dünyada henüz) görmedim. Birisi, sığırkuyrukları gibi kırbaçlar tutarak onlarla insanları döven (azarlayıp işkence eden)ler; diğer bir takımı, kadınlardır ki; gerçi giyinmişlerdir fakat (dar, ince, kısa ve şeffaflıktan dolayı) çıplak görünürler. Başka kadınları kendileri gibi yapmaya teşvik ederler. Bunların başları, içine doldurdukları bezler ve saçlarla deve hörgüçlerine benzer (saç kıvrımları deve hörgüçlerine ben zer). İşte bunlar ne Cennete girerler ne de pek uzak mesafelere ulaşan Cennet kokusunu duyarlar.”

Bu hadis-i şerifte genel anlamda dar, ince ve altını gösteren şeffaf elbiseler, kadının giydiğinde çıplak ve açık sayılacağı elbiseler olarak kabul edilmiştir. Zira dar elbiseler vücut hatlarını belirttiği için istenilen tesettürü sağlayamaz.

Ayrıca kadınlar kısa ve şeffaf olan giysilerle kol, bacak, boyun, gerdan gibi ziynet yerlerinin açığa çıkmasıyla kem gözlü erkeklere karşı hedef olmaktadırlar. Bu da haliyle birçok şerrin başlamasına neden olmaktadır. Bir de saçlarını başlarının üzerinde toplamaları, deve hörgücü gibi yükseltmeleri ve tesettürünü üzerine alsa dahi o vaziyette nâmahreme görünmesi büyük günah sayılmıştır. Saçını bu şekilde yapıp tesettürle dışarıya çıkanın durumu buysa gerisinin hali ne olacaktır.

Diğer bir hadis-i şerifte

عن أم سلمة قالت اشستيقظ النبي صلى الله عليه وسلم ذات ليلة فقال سبحان الله ماذا أنزل الليلة من الفتن وماذا فتح من الخزائن أيقظوا صواحبات الحجر قرب كاسية في الدنيا عارية في الآخرة

Ümmü Seleme validemizin şöyle dediği rivayet olunmuştur;

Bir gece Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) uykusun dan uyanır uyanmaz şöyle buyurdular: “Subhanallah! Bu gece ne fitneler (bela-azap) indirildi. Ne hazineler fethedildi. Uyanın, kalkın ey ev sahipleri! Dünyada nice giyinik (zannedilen) kadın vardır ki, ahirette çıplaktırlar.”

Şafiî âlimlerinden Ibn Hacer el-Heytemi “ez-Zevâhir” isimli mü him eserinde; kadınların vücut hatlarını belirten ince elbiseler giy melerini büyük günahlardan saymıştır.

Peygamber Efendimiz (sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

عن عائشة رضي الله عنها أن أسماء بنت أبي بكر دخلث على رسول الله – صلى الله عليه وسلم – وعليها ثياب رقاق فأعرض عنها رسول الله – صلى الله عليه وسلم – وقال ” يا أسماء إن المرأة إذا بلغ النحيف لم تضخ أن يرى منها إلا هذا وهذا . وأشار إلى وجهه وكفيه

Hazreti Aişe (Allah ondan razı olsun)’den rivayet olunmuştur ki, Ebû Bekir (Allah ondan razı olsun)’in kızı Esma (Allah ondan razı olsun) üzerinde ince bir elbise olduğu halde Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına girmişti. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona sır tını döndü ve: “Ey Esma! Kadın buluğ çağına erdiği zaman onun -elini ve yüzünü işaret ederek- şu ve şu yerlerinden başkasının gözükmesi kesinlikle doğru olmaz buyurdu ”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in kalbinin altın, elmas gibi pırıl pırıl ve tertemiz olmasına rağmen; kendi baldızı ince elbise giydiği için ondan yüz çevirdiğini bu rivayetten öğrenmekteyiz ki; buradaki yüz çevirme ümmete örnek olması maksadıyladır. Yoksa iki cihan önderi Peygamber Efendimiz (sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in, Allah Teâlâ’nın en sevgili kulunun kalbinde bir günah, haram arzu su belirdiğinden değildir.

Fakihlerin tamamı mahremleri olmayan erkeklerin yanında kadının, ayak, yüz ve ellerinin dışında kalan tüm vücudunu örtmesi gerektiğine dair sözbirliği içindedirler. Buna dair açık nas olduğu gibi seleften günümüze icmâ söz konusudur. Ancak ayakların avret olup olmadığına dair ihtilaf söz konusudur.

2) Ancak iki elin avuç içi, örtünmesi zorunlu yerlerden ayrılmıştır. Çünkü bunlar avret değildir. Ellerin sırt kamu ise örtünmesi gereken yerlerden sayılır. Ayakların dış kısımları avret değildir. Fakat iç kısımları avrettir. Yani örtünmesi gereken yerlerdendir.

عن عبد الله عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إن المرأة عورة

فإذا خرجت استشرفها الشيطان

Abdullah b. Ömer (Allah ondan razı olsun) Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle dediğini rivayet etmiştir:

“Kuşkusuz kadın avrettir. Dışarı çıktığında şeytan onu saptıracak fırsat gözetir.”

Kadın olsun, erkek olsun giysilerinin meşru ölçülerde olması için gereken bir takım özellikler vardır. Alimler bunları şu şekilde belirtmişlerdir:

/ Tesettür edinilen dış giysi, teni gösterecek şekilde ince olma

malıdır. Aksine teni göstermeyecek kadar kalın kumaştan olmalıdır.

مالك، عن علقمة بن أبي علقمة، عن أبيه؛ أنها قالت: دخلت خفضة بن عبد الرحمن على عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم. وعلى حفصةً خمار رقيق. فشقنه عائشة وگسنها خمار كثيفا.

İmam Mâlik, Alkame b. Ebi Alkarneden rivayet ediyor, Alkame b. Ebi Alkame diyor ki annem şöyle anlattı:

“Abdurrahman’ın kızı Hafsa Hazreti Aişe’nin yanına girdi, Hafsa’nın başında (saçlarını gösteren) ince bir başörtüsü vardı. Hazreti Âişe (Allah onlardan razı olsun) başörtüsünü yırtıp ona kalın bir başörtüsü giydirdi.”

Vücuda yapışarak vücut hatlarını, âzâları belli edecek şekilde dar olmamalı, geniş olmalıdır.

Giyilmesi caiz olan ve olmayan giysiler

Şeffaf olmayacaktır. Çünkü şeffaf elbise hem vücut hatlarını göstermeye müsaittir hem de kötü niyetli insanların dikkatini kadına karşı çekmeye müsaittir. Ayrıca Müslüman erkeklerin de bir gaflet anında nefsini ve kalbini bozmaya (göz zinası ve daha ilerisi) ve dolayısıyla günah işlemelerine vesile olur.

Kadınların giysisi açık olmamalı, gereğinden kısa olmamalıdır. Çünkü kısa olan elbise, kol, bacak, boyun, gerdan gibi dinen görünmesi haram olan yerleri gösterir ve İslami örtünme alanından çıkmış olur.

Tesettür olarak kullanılan giysi, bütün bedeni göstermeyecek şekilde örtmelidir. “Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar” âyet-i bunu açıkça ifade etmektedir.

Tesettür olarak kullanılan dış giysi veya başörtü ziynet yani süslü, alımlı ve cezbedici olmamalıdır. Aksine kadının güzelliğini örten, namahrem kişilerin ona şehvetle bakma ihtimalini bertaraf edecek özellikte olmalıdır.

Dış tesettür olan örtü kokulanmış olmamalıdır. Ebû Musa el Eş’ari anlatıyor: Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve sellem) şöyle bu yurdular:

عن أبي موسى الأشعري أن رسول الله -صلى الله عليه وسلم – قال : أيما امرأة استعطرت فمرت على قوم ليجدوا ريحها فهي زانية

وكل عين زانية

“Bir kadın erkekler hissetsin diye güzel kokular sürünerek erkeklerin yanından geçerse zina etmiş gibidir. Ve her göz (ya bancı bir kadına bakarak) göz zinası işlemiştir.?

Müslüman olmayanların özel elbiselerine benzememelidir. Örtünmede asıl hedef, kadının vücut hatlarını belli etmemesi, tesettürün temel amacını gözetecek biçimde giyinmesidir. Bunun yanında bakıldığında Müslüman olmadığını vehmettirecek giy si türlerinden sakınılmalıdır. Çünkü “Bir kavme benzeyen kimse onlardandır” hadis-i şerifinin tehdidi altına girmektedir. Ayrıca Müslüman kadının giyim ve kuşamı İslam’a gönül vermiş ve ona göre yaşayan kadınların kıyafetine benzemelidir. Bir de şu var; Müslüman olmayan kadınların İslam’a uygun kıyafetlerinin olması pek bilindik bir şey değildir. Onlar Müslüman kadınları nasıl örnek alabilirler ki almazlar, alamazlar? Müslüman kadın bedenini ve başını örttüğünde Allah Teâlâ’nın emrini düşünerek yapar. Müslüman olmayanlarda öyle bir örtünme kaygısı yoktur.

Karşı cinsinin kıyafetine benzemeyecek: Bilindiği gibi yaradılış olarak erkeğin ve kadının fiziki yapıları ve vücut şekilleri bir birinden farklıdır. Buna bağlı olarak giyiniş tarzları da birbirinden farklı olmaktadır. Yüce dinimiz, gerek organlarda değişiklik yapmak gerek giyim şeklini bozmak ve gerekse de konuşma, yürüme ve davranışlarında karşı cinsi taklit ederek kadın ve erkeğin birbirine benzemesini yasaklamıştır. Dinimiz böyle bir şeyi yapmayı, ahlaksızlık ve ruh bozukluğu olarak tabir etmiştir.

عن ابن عمر قال قال رسول الله -صلى الله عليه وسلم – من تشبة

يقوم فهو منهم

İbn Ömer (Allah onlardan razı olsun) den rivayet olunmuştur ki, Peygamber Efendimiz (sallallahu Aleyhi ve Sellem)n şöyle buyurmuştur: “Kim bir kavme benzerse onlardandır”

Yani; ahlakta, davranışlarda, giyim kuşamda, konuşma ve yürüyüşlerde kasıtlı olarak kafire benzemek isteyen kimse kâfirlerden; açıktan günah işleyenlere (fasıklara) benzemek isteyenler fasıklardan; ahlaksız olarak yaşayanlara benzemek isteyenler de ahlaksız olanlardan sayılır.

Aynı şekilde; giyimde ve kuşamda, konuşma ve yürüyüşünde, tavır ve davranışlarında salih olan Müslümanlara benzemek isteyenler de salih amel sahibi Müslümanlardan sayılmaktadır.

Allah Teâlâ bu hususta şöyle buyuruyor:

يا أيها الذين آمنوا اتقوا الله وكونوا مع الصادقين

“Ey imân edenler! Allah Teâlâ’dan korkunuz ve sadıklar ile beraber olunuz.”

عن ابن عباس عن النبي – صلى الله عليه وسلم – أنه لن المتشبهين من الرجال بالبناء و المتشبهات من النساء بالرجال

Başka bir hadis-i şerifte ibni Abbas (Allah onlardan razı olsun) şöyle rivâyet etmiştir; “Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (sözde, davranışta, örf ve adette) kendilerini kadınlara benzetmeye çalışan erkeklere, kendilerini erkeklere benzetmeye çalışan kadınlara lanet etti”

عن ابن عباس: لعن النبي صلى الله عليه وسلم الميت من الرجالِ، والمترجلات من الياء ” وقال: “أخرجوهم من بيوتكم أخرج النبي صلى الله عليه وسلم ، فلانا، وأخرج غم فلات

Yine İbn Abbas (Allah onlardan razı olsun)’dan rivayet edilmiştir; Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): (sözde ve harekette) kadınlaşan erkeklere ve erkekleşen kadınlara lanet etmiş. Siz onları evleri nizden çıkarın buyurmuştur. Peygamber Efendimiz (Sallállahu Aleyhi ve Sellem) falan kimseyi, Hazreti Ömer (Allah ondan razı olsun) de falan (bu şekil tavır içinde olan) kimseyi kovdular.

عن ابن عمر، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: ثلاثة لا يدخلون الجنة: العاق لوالديه، والمرأة المترجلة، والديوث

Abdullah b. Ömer (Allah onlardan razı olsun) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’in şöyle dediğini rivayet etmiştir:

“Üç sınıf insan vardır ki, cennete giremeyeceklerdir. Bunlar:

1. Anne ve babaya karşı gelen evlatlar,

2. Kendisini erkeklere benzeten kadınlar,

3. Deyyüs (mahremini kıskanmayan) kimselerdir.”

Tesettür, sadece örtülecek yerlerin örtülmesi ile sağlanmış olmaz. Aksine bir kadının Allah Teâlâ’nın rızası doğrultusunda ör tülü sayılabilmesi için, meselâ gözleri boyalı olmaması gerekir. Kuşkusuz göz avret değildir. Yani gözün görünmesinde bir sakınca yoktur. Fakat göz boyanmış veya ilgi çekecek bir duruma getirilmiş se bu, kadının tesettürüne zarar verecek ve haram işlemesini gerektirecektir. Bunun için kadınların tesettürün ötesinde teberruc sayılacak her şeyden uzak durmaları gerekir.

Kaynak: Helaller ve Haramlar

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    1
    2024-11-16T19:57:38+03:00

    İslam’a Göre Giyim Kuşam Adabı

    İslam, bireylerin giyim kuşamında ölçülü, temiz ve ahlaki değerlere uygun bir tarz benimsemelerini öğütler. Giyim, sadece bedeni örtmek değil, aynı zamanda kişinin imanını, haya duygusunu ve toplum içindeki davranışlarını da yansıtan önemli bir unsurdur. Bu konuda Kur’an-ı Kerim ayetleri ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hadisleri rehberlik eder.


    1. Genel İlkeler

    İslam’da giyim kuşam adabı şu temel ilkelerle özetlenebilir:

    a) Tesettür (Örtünme)

    • Kadınlar ve erkekler için belirli sınırlar içinde örtünme farzdır.
      • Kadınlar için örtülmesi gereken yerler (avret): El ve yüz hariç tüm vücut.
      • Erkekler için örtülmesi gereken yerler (avret): Göbek ile diz kapağı arası.
    • Kur’an’da Tesettür:
      • “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Bu, onların tanınıp incitilmemesi için daha uygundur.” (Ahzâb Suresi, 33:59)
      • “Mümin kadınlara söyle: Bakışlarını haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar ve zinetlerini açmasınlar…” (Nur Suresi, 24:31)

    b) Temizlik ve Hijyen

    • Giyim kuşamın temiz olması, İslam’da ibadetlerin kabulü için de önemlidir.
      • “Elbiseni temiz tut.” (Müddessir Suresi, 74:4)
    • Temizlik imanın bir parçasıdır ve İslam’da temiz elbiseler giymek faziletli kabul edilir.

    c) İffet ve Haya

    • İslam, giyimde haya ve iffet esaslarını ön planda tutar. Kadın ve erkeklerin, toplum içinde edebe uygun, sade ve dikkat çekici olmayan kıyafetler giymesi teşvik edilir.
      • Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Haya imandandır.” (Buhari, İman, 3)

    d) Gurur ve İsraftan Kaçınma

    • Gösteriş için aşırı süslü, lüks veya israf içeren giysilerden kaçınılmalıdır.
      • Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim gösteriş için elbise giyerse Allah ona kıyamet günü zillet elbisesi giydirir.” (İbn Mâce, Libas, 24)

    2. Kadınların Giyim Kuşamında Dikkat Etmesi Gerekenler

    1. Vücut Hatlarını Belli Etmemek: Giysiler bol ve vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde olmalıdır.
    2. Zinetlerin Saklanması: Kadınların takı ve diğer süs eşyalarını yabancı erkeklere göstermemesi gerekir.
    3. Başörtüsü: Saç, boyun ve göğüs bölgesini örten bir örtü kullanılmalıdır.
    4. Cazibeyi Azaltma: Giysiler sade olmalı; toplumda dikkat çekici renkler ve süslemelerden kaçınılmalıdır.

    3. Erkeklerin Giyim Kuşamında Dikkat Etmesi Gerekenler

    1. Avret Yerlerini Örtme: Göbek ile diz kapağı arasını örten kıyafetler giymelidir.
    2. Altın ve İpek Kullanımı Yasağı: Erkeklerin altın takı ve saf ipek giymesi haramdır.
      • Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Altın ve ipek ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına helaldir.” (Ebu Davud, Libas, 11)
    3. Süslenme: Gösterişe kaçmadan temiz ve düzenli giyinmek sünnettir.

    4. Ortak Hükümler

    a) Karşı Cinsle Benzememe

    • Erkeklerin kadınlara, kadınların erkeklere benzeyen kıyafetler giymesi yasaktır.
      • “Kadınlara benzeyen erkeklere ve erkeklere benzeyen kadınlara Allah lanet etmiştir.” (Buhari, Libas, 61)

    b) Dikkat Çekmeme

    • Kadın ve erkekler, toplum içinde dikkat çekecek derecede süslü veya aykırı kıyafetlerden kaçınmalıdır.

    c) Namaz ve İbadet Esnasında Giyim

    • Namaz için giyilen kıyafetlerin avret yerlerini örtmesi şarttır. Ayrıca temiz ve sade kıyafetler tercih edilmelidir.

    5. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Giyim Konusundaki Tavsiyeleri

    • Sade Giyinmek: Peygamberimiz (s.a.v.) sade kıyafetler giymiş ve ashabına da sade olmayı tavsiye etmiştir.
    • Beyaz Giysi Tercihi: “Beyaz elbiseler giyiniz. Zira beyaz elbise daha temiz ve güzeldir. Ölülerinizi de beyaz kefenle defnediniz.” (Tirmizi, Cenaiz, 14)

    Sonuç

    İslam’da giyim kuşam adabı, kişinin hem Allah’a olan kulluğunu hem de toplum içindeki edebini göstermesi açısından büyük bir öneme sahiptir. Temizlik, tesettür, haya ve sadelik esas alınarak giyilen kıyafetler, İslam’ın öngördüğü güzel ahlakı yansıtır. Kişi, giyiminde hem dini emirleri hem de bulunduğu toplumun örf ve âdetlerini göz önünde bulundurmalıdır.

    En iyi cevap

Cevapla