İslam’da Beraberlik

Milletleri yaşatan, ilerleten ve yükselten en büyük kuvvet, birlik ve beraberlikleridir. Bir milletin birliği ve beraberliği çeşitli nedenlerle zayıflarsa veya bozulursa o millet huzur ve afiyetini yitirir. Varlığını muhafaza edemez, istikbalini koruyamaz. Yüce Allah bununla ilgili olarak bakın ne buyuruyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.[1]

Yüce dinimiz, toplumu oluşturan fertleri bir bütün olarak ele almış ve onların her birini vücudu oluşturan organlara benzetmiştir. Nasıl ki herhangi bir uzuv rahatsızlandığı zaman bütün vücut o ağrıyı hisseder ve paylaşır, sıkıntı ve kederler de el ve gönül birliği ile paylaşılmalıdır. Nitekim Resûlullah Efendimiz: “Birbirlerini sevmede birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte müminlerin misali, bir bedenin misalidir. Ondan bir uzuv rahatsız olsa, diğer uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona iştirak ederler.”[2] Buyurmaktadır.

Bir toplumda, milli birlik ve beraberliğin sağlanması için o toplumda yaşayan herkese bir takım görevler düşer. Bu görevlerin başında, fertlerin kendi çıkarlarını bir yana bırakıp milletinin çıkarlarını ön plana alarak bunların gerçekleşmesi için çalışması gelir. Herkes kendi görevini eksiksiz yaptığı, milleti ve vatanı için istenilen feragati ve fedakârlığı gösterdiği sürece o toplumda ilerleme, yükselme, huzur, sükûn ve güven vardır.

Allah Teâlâ, bir ayeti kerimede: “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın İşte onlar için büyük bir azap vardır.”[3] Buyurmak suretiyle birlik ve beraberlik duygusunun hiç bir surette ihmal edilmemesi gerektiğini hatırlatmaktadır.

Büyük milletimizin tarihi boyunca elde ettiği şanlı zaferlerin, ortaya koyduğu kahramanlık destanlarının, kurduğu medeniyetlerin, dünyaya ışık olacak nitelikte geliştirdiği kültürlerin temelinde hiç şüphesiz fertleri arasında gerçekleştirdiği birlik ve kardeşlik ruhu yatmaktadır. Bu birlik ve beraberliğimizi bozmaya çalışanlar elbette başarıya ulaşamayacaklardır. Zira Müslüman milletimiz, bilmektedir ki Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “İşte bu benim doğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip doğru yoldan ayırır. İşte bunları sakınasınız diye Allah size emreder.”[4]

Arzu edilen birliğin sağlanması, inananların samimi duygularla birbirlerini severek kardeşlik duygularını pekiştirmeleriyle mümkündür. Nitekim Resûlullah: “Birbirinizi sevmedikçe mümin olmazsınız…”[5], “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.”[6] Buyurarak gerçek mümin olabilmek için birbirimizi sevmenin şart olduğunu belirtmiştir. Bir başka hadis-i şeriflerinde ise: “Allah’ın kulları arasında öyle bir grup vardır ki, onlar ne peygamberlerdir ne de şehitlerdir. Üstelik kıyamet günü Allah katındaki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler ve şehitler onlara gıpta ederler.” Buyurur. Orada bulunanlar sorarlar: “Ey Allah’ın Resulü! Onlar kimlerdir?” Efendimiz: “Onlar aralarında ne kan bağı, ne de dünya menfaati için birbirlerine bağlı olmadıkları halde, Allah’ın nuru (Kur’an) adına birbirlerini sevenlerdir.”[7] Buyurur.

Benzer Konular:

• Peygamberimizin birlik ve Beraberlik mesajları
• imam nikahlı cinsel Beraberlik dini açıdan zina sayılır mı
• Hicret
• İslam dininde hoşgörü
• Gıybet nedir, gıybetin sebepleri nelerdir, gıybetin çeşitleri nelerdir?
• Tümünü görüntüle.