Paylaş
İslamda Borç (Karz) ile ilgili hükümler
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
BORÇ / KARZ
Borç/Karz:
Bedelini geri vermek şartıyla faydalanması hin kimseye bir malı vermektir. Borç akdi -icma ile- caizdir.
Borç veren açısından müstehaptır. Ibn Mesud radiyallahu anhu merfu olarak şöyle rivayet edilmiştir:
“Bir Müslüman, Müslüman kardeşine iki defa borc verirse sanki ona o miktar sadaka olarak vermis gibi sevap alır. Şüphesiz bu o kardeşini sıkıntıdan kurtarmak ve ihtiyacını kargolamak olduğu için sadakaya benzemektedir.
Borç alan açısından da mubahtır, mekruh bir durum söz konus değildir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem borç alıp vermiştir.
Alım satımı nakdi veya arazi olarak sahih olan şeylerle borç alp vermek de sahihtir. Ölçekle alınıp satılan mallar olduğu gibi tartıyla alınıp satılan mallar da olabilir. Bunların dışındaki şekillerde alınıp satilan mallardan da caizdir. “Şüphesiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem dişi bir deveyi borç olarak almıştır. “
Insanın borç olarak verilmesi veya alınması sahih olmaz. Şüphes bu konuda hiçbir haber gelmemiştir. Eğer caiz olmuş olsaydı bu durum cariyeleri borç olarak almayı, onunla ilişkiye girip sonra geri vermesi gerektirirdi.
Bedelini ödeme imkanının oluşması için, verilen borcun miktar nin ve niteliklerinin bilinmesi şarttır.
Diger muamelal akidlerinde olduğu gibi borç akdinin de tebe akidlerinin sahih olduğu şeylerde olması gerekir. Şüphesiz bu, ml üzerine yapılan bir akittir ve onun mutlaka caiz olan tasarruflardan olması lazımdır.
Borç akdinin “borç,” “selef” ya da bu manaya gelen kelimelerle yapılması geçerlidir. Eger “Bunu sana malik kaldım” denirse ve bunun bedelinin geri ödeneceğine dair bir delil yoksa o hibe kabul edilir.
Borç akdi de alışveriş akdinde olduğu gibi kabulle gerçekleşir. Ona malik olması ve bağlayıcı hale gelmesi de teslimle gerçekleşir. Şüphesiz bu öyle bir akiddir ki teslim üzere tasarrufu mümkündür; teslim olmak szn tasarruf mümkün olmadığı için mülküne geçmesi ona bağlıdır.
Teslimin gerçekleşmesinden sonra bağlayıcı olması nedeniyle ar tik borç verenin onu geri alma hakkı yoktur. Şüphesiz borç akdi, borç veren açısından baglayıcıdır. Borç alan kişi açısından ise caiz olan bir haktır. Eger borç veren kişi verdiği borcun bizzat ayrını geri almak istese, artik buna malik değildir. Şüphesiz borç vermekle artık o mal zimmetinden çıkmıştır ve muhayyerligi de söz konusu değildir. Alışve- riş akidlerinde olduğu gibi artık onun iadesi mümkün değildir.
Borç alanin zimmetinde o andan itibaren o malın bedeli, borç Veren borcu vadelendirse dahi sabit olmuştur. Şüphesiz borç akdi faz laligin ödenmesinin haram olduğu bir akiddir. Sarf akdinde olduğu gibi vade doğru olmaz. Zamanı gelmiş tüm borçlarda durum böyledir.
Borcun ödeme zamanı geldiğinde, mal, kıymeti üzerinden değer lendirilen mallardan ise kıymeti ödenir. Çünkü onun ödenmesi şimdi gerekli hale gelmiştir. Zamanı geldiginde eger borç verilen mal, misli mallardan ise misli ile ödenir. “Şüphesiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir dişi deve borç aldı ve onun mislini ödedi. “en
Eger borç, misli ise borç verenin bunu kabul etmesi zorunludur. Şuphesiz borç alan kişi onun hakkını geri ödemiştir. İster onun fiyatı değişmiş olsun ister aynı kalsın fark etmez. Çünkü onda bir kusur oluşmuş degildir.
Eger borç alınan malın misli aynısıyla lade edilmişse, rutubetli olan tahıl gibi- zarar oluşacağı için onu kabul etmeye zorlanamaz, Corka bu, hakkarim altındadır.
Eger borç alınan sey folys veya benzeri şeylerden ise ve devlet bay kanı da onun para olarak kullanumını yasaklarmssa, borç aldığı günkü kaymeti üzerinden geri ödenir.
Eger onunla muamele terk edilmemiş fakat degeri düşmüşse borg alana sadece onu ödemek düşer, fazlasını ödemez. Çünkü malda bir telef söz konusu değildir. Sadece fiyatı değişmiştir ki bu da degeri dü- sen tahıl ürünlerine benzer.
Eger borç verilen mal faizin tahakkuk ettigi mallardan ise cinsinin dişında olanlardan kiymeti alınır.
Borç akdinde rehin alma veya kefil isteme şartı caizdir. “Şüphesiz Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem bir yahudiden arpa borç almış, ona karşılık zırhıni rehin bırakmıştır. ” Diger akıcı maddelerde olduğu gibi ölçerek suyu da borç almak caizdir. Bir başkasının nöbetini belirli bir zaman kadar borç olarak almak caizdir. Nöbeti geldigi zaman da ona aynısını iade eder. Şüphesiz bu. irtifak haklarındandır. Ekmek veya mayayı sayı olarak borç almak da caizdir. Ziyadelik kasti olmaksızın sayısında geriye iade eder.
Belirli bir manfaat sağlayan tüm borç alıp vermeler haramdır Evinde iskan etmesi veya hayvanın ödünç olarak vermesi ya da ona daha güzelini vermesi, hediye vermesi veya başka bir işi onun adına yapması karşılığında borç alıp vermek haramdır. “Şüphesiz Peygam ber sallallahu aleyhi ve sellem borçla beraber alışverişi yasaklamıştır.
Eger bunlan sartsiz olarak yapmışsa veya bir anlaşma yapılmadan daha güzeliyle ödeme yapmışsa bu caizdir. “Şüphesiz Peygamber sa sallahu aleyhi ve seller dişi bir deve borç aldı ve daha güzelini dedi.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öyle buyurmuştur: “Sizin hayır Inız, daha güzeliyle ödeyendir.”
Borcunu ödemeden önce borç verene genel olarak adeti olmak sizin verilen hediyeyi borcundan düşme haricinde kabul etmek caiz degildir Ibn Mace, Enes radiyallahu anh dan merfu olarak şöyle rivayet etmektedir: “Sizden birisi bir başkasına borç verir de (sonra) ona hediye verir veya hayvanında taşımak isterse, o hayana binmesin e hediyeyi de kabul etmesin. Fakat daha önce aralarında hediyeleşme ådetleri varsa hediyeyi kabul edebilir,
Esram’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Bir adamın, balıkçılık yapan bir kişide yirmi dirhem alacağı vardı, balıkçı ona balık hediye ediyor ve o balıkların değerini hesaplıyordu, bu değer on üç dirheme ulaşınca Ibn Abbas’a sordu. Ibn Abbas da ‘Kalan yedi dirhemi öde, tamamdır. dedi.”
Borç alan kişi, her ne zaman borç verenin bölgesi dışında borcunu odemek istemişse ve borcunda bölgeye nakliye masrafı diye bir şey yoksa yol ve bölge emniyeti olması halinde borç verenin onu kabul etmesi gerekir. Şüphesiz bu durumda onun için zarar söz konusu ol mayacaktır. Fiyat ödeme veya ücret ödemeler de buna benzer.
Eğer kendi bölgesinin dışında borcunu ödemek istedigi zaman bunun bir nakliye masrafı olursa veya ödeyeceği bölge veya yolu emni yetli değilse borç verenin bunu kabul etme zorunluluğu yoktur. Şüphe siz bu durumda zarara ugrayacaktır.
“Benim için yüz lira borç bul, on lirası senin olsun.” demek sahih olur. Şüphesiz bu on lira onun borç bulma karşılığında sarf ettigi zamanın degeridir, “Bunu bana garanti et, bu senindir.” demek ise caiz değildir.
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Borcunu ödemek niyetiyle yola çıkan, adım atan, çaba sarf eden her bir kula Rabbimiz (cc) yardım eder. Yeter ki kul kanaat üzere yaşamayı öğrensin. Borçlandığı zaman da niyeti sahih olsun. Yani ödemek maksadı ile borç alsın. Ve en önemli gayesi borcunu ödemek olsun.