Paylaş
İslamda Boşamanın İspatı ve Tescili
Question
Dinimizde Boşamanın İspati ve Tescili
Sonuçları bütün bir toplumu etkilediği için boşama ya da boşanmaların ispati önem taşımaktadır. İslâm usul/yargılama hukukunda en önemli ispat vasıtalarından birisi olan şahitlik, Kur’ân-ı Kerim’de boşama konusunda da gündeme getirilmiştir:
فإذا بلغن أجلهن فأمسكوهن بمعروف أو فارقوهن بمعروف وأشهدوا ذوي عذل منكم وأقيموا“ kadınlar iddet süreleri: الشهادة الله ذلكم يوعظ به من كان يؤمن بالله واليوم الآخر -Bosadigtniz nin sonuna ulaşınca onları ya uygun şekilde alıkoyan ya da uygun bir şekilde onlardan ayrılın; içinizden de iki adil şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. Allah’a ve âhiret gününe inananlara böyle öğüt verilir…”
Bazı fakihler, âyetin emredici hükmü gereği, boşamaların muteber olabil mesi için şahitlerin bulunmasını şart görmüşlerdir. Imam Buhari (256/870) de sünni talakı “sünnet olan boşama kadını temizken birleşmeden boşamak ve iki şahit bulundurmaktır” seklinde tarif etmiştir. Bu delillere dayanan İsnaaşeriy ye ve İsmailiyye mezhepleri iki adil şahit önünde yapılmayan boşanmanın geçer li olmadığı görüsünü benimsemişlerdir. Buna karşılık çoğunluk, asr-ı saadetteki uygulamalara bakarak âyetteki emir sîgasının tavsiye niteliğinde bulunduğunu, dolayısıyla şahitsiz boşamaların da geçerli olacağını belirtmişlerdir.
Çağdaş hukukçulardan Muhammed Ebu Zehre (ö.1974), boşamayı güçleştireceği, anormal boşamaları önleyeceği, gerektiğinde ispatı kolaylaştıracağı gerekçeleriyle, “eğer bize imkân verilse, boşamanın muteberliği için şahitlerin şart olduğu görüsünü tercih ederdik” diyerek anılan görüşün günümüzdeki öne mini ifade etmiştir. Ali Bardakoğlu ise şu değerlendirmede bulunur: “Kadınlar iddetlerini doldurunca onları ya güzelce evinizde tutun veya onlardan güzelce ayrılın. İçinizden iki adil kimseyi de şahit tutun” buyurulmakla birlikte Hanefîler, Şâfiîler, Mâlikî ler ve genelde Hanbeliler dahil büyük çoğunluk, bu âyetteki “şahit tutma”, yani boşamanın şâhit huzurunda olması emrinin vücûb ifade etmediğini, nedb ifade ettiğini söylemişlerdir. Buna karşılık İbn Hazm, bir rivayette Ahmed b. Hanbel ve mezheb-i kadiminde İmam Şâfiî ayetin vücûb ifade ettiğini belirtmişlerdir. Âyeti nedb için kabul eden büyük çoğunluğu haklı çıkaran hadisler ve olaylar oldukça fazladır. Ayrıca o toplumun mevcut aile hukuku yapısı ve örfü de birinci görüşü desteklemektedir. Evlenme ve boşanma dini bir hadise olarak değerlendirilip bu konudaki hadisler ve uygulama değişmez bir bağlayıcılıkta telakki edildiği için mevcut örfün de desteğiyle, yukarıdaki âyet nedb için anlaşılmış ve öylece uygu lana gelmiştir. Halbuki evlenme ve boşanma medenî ve örfi bir hadise olarak de ğerlendirilip dinin bu konudaki korunması gerekli temel noktaları belirttiği, geri kalan kısmını toplumun düzenlemesine bıraktığı benimsenebilirse, boşanmanın bir takım kayıt ve şartlar altına alınması, bu arada boşanmalarda -tıpkı evlenmede olduğu gibi- iki şahit istenmesi mümkün ve hatta gerekli olur. Bu takdirde yukarıdaki âyetin de vücûb ifade ettiği görüşü ağırlık ve işlerlik kazanır. Zaten Kur’an’ın olaylara bakış tarzının esnek ve nasıl olmasının, İslâm’ın canlılığı ve her devirde problemlere çözüm getirebilmesi ile yakın alakası vardır.”
Dar ve küçük toplumlarda kimin kiminle evlendiği, ne zaman ve nasıl boşandığı kolayca bilinebildiği halde günümüz geniş insan topluluklarında bunun takibi hayli zorlaşmıştır. Bu yüzden evlenmelerde olduğu gibi boşamaların da şahitler huzurunda tescili gerekli hale gelmiştir. Osmanlı hukukunda kocaların tek taraflı iradeleriyle dahi boşamalarının mahkeme defterlerine kaydedildi ği görülmektedir. Bu kayıt meydana gelmiş olan bir talakın ve buna bağlı olan neticelerin ileride gerektiğinde kolaylıkla ispat edilmesi maksadıyladır. Nitekim 1917’de yürürlüğe giren Osmanlı Hukuk-1 Aile Kararnamesi, “Hanımı boşayan koca, durumu hakime beyan etmeye mecburdur.” diyerek talâkın bütün toplumun bilgisi dahilinde olmasını öngörmüştür.
Kaynak: İslamda aile hukuku
Cevapla