Paylaş
İslam’da Dini ve Şer’i Hükümlerin Kaynakları
Question
İslam Dininin Kaynakları Kitap sünnet icma ve kıyas
İslam Dininin Ana Kaynakları
Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “(Habibim!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız Bana tâbi olun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. (Habibim!) De ki: Allah’a ve Rasûlüne itaat edin, eğer bu (itâati) terk ederseniz, bilin ki Allah kâfirleri sevmez.”
Rasûlüllah (s.a.v.) de VedâHutbesi’nde buyuruyor ki: “Aranızda ikişey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarılırsanız dalâlete düşmez/sırat-ı müstakimden sapmazsınız. Biri Allah’ın Kitab’ı, diğeri de benim sünnetimdir.” İslâm dininin birinci kaynağı Kur’ân-ı Kerim’dir, ikinci kaynağı isePeygamber (s.a.v.)’in sünnetidir.
a) 1. Kitap; Allah-ü Teâlâ’nın Hz. Muhammed (s.a.v.)’e Arapça olarak indirdiği, Mushaflarda yazılıp, bize kadar tevatür/güvenilir topluluklar kanalıyla nakledilmiş, Fâtihasûresi ile başlayıp, Nâssûresi ile sona eren Kur’ân-ı Kerim’dir. İnanç, ibâdet ve insanlar arası münâsebetleri düzenleyen bir hayat nizamıdır. Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “(Habibim!) Biz, Sana, kitabı her şeyi beyan için indirdik.”30 “Kitapta hiçbir şeyi ihmal etmedik.”31
b) 2. Sünnet; Sözlükte ‘yol ve âdet demektir. Terim olarak sünnet, Rasûlüllah (s.a.v.)’in Kur’ân’ın açıklaması adına ortaya koyduğu söz ve davranışlarıdır. Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “İşte o peygamber, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten men eder, onlara temiz şeyleri helâl pis şeyleri de haram kılar.” “O kendiliğinden konuşmamaktadır. O’nun konuşması; ancak indirilen bir vahiy iledir.”33 “Peygamber size neyi verirse onu alın; size neyi yasaklarsa ondan da uzak durun.”34 “Her kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.”35 “Kim Benim sünnetimden/yaşam tarzımdan yüz çevirirse, Benden değildir.””
Sünnet kendi arasında üç’e ayrılır:
1) a. Kavli Sünnet: Rasûlüllah (s.a.v.)’in buyruklarıdır: “(Ey Müslümanlar!) Size, Benim sünnetime sarılmanızı tavsiye ederim.”37 “Sizden biri ileri veya geri, sağa veya sola gitmekten âciz midir ki, farz (namaz) kıldığı yerde nâfile namaz kılmaktadır”38 gibi.
2) b. Fiili Sünnet: Peygamber (s.a.v.)’in davranışlarıdır. “Ben, namazı nasıl kılıyorsam siz de öyle kılın.” “Hacca ilişkin görevlerinizi Benden alınız” gibi.
3) c. Takrirî Sünnet: Rasûlüllah (s.a.v.), ashabından birinin yapmışolduğu bir iş veya söylemiş olduğu bir sözden haberdar olduğu haldebuna karşı çıkmaması, onu sessizlikle karşılaması veya tasdik etmesidir.
Amr b. Âs (r.a.)’den rivâyetle: “Zâtu’s-selâsil Savaşı’na gönderildiğimde, soğuk bir gecede cünüp oldum. Yıkandığım takdirde (soğuğun şiddetinden) öleceğimi sandım. (Teyemmüm ederek) arkadaşlarıma sabah namazını kıldırdım. Bu durumumu Nebi (s.a.v.)’e ilettiler. O da bana şöyle buyurdu: “Ya Amr! Cünüp olduğun halde/kullanabileceğin su varken, teyemmüm ederek arkadaşlarına namaz kıldırdın öyle mi?” Amr (r.a.): ‘O an Allah’ın şu âyeti hatırıma geldi ve onu okudum: “Nefsinizi öldürmeyin. Şüphesiz ki Allah, size karşı çok merhametlidir.” Buna binaen ben de teyemmüm edip, namaz kıldırdım’ dedim. Rasûlüllah (s.a.v.) tebessüm etti ve birşey söylemedi.”
Haram ve Helâl’i Belirleme Yetkisi Allah’ındır: Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “Diliniz yalana alışmış olduğu için her şeye ‘şu haramdır, bu helâldir’ demeyin. Zira Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz.”
Haram ve helâl, dinî bir kavram olup, bunu tâyin de sadece Allah’ıntasarrufunda olan bir konudur.
“Rasûlüllah (s.a.v.)’in haram kıldığı şey de Allah’ın haram kıldığı gibidir. “O (Peygamber!) istek ve arzusuna göre konuşmaz. O’nun (söyledikleri) vahiyden başka bir şey değildir.”
Rasûlüllah (s.a.v.) buyuruyor ki: “Haberiniz olsun, (Kur’ân’da zikri ehli eşeğin, vahşi hayvanlardan parçalayıcı dişleri (köpek dişi) olanların eti size helâl değildir. Aynı şekilde anlaşma yaptığınızkişilerin yitikleri de haramdır. Ancak eşya sahibi, ihtiyacı olmadığı için kasten terk etmişse o müstesna.” Peygamber (s.a.v.)’in bu konudaki hadisleri, Allah’ın hükmünü veirâdesini beyandan ibârettir.
Kur’ân ve Sünnet haramı belirlerken ayrıntıdan ziyade kâideyi ve belirli durumların hükmünü vazetmekte olup, bu genel kuralın her devirde anlaşılıp uygulanabilir tarzda takdim edilmesini, o devrin İslâm toplumuna, yetkili ve bilgili İslâm bilginlerine bırakmıştır. Böyle olduğu içindir ki, özellikle ilk devir İslâm bilginleri ‘haram’ tabiri ile Allah’ın açıkça haram kıldığı hususları kasteder, hakkında kesin ve açık nas bulunmayan şeyler içinse ‘haram’ demekten kaçınırlardı, bunları ifadede daha çok ‘mekruh, hoş değil, doğru değil, sakıncalı, câiz değil’ gibi tâbirleri kullanmışlardır.
“Rasûlüllah (s.a.v.), Muâz (r.a.)’ı Yemen’e kadı (hâkim) olarak gönderdiğinde O’na: (Sana hüküm vermeni gerektiren bir mes’ele arz edildiğinde) nasıl hüküm vereceksin?” diye sordu.
Muâz (r.a.): “Allah’ın Kitabındakine göre hüküm veririm’ dedi.
Rasûlüllah (s.a.v.): “Allah’ın Kitabında bulamaz isen (ne yaparsın?)”diye sordu.
Muâz (r.a.): ‘Allah’ın Peygamberinin sünnetiyle hükmederim’ dedi.
Rasûlüllah (s.a.v.): “Eğer Allah Rasûlü’nün sünnetinde de bulamazsan?” diye buyurdu. Muâz (r.a.): ‘Bütün gücümle kendi görüşümü açıklarım/ictihad ederim ve bunda tereddüt de göstermem’ dedi.
Bunun üzerine Nebî (s.a.v.): “Allah, Rasûlünün elçisini, Allah Rasûlünün arzusuna uygun hareket etmeye muvaffak kılan Allah’a hamdolsun” buyurdular.
c) 3. İcmâ-ı Ümmet; Bir asırda bulunan İslâm müctehidlerinin, şer’i bir hüküm üzerinde ictihad yoluyla verdikleri hükümlerinde ittifak etmelerine denir. “Kim kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, Peygambere karşı çıkar ve mü’minlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.”
Rasûlüllah (s.a.v.) de buyuruyor ki: “Ümmetim dalâlet üzerinde birleşmez.”
d) 4. Kıyâs; Kitap, Sünnet ve İcmâ’ ile sabit olan hükmün; illet ve sebeplerini dikkate alarak, hakkında nass bulunmayan (fakat aynı illetlere sahip olan) meselenin hükmünü ortaya koymaya denilir.
Meselâ; Şarabın içilmesinin haram olduğu hem Kitap, hem de Sünnet ile sâbittir. Şarabın haram olma illeti sekr, yani sarhoşluk vermesidir. O halde şarabın dışında sarhoşluk veren eroin, kokain gibi bütün uyuşturucu maddelerin içilmesi de haram olmalıdır. Bu hüküm kıyâs yoluyla ortaya çıkmaktadır. Kıyâsı; ancak müctehid seviyesindeki din ve fıkıh âlimleri yapabilir.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
İslam’da dini ve şer’i hükümlerin kaynakları şunlardır:
Kuran-ı Kerim: İslam’ın en önemli ve kapsamlı kaynağı olan Kuran-ı Kerim, Allah’ın vahiylerini içeren kutsal kitaptır. Kuran-ı Kerim, doğrudan Allah’ın kelamı olarak kabul edilir ve İslam’ın inançları, ahlaki prensipleri, ibadetleri, aile hukuku, ceza hukuku ve diğer dini hükümleri konusunda rehberlik sağlar.
Sünnet: Sünnet, Hz. Muhammed’in sözleri, eylemleri, onayları ve sessizlikleri olarak bilinen uygulamalarını ve örnek yaşayışını ifade eder. Hz. Muhammed’in sünneti, Kuran-ı Kerim’in yanı sıra İslam hukukunun temel kaynaklarından biridir. Sahih (güvenilir) hadisler aracılığıyla aktarılan sünnet, İslam toplumunda dini ve şer’i hükümlerin anlaşılmasında ve uygulanmasında önemli bir rol oynar.
İcma: İcma, İslam alimlerinin, bir konuda ortak bir görüşe ulaştığı ve bu görüşün İslam toplumu tarafından kabul edildiği durumu ifade eder. İcma, İslam toplumunun birleştiği konularda dini ve şer’i hükümlerin kaynaklarından biridir.
Kıyas: Kıyas, İslam hukukunda mevcut olan hükümlerden yola çıkarak benzer durumlar arasında bir benzerlik ve uygunluk ilişkisi kurarak yeni hükümler çıkarma yöntemidir. Kuran-ı Kerim ve sünnet’teki hükümlerle uyumlu olan benzer durumlar arasında kıyas yapılır ve bu şekilde yeni hükümler belirlenir.
Bu dini ve şer’i hükümlerin kaynakları, İslam toplumunda dini inançlar, ibadetler, hukuki düzenlemeler, ahlaki prensipler ve sosyal ilişkiler gibi birçok alanda rehberlik sağlar. İslam alimleri, bu kaynakları dikkate alarak dini ve şer’i hükümleri tespit eder ve İslam toplumunda uygulanmasını sağlar.