Paylaş
İslamda dua adabı nasıl olmalıdır
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Dinimizde Dua Adabı
Ebu Hureyre (r.a.) anlatır: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Allah’a dua etmez (O’ndan dilekte bulunmaz) ise Allah o kimseye gazap eder.”***
Dua: İstemek, çağırmak, yalvarmak, dilekte bulunmak, Allah’a yalvarmak, O’na yakarmak gibi manalar ifade eder. insanın zaaf ve acziyyetini, ihtiyacını görüp, her şeye gücü yeten Allahu Teala’ya yalvarmasıdır.
Allah’a sunulacak talepleri sözlü veya yazılı olarak dile getiren metinlere de dua denilir. İslam litaratüründe ise Allah’ın yüceliği karşısında kulun aczini itiraf etmesini, sevgi ve tazim duygulan içinde lütuf ve yardımını dilemesini ifade eder. Arapçada kullanıldığı edatlara göre bir kimse için hayır duada veya bedduada bulunmak manalarını da taşır.
Dua, kişinin Allah’a kul olduğunu idrak etmesi ve bu inancın ilahi huzurda itiraf etmesidir. “Dua, ibadetin özüdür , ilğidir.
Dua, kuldan Allah’a yakarış ve sığınma, Allah’tan kula merhamet, bağışta ve korumadır.
Dua, Rabb ile kul arasında kurulan bir nevi canlı bağlantıdır. Aracısız olarak kulun Rabbi’ne içini döküşü, sızlanışı, nazlanış: ve yakarışıdır. Dua Rabb’e ibadetin ta kendisidir, ya da Rabbimiz’i yardıma çağrıdır. Dua ibadetin en kestirme yolu hatta “ibadetin ta kendisidir.” Peygamberimiz (s.a.v.): “Dua, ibadetin ta kendisidir” buyurdular ve sonra su ayeti okudular: “Rabbiniz: “Bana dua edin ki icabet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir” buyurdu.” (Gafir, (Mii’min) 40/60)
“Allah katında duadan daha değerli bir şey yoktur.”
Allah’ın rahmet hazinelerine ve cennetine ulaşmak için bir anahtardır:
“Kime dua kapısı acilmiş ise ona rahmet kapılan açılmış demektir. Allah’tan talep edilen (dünyevişeylerden ) Allah’ın en çoksevdiği afiyettir. Dua,inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyleyse sizlere dua etmek gerekir.”
Zaten Rabbimiz ’in emri de böyledir:
“De ki: Duanız olmazsa Rabbim katinda ne kıymetiniz var!” (Furkan, 25/77)
“Bana dua edin size cevap vereyim.” (Mü’min, 40/60)
“(Resulüm!) De ki: Ben ancak Rabbime yalvarırım ve O’na kimseyi ortak koşmam.” (Cin, 72/20)
“De ki: ister Allah deyin, ister Rahman deyin. Hangisini derseniz olur. çünkü en güzel isimler O’na hastır…” (isra, 17/110)
“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelenleri, namazı devamlı: kılanlardan eyle. Ey Rabbimiz! Duamı kabul et.” (İbrahim, 14/40)
“İnsanın asli vazifesi, iman ve duadır. Dua kulluğun ruhudur ve halis bir imanın neticesidir. Çünkü dua eden adam, duası ile gösteriyor ki; bütün kâinata hükmeden Birisi var ki, en küçük işlerimden her şeyimden haberdar, her şeyimi bilir; en uzak maksatlarını yapabilir; benim her halimi görür, sesimi işitir.
Öyle ise, bütün mevcudatın bütün seslerini istiyor ki, benim sesimi de işitiyor. Bütün o şeyleri O yapıyor ki, en küçük islerimi de O’ndan bekliyorum. O’ndan istiyorum,”
İmanı elde eden insan ruhu; manisiz, müdahalesiz her halinde, her arzusunda, her anda, her yerde o ezel ve ebed sultan, rahmet hazinelerinin maliki,
saadet definelerinin sahibi olan Allahu Teâlâ’nın huzuruna girip ihtiyaçlarını arzedebilir ve rahmetini bulup, kudretine dayanarak, kemal-i ferah ve süruru kazanabilir.”
BENZER KONULAR:
- Duanın Önemi ve Dua adabı
- Allah’a nasıl dua edilir? Dua adabı madde madde
- İslamda Dua adabı nasıl olmalıdır
- Taziye nedir? Arapça Taziye duası, Adabı ve Anlamı
- Duanın usul ve adabı
- Tümünü görüntüle.
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Dua etme adabi
Selamun aleyküm hocam öncelikle böyle faydalı bir site açtığınız için Allah sizlerden razı olsun
Hocam dua ederken istemeden bir hal ve durum olursa durumdan sorumlu olur muyuz bu durum haşa Allah a saygısızlık olur mu Ben bir duayı sürekli tekrarlıyorum içimden bir ses sürekli Allaha saygısızlık ettin diyor
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Duanın Adabı Hakkında
İmam İbnul Cezeri şöyle buyurdu: “Dua’nın adablarının en önemlisi; dua eden kişinin yeme, içme ve giyinme hususunda haramlardan ka çınması, Allaha karşı ihlaslı olması, dua etmeden önce salih amel işlemesi, abdest alması, kıbleye yönelmesi ve namaz kılması gerekir. Daha sonra dizleri üzerine çöker ve duanın başında ve sonunda Allah (azze ve celle)’yi sena (övmek) eder. Nebi (s.a.v)’e salat getirir. Ellerini; edep, huşu, zillet ve boyun büküklüğü ile açar ve omuzlarının hizasına kadar kaldırır. Ve Allah (azze ve celle)’den en güzel, kudretli isimleri (esmai hüsna)161 ve bizlere Rasulullahtan rivayet edilmiş dualar ile Allah (azze ve celle)’den ister. Allah (azze ve celle) ye kısık sesle, günahlarını itiraf ederek ve Nebi ler ve Salihler ile tevessülde bulunarak dua eder. Duaya önce kendi nefsine dua ederek başlar ama bu kişi imam [devlet başkanı] ise duada sadece kendisine dua etmez. Talebini azimli, rağbetli, ciddi ve çabalar bir şekilde ister. Dua ettiği esnada, kalbinide hazır bulundurur. [yaptığı duanın şuu runda olur) Duasında, Allah (azze ve celle)’nin icabet edeceğine dair güzel umut besler, duasını tekrar eder, duasında ısrarcı bir şekilde yalvarır. Günah bir şey için, akrabalık bağını kesmek için veya olmuş bitmiş bir iş için veya mümkün olmayan bir şey için dua etmez. Duasın da geniş olanı [Allahın rahmetini] daraltmaması (sadece kendisinin olmasını isteyerek] gerekir. Hacetinin tamamını ister. Ve dua bittiğinde dua eden kişide işiten lerde duaya amin derler. Dua bittikten sonra ellerini yüzüne sürer. Yaptığı dua hususunda aceleci olmaz veya dua ettim icabet edilmedi demez.”
İbnul Cezeri’nin “Duanın adapları” sözü hususunda sen şunu bil ki musannif [İbnul Cezeri] (rahimehullah)’Hisnul Hasin’ adlı kitabında bu adap larını hepsini zikretmiş ve bu adapları kimlerin zikrettiğinide rumuzlarla işaret etmiştir. Biz ise bu rumuzlarla yetinmedik tam bir araştırma yaparak bu adapların hepsinin delillerini göreceğin üzere araştırdık. Nadir olarak rumuzlara işaret edeceğiz. Biz bu rumuzları çokça araştırdık ama bunlar dan hiç sahih bulamadık. Umulurki bu rumuzlar nasihlerin bu kitabı nesh ederken kalemlerinin ihtilafıdır.
İbnul Cezeri’nin “Dua’nın adablarının en önemlisi; dua eden kişinin yeme, içme ve giyinme hususunda haramlardan kaçınması” sözü hakkında şöyle derim: Kişinin günahlara olan yakınlığı suasına icabet edilmemesini gerektirir. Ancak Allah (azze ve celle) kuluna lütufta bulunarak günahlarla iç içe dahi olsa, duasına icabet etmesi istisnai bir durumdur. Muhakkak ki O Allah büyük lütuf sahibidir.
Bu hususa [günahların duanın kabulüne engel olduğuna] Allah (azze ve celle)’nin şu sözünde işaret edilir “Muhakkak ki Allah muttakilerden kabul eder.” (Maide, 5/27)
Ve yine Müslim’in Ebu Hureyre (r.anhu)’dan rivayet ettiği, Rasulul lah (s.a.v)’in şu sözüde buna işaret eder: “Bir adam uzun bir sefere çıkar,saçları dağılmış, toza toprağa bulanmış bir hâlde ellerini semâya uzatarak: Yâ Rabbî, yâ Rabbi! Diye duâ eder. Hâlbuki yediği haram, içtiği haram, giydiği haram böyle bir kimsenin duası nasıl icabet edilir?” Rasulullah (s.a.v) in sözlerinde sefer adamdan özellikle bahsetmesinin sebebi sefer eden kişinin duasının icabet olunduğuna dair hadis olmasına rağmen bu adam işlediği haramlar sebebiyle sefer etse bile duasına icabet edilmiyor haramlar duasına icabet edilmesine engel oluyorlar. Sefer eden kişinin du rumu buysa hem seferde değil hemde günahlara dalmış kişi duasının kabul olunmaması daha önceliklidir.
İbnul Cezeri’nin “Duada Allah’a karşı ihlaslı olması” sözü hakkında şöyle derim: “Bu duaya icabet olunması hususunda en büyük edeptir. Çün kü ihlas, duaya icabetin ilk şartıdır. Allah (azze ve celle) şöyle buyurmuş tur: ww mebellest “Dini yalnız Allah’a has kılarak dua edin.” (Mümin 40/14)
Kim Rabbine ihlassız bir şekilde dua ederse büyük lütuf sahibi Allah (azze ve celle)’nin ona icabet etmemesi ve ona lütufta bulunmamasını ha ketmiştir. Hâkim, Müstedrek adlı eserinde buna işaret eden hadis rivayet rivayet etmiştir.
İbnul Cezeri’nin “Dua etmeden önce salih amel işlemesi gerekir” sözü hakkında şöyle derim: Salih amel işlemesinin sebebi icabete vesile olması içindir. Bu hususa Nebi (s.a.v)’in dua edecek kişiye kendisine salat getirmesini emrettiği hadis işaret etmekte ve aynı şekilde Buhari, Müslim ve diğer âlimlerin kitaplarında de yer alan mağarada kalan ve kayanın üzer lerini örttüğü üç kişi hadiside işaret etmektedir. Nebi (s.a.v) onların o kayadan kurtulmak için ihlasla Allah (azze ve celle) için yaptıkları en büyük amelleriyle tevessülde bulunduklarını anlatmıştır. Allah (azze ve celle)’de onların dualarına icabet etmiş ve kayayı bulundukları mağaranın ağzından kaldırmıştır. Bu olay Nebi (s.a.v)’in ümmetine anlattığı ve ümmeti içinde sünnet olan bir olaydır.
İbnul Cezeri’nin “Dua edenin abdest alması gerekir” sözü hakkında söyle derim: Bunu söylemesinin sebebi önceki bölümde geçtiği üzere Nebi (s.a.v)’in: “Allah’ı abdestsiz bir şekilde zikretmeyi kerih gördüm” sözüdür. Duada bir zikirdir. Ve yine bu hususa Taberaninin el Kebir adlı eserinde, Ebu Derda (r.anhu) dan rivayet ettiği şu hadiste işaret eder: Ebu Derda(r.anhu) şöyle dedi: Rasulullah (s.a.v)’ in şöyle dediğini işittim: “Kim gü zelce abdest alır sonra iki rekât namaz kılarsa ve rabbine dua ederse duasına hemen veya ertelenerek muhakkak icabet olunur.”
Ve yine abdestli dua etmenin gerekliliğine, Buhari ve Müslim’in Ebu Musa el Eşari (r.anhu)’dan rivayet etttikleri hadiste işaret eder: Nebi (s.a.v) bir su getirilmesini istiyor daha sonra abdest alıyor ve ellerini kaldırıp şöyle dua eder: “Allahım Ubeyd ibn Amir’i affet …” kıssası uzun olan bir hadistir.
Ve yine bu hususa, Hâkim’in, Müstedrekin de ve Tirmizi’nin rivayet ettikleri şu hadiste işaret eder: “Kimin Allah’a veya her hangi bir insana ih tiyâcı olursa önce abdest alsın, abdestini de güzelce alsın, iki rek’at namaz kılsın, sonra Allâh (azze ve celle)’ye senâda bulunsun, Rasûlullah (s.a.v)’e salât okusun.”