İslamda eşi ölen kadın ne yapmalı? Yas, ihdad ve iddet

Question

Islamda esi olen kadin ne yapmali Yas ihdad ve iddet

Kadının, Ölü İçin Yas Tutması/İhdâd:

Ihdâd, men etmek, engellemek demektir. Kadının, yas tutması; süslenmemesi, koku sürünmemesi, cinsel isteği uyandıran her şeyden uzak durması ve evlilik tekliflerini kabul etmemesidir. Buna Arabça da ‘ihdâd’ denir.

1. Kadının, vefat eden kocası için yas tutması:

Kocası vefa eden kadının, dört ay, on gün yas tutması farz dır. Çünkü Yüce Allah; ‘İçinizden ölenlerin bırakmış olduğu eşler, dört ay on gün beklerler.
Ümmü Seleme (r.anhâ) anlatıyor; ‘Bir kadın, Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve; «Ya Rasûlullah! Kızımın kocası vefat etti. Gözleri ağrıyor, ona sürme çekebilir miyim?» dedi. Rasûlullah (s.a.v.) iki veya üç defa; «hayır» dedikten sonra; «iddeti, dört ay, on gün [beklemelidir] buyurdu’

Ibn Kudâme, Ibn’ul-Kayyim el-Cevzî ve diğer âlimlerin de naklettiği gibi, birçok âlim bu görüştedir.

Cinsel ilişkide bulunmadan önce kocası vefat eden, küçük yaştaki kadının yas tutması: İster küçük, ister büyük yaşta olsun, cinsel ilişkiye girilmiş veya girilmemiş olsun, kocası vefat eden kadının yas tutmasını/iddet beklemesini, âlimlerin geneli vacip kabul etmiştir.

2. Vefat eden bir yakınından dolayı kadının yas tutması:

Bir kadın, kocasının dışında bir yakını için üzüntü ve kederinden dolayı, üç gün yas tutabilir. Ancak, üç günden daha fazla yas tutması caiz olmaz. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.); ‘Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocası dışında biri için üç günden fazla yas tutması helal değildir‘ buyurmuştur.

Hatırlatma:

Kadının, eşi dışında bir yakını için yas tutması mubah olmakla birlikte, eşi onunla ilişkide bulunmak istediği takdirde, eşine ‘ha yır’ demesi helal olmaz.

3. Yas tutan hanımların sakınması gereken durumlar:

Ümmü Atiyye (r.anhâ) anlatıyor; ‘Üç günden fazla yas tutmamız yasaklandı. Bir kadın sadece kocası için dört ay on gün yas tutar. Yasta iken, sürme çekmez, koku sürünmez, boyalı elbise giymezdik. Sadece (Yemen’in) asb elbisesinden giyerdik. Ve hayızdan temizlendiğimizde yıkanırken, kustu ezfår kokusundan sürünmemize ruhsat verilmişti. Cenazelerin peşinden gitmemiz de, yasaklanmıştı’

Bu ve benzer hadislerin ifade ettiği, yas tutan hanımların sakınmaları vacip olan hükümler;

1. Sürme Çekmek: Yas tuttukları sürece tedavi amaçlı dahi olsa, kadınların sürme çekmeleri caiz değildir. Ümmü Atiyye (r.anha)’ın rivayet ettiği hadiste, gözünden şikayet eden bir kadının sürme çekmesine Peygamberimiz (s.a.v.) izin vermemiş ve <hayır, sürme çekemez» buyurmuştur.

Yüce Allah, yas tutan müslüman erkekler ve hanımlar için, sürme dışında ilaçlar nasip etmiştir. Damla, merhem gibi. Dolayısıyla, hastalığı mazeret göstererek, yasta iken, sürme kullanmanın bir mânâsı yoktur. -En doğrusunu Allah bilir-.

2. Koku Sürünmek: Yas tutan hanımların, koku sürünmeleri haramdır. Bu konuda hiçbir ihtilaf yoktur. Buna, Ümmü Habibe (r.anha)’nin, babası Ebû Süfyân’ın ölümüne yas tutarken (üçüncü günün dolmasıyla birlikte) koku isteyip sürünmesi de delildir.

Yas tutan hanımların hayızdan temizlenirken, kan kokusunu gidermek için, kan izinin bulunduğu yerlere koku sürmelerine izin verilmiştir. Bu izin, kendilerinin koku kullanması için değildir. Ümmü Atiyye (r.anhâ)’nın «kustu ezfâr kokusundan sürünmemi ze ruhsat verilmişti» sözüyle kastettiği şey, tütsü veya kendilerince bilinen bir kokudur.

3. Kina, Makyaj ve Boya Kullanmak: Ümmü Seleme (r.anha) anlatıyor; ‘Peygamberimiz (s.a.v.) «kocası vefat eden bir kadın, aspurla ve kırmızı çamurla boyanmış elbise giyemez. (Altın ve gümüş) zinet takınamaz/süslenemez ve sürme çekemez» buyurmuştur.
İbnü’l-Münzir; ‘yas tutan kadının, makyaj yapmasının, zinet takınamaz’ yasağının kapsamında olduğuna dair bir ihtilaf bilmiyorum’ demiştir.

Kına ve boya kullanmak, makyaj olarak isimlendirilen şeyle re dâhildir. İbn Kudâme der ki; ‘Yas tutan kadının, yüzüne allık sürmesi, fondoten kullanması, yüzüne ve eline nakış yapması, yüzünü güzelleştirecek ve yumuşatacak krem ve benzeri makyaj malzemeleri kullanması haramdır’

4. Boyalı, aspurlu, kırmızı çamurla boyalı elbise giymek: Ümmü Atiyye (r.anhâ); …Sadece (Yemen’in) asb elbisesinden giyerdik…’ demiştir.

Ümmü Seleme (r.anhâ) anlatıyor; ‘Peygamber (s.a.v.), «Kocası vefat eden bir kadın, aspurla ve kırmızı çamurla boyanmış elbise giyemez. (Altın ve gümüş) zînet takınamaz, süslenemez ve sürme çekemez»> buyurmuştur’

Her iki hadiste de, yas tutan kadına, kırmızı, sarı, yeşil, mavi gibi, çekici ve süslü olması için, renklendirilmiş bütün elbiseler nehyedilmiştir

Yemen bürdelerinden olan, asb elbisesine izin verilmiştir.

Bu elbise, önce örülür, sonra boyanır, daha sonra da dokunur.

Âlimler, yas tutan kadının beyaz renkli elbise giymesine ruhsat vermişlerdir. Çünkü bunu engelleyen herhangi bir nas yoktur. İbnü’l-Münzir, kendilerinden ilim öğrendiğim herkes, beyaz elbisenin giyilmesine ruhsat vermiştir’ der.

5. Takı Takmak: Yas tutan kadının, yüzük, kolye ve benzeri altın ve gümüş takılar takması haramdır. Imam Mâlik; ‘kocasının vefatından dolayı yas tutan kadın, yüzük, halhal gibi hiçbir takı takamaz’ der.

Yas Tutan Kadının Yapmasında Bir Sakınca Bulunmayan Durumlar:

1. Tırnaklarına manikür yapması.

2. Koltuk altı ve etek tıraşı olması.

3. Sabunla yıkanması.

Yas tutan kadının bunları yapmasında bir sakınca yoktur. Kokulanmak amacı olmadığı sürece sabunla yıkanabilir.

İbn Kudâme; ‘Yas tutan kadının, tırnaklarına manikür yapma sı, koltuk altı ve etek tıraşı olması, alması mendup olan kıllarını alması, sidrle yıkanması ve taranmasına bir engel yoktur. Çünkü bunlar temizlik amaçlıdır, kokulanmak amaçlı değildir’ der.

4. Saç yağıyla, saçı yağlamak.

Süslenmek ve kokulanmak amacıyla olmadığı takdirde, saçı yağlamak caizdir. Imam Mâlik, ‘kocası vefat eden kadın, içinde koku bulunmayan yağlar ve benzeri şeyler sürünebilir’ der.

Kocası vefat eden kadının iddeti:

İddet: Kocası vefat eden veya kocasından boşanan kadının, tekrar evlenebilmesi için beklemesi gereken süredir.

Kocası vefat eden kadının beklemesi gereken süre, daha önce de belirtildiği gibi, dört ay on gündür.

Kocası vefat eden kadın iddetini nerede bekler?

Bu konuda Rasûlullah (s.a.v.)’den sahih olarak nakledilmiş ‘merfü bir hadis’ yoktur.

Kocası vefât eden kadının, iddet süresini dilediği yerde geçire bileceği, Ali, İbn Abbâs, Âişe ve Câbir bin Abdillah (r.anhum)’dan, sahih olarak nakledilmiştir.
Ömer bin Hattab ve oğlu Abdullah ile İbn Mesûd (r.anhum)’un, ‘kadın, iddetini kocasının evinde bekler’ dedikleri sahih olarak nakledilmiştir.

Tercih edilen görüş ise birincisidir. Çünkü bu konuda ‘sahih, merfu’ bir delil bulunmamaktadır. -En doğrusunu Allah bilir-.

Kocası vefat eden hâmile kadının iddet süresi:

Kocası vefat eden hamile kadının iddet süresi, doğum yapın caya kadardır. Çünkü Yüce Allah; … hamile olanların iddeti, doğurmaları ile tamamlanır… buyurmuştur.

Ümmü Seleme (r.anhâ) anlatıyor; ‘Benî Eslem’den Sübey’a adında bir kadın hamile iken kocası ölmüştü. Benî Abdi’ddâr’dan Ebu’s-Senâbil İbn Ba’kik, kadınla evlenmek istedi. Kadın onunla evlenmek istemedi. Adam; ‘Vallahi, iki müddetin sonuncusuna kadar iddet beklemedikçe evlenmen caiz değil’ dedi. Kadın, kocasının vefatından kırk gün sonra doğum yaptı. Daha sonra da Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek durumunu sordu. Rasûlullah (s.a.v.): ‘Evlen’ buyurdu’

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answers ( 2 )

    2
    2024-01-03T19:48:51+03:00

    İslam’da eşi ölen kadın için üç önemli kavram vardır: yas, ihdad ve iddet.

    Yas, bir yakının ölümü üzerine duyulan acı ve üzüntüye verilen addır. İslam’da yas tutmak, dinen ve ahlaki olarak teşvik edilen bir davranıştır. Yas tutmak, ölen kişinin hatırasını yaşatmak ve onun için dua etmek anlamına gelir.

    İhdad, bir kadının kocasının ölümü üzerine belirli bir süre boyunca dışarı çıkmaması ve süslü giyinmemesidir. İhdad süresi, kocasının ölümünden sonra dört ay on gündür. Bu süre, kadının hamile olup olmadığının belirlenmesi içindir. Eğer kadın hamile ise, ihdad süresi doğuma kadar devam eder.

    İddet, bir kadının boşanması veya kocasının ölümü üzerine belirli bir süre boyunca evlenememesidir. İddet süresi, kadının hamile olup olmadığının belirlenmesi içindir. Eğer kadın hamile ise, iddet süresi doğuma kadar devam eder. Eğer kadın hamile değilse, iddet süresi dört ay on gündür.

    Eşi ölen bir kadın, yas tutmak, ihdad yapmak ve iddet beklemek gibi dini vecibeleri yerine getirmekle yükümlüdür.

    1
    2024-01-03T19:50:59+03:00

    İslam’da eşi ölen bir kadın için bazı yas, ihdad ve iddet süreçleri bulunmaktadır. İşte bu süreçler:

    Yas Süresi: Eşini kaybeden bir kadın için yas süresi üç gün olarak belirlenmiştir. Bu süre boyunca kadın yas tutar, yani ağır bir üzüntü içinde olmalıdır.

    İhdad: İhdad, eşin ölümü sebebiyle dul kalan kadının, ölen eşin cenaze işlerini, defniyle ilgili işlemleri, cenaze namazını veya defin işlemlerini organize etmeyi ifade eder. Eğer bu konuda kadın yeterli bilgiye sahip değilse, aile büyüklerinden, dini otoritelerden veya uzmanlardan yardım alabilir.

    İddet Süresi: İslam’a göre, eşini kaybeden bir kadının iddet süresi, dört ay on gün olarak belirlenmiştir (bkz. Bakara Suresi, 2:234). Bu süre boyunca kadın dul olarak kabul edilir ve evlenemez. Bu süre zarfında kadın, normal yaşantısına devam eder, dışarı çıkabilir ve çalışabilir, ancak başka biriyle evlenemez.

    İddet süresi, kadının hamile olup olmadığına göre değişebilir. Eğer kadın hamile ise, iddet süresi doğum yapana kadar uzar. Doğum sonrası ise yine dört ay on gün olarak devam eder.

    Eşini kaybeden bir kadının bu süreçleri, toplumun destek ve anlayışıyla birlikte yerine getirmesi önemlidir. Ayrıca, bu konularda dini otoritelerden veya uzmanlardan da yardım almak faydalı olabilir. Bu süreçlerin detayları, farklı mezhepler ve kültürlere göre biraz değişebilir, bu yüzden detaylı bilgi için uzmanlardan yardım almak önemlidir.

    En iyi cevap

Cevapla