Paylaş
İslam’da İlim Ve İlim Adamına Saygı
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
İslam’da İlim Adamına Saygı
Sözlükte ilim; bir şeyin hakikat ve mahiyetini kavrayıp idrak etmek demektir. İlim; genellikle bilgi ve bilim karşılığında kullanılır. Bilgi, varlığın sır ve hikmetini, esrarını araştırma ve sorgulama çabasıdır. Bilgi, hikmet yoludur. Yaratılanlardan öğüt almaktır. Bilmeyenlerden farklı bir konumda olmadır.
Bilgi sadece zihinlere yığılan, satırlara yazılan birikim değildir. Bilgi insanı eşyanın nasılından niçinine marifet ve hikmetine ulaştıran bir vasıtadır. Alim ise hikmet yolunda yürüyen bir bilgedir.
Kur’an-ı Kerim’de ilim kökünden türeyen kelimelerin yaklaşık yedi yüz elli yerde geçtiği görülmektedir. Bu sayı, bilginin ve bilme faaliyetinin Kur’an mesajı bakımından önemini ortaya koymaktadır.
Bilgi Müslüman için vazgeçilmez temel ihtiyaçlardandır. Mümin Allah’a kavuşuncaya kadar bilgiye doymaz. Müslüman’ın bilgi ve hikmetle donanması ve bu hikmet nerede olursa olsun onu alması üzerine bir yükümlülüktür. Mümin’in dindarlığı bilgiye ve hikmete dayalı dindarlıktır. O dindarlığını bilgi ve hikmet üzerine inşa etmiştir. Bu tarz dindarlık hepimizin ideali olmalıdır. Zira bu şekil dindarlık kişiye mutluluk verir, topluma huzur getirir, ilahi rızaya ulaşmamızı sağlar.
Sevgili peygamberimiz (s.a.s.) de “bilgi, hikmet, müminin yitik malıdır, onu nerede bulursa alır, bilgiye en layık olan kimse de mümindir.” (1) Sözüyle, bilginin nerede olursa olsun alınması ve müminin bilgili olması gerektiğini vurgulamıştır.
Lokman Hekim oğluna: “oğlum, bilginlerin meclisinde bulun, hikmet ehlinin sözlerini dinle, yüce Allah’ın ölü toprağı yağmurla dirilttiği gibi hikmet ehli de hikmet nuru ile gönülleri diriltirler” demek suretiyle ilim ve hikmete sahip bilim adamlarına ekmek, su ve hava kadar muhtaç olduğumuzu ifade etmektedir.
Sevgili peygamberimiz (s.a.s.) bir hadislerinde; Alimler peygamberlerin varisleridir(2) buyurmuşlar, başka bir hadislerinde de, peygamberler dinar ve dirhem bırakmazlar, onlar ilmi ve hikmeti miras bıraktılar, onların bıraktığı bu mirasa sahip çıkanlar büyük kazanç elde etmiş olur(3), demek suretiyle ilme ve alime dikkatlerimizi çekmiştir.
Hikmete dönüşmeyen bilgi insanlık için bir tehlikedir. Bundan dolayı bilginin yüce Allah’tan bağımsız olması düşünülemez. Hayatın ölçüsünü en güzel şekilde ortaya koyan yüce Allah, bilim ve bilim adamı için ilkeler ve sınırlar koymuştur. Bilim adamının tarafsız olması, (4) yüce Allah’tan haşyet duyması, tevazu sahibi olması (5) ve hayırlı ilim için cenab-ı haktan yardım istemesi (6) uyulması gereken bazı temel ilahi ilkelerdir.
Müslüman’ın bilgiyi istemesi, bilgi ve hikmet peşinde gayret sarf etmesi, dinimizce ibadet ve sadaka ve ölüm ötesinde de amel defterinin kapanmamasına vesile sayılmıştır. İlahi rızayı gözeterek bilgi ve hikmet kervanına katılan mümin aynı zamanda cennet yoluna girmiştir.
- Tirmizi İlim-19
- Ebu Davud İlim-1, Tirmiz İlim-19
- Cem’ul-Fevaid (Büyük Hadis Külliyatı) 1/56)
- Âl-i İmran – 3/18.
- Âl-i İmran – 3/4.
- Taha – 20/114.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
İslam, bilime ve alimlere saygı duymaya, onların bilgi arama, dünyayı anlama ve toplumu iyileştirmedeki değerlerini tanımaya güçlü bir vurgu yapar. İslam’da ilim ve âlimlerin önemi şu noktalardan anlaşılır:
Bilgi Aramak: İslam, Müslümanları çevrelerindeki dünya hakkında bilgi ve anlayış aramaya teşvik eder. Hz. Muhammed’e (s.a.v.) nazil olan ilk ayet “Rabbinizin adıyla okuyun” (Kuran 96:1) olup, eğitimin ve ilim peşinde koşmanın önemini vurgulamaktadır. İslam, bilgiyi, kişinin imanını sağlamlaştırması ve sorumluluk sahibi bir birey olarak sorumluluklarını yerine getirmesi için bir araç olarak görmektedir.
Bir Farz Olarak İlim: İlim, özellikle de dini bilgi edinmek, İslam’da dini bir yükümlülük olarak kabul edilir. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İlim öğrenmek her Müslüman’a farzdır.” Alimler, hem dini hem de dünyevi bilgiler de dahil olmak üzere bilgiyi edinme, koruma ve yayma çabalarından dolayı büyük saygı görürler.
İslami Altın Çağ: 8. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar uzanan İslami Altın Çağ’da Müslüman alimler matematik, astronomi, tıp, felsefe ve daha fazlasını içeren çeşitli bilgi alanlarına önemli katkılarda bulundular. İslam’ın entellektüel geleneği gelişti ve Müslüman alimler, eski Yunanca, Roma ve Farsça metinleri koruyup tercüme ederek bilimsel gelişmelerde öncü oldular.
İnanç ve Aklın Bütünleşmesi: İslam, eleştirel düşünmeyi ve entelektüel araştırmayı teşvik ederek inanç ve akıl arasındaki uyumu teşvik eder. İslam alimleri, teolojik kavramları keşfetmek ve dini inançları felsefi fikirlerle uzlaştırmak için rasyonel argümanların kullanıldığı İslam felsefesi (felsefe) ve teoloji (kelam) gibi disiplinler geliştirdiler.
Rehber Olarak Alimler: Alimler, dini metinlerin yorumlanmasında, karmaşık kavramların açıklanmasında ve topluma rehberlik edilmesinde çok önemli bir rol oynarlar. Uzmanlıkları ve bilgileri, Müslümanların inançlarını anlamlı ve doğru bir şekilde yaşamalarını sağlayarak İslami öğretilerin daha derinden anlaşılmasına katkıda bulunur. Müslümanlar, dini konuların doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlamak için nitelikli alimlerden rehberlik almaya teşvik edilir.
Kuran’daki Bilimsel Tespitler: İslam dininin kutsal kitabı Kuran’da bilimsel gerçeklere ve doğa olaylarına işaret eden ayetler vardır. Müslümanlar, Kuran’da bahsedilen evrenin yaratılışı, insanın embriyonik gelişiminin aşamaları, su döngüsü gibi diğer bilimsel gözlemleri tanır ve takdir eder. Bu, İslam ile bilimsel araştırma arasındaki uyumu daha da pekiştirmektedir.
İslam’da bilgi, insanlığa hizmet etmenin, toplumu iyileştirmenin ve kişinin Allah ile ilişkisini derinleştirmenin bir aracı olarak görülür. Müslümanlar, bilimsel bilgiyi takip etmeye, kendi alanlarındaki bilim adamlarına ve uzmanlara saygı duymaya ve bilimsel gelişmeleri insanlığın iyileştirilmesi için kullanmaya teşvik edilir. İslam, insanın büyümesinin ve gelişmesinin tamamlayıcı yönlerini dikkate alarak hem dini hem de dünyevi bilginin değerini kabul eder.