Paylaş
İslamda Kadın Ve Erkek İlişkisi
Question
Kadın Ve Erkek İlişkileri
SORU: İslâm kadınla erkek arasındaki ilişkiye nasıl bakmıştır?
CEVAP: Allah hayatı verdi ve canlıları yarattı, yeryüzünde insanları canlıların efendisi yaptı. Allah insan neslini kadın ve erkek unsuruna bağladı. “O erkek ve kadın diye bir çift yarattı.” İkisinin de kaynağı birdir. Tabii mantık iki cinsin eşit olduğuna hükmeder fakat nice zamandır ki, bu konuda doğruluktan sapma olmuş, kadınla erkeğin arası açılmış ve aralarına farklar konulmuş. Birbirine kardeş değil de bir birini boğazlayan iki düşman gibi yaşamaya başladılar. Kadın bu konuda tam bir düşmanlığa vardı.
İslâm, vaziyeti düzeltmek, hukuku geri getirmek, zulmü kaldırmak için geldi. Kur’an-ı Kerîm şöyle buyuruyor:
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üretip yayan rabbi-nizden sakının, adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. (Nisa/l)
Bu en veciz manasıyla, insanların tümünün; erkeği ve kadınıyla tek nefisten yani ilk beşerden yaratıldıklarını, hiç kimsenin imtiyaz sahibi olmadığını ifade ediyor.
İbn Cerir et-Taberi tefsirinde şöyle diyor: Allah yukarıdaki ayetle şu manayı ifade ediyor: Bütün insanlar bir tek baba ile bir tek annenin çocuklarıdırlar. Onların bir kısmı diğerindendir. Bir kardeşin bir kardeş üzerinde nasıl hakkı varsa, onlar da bir baba ve bir annede birleştikleri için birbirleri üzerinde hakları vardır. Allah bütün insanları bir nefisten, ondan da eşini yaratmıştır. Kadın erkektendir. O ondan ve onun içindir. O zaman insanların bir kısmı kadın, bir kısmı da erkektir. Öyle ise, asılda ve kaynakta eşittirler.
Kur’an-ı Kerîm de gerçeği teki d ederek şöyle buyuruyor:
Sizi bir tek nefisten (Adem’den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva’yı) yaratan O’dur. (Araf/149)
O (Havva) ondandır, ondan meydana gelmiştir. Bundandır ki aralarında emniyet ve huzurun bulunması gerekiyor, çünkü herkes dengine layıktır.
Kur’an-ı Kerîm yaratılışın başından itibaren kadınla erkek arasında eşitliğin olduğunu söylüyor. Allah (c.c) Adem’i yaratıp kıvamına koyduktan sonra ondan eşini yarattı. Onunla kalsın ve huzur bulsun diye onların cennette kalmalarını emretti, nimetlerden beraber faydalanmalarını, haram olanlardan kaçmalarını emretti ve şöyle buyurdu:
Biz “Ey Adem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin. Sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikmiz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz1′ dedik. (Bakara/35)
Allah’ın hitabı Adem’e yöneliktir. Çünkü ailenin yöneticisi ve ondan sorumlu olan odur. Yoksa iki tarafa da çağrı aynı olurdu.
Hz. Peygamber kadınla erkek arasındaki eşitliği “Kadınlar erkeklerin öz kardeşleridirler” sözüyle ifade etmiştir. Hadiste geçen şekaik kelimesinin anlamı, biri diğerinden yarılıp meydana gelmiş demektir. Biri diğerinin öz kardeşi, emsali ve diğer yarısı demektir. Öteden beri sağ duyu sahipleri kabul ederler ki öz kardeşler birbirlerine çok yardımcı olurlar.
Kur’an-ı Kerîm başka bir yerde de şöyle buyuruyor:
Bunun üzerine rableri, onların dualarını kabul etti. “(Dedi ki) Ben erkek olsun kadın olsun -ki hep birbirinizdensiniz- içinizden çalışan hiç bir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım.” (Âl-i İm-ran/195)
Burdaki çalışan kadın ve erkek her kim olursa olsun manasına geliyor. Bu Arab lugatmda garip bir şey değildir. Lisan-ül-Arab adlı lügat kitabında da şöyle deniyor: İnsan beşerden bir fert demektir. Erkeğe de, kadına da insan denir.
Bu ilahi hüküm bildiriyor ki kadınla erkek ceza ve sevapta birdirler. Bu bakımdan, erkeğin kuvvet ve yöneticiliğine güvenip de kadını kıskanmaması ‘Ben daha fazla Allah’a yakınım’ dememesi gerekir. Kadın da bu konuda kendini aşağı görmemelidir. Zira Allah (c.c) “birbirinizdensiniz” diyor. Ne harika bir tabir, yani aslınız birdir, kaynağınız birdir. Erkek kadından, kadın erkektendir, biri diğerinin bir parçasıdır. Beşeri kıymette aralarında fark yoktur. Aralarında takvadan, salih amelden ve güzel çalışmadan başka bir üstünlük yoktur.
İslâm’da hem erkekle hem de kadınla biat yapılır. Allah şöyle buyuruyor:
Muhakkak ki sana biat edenler, ancak Allah’a biat etmektedirler. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse, Allah ona büyük bir mükafat verecektir. (Fetih/10)
Ey Peygamber! İnanmış kadınlar Allah’a hiç bir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi iş işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, Matlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret dile, şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. (Müm-tehine/12)
Bu temel hak ve vazifelerin kadın ve erkek arasında (eşit) olması, Allah’ın herbirisi için hazırladığı diğer işlerin farklı olmamasını gerektirmez. İki öz kardeş arasında dağıtılan görevlerde, kabiliyet, güç ve hayat şartları göz nünde bulundurulmuştur. Bunda da bir gariplik yoktur. Kadın ve erkeğe gereken toplum hayatında omuz omuza vermeleri, yardımlaşmaları ve Hz. Peygamber’ia şu sözünü her zaman göz önünde bulundurmalarıdır:
Kadınlar erkeklerin öz kardeşleridir.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
İslam’da kadın ve erkek ilişkisi, birçok prensip ve değerler etrafında şekillenir. İslam dininde, kadın ve erkek eşit değerde yaratılmış insanlardır ve her ikisinin de hakları ve sorumlulukları vardır. İslam’ın kadına verdiği değer ve saygı, Kur’an’da ve Hz. Muhammed’in hadislerinde açıkça ifade edilir.
İslam’ın temel prensiplerine göre, kadın ve erkek arasındaki ilişki, öncelikle karşılıklı saygı, sevgi ve sadakat üzerine kurulmalıdır. İslam, evlilik birliğini kutsal bir bağ olarak görür ve çiftler arasında sevgi, sadakat, hoşgörü ve yardımlaşma gibi değerleri teşvik eder.
Kur’an’da, eşler arasındaki ilişkinin dayanışma, merhamet ve adalet üzerine kurulması gerektiği vurgulanır. Kadınlar, aile yaşamında önemli bir rol oynarlar ve evin düzeni, çocukların yetiştirilmesi ve toplumun refahı için büyük bir sorumluluk taşırlar. Aynı zamanda kadınların eğitim hakkı, iş ve ticaret yapma özgürlüğü gibi temel haklara da sahip olmaları teşvik edilir.
İslam, kadınların toplumda aktif bir rol oynamasını ve yeteneklerini kullanmasını teşvik eder. Kadınlar, eğitim, iş hayatı, siyaset ve toplumsal faaliyetler gibi alanlarda da yer alabilirler. Örneğin, İslam tarihinde pek çok kadın bilim insanı, siyasetçi, tüccar ve toplum lideri olarak önemli roller üstlenmiştir.
Ancak, İslam hukukunda da belirli sınırlamalar ve korumalar vardır. Örneğin, kadınların aile içinde ve toplumda saygı görmeleri, haysiyetlerinin korunması ve güvenliklerinin sağlanması önemlidir. Bu nedenle, İslam hukuku, aile içinde erkeklerin sorumluluklarını yerine getirmelerini ve eşlerine adaletli davranmalarını öngörür.
Sonuç olarak, İslam’da kadın ve erkek ilişkisi, eşitlik, saygı, sevgi ve adalet üzerine kurulur. Kadın ve erkek, birlikte çalışarak, birbirlerine destek olarak ve Allah’ın rızasını gözeterek mutlu ve sağlıklı bir ilişki sürdürebilirler.