Paylaş
İslamda Kanaat Ve Hırs
Question
Kanaat Ve Hırs
Cenab-ı Allah, güneşi, ayı, yeryüzünü ve yeryüzündeki bütün nimetleri, eşref-i mahlukât olarak yaratılan insanoğlu için yaratmış, insanın emrine, maslahat ve istifadesine âmâde ve müsahhar kılmıştır. Bu bağlamda Cenab-ı Allah, Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Gökleri ve yeri yaratan, yukardan indirdiği su ile rızık olarak ürünler yetiştiren, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri, nehirleri, belli yörüngelerinde yürüyen güneşi ve ayı, geceyle gündüzü sizin emrinize müsahhar kılan Allahtır.’’[1]; “O Allah ki, yeryüzünde ne varsa hepsini toplu olarak sizin için yarattı.”[2] Aynı zamanda Kur’an’da birçok ayette ve peygamberimizin birçok hadislerinde dünya hayatının ve dünya metaının fani olduğu, dünya malı, mülkü ve metaının bir fitne ve imtihan vesilesi olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla dünya ahiretin tarlası, ebedi hayata giden bir geçiş noktasıdır. Bu itibarla hiç ölmeyecekmiş gibi dünya huzuru için; yarın ölecekmişiz gibi de ahiret mutluluğu için çalışmalıyız.
Kanaat, “kişinin azla yetinip elindekine razı olması, kendisinin ve sorumluluğu altında bulunanların ihtiyaçlarını asgari ölçüde karşılayabileceği maddi imkânlarla iktifa edip, başkalarının elindeki şeylere göz dikmemesi, aşırı kazanma hırsından kurtulması” şeklinde açıklanmakta; hırs, tamah, hazlara düşkünlük ve tûl-i emel gibi kavramlarla ifade edilen mal ve dünya tutkusunun kalpten silinmesiyle kazanılan ahlâki bir erdem olarak değerlendirilmektedir.[3] Kanaat, insanı batıl ve gayrimeşrû duygu, düşünce, fikir ve fiillerden alıkoyan, insanın inancını, ahlakını güzelleştiren ve olgunlaştıran ahlaki bir fazilet ve erdemliliktir. Aynı zamanda insanın şahsiyetini ve onurunu koruyan, mutlu ve huzurlu yaşamasını motive eden fıtrî ve ahlakî bir meziyettir. Kanaatin zıddı olan hırs ise, herhangi bir dünya metâına ve dünyevî bir gaye ve ideale gösterilen aşırı rağbet ve bağlanmadır. İnsan fıtratında hırs ve tamahkârlık bulunduğu için ayet ve hadislerde kanaatkârlık övülmüş; aşırı hırs, tamahkârlık, dünyaya dalmak ve bağlanmak tahkir edilmiş ve yerilmiştir. Peygamber efendimiz (s.a.v.), bir hadisinde ‘’İnsanoğlu, iki vadi dolusu altına sahip olsa buna bir üçüncüsünü eklemek ister’’[4] diyerek insanın doyumsuz olduğunu, gözünü ancak toprağın doyuracağını ifade etmiş, hırs ve tamah hastalığına karşı, kanaat reçetesi ve ilacını tavsiye etmiştir. “Asıl zenginlik mal çokluğu değil, gönül zenginliğidir”[5] buyurarak kanaatin bitmek tükenmeyen bilmeyen bir hazine olduğunu ifade etmiştir.
Bir müslüman, dünyanın aldatıcı güzelliklerine, geçici arızî lezzetlerine, nefsâni arzularına dalarak Allah’ın rızasını kaybetmemelidir. Fani olan dünya metâı ve dünya hayatı için Allah’ın azabına ve gazâbına düçâr olarak cehenneme girmemelidir. Zira bu dünya hayatı fanidir ve imtihan için yaratılmıştır. Bu meyanda Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah’ın katındadır.’’[6]
Her canlı gibi bizler de ölümü tadacağız ve Allah’ın huzuruna varıp hesap vereceğiz Bunun için Rabbimizin bizlere ihsan ettiği sayısız nimetlere sınırsızca şükredelim ve Allah’ın dünya hayatında bizim için takdir ettiğine kanaat edelim. Dünya hayatına ve metâına bağlanıp Allah’ı ve ahireti unutanlardan ve hüsrana uğrayanlardan olmayalım.
[1] İbrahim, 32-33.
[2] Bakara, 29.
[3] İslâm Ansiklopedisi, TDV, XXIV, 290.
[4] Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 17.
[5] Buhari, Rikak, 15.
[6] Enfâl, 28.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
İnanç ve hırs, bireylerin manevi ve dünyevi gelişimine katkıda bulunduğu için İslam’da önemli yönlerdir. İşte İslam’da inanç ve hırsın önemini vurgulayan bazı önemli noktalar:
İmanda İnanç: İslam, bireyleri inançlarına ve Allah’ın Tek ve Tek Tanrı olduğuna dair sarsılmaz bir inanç sahibi olmaya teşvik eder. Bu güçlü inanç, İslam’ı yaşamanın ve salih ameller işlemenin temelidir. Hayatın zorluklarıyla yüzleşmede bir amaç, netlik ve güç duygusu sağlar.
İyi İşler İçin Hırs: İslam, Müslümanları iyi işler yapma ve hayatın her alanında mükemmelliği arama konusunda iddialı hedeflere ve özlemlere sahip olmaya teşvik eder. Müslümanlar namaz, oruç, sadaka ve başkalarına iyilik gibi ibadetler için çaba göstermeye teşvik edilir. İyilik yapma hırsı, derin bir bağlılık, samimiyet ve Allah’ın rızasını kazanma arzusunu yansıtır.
Kişisel Gelişim İçin Çaba: İslam, bir Müslümanın yaşamının temel bileşenleri olarak kendini geliştirmeyi ve kişisel gelişimi teşvik eder. Müslümanlar kendilerini ahlaki, entelektüel ve ruhsal olarak daha iyi hale getirmek için sürekli olarak çaba göstermeye teşvik edilir. Bilgi aramaya, becerilerini ve yeteneklerini geliştirmeye ve hayatın her alanında kişisel mükemmelliği hedeflemeye teşvik edilirler.
Bilgi Arayışı: İslam, bilgi aramaya güçlü bir vurgu yapar ve Müslümanları hem dini hem de dünyevi bilgi edinme konusunda hırslı olmaya teşvik eder. Müslümanlar, saygın kaynaklardan bilgi aramaya, eleştirel düşünmeye ve entelektüel arayışlarıyla topluma olumlu katkıda bulunmaya teşvik edilir. İlim peşinde koşmak, Allah’ın yaratışını anlamanın ve Allah’a kul olarak sorumluluklarımızı yerine getirmenin bir aracı olarak görülmektedir.
İnsanlığa Hizmet Hırsı: İslam, Müslümanları insanlığa hizmet etme ve topluma olumlu katkılarda bulunma konusunda iddialı hedeflere sahip olmaya teşvik eder. Müslümanlar, hayırseverlik, sosyal refah ve topluluk geliştirme faaliyetlerine aktif olarak katılmaya teşvik edilir. Başkalarına hizmet etme hırsı, şefkat, empati ve ihtiyacı olanların acılarını hafifletme arzusunu yansıtır.
Liderlik Hırsı: İslam, Müslümanları topluma hizmet etme ve adaleti koruma niyetiyle liderlik ve otorite pozisyonlarına talip olmaya teşvik eder. Müslümanlar liderlik becerileri geliştirmeye, sorumluluk almaya ve adil ve eşit bir toplumu şekillendirmeye aktif olarak katılmaya teşvik edilir. Liderlik hırsı, olumlu değişim getirmenin ve İslam’ın değerlerini teşvik etmenin bir yolu olarak görülüyor.
Allah’ın hükmüne güvenin: Hırs ve inanç teşvik edilirken, İslam nihai başarının ve hırsların yerine getirilmesinin Allah’ın elinde olduğunu öğretir. Müslümanlar, Allah’ın hükmüne güvenmeye ve tüm çabalarında O’nun rehberliğini ve yardımını aramaya teşvik edilir. Hırslarının İslam’ın öğretileriyle uyumlu olması ve alçakgönüllülükle ve Allah’ın desteğine güvenerek takip edilmesi gerektiğini anlarlar.
İslam’da inanç ve hırs el ele gider. Müslümanlar, inançlarında güçlü bir inanç sahibi olmaya, salih amellerde hırslı olmaya, ilim aramaya, insanlığa hizmet etmeye ve topluma olumlu katkılarda bulunmaya teşvik edilir. Ancak bu hırs, samimiyet, alçakgönüllülük ve İslam’ın öğretilerine bağlılıkta kök salmalıdır. Müslümanlar, İslam ilkelerinin rehberliğinde inanç ve hırslı arayışlarla, hem dünyevi hem de manevi alemlerde başarı ararken, amaçlı ve tatmin edici hayatlar sürmeye çabalarlar.