Paylaş
İslamda kıraat nedir? Kısaca
Question
Kıraat ne demek kısa bilgi
Kıraat etmek ne demek? Dört (4) Mezhebe göre kıraat’in hükmü
Kıraat sözlük anlamı: Sözlükte kıraat, okumak demektir.
Namazda kuran nasıl okunur?
Namaz kılanın, kıyamda iken, kendi işiteceği şekilde, harflerini belli ederek Kur’ân-ı Kerîm âyetlerinden bir miktar okuması namazın rükünlerinden olup, farzdır. Ancak, okunması gereken asgari miktar, hangi rekatlarda farz olduğu ve imama uyan için de farz olup olmadığı konusunda Hanefi mezhebi ile diğer üç mezhep arasında farklılıklar vardır.
a- Hanefî mezhebi:
Nafile namazlar ile vitrin ve iki rekatlı farz namazların her rekâtında kıraat farzdır. Dört veya üç rekâth farz namazların ise herhangi iki rekâtında kıraat farzdır. Ancak bu farz namazlarda kıraatin ilk iki rekatta bulunması vacip hükmündedir. Bu yüzden, bu ilk iki rekâtta kıraatin kasten terkedilmesi mekruhtur. Sehven terkedilmesi ise sehiv secdesini gerektirir[37]. Bu durumda, farzların diğer rekatlarında Fatiha sûresinin okunması, tercih edilen görüşe göre vaciptir. Başka bir rivayete göre ise farz namazların üçüncü ve dördüncü rekatlarında kıraat caiz olduğu gibi teşbih veya üç teşbih miktarı susmak da caizdir. Ancak kıraat daha faziletlidir. Burada Fâtİha’nın okunması ise sünnettir.
Namazda kıraatin farz olan miktarı, Ebû Hanîfe’ye göre, her rekatta kısa da olsa en az altı harfli bir âyettir. “Sümme nazar”, “lem yelid ” âyetleri gibi. Ebû Yusuf, İmâm Muhammed ve Ebû Hanîfe’den başka bir rivayete göre bu miktar kısa üç âyet veya üç âyet miktarı uzun bir âyettir. İhtiyata uygun olan budur.
Kıraatin farz oluşunun delili âyet ve hadislerdir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun” (Müzzemmil 73/20). Burada mutlak emir vardır ve bu vücub (emredilen işin farz olduğunu) ifade eder. Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur: “Kıraatsız namaz (geçerli) olmaz” (Müslim, Salât, 42; Ebû Dâvud, Salât, 132, 167).
Yukarıda anılan âyet namazda mutlak olarak Kur’ân okumayı emrettiğinden, Kur’an adını taşıyan en az okuyuşla kıraat vecibesi gerçekleşmiş olur.
Namazda Fâtiha’yı okumak vaciptir. Fatiha terkedilse, namaz mekruh olmakla birlikte sahihtir. Hz. Peygamber’in; “Fâti-ha’yı okumayanın namazı (geçerli) olmaz” (et-Tirmizî, Mevakît, 69; Dârimî, Salât, 36) hadisi Hanefi müctehitlerince, “Fâtihasız namazın fazileti yoktur” anlamında yorumlanmıştır.
İmama uyan cemaatın Kur’ân okuması gerekmez. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Kur’ân okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki merhamet olunasınız” (ei-A’râf 7/20/,}. Âyet namazda dinlemeyi ve susmayı emretmektedir. Dinlemek açıktan kıraat yapılan namazlara mahsustur. Susmak ise hem gizli, hem de açık okunan namazları içine alır. Bu yüzden, namazda imama uyanın açık okunan namazlarda da, gizli okunan namazlarda da susması vaciptir.
Bir âyetten başkasını okumaya gücü yetmeyen kimse, bu âyeti Ebû Hanîfe’ye göre bir kere okur. Ebû Yusuf ve İmâm Muhammed’e göre ise bir rekatta üç kere tekrar eder. Ancak üç âyet okumaya gücü yeten kimse, bir âyeti üç kere tekrar edemez.
Bir harften veya bir kelimeden İbaret olan bir âyetin, meselâ; “Nün” ve “Müdhâmmetân” âyetlerinin okunması sağlam görülen görüşe göre yeterli olmaz. Çünkü bu kıraat sayılmaz.
Âyetü’l-kürsî gibi uzun bir âyetin bir kısmını bir rekâtta, diğer kısmını da devamı rekatta okumak, sağlam görülen görüşe göre yeterli olur, çünkü bunlar kısa üç âyete denk sayılır.
b- Hanefi mezhebi dışındaki üç mezhep (Şafii, Maliki, Hanbeli):
Fakihlerİn çoğunluğuna (Hanefilerİn dışındaki üç mezhebe) göre kıraatin asgari miktarı her rekatta Fatiha sûresinin okun-masıdır. Bu bilginler yukarıda anılan Fatiha ile ilgili hadisi ve benzer anlamlardaki hadisleri {msl. et-Tirmizî, 115, 116; İbn Mâce, İkame), “Fatiha okunmazsa namaz geçerli olmaz” şeklinde yorumlamışlardır. Bu mezheplerde kıraat, imam ve yalnız başına kılan için farz olduğu gibi sessiz namazlarda imama uyan için de farzdır. Sesli namazlarda da, Şafiî mezhebine göre, imama uyan kişinin Fâtiha’yı okuması gerekir. Mâlikî ve Hanbeli mezheplerine göre sesli namazlarda cemaat okumaz, dinler (Ahmed b. Hanbel’e göre Fâtiha’yı hem dinlemesi, hem imam ara verdiğinde ayrıca okunması daha iyidir). Ayrıca, Şafiî mezhebine göre Fatiha sûresinden bir âyet olduğu İçin, besmelenin okunması da bu mezhebe göre farzdır, çünkü kıraatin bir parçasıdır.
İslâm bilginleri, kıraat farizasının ancak Kur’ân-ı Kerîm’in arapça olarak (aslına uygun şekli ile) okunması halinde yerine getirilmiş olacağı görüşündedirler. Zira Kur’ân-ı Kerîm’in “arapça” olarak indirilmiş olduğu birçok âyette vurgulanmıştır. Her ne kadar arapça okuyamayacak kişiler için Ebû Hanîfe’nin başka dilden kıraate cevaz verdiği nakledilmiş ise de, bir rivayete göre kendisi bu görüşünü daha sonra değiştirmiştir. Bu fetva ile ilgili açıklamalar ve etrafında cereyan eden tartışmalar bir yana, İslâm bilginlerince öteden beri kıraatin arapça olması gereği üzerinde önemle durulagelmiştir. İslam ansiklopedisi
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
İslam’da kıraat, Kur’an-ı Kerim’in doğru bir şekilde okunması ve okunma biçimidir. Kıraat, hem harflerin doğru telaffuzu hem de Kur’an’ın tilavetine uygun bir şekilde okunmasını ifade eder. Bu, farklı okuma yöntemleri ve kurallarıyla, Kur’an’ın doğru anlaşılması ve korunması için büyük önem taşır. Kıraat, özellikle İslami ilimlerde önemli bir alan olup, yedi kıraat (es-Seb‘a) olarak bilinen temel okuma tarzlarına dayanır.