Paylaş
İslamda rüyalar kaç türlüdür?
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
RÜYALAR KAÇ TÜRLÜDÜR? RÜYA ÇEŞİTLERİ
Her rüyaya itibar edilir mi?
Rüya ilmi, âlemin başlangıcından beri devam edegelen bir ilimdir Nebi ve Resuller (s.a.v.) daima onu kabul ederek onunla amel etmişlerdir. Hatta Nebilerin rüya ile verdikleri haberler, rüyalarında Allahu Teâlâ ta-rafından kendilerine vahyedilen şeylerdir. Resulullah (s.a.v.)’dan önceki ilimlerde, rüya ilminden başka şerefli bir ilim yoktur. Bazı mülhidler rüyayı iptal etmek maksadiyle diyorlar ki; uyuyanın rüyada gördüğü tabâyi-i erbaa’dan kendisine galip gelen şeydir. Şöyle ki, insana sevda galip ise, rüyada; kabir, korkunç ve şiddetli siyah şeyler görür. Eğer safra galip ise, ateş kandil ve nebati boyalarla boyanmış sarı şeyler görür. Eğer balgam galip ise, su, ırmak, dalga ve beyaz şeyler görür. Eğer dem galip ise, şarap, güzel kokulu otlar, tanbur, santur ve düdük gibi çalgı aletleri görür. Mülhidlerin bu şekilde iddia edip ve anlattıkları, rüya çeşitlerinden biridir. Fakat rüya sadece ona yönelik değildir. Zira biz kafi olarak biliyo-ruz ki, rüyanın çeşitlerinden bazısı da nefsin kendi kendine konuşmasın-dan meydana gelir ki, bu üç nevi rüyadan en sahih de budur. Tabiatların galebesiyle hasıl olan rüya, kaya ve evharndan ibaret karma karışık şey-lerdir. Onlar “edgâs” denmesinin sebebi, karmakarışık olmalarından bü-yük, kırmızı, yeşil, yaş ve kuru olarak yerden toplanmış ve demet edilmiş bir takım otlardır ki, Cenab-ı Hakk: “Eline bir demet sap al da onunla vur. Yemininde durmazlık etme (dedik)” buyurmuştur. (Sâ’d Suresi a. 44) Bundan sahih ve sadık rüyalarla karmakarışık (edgası ahlam) olan ya-lancı rüyalar arasında fark meydana çıkmış olur. Hakikatte bunların hep-si uyku halinde görülen şeylerdir. Ancak biraz önce anlatılan şekil ve gö-rünümler ruh-i akliden aşağıya iniyorsa bunlar rüyadır. Eğer uyanıkken mütehayyilen hayal ve hafızaya bıraktığı görüntü ve olaylardan alınmış ise buna edgas-ı ahlam (karmakarışık) rüyalar ismi verilir. Bazı rüyalar sarih ve aşikar olduğundan tabire muhtaç değildir.
Bundan dolayı sahih hadiste gelmiştir ki rüya üç türlüdür.
- Allah tarafından,
- Melek tarafından,
- Şeytan tarafından Allahu Teâlâ tarafından olan rüyanın tabire ihti-yacı yoktur. Melekten olan rüya tabire muhtaçtır. Şeytandan olan rüya ise edgas-ı ahlamdır.
Yani tabiri olmayan karmakarışık rüyalardır. Tabir ilmi büyük bir ilim. dit. Bu ilim vasıtasıyla nefiste bulunan tahayyülat la gaybi işler arasında olan münasebetler bilinir. Tabir yapılmakla birinci şık olan neslin tahay. vüllerinden ikinci şık olan umur-gaybiyeye geçiş olur. Insanın bir kasım hallerine veya insanın dışında meydana gelecek olan hadiselere, görülen şeylere istidlal yapilir.
Bu ilmin faydası bizzat rüyayı görene aittir. Çünkü onun ya gelecekte můjdelenmesine veya korkutulup bir kısım işlerden çekinmesi ve kaçın- masını gerektiren seylere işaret yapilır. Bu iki hal ile de rüyayı gören kişinin faydasınadır.
Allah Teala kulunu her vesile ile ikaz edip dogru yolda olmasını iste miştir. Bunu gerek peygamberler göndererek, gerekse kainatta cari olan birçok hadise ile kullarını düşünmeye ve dogru yolu bulmaya teşvik et miştir. Işte bunlardan biri de rüyadır. Rüyayı kabul etmeyenler zaman za man ola gelmiştir. Fakat bunun ilmi ve akli bir izahı yoktur. Çünki eger rüyanın asti olmasa idi, Allahu Teala bu rüyayı insanda lüzumsuz ve fay dasız olarak yaratmazdı. Çünkü Allahu Teala lüzumsuz ve faydasız şeyle. ri yaratmadan münezzehtir.
Rüya, bazı psikologların dedigi gibi, şuuraltımıza sıkışan bir kısım duygu ve düşüncelerimizin uykuda iken tezahürlerinden ibaret degildir. Belki bu karmakarışık rüyalara ait bir hususiyet olabilir ki, bunlara da batıl rüya denilir.
Batıl rüyaları bazı alimler yedi kısma ayırmışlardır:
1- Nefsin arzu ve isteğine uyularak görülen rüyadır. Kırk nefsin arzu sundan meydana gelen rüya şunun gibidir ki, insan kendisini rüyada sev. digi ile görür, veya bir şeyden korkar da onu görür, yahut aç olduğu için bir şeyler yedigini, ya da midesinin dolu oluşundan kustugunu, bazen de güneş altında uyudugundan kendisini yanmış bir ateş içinde veya uzuvlarında olan bir agn sebebi ile kendisine azap edildigini görür. 2. Gusto icap ettirecek rüyadır ki, onun için dahi tevil yoktur.
3- Şeytan tarafından mü’minin korkutulması için gösterilen rüyadır. Onun insana hiçbir zararı yoktur.
4- Cin ve insan sihirbazlarının gösterdigi rüyadır ki, rüya sahibini zah mete ve sikıntıya sokar. Bundan rüya sahibi hakiki zarar görmez.
5- Şeytanın bizzat gösterdigi rüyadır ki, bu da rüyadan sayılmaz. 6- Çeşitli sikıntılardan ötürü, insanın tabını hasıl ettigi rüyalar. Çok yiyen insan midesi doluyken uyudugunda görecegi sıkıntılar. Çok tuzlu yiyenin sulak yerlerde dolaşması gibi.
7-Rüyayı görenin önceden başından geçmiş olan önemli bir kısmı va- kaların yeniden görülmesi gibi bunların da bir kıymeti yoktur.
Biz hem sadik rüyayı hem de diger rayaları tanitmaya çalışacagi ki kişi gördügü rüyanın mahiyetini kendisi de birazeik bilsin. Batıl rüyalan ve kısımlarını zikrettikten sonra şimdi de sadik rüya ve mahiyeti hakkında bilgi verelim Sadık rüyalar hakkında Islam Ansiklopedisi’nde şu malamat veril- mektedir:
“Rüyay- sadika çok farklı bir rüyadır, O, dogrudan dogruya insanın mahiyetindeki rabbani latiflere goroten alemle baglanan ve o alemde dolaşan duyguların kapanıp durmasıyla, galp alemine karşı bir münase- bet bulur, bir pencere açar. O pencere ile vukua gelmeye hazırlanan ha. diselere bakar ve Levh-i Mahfuz’un cilveleri ve kader mektuplarının nü- muneleri nevinden birisine rast gelir. Bazı hakiki olaylar görülür. O za man rüya görenin hayali ise kanser ve gördügü gerçeklere kendi yaşama biçiminde var olan varlıklann suretlerini giydirir. Bu rüyaların bazıları da kasmen tabirle oldugu gibi çıkar. Peygamberimiz (s.a.v) Efendimizin nü- büvvet gelmeden önce gördüğü bütün rüyaların oldugu gibi çıktığı sag. lam rivayetlerle bilinmektedir.
Sadık rüya, hiss-i kablel-vuku (Sezgi gücü’nün fazla gelişmiş olması dir. Sezgi gücü, istisnasız bütün insanlarda ve hatta birçok hayvanlarda vardır. Hepsinden daha önemlisi, sadık rüya göstermektedir ki, en küçük olaylar bile, vukua gelmeden önce hem Cenab-1 Hakk (c.c.) tarafından bi linmektedir, hem de kaydedilmiştir, takdir edilmiştir. Demek ki tesadüf yoktur, hadiseler başı boş değil ve olaylar intizamsız cereyan etmiyor.”
Hak ve sadık rüya beş bölümde incelenecektir:
1-Zahir olan sadık rüyalar. Bu gibi sadik ve zahir rüya nübüvvetten bir haberdir. Nitekim Cenab-ı Hakk fetih suresinin 27. ayetinde şöyle buyur muştur: “Andolsun ki, Allah Resulünün gördügü rüyanın hak oldugunu tasdik etmiştir. Inşallah (hepiniz) -emniyet içinde, (kiminiz) başlarınızı tray ettirerek, (kiminiz saçlarınızı) kisaltarak korkusuzca mutlaka Mes cid-iharama gireceksiniz. Fakat (Allah) sizin bilmediginizi bildi de ondan önce yakın bir fetih yaptı.”
Bu ayet-i kerime Peygamber Efendimiz’in Hudeybiye seferine çıkışla onda gördüm bir rüya münasebetiyle nazil olmuştu. Efendimiz, rüyala ninda görmüşlerdir ki, kendisi ve ashabi asla korkuları olmadığı halde, emniyet içersinde Mekke’ye giriyorlar ve Kabeyi tavaf ediyorlar, kurban larını kesiyorlar, bazısı başlarını traş ediyor ve bazısı da saçlarını kesiyor lar. Resulullah Efendimiz bu rüyada rüya meleginin dahli ve tavassutu ol maksızın bizzat Allah tarafından müjdelendirilmiştir.
Peygamberimizin bu rüyası, Hudeybiye’ye çıkıldığı o yıl Mekke’ye giremeyip Medine’ye dönünce münafikların dedikodusuna sebeb olmuştu da Allahu Teala peygamberin rüyasım dogrulamış ve arkasından da fethi müjdelemişti. Sadık rüyanın ikinci misalini de Kur’an-ı Kerim Hz. Ibrahim (a.s) dan vermektedir. Hz. Ibrahim’in gördügü rüyanın da tevil ve tabire ihtiyacı yoktu. O da görüldügü gibi aynıyla zuhur etti, Bu rüya ile alakalı ayetler şöyledir:
Artık o (Hz. Ismail) yanında koşmak çağına gelince (babası) “ogulca gizım, dedi, ben seni rüyamda bogazlıyorum görüyorum Bak artık ne düşünürsün. (Ogluy dedi: “Babacıgım, sana edilen emir ne ise yap. In şallah beni sabredenlerden bulacaksın.”
Ne zamanki bu suretle ikisi de (Allah’ın emrine) ram oldular, (Ibra- him) onu aln üzere yıktı. Biz ona: “Ya Ibrahim, rüyana sadakat gösterdin. Şüphesiz ki, biz iyi hareket edenleri böyle mükafatlandırırız.” Diye nida ettik. Gerçekte bu apaçık ve kat’i bir imtihandı. (Es-Saffat suresi, ayet 102-106.)
Bu âyet-i kerimelerle anlatılan rüya hadisesi şöyle olmuştur. Hz. Ibra him (a.s) üç gün üst üste rüyasında oglunu kurban etmesi gerektigi ken disine bildirilmişti.
Birincisi kurban bayramının iki gün önceki terviye gecesi idi ki, bir ses ona: Cenab-ı Hakk oglunu bogazlamam emrediyor, demişti. Ibrahim (a.s.) sabaha çıkınca bunu Allah’tan mi, şeytandan mı geldigine tereddat etti. Akşam oldu rüya yine aynı ses aynı emri verdi. O vakit anladı ki, bu rüya Hakk’tandır. Üçüncü akşam da bu tekrar etmişti. Artık Hz. Ibra. him’in kanaatı büsbütün saglamlaştı. Bu üç güne sırasıyla şu isimlerin verilmesi bundandır: Terviye, arefe ve bayram. Yukarıdaki iki misalde de görüldügü gibi Allah’tan olan bu rüyaların tabire ihtiyacı yoktur. Aynen gördükleri gibi çıkmışlardır. Peygamberlerin dışında kalan insanların da böyle rüya görmeleri mümkündür. Buna dahi çeşitli kitaplarda birçok misaller verilmiştir. İleride bu rüyalara ait mi salleri Tarihte görülmüş rüyalar” adı altında birkaç tanesi verilecektir. 2. Şöyle bir salih rüyadır ki, Allahu Teala tarafından bir müjdedir. O rüya ile Allahu Teala rüya sahibinin işledigi veya işleyecegi bir şeyle kulu nu mujdeler. Batan da kulunun yapmasını istemedigi şeyden ötürü onu kurtaracak ve sakindıracak şekilde salih rüyalar gösterir. Bundan maksad kul kusurunu bilip dogru yola dönsun. Peygamber Efendimiz bir gün ashabina şöyle demişti: Sizin rüyanızda gördugünüz şeylerin en hayırlısı Rabbinizi, Peygamberinizi ve ana babanızı gormenizdir. Ashab: Ya Resulallah bir kimse rüyada Rabbini görebilir mi? diye sorunca Peygamberimiz: “Kisi rüyada Sultani görür, o da tabirde Rabbini görmekle tevil edilir. Canki sultan Allahtır ve kullan arasında hüküm verendir.”
3- Rüya meleginin gösterdigi rüyadır. Bu melegin adı sıddikun’dur. Bu melek Allahu Teal nin levh-i mahfuzunda ona gösterip ögrettigi ve il ham ettigi şeyleri rüya sahibine uyku esnasında getirip göstermesidir. Çünkü yer yüzünde mevcut olan her şeyin bir benzeri misal aleminde de mevcuttur.
4- Rüyayı memuzedir, yani hakikate işaret edilen rüyalardır. Bu rüya ruhlar aleminden olan rüyalardır. Bu rüya remizler vasıtasıyla temsil edi: lir. Meselä zehir görmenin zinaya remzen işaret etmesi gilsi. 5- Şöyle bir rüyadır ki, rüyanın şahidi ve rüyayı gören kendi nefsi ve gördügü mekanın delaletiyle sahih olur. Mesela bir insan rüyasinda mescidde tanbur çaldığını görürse, o kimse Allah’a döner, fuhşiyat ve kötüluklerden tevbe eder ve Allahı aşikare olarak zikreder. Bu insan da rüyasında hamamda Kur’an okurken kendisini görür, o da fuhuşta bulunur, kötü işler yapmada şöhret yapar. Zira hamamlar şey tanların cirit attiğı ve avret mahallerinin açıldığı yerlerdir. Oralata melek ler giremez. Dolayısıyla orada Kur’an’ın okunması hayra alamet sayıl maz
Mescitler ise şeytanların giremedikleri yerlerdir. Bundan dolayı me- kanların delaleti görülen rüyalarda önemli birer unsurdur. Cünüplük ve adet hali rüyaya ve sihhatine mani degildir. Dolayısıyla bu halde insanlar sahih ve sadık rüya görebilirler. Bundan başka bir Inunçaizin da rüyası dogru çıkabilir. Yusuf (as)’in tabir ettigi Misir meli- kinin rüyası buna misal verilebilir.
Çocugun rüyası da dogru çıkabilir. Hz. Yusuf’un rüyası ayette söyle anlatılıyor:
“Hani bir zaman Yusuf, babasına: “Babacigım demişti, ben (rüyada) onbir yıldızı, güneyi ve ayı gördüm, bunların bana secde ettiklerini gör. dum” demişti.” Hz. Yusul, ayette anlatılan bu rüyayı gördaga zaman ye di yaşında bir çocuktu, rüya nalih ve vak oldu.
Rüyanın en sadık seher vakti görülen rüyadır. Nitekim Hz. Ebu Sa- d’den Peygamber Efendimiz: “Raya’nın en dogrusu seherde görülen tu- yadır” buyurmuştur. Gündüz görülen rüyalar da en dogru olan raya lardandır. Hz. Caferi Sadik demiştir ki, rüyanın en dogrusu oglen vaktin de görülen rüyadır. Peygamberimiz, Hz. Cabir’in rivayetiyle şöyle buyur. muştur: Rüyanın en gerçegi gündüz görülendir. Zira Allah (c.c.) gündüz vaktini vahiyle bana tahsis etti” buyurmuştur.
Aynı insan tarafından farkli zamanlarda görülen aynı rüya tabirle çok farklı olabilir. Onun için görülen rüyaların zamanı, şekli, görüldügü mev. simi, hatta görüldügü günü oldukça önemlidir.
Böyle rüyalara bir iki misal verebiliriz: Rivayet edilir ki, bir adam Hz. Ebu Bekir’e gelerek söyle demişti. Ey Allahın Resulünün halifesi Rayada bania yetmiş agaç yapragı verildigini gördüm. Bunun tabiri nedir Hz Ebu Bekir “Sana yetmiş degnek vurulacak” diyerek rüyasını tabir etmiş ve ger çekten bir hafta sonra da o adama yetmiş degnek vurulmuştur ki, rüya nin tabirinin üzerinden henüz bir hafta geçmişti.
Bir sene sonra ayni adam yine aynı rüyayı görmüş ve tekrar Hz. Ebu Bekir’e gelerek yine aynı rüyayı gördügünü söylemiş ve yine tabirini iste mişti. Bu defa Hz. Ebu Bekir ona “Senin eline yetmişbin dirhem para ge çecek.” demekle rüya sahibi hayret ederek Hz. Ebu Bekir’e: Ya emirel mu’minin geçen sene bu rüyayı gördüm bana yetmiş degnek ile tabir et- tiniz ve öyle de vaki oldu. Bu sene ise aynı rüyayı yetmiş bin dirhem ile tabir buyurdunuz. Bunun manası nedir, demiş “Hz. Ebu Bekir ise rüyayı gören adama geçen sene rüyayı gördügün zaman agaçların yaprakları dökülüyordu onun için o rüyayı öyle tabir ettim. Ama bu sene sen rüyayı górdügünde agaçlarda yeni yapraklar oluşuyordu. Bunun için de bu rü- yanı böyle tabir ettim” demiştir. Çok geçmeden tabir edilen bu rüya da aynen çıkmıştır. Ve adamın eline yetmiş bin dirhem geçmiştir.
Rivayet edilir ki, bir kadın Resulullah Efendimizin huzuruna gelerek “Ya Resulallah rüyanda evimin diregini kırılmış gördüm” deyince, Pey. gamber Efendimiz “kocanız yolculuktan dönecek buyurdular. Gerçek ten de seferde olan kocası evine döndü.
Aradan bir müddet geçtikten sonra kocası evde iken aynı kadın aynı rüyayı görerek yine Resulullah’a rüyasını anlatmış, bu defa da aldigi ce vapla kocasının vefat edecegi peklinde tabir edilmişti. Tabir edildigi gibi rüya aynıyla zuhur etti ve kadının kocası vefat etti:
Evvelki rüyada kocası gurbette oldugu, ikinci rüyada ise evde oldugu cihetle iki aynı zamanda ve pozisyonda görülen aynı rüya tabirleri de ayı ayrı olmuştur.
Bu mevzu ile alakalı enteresan bir tabir daha kaydedecegim. Rivayet olunmuştur ki, bir şahıs bir tabirciye gelerek “rüyamda incir yedigimi gordam dediginde, tabirci, “her bir incire bedel bir sopa yiyecelain” co cevabını vermişti ve öyle de olmuştu. Rüyayı gören bir müddet sonra aynı royayı görüp tekrar ayni tabirciye giderek yine tabirini sormuş, bu defa da tabirci “agzında ve vücudunda Incir sayısı kadar çıban çıkacak demis ve yasi aynıyla zuhur etmişti.
Aynı şahıs aynı rüyayı yine gördü ve ayni tabirciye gelmek üzere kapı dan cikinca evinin önünde bir kese alun buldu. Tablrciye vardı ve tabirci rüyasını şöyle tabir etti: “Yediğin incirler miktarınca eline altın geçecek.” rüyayı gören taaccub etti ve dedi ki, bu rüyayı bundan üçtür götürüyo- rum. Oçünün tabiini farkli farklı yaptınız hepsi de aynen çıktı, bu nasıl oluyor? deyince, tabirci:
Birinci de incir agaclan yaprakları dökmüştu ve sopa olmuşlardı. Onları yemek sopa yemekti. Ikinci de ise incir agaçlan henüz tomurcuk açmamıştı, bunu da çıbanla tabir ettim Oflinctlye gelince incitlerin ol- gunlaştıgi bir zamanda görmüşsünüz. Bu da altındır ve altın ile tabir et tim. Rüyayı gören hem biraz önce evden çıkarken zaten tabir tahakkuk etti, bir kese altın buldum, deyince rüyayı tabir eden şahis: Altınları ben kaybetmiştim, sana hibe veriyorum, helal olsun. Böylece üç aynı rüya aynı zamanlarda fakat aynı adam tarafından gorülmelde beraber tabirleri farklı farklı olmuştur. Eski zamanlarda görülmüş ve büyük alimler tarafından tabir edilmiş bir kasım rüyalardan misaller vermek istiyorum. Bir kimse büyük alim ve büyük tabirci Ibn Sirine gelerek diyor ki, “Ya Imam! Bir kimse rüyasında yumurtalar bay tarafından kınp beyazlarını alarak sarılarını görmüş, bunun tabiri nasıldır”.
Ibni Sirin diyor ki, “git rüyayı göreni buraya getir kendisine tabir ede: yim.” Rüyayı gören sahıs israrla: “Siz bana tabir ediniz ben ona anlatırım diyor. Fakat tabirini ogrenemeyince görenin kendisi oldugunu söylüyor. Bunun üzerine ibni Sirin iyice tahkik edip gerçekten rüyayı görenin ken disi oldugunu ögrenince yanlarında bulunan insanlara diyor ki: “Biriniz gidip polis getiriniz, bu adam kelen soydugunu söylüyor. Bunu polise teslim edelim Durumunun ciddiyetini gören adam: “Ben bu kota işi bir daha yapmamaya tevbe ettim. Ne olur beni bırakınız” diyerek yalvardı ve Ibni Sirin de bir daha yapmamak Üzere söz aldıgı bu şahsı bıraktı. Yine Halep ulemasından Şeyh Sadettin ed-Darir’e birisi yaklaşıp: “Rüyamda ayaklarımn üstüne kadar çıkan ateş içinde yürüdügümü gördüm. Tabiri nedir? diye sorunca ed-Darir,”lyice yanıma yaklaş tabirini yapa yım” diyerek, rüya sahibinin yanına yaklaştırdı ve ona sarılarak etraftaki lere bagırmaya başladı. Bu adamı polise teslim ediniz. Çünkü bu şahis mescid ve camilerden ayakkabı çalan birisidir. Ayakkabıları çalınan in sanlar da gelsin bundan ayakkabılarını alsınlar.” deyince adam ayakkabı hirsiz oldugunu itiraf etti.
Ezan-ı Muhammedi’nin doğuşunun da bir sadık rüya ile oldugunu belirtip hadiseyi nakletmede fayda vardır.
Efendimizin huzurunda istişareler yapılıyor. Namaz vakitlerinde in sanların mescide çalma şekli üzerinde duruluyordu. Herkes fikrini be lirtiyor, fakat fikirler hüsnü kabul görmüyordu. Derken müzakereler uza yıp gitti ve birgün Abdullah bin Zeyd (ta.) bir rüya gördü.
Rüyasında, iki kişi gökten inip abdest aldılar. Biri ezan okudu ve ka. met getirdi. Digeri de, imam oldu. Namaz kıldilar. Ondan sonra da gökle re yükselip gittiler.
Abdullah bin Zeyd ertesi sabah, efendimize rüyasinı anlatti, Ashabı ile oturan Peygamberimiz buyurdu ki: -O gördüğün melek ne dedi? Abdullah bin Zeyd cevaben:
O melek, iki elini kulagına koyup: “Allahu Ekber, Allahu Ekber, Alla hu Ekber, Allahu Ekber, Eshedü en là ilahe illallah, Eşhedü en la ilahe il lallah, Eşhedü enne Muhammeden Resulullah, Eşhedü enne Muhamme den Resulullah, Hayyealessalah, HayyeAlessalah, Hayyealelfelah, Hayye. alelelah, Allahu Ekber, Allahu Ekber LA llahe Illallah… diye tarif etti…
O sırada gelen Hz Ömer de bir rüya gördügünü söyleyip rüyasını an latinca, onun da aynı sözleri tekrar ettigini gördüler. Ashabdan birkaç ki și daha gelip, gördükleri rüyayı anlatınca, hepsinin aynı rüyayı görmüş oldukları anlaşıldı. Peygamber (sav) Efendimiz:
-“O ezan okuyan kardeşim Cebraildir. Namaz vakitlerini ögretti. Digeri de, Mikaildir, Imam olup namaz kıldılar.” buyurdu.
RUYA TABİRLERİ ANSIKLOPEDISI
Answers ( 6 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Görülen rüya ne olursa olsun onunla amel etmek doğru değildir şu anda. Hayırlı bir rüya ise onu anlatmakta bi sorun yoktur. Görülen kötü rüyaları ise bir başkasına anlatmak doğru değildir. Doğru olan ise; onu hayra yormaktır.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Rüya tabiri
Rüyamda ablam hamileydi ve doğumhanede doğum yapıyordu. Bebekler ikizdi. Biri kız biri erkek bekliyorduk. Doğum anında ikisininde erkek olduğunu anlıyorduk ve çok üzülüyorduk. 2 erkek zor olur diye. Bebeklerden biri ölüm doğuyordu biri sağ. Ölmesine seviniyoduk. Zaten zor olur diye. Huzurlu uyandım çok merek ediyorum tabirini. Teşekkürler.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
ruyamda ludovico teknigine maruz kaliyorum
2 gun oldu bu sorunu yasayali ruyamda ellerim bagli buyuk bir ekrandan siddet iceren videolar goruyorum ve pisikolojimi bozmak uzere cunki uyuyamiyorum eger bu konu hakkinda bilgili birileri varsa cevaplayabilirmi. Onceden tesekkurler.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Rüyamda bilgisayar in patlayacagini öğrenip dışarıya kaçtık,daha sonra ev yanmaya başladı ama sadece çok ufak bir kısmı yandi
Rüyada evimizin bilgisayarin patlamasıyla yangın oluşacağını düşünüp kaçmak ama evin tamamı yanmiyor
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Rüyada Hadım edildigimi gördüm
Selamün Aleyküm ve Hayırlı Geceler
Rüyada kendimi Hadım edildigimi gördüm tam hatırlamıyorum eşim tarafindanmi yoksa eşimmi Hadım edin dedi mi ama resmen kan kaybediyorum ve beni hastaneye götürün diye yalvarıyorum eşime ve anneme bir türlü hastaneye götüren yok tam kan kaybından öleceğimi hissettim korkudan uyandim ve bir baktımki cenabet olmuşum ve uyandığımda resmen korktum ve kendi kendime bu nasıl bir rüya idi diye sordum
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
RÜYA TABİRİ
Rüyamda sevgilimle beraber yolda giderken bir anda karşımızda yer seviyesinin altından çok üstüne kadar inşaat halinde bir gökdelen vardı.Arabayla farkına varmayıp yanlışlıkla yol seviyesinden yer altına düştük.O sırada bana kemerini çıkart rahat ol hiç bir şey olmayacak dedi.Düştükten sonra bayılmışım.Ayıldığımda ise ne sıyrık ne yara hiç bir şey yoktu gerçekten ikimizde sapa sağlamdık.
İnternette bu rüyama karşılık bir sürü farklı yorum vardı fakat hiç birine güvenemedim.Size güveniyorum.Şimdiden teşekkürler.