Paylaş
İslamda Sihir, Büyü ve Cin tedavisi
Question
SİHRİN TEDAVİSİ
Kur’an ve sünnet’e göre Sihir, büyü ve cin tedavisi
Sihrin İlâhi Tedavisi İki Kısımdır:
Birinci Kısım: Meydana gelmesinden önce sihir den korunmak.
Bu ise şunlarla mümkündür:
1- Üzerimize farz olan bütün farzları yerine getirmek, bütün haramlardan kaçınmak ve bütün günahlar dan tövbe etmek.
2- Çokça Kur’ân-ı Kerim okumak. Öyle ki kendisi için her gün bunu alışkanlık haline getirmeli.
3-Dualar, İhlas, Felak, Nas sureleri ve dinimizde gelen dualarla Allah’a sığınmak. Bu dualardan bazıları şunlardır:
الله الذي لا يضر مع اسمه شيء في الأرض ولا في
«بشم
السّماء وهو السميع العليم»
“Bismillâhil-lezî lâ yadurru me’asmihî şey un fil erdi ve lá fis-semâ i ve huves-Semi’ul-Alîm.”
“Semada ve yeryüzünde O’nun ismi ile beraber hiçbir şeyin zarar vermediği Allah’ın adıyla. 0, hakkıyla işiten ve bilendir.”
Bu, sabah ve akşam üç defa söylenir.
Her farz namazın ardından, uyumadan önce, sabah ve akşam Âyetl-Kürsi’yi okumak.” Sabah, akşam ve uykudan hemen önce İhlâs, Felak ve Nas surelerini üçer kere okumak.
((لا إله إلا الله وحده لا شريك له، له الملك، وله الحمد،
وهو على كل شيء قدير»
“Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehul mulku, velehul-hamdu, ve huve ‘alâ kulli şey’in kadîr”
“Allah’tan başka hakkıyla ibadet edilecek başka bir ilah yoktur. O tektir ve O’nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’nadır. O, her şeye kadirdir.”
Bu sözü her gün yüz defa söylemek.
Sabah ve akşam zikirlerine, beş vakit namazın arkasından okunan zikirlere, uyumadan önceki zikirlere, eve girme ve çıkma duasına, arabaya binme duasına, mescide girme ve çıkma dualarına, tuvalete girme ve çıkma duasına, bir belaya uğramış kimse görüldüğünde yapıla cak duaya ve bunun gibi dualara devam etmek. Bunların bir çoğunu durum, münasebet, mekân ve vakitlere göre “Hisnul-Muslim” adlı son bölümde zikrettik. Hiç şüphe yok ki, bütün bunlara devam etmek. sihir, göz değmesi (nazar) ve cinlerin musallat olmasını Yüce Allah’ın izni ile engel olan sebeplerdendir. Yine bütün bu dua ve zikirler, bu saydıklarımızın meydana gelmesinden sonra da en büyük tedavilerdendir.94 Mümkün ise sabah açken yedi adet “Acve” hurması yemek. Nitekim Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bununla alakalı şöyle buyur muştur:
«من اصطبح بسبع تمرات عجوة لم يضره ذلك اليوم سم
ولا سحر»
“Ker kim sabahleyin yedi adet “Acve” hurması yerse, o gün boyunca kendisine zehir ve sihir zarar vermez.”
Daha genel olanı, Medine’nin harem sınırları için deki hurmadan olmasıdır. Sahihi Muslim’de konu ile alakalı hadiste geldiği gibi.
Nitekim Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
«من أكل سبع تمرات مما بين لابتيها حين يصبح… ))
“Her kim Medine sınırları içindeki hurmalar dan sabahleyin yedi adet hurma yerse…”
İbnu Baz -Allah ona rahmet etsin- Medine sınırları dışında yetişen hurmalardan da yedi adet yiyen kimsenin aynı hadis kapsamına gireceğini söylemiştir.
İkinci Kısım: Meydana Gelmesinden Sonra Sihrin Tedavisi:
Bunun çeşitli tedavi yöntemleri vardır:
Birincisi: Dinen mübah olan yollarla yeri bilinir ise onun çıkarılıp yok edilmesi. Bu, kendisine sihir yapılmış bir kimse için yapılan en iyi tedavi şeklidir.
İkincisi: Şerî Rukye (Kur’ân’dan bazı sureler ve sünnetten dualar): Bunlar ise şunlardır:
Birincisi: Yeşil Sidir Ağacı’nın (Arabistan Kirazı) yedi yaprağını alır ve iki taş arasında veya benzeri bir şeyle ezer. Sonra gusletmesine yetecek miktarda üzeri ne su döker, sonra da içine şu âyetleri olur:
الله لا إله إلا هو الحي القيوم لا تأخذه سنة ولا نوم له ما في
السموات وما في الأرض من ذا الذي يشفع عنده إلا بإذنه يعلم ما بين أيديهم وما خلفهم ولا يحيطون بشيء من علمه إلا بما شاء وسع كرسيه السموات والأرض ولا يئوده حفظهما وهو العلي العظيم –
“Allâhu lâ ilâhe illâ huvel-hayyul-kayyûm. lâ te’huzuhû sine-tuv-velâ nevm. lehû mâ fis-semâvâti ve mâ fil-erd. men zellezî yeşfe’u ‘indehû illâ bi iz nih. ya’lemu mâ beyne eydÎhim ve mâ halfehum ve lâ yuhîtûne bi şey im-min ‘ilmihî illâ bimâ şâe ve si’a kursiyyuhus-semâvâti vel-erda velâ yeûduhû hifzuhumâ ve huvel-‘aliyyul-‘azîm.”
“Allah; O’ndan başka ilâh yoktur; diridir; ken di zâtiyle kâim-dir. O’nu ne bir uyuklama ve ne de bir uyku tutar. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadan, O’nun yanında kim şefâat edebilir? Onların önünde ve arkasında olan herşeyi bilir. O’nun ilminden kendisinin dilediği dı şında hiçbir şeyi kavrayamazlar. O’nun Kursi’si gök leri ve yeri kaplamıştır; onların gözetimi O’na asla ağır gelmez. O, çok yüce ve çok büyüktür.” (Bakara: 255)
وأوحينا إلى موسى أن ألق عصاك فإذا هي تلقف ما يأفكون * فوقع الحق وبطل ما كانوا يعملون * فغلبوا هنالك وانقلبوا صاغرين * وألقي السحرة ساجدين * قالوا آمنا برب العالمين •
رب موسى وهارون
“Ve evhaynâ ilâ Mûså en elgi ‘asake feizâ hiye telkafu mâ ye’fikún. Feveka’al-hakku ve betela mâ kânû ya melûn. Feğulibû hunâlike venkalebû sâğirîn. Ve ulkiyes-seharatu sâcidîn. Kâlû êmenna bi Rabbil ‘âlemîn. Rabbi Mûsâ ve Hârûn.”
“Bunun üzerine biz de Mûsâ ‘ya “asan, at” diye vahyetmiştik. İşte o zaman asâ, (bir yılan olmuş), onların uydurduklarını tutup yutmaktadır.” Böylece hak sabit, onların yapmış oldukları şeyler ise, bâtil olmuştu. Orada mağlûb olup küçük düşmüşlerdi. Si hirbazlar da secdeye kapanmışlardı. Demişlerdi ki: “Âlemlerin Rabbina îman ettik. Mûsâ ve Harun’un Rabbina…” (Araf: 117-122)
وقال فرعون التوني بكل ساحر عليم * فلما جاء الشحرة قال لهم موسى ألقوا ما أنتم ملقون * فلما ألقوا قال موسى ما جئتم به الشخر إن الله سيبطله إن الله لا يصلح عمل المفسدين * ويحق الله الحق بكلماته ولو كره المجرمون
“Ve kâle Fir’avnu’tûnî bi kulli sâhirin ‘alîm. Fe lemmâ câes-seharatu kâle lehum Mûsâ elkû mâ en tum-mulkûn. Felammâ el kav kâle Mûsâ mâ ci’tum bihis-sihru innallâhe seyubtilihû innallâhe lâ yusli hu ‘amelel-mufsidîn. Ve yuhikkul-lâhul-hakka bikeli mâtihî ve lev kerihel-mucrimûn.”
“Firavun ise, “bütün bilgili sihirbazları bana getirin’ demişti. Sihirbazlar gelince, Mûsâ onlara şöyle demişti: “Atacağınız şeyleri siz atın”. Onlar atınca Mûsâ: “Yaptığınız şey sihirdir; fakat Allah, elbette onu boşa çıkaracaktır. Allah bozguncuların amelini asla düzeltmez. Suçlu olanlar hoşlanmasalar bile, Allah, sözleriyle hakkı gerçekleştirecektir’ demiş ti.” (Yunus: 79-82)
وقالوا يا موسى إما أن تلقي وإما أن تكون أول من ألقى ” قال بل ألقوا فإذا حبالهم وعصيهم يخيل إليه من سخرهم أنها تسعى *
فأوجس في نفسه خيفة موسى ” قلنا لا تخف إنك أنت الأعلى وألق ما في يمينك تلقف ما صنعوا إنما صنعوا كيد ساحر ولا يفلح الساحر حيث أتى * فألقي السحرة سجدا قالوا آمنا برب هارون وموسى
“Kâlû yâ Mûsâ immâ en tulkiye ve immâ en nekû ne evvele men elkâ. Kâle bel elkû feizâ hibâluhum ve ‘isiyyuhum yuhayyelu ileyhi min sihrihim ennehâ tes’â. Feevcese fi nefsihî hîfetem-Mûsâ. Kulnâ lâ te haf inneke entel-e’lâ. Ve elgi mâ fi yemînike telkaf mâ sana û innemâ sana’û keydu sâhirin ve lâ yuflihus sâhiru haysu etâ. Fe elgiyes-seharatu succeden kâlû êmennâ bi Rabbi Hârûne ve Mûsâ.”
“Musa’ya da şöyle demişlerdi: Ey Mûsâ! Ya sen at, (marifetini göster) ya da ilk atan biz olalım.” Musa’da demişti ki: “Hayır, siz atın.” Bunun üzerine (onlar marifetlerini önce göstermişler), ipleri ve baston ları, sihirleri sebebiyle, Musa’ya sanki yürüyormuş gibi görünmüştü. Bu yüzden de Mûsâ, içinde bir kor ku hissetmişti. Biz de ona şöyle demiştik: “Korkma! Üstün gelecek olan sensin.” Sağ elindekini at da onla rın yaptıklarını yutsun. Onlar, sadece bir sihirbazın hilesini yaptılar. Sihirbaz ne maksatla gelirse gelsin, iflah olmaz.” (Mûsâ elindeki asasını atıp da âsâ yılan olup sihirbazların yaptıklarını yutunca) sihirbazlar secdeye kapanmışlar ve şöyle demişlerdi: “Harûn ve Musa’nin Rabbine iman ettik.” (Taha: 65-70)
قل يا أيها الكافرون * لا أعبد ما تعبدون * ولا أنتم عابدون ما أعبد * ولا أنا عابد ما عبدتم * ولا أنتم عابدون ما أعبد * لكم
دینکم ولی دین
“Kul yâ eyyuhel-kâfirûn. Lâ e’budu mâ te’budûn. Ve lå entum ‘âbidune mâ e’bud. Ve lâ ene ‘âbidum mâ ‘abettum. Ve lâ entum ‘âbidûne mâ e’bud. Lekum dinukum ve liyedin.”
“(Ey Muhammed! O kâfirlere) de ki: “Ey kâfirler! Ben sizin ibadet ettiklerinize ibadet etmem. Siz de benim ibadet ettiğime ibadet edecek değilsiniz. Ben asla sizin ibadet ettiklerinize ibadet edecek değilim. Siz de benim ibadet ettiğime ibadet edecek değilsiniz. Sizin dininiz size aittir; benim dinim de bana”…
* قل هو الله أحد * الله الصمد * لم يلد ولم يولد * ولم يكن
له كفوا أحده
“Kul huvel-lâhu ehad, Allâhus-samed, lem yelid ve lem yûled, ve lem yekul-lehû kufuven ehad.”
“(Ey Muhammed! O müşriklere) de ki: “O Allah birdir. Allah Samed’dir. (her şeyden müstağni, her şey O’na muhtaçtır).Doğurmamıştır; doğmamış tır. Hiç kimse (ve hiçbir şey) O’na denk değildir.”
قل أعوذ برب الفلق من شر ما خلق” ومن شر غاسق إذا وقب * ومن شر النفاثات في العقد * ومن شر حاسد إذا حسد *
“Kul e’ûzu bi Rabbil-felak, min şerri mà halak, ve min şerri ğâsigin iza vekab, ve min şerrin-neffâşâti fil-‘ukad, ve min şerri hâsidin izâ hased.”
“(Ey Muhammed!) De ki; “Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğünde gecenin şerrinden; düğümlere nefes edip büyü yapanların şerrinden ve hased ettiğinde de hasetçinin şerrinden, karanlığı yok eden sabah aydınlığının Rabbina sığınırım.”
و قل أعوذ برب الناس * ملك الناس * إله الناس * من شر الوسواس * الخناس * الذي يوسوس في صدور الناس * من الجنة
والناس –
“Kul e’ûzu bi Rabbin-nâs, melikin-nâs, ilâhinnâs, min şerril-vesvâsil-hannâs, ellezîyuvesvisu fi sudûrin nâs, minel-cinneti ven-nâs.”
“(Ey Muhammed!) De ki; “Cin ve insanlardan olup, insanların göğüslerine vesvese sokan o şeytan vesvesecinin şerrinden, insanların ilâhi, insanların hükümdarı ve insanların Rabbi olan Allah’a sığınırım.”
Bu söylenilen dualar suya okunduktan sonra bun dan üç defa içilir. Kalan su ile de gusledilir. Bununla da inşallah hastalık giderilmiş olur. Hastalık giderilene kadar bu işlemin iki veya üç kere tekrarlanmasında bir sakınca yoktur. Bu tedavi şekli birçok kereler tecrübe edilmiş ve Allah bununla fayda vermiştir. Bu, karısına karşı cinsel istek duymaması için yapılan sihirlerin bozulmasında iyi bir tedavi şeklidir.
İkincisi: Fatiha Suresi, Ayetel-Kürsi, Bakara Suresi’ nin son iki âyeti (âmener-Rasûlü), İhlas Suresi, Felak ve Nas Sureleri üç veya daha fazla okunarak sağ ele üflenir ve ağrıyan yerin üzerine mesh edilir.
Üçüncüsü: Sığınma ve Rukye Yapılacak Bazı Dualar:
أسأل الله العظيم رب العرش العظيم أن يشفيك
“Es elullâhel-‘azîm. Rabbel-‘arşil-‘azîmi en yeşfi yek.”
1- “Yüce Arşın Rabbi olan Allah’tan sana şifa vermesini dilerim.” Bu, yedi kere söylenir.
2- Hasta olan kişi elini bedeninde ağrıyan yere koyar ve üç kere “Bismillah” der. Sonra da yedi kere şu du ayı okur:
أعوذ بالله وقدرته من شر ما أجد وأحاذر
“E’ûzu billâhi ve kudretihî min şerri mâ ecidu ve uhazir.”
“Duyduğum bu rahatsızlığın ve acının şerrinden Allah’a ve O’nun kudretine sığınırım.”
اللهم رب الناس، أذهب البأس، واشف أنت الشافي، لا شفاء إلا شفاؤك، شفاء لا يغادر سقما
“Allâhumme Rabbin-nâs, ezhibil-be’se, veşfi enteş Şâfi, lâ şifâe illâ şifâuk, şifâen lâ yuğâdiru sekame.”
3- “Ey insanların Rabbi olan Allah’ım! Bu hasta nın hastalığını gider, ona şifa ver, Şâfi olan, hastala ra şifa veren ancak sensin. Senin şifandan başka ona şifa verecek kimse yoktur. Ona öyle bir şifa ver ki, hastalığından bir eser kalmasın.
أعوذ بكلمات الله التامة من كل شيطان وهامة، ومن كل عين لامة
“E’ûzu bi kelimâtillâhit-tâmmeti min kulli şeytâ nin ve hêm-metin, ve min kulli ‘aynin lâmmeh.”
4- “Her türlü şeytândan, her haşereden, dokunan her kötü gözden Allah’ın tam olan kelimelerine siginirim.”
أعوذ بكلمات الله التامات من شر ما خلق
“E’ûzu bi kelimâtillâhit-tâmmâti min şerri mâ halag.”
5- “Yarattıklarının şerrinden Allah’ın tam olan kelimelerine sığınırım.”
أعوذ بكلمات الله التامات: من غضبه، وعقابه، وشر عباده، ومن همزات الشياطين، وأن يحضرون
“E’ûzu bi kelimâtillâhit-tâmmâti min ğadabihî ve ‘ikâbihî ve şerri ‘ibâdihî ve min hemezâtiş-şeyâtîni ve en yehdurûn.”
6- “Allah’ın gadabından, cezalandırmasından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve yanımda bulunmalarından Allah’ın tam olan ke limelerine sığınırım.”
أعوذ بكلمات الله التامات التي لا يجاوزهن بر ولا فاجر، من شر ما خلق، وبرأ، وذرا، ومن شر ما ينزل من السماء، ومن شر ما
يعرج فيها، ومن شر ما ذرأ في الأرض، ومن شر ما يخرج منها، ومن شر فتن الليل والنهار، ومن شر كل طارق إلا طارقا يطرق بخير يا رحمن
“E’ûzu bi kelimâtillâhit-tâmmâtil-letîlâ yucâvizu hunne berrun vela fâcirun, min şerri mâ halaga ve berae ve zerae, ve min şerri mâyenzilu mines-semâi, ve min şerri mâ ya’rucu fîhâ, ve min şerri mâ zerae fil-erdi, ve min şerri mâ yehrucu minhâ, ve min şerri fitenil-leyli ven-nehâri, ve min şerri kulli târikin illâ târikan yetruku bihayrin ya Rahmân.”
7- “Yâ Rahmân! Allah’ın yarattığı, zürriyet hâlinde her tarafa saçtığı ve kusursuz meydana getirdiği şeylerin şerrinden, gökten inen ve oraya yükselen şeylerin şerrinden, Allah’ın yerde yarattığı ve yerden çıkan şeylerin şerrinden, gece ve gündüzün fitnelerinden, hayırla gelenler müstesna- meydana gelen hâdiselerin şerrinden, ne bir iyinin ne de bir kötünün kendilerini aşamayacağı, Allah’ın tastamam kelimelerine sığınırım.”
اللهم رب السموات السبع، ورب الأرض، ورب العرش العظيم، ربنا ورب كل شيء، فالق الحب والنوى، ومنزل التوراة والإنجيل والقرآن، أعوذ بك من شر كل شيء أنت آخذ بناصيته، أنت الأول فليس قبلك شيء، وأنت الآخر فليس بعدك شيء، وأنت الظاهر فليس فوقك شيء، وأنت الباطن فليس دونك شيء
“Allahumme Rabbes-semâvâtis-seb’i ve Rabbel erdi ve Rabbel-‘Arşil-Azim, Rabbend ve Rabbe kulli şey’in, fâligil-habbi ven-nevâ, ve munzilet-Tevrâti vel İncili vel-Kur’ân, e’ûzu bike min şerri kulli şey in ente êhizun binâsiyetihî, entel-Evvelu feleyse kableke şey un, ve entel-âhiru feleyse ba’deke şey un, ve entez zâhiru feleyse fevgake şey un, ve entel-bâtinu feleyse dûneke şey un.” ”
8- “Yedi göğün Rabbi, yerin Rabbi ve yüce Arşın Rabbi olan Allah’ım! Bizim ve her şeyin Rabbi olan, tohumu ve çekirdeği yaran, Tevrat, İncil ve Kur’âni indiren Allah’ım! Perçeminden tuttuğun her şeyin şerrinden sana sığınırım. Evvel sensin, senden önce hiçbir şey yoktur. Ahir sensin, senden önce hiçbir şey yoktur. Zahir sensin, senin üstünde hiçbir şey yok tur. Bâtin sensin, senden gayri hiçbir şey yoktur.”
« بسم الله أرقيك، من كل شيء يؤذيك، ومن شر كل نفس الله أرقيك» بسم أو عين حاسد، الله يشفيك،
“Bismillâhi ergîke min kulli şey in yu’zîke ve min şerri kulli nefsin ev ‘ayni hâsidin, Allâhu yeşfike, bismillâhi ergîk.”
9- “Sana eziyet veren her şeyden, her hasetçinin gözünden ve nefsinin şerrinden dolayı Allah’ın adıyla sana rukye yapıyorum. Allah sana şifa versin. Allah’ın adıyla sana rukye yapıyorum.”
«بسم الله يبريك، ومن كل داء يشفيك، ومن شر حاسد إذا حسد، ومن شر كل ذي عين»
“Bismillâhi yubrike, min kulli dâin yeşfike, ve min şerri hâsidin izá hasede, ve min şerri kulli zî ‘ayn.”
10- “Seni berî kılan, her hastalıktan sana şifâ veren, hasedliği kabardığı vakit her hasetçinin şer rinden ve her nazarı değenin şerrinden emin eyle yen Allah’ın ismiyle.”
«بسم الله أرقيك من كل شيء يؤذيك، من حشد حاسد، ومن
كل ذي عين الله يشفيك»
“Bismillâhi ergîke min kulli şey in yu’zîke, min hasedi hâsidin, ve min kulli zî ‘aynin, Allâhu yeşfik.”
11 “Sana eziyet veren her şeyden, hasetçinin hasedinden ve her türlü nazara karşı sana Allah’ın ismi ile rukye yapıyorum. Allah sana şifa versin.”
Bu sığınma ile ilgili dualar, diğer dualar ve rukyeler, sihir, göz değmesi, cin çarpması gibi hastalıkları tedavi ettiği gibi diğer bütün hastalıkları da tedavi edicidir. Bütün bunlar kapsamlıdır ve Yüce Allah’ın izni ile fayda vericidir.
Üçüncü Çeşidi: Şayet mümkün ise sihrin dokunduğu yere veya organa hacamat tedavisi uygulamak.
Şayet bu mümkün olmaz ise daha önce zikredilen dualar Allah’a hamdolsun yeterlidir.
Dördüncü Çeşidi: Doğal İlaçlarla Tedavi:
Kur’ân-ı Kerim’in ve temiz sünnetin işaret ettiği bazı faydalı doğal ilaçlar vardır. İnsan bu ilaçları faydasına inanarak, doğru bir niyet ile ve Allah’a yönelerek ve faydanın sadece Allah tarafından olduğuna inanarak alırsa Yüce Allah’ın izni ile Allah onlarla fayda verir. Tıpkı bazı otlardan hazırlanan ilaçlar ve benzerleri gibi. Bunlar ise tecrübeye dayalı şeylerdir ki bunlar dinimizce haram olmadığı müddetçe bunlardan faydalanmakta bir sakınca yoktur. Yüce Allah’ın izni ile fayda veren bu ilaçlardan bazıları şunlardır: Bal, çörek otu, zemzem suyu, Allah Teala’nın: “Biz gökten mübarek bir su indirdik” ayeti gereğince yağmur suyu, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Zeytin yiyin ve yağı ile de yağlanın, muhakkak ki o mübarek bir ağaçtandır” hadisi gereğince zeytin yağı. Doğal ilaçlardan bazıları da yıkanmak, temizlenmek ve güzel koku sürmektir.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
İslamda Sihir, Büyü ve Cin Tedavisi
İslam’da sihir, büyü ve cinlerin varlığı kabul edilir. Sihir, Allah’ın izni olmadan varlıklara tesir etmek için kullanılan birtakım işlemler olarak tanımlanır. Büyü ise genellikle sihirle yapılan zararlı işlemleri kapsar. Cinler ise ateşten yaratılmış, gözle görülmeyen varlıklardır.
Sihir ve Büyüye Karşı İslam’ın Bakış Açısı:
Sihir ve büyü, İslam’da haram ve büyük günahlardan biridir.
Kur’an’da sihir ve büyüden bahseden birçok ayet vardır.
Sihir ve büyü ile uğraşanlar, Allah’a şirk koşmuş sayılırlar.
Sihir ve büyünün etkisi Allah’ın izniyledir.
Sihir ve büyüye karşı korunmak için dua ve ayet okumak önemlidir.
Cinlerin Varlığı ve İnsanlara Etkisi:
Cinlerin varlığı Kur’an’da ve hadislerde açıkça belirtilmiştir.
Cinler, insanlara musallat olabilir ve çeşitli zararlar verebilirler.
Cinlerin musallatından korunmak için dua ve ayet okumak önemlidir.
Cin Tedavisi:
Cin tedavisi, cinlerin musallat olduğu kişilerden cinleri uzaklaştırmak için yapılan işlemlerdir.
Cin tedavisi için dua, ayet okuma ve rukye gibi yöntemler kullanılır.
Cin tedavisi konusunda uzmanlaşmış kişilere danışmak önemlidir.
İslam’da sihir, büyüme ve cinlere karşı tedavi konuları, İslam hukukunda ve geleneksel İslam tıbbında belirli prensiplere dayanır. İslam dini, bu tür olaylarda ciddi bir şekilde ele almak ve korumak ve değiştirmek için belirli tedavi yöntemleri önerir.
Kur’an ve Dualar:
İslam’da, Kur’an-ı Kerim’deki bazı ayetler ve dualar, sihir ve kötü güçlere karşı koruma amacıyla kullanılır. Özellikle Felak ve Nas sureleri, bu tür olumsuz bozulmaya karşı devam eder.
Sihir, büyü ve cinlerin varlığı Allah’ın kudretinin bir göstergesidir.
Allah’a güvenen ve dua eden bir kul, sihir, büyü ve cinlerin zararlarından korunabilir.