Paylaş
İslamın çevreyi korumaya verdiği önem
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
ÇEVREYİ KORUMA
Çevre, insanoğlunun etrafında bulunan ve davranışlarını etkileyen herşeydir. Buna göre evimiz, sokağımız, yolumuz, bineğimiz, camimiz ve yaşadığımız muhitin tamamı çevremiz sayılır. Aynı zamanda toprağımız, suyumuz ve teneffüs ettiğimiz hava da, çevremizin çok önemli birer parçasını oluşturur. İşte bunların tamamını korumak, temiz tutmak, bunları kirletici ve zarar verir hale getirici unsurlardan uzak tutmak, aynı zamanda dinimizin emridir.
Çevreyi koruma denince de ilk akla gelen temizlik olmalıdır. Temizlik olmadan çevreyi korumak mümkün değildir. Temizlik mü’minin imanı gereğidir. Müslümanın kıyafeti, evi, iş yeri, sokağı, yolu, camisi, parkı, bahçesi ve bütün çevresi temiz olmalıdır. Havayı, suyu ve toprağı kirletici her türlü davranıştan sakınmalıdır. Aksi takdirde, başkasına zarar vererek kul hakkına girmiş olur. Zira Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Müslüman, diğer Müslüman kardeşlerinin elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir.” [1]
İslâm tarihine baktığımızda, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in çevre korumasına büyük önem verdiğini görürüz. Zira, kendisi bizzat çevre koruması ile ilgili çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), Mekke bölgesi gibi Medine ve civarını hatta bir rivayete göre Ta-if Şehri ve civarını da Haram bölgesi olarak ilan etmiştir. Yani bugünkü tabirle “Sit” alanı ve milli parklar gibi kabul etmiştir. Böylece gerçek anlamda çevrecilik hareketi İslâm ile başlamıştır, diyebiliriz. Rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.s.) Hayber seferinden Medine’ye dönerken, şehri göstererek şöyle demiştir. “Ya Rabbi! Hz. İbrahim’in Mekke’yi haram belde ilan ettiği gibi, ben de Medine’yi haram belde ilan ettim. Onun iki kayalığı arası haram bölgesidir. Ağaçları kesilmez, hayvanları avlanmaz, otu yolunmaz ve ağaçlarının yaprağı koparılmaz. [2]
Dinimize göre kainattaki varlıklar ilahî birer emanettir. Her birisinin bir yaratılış gayesi olduğu gibi, her birisi kendi lisan-ı haliyle Yüce Mevla’yı tesbih ve zikretmektedir. Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Allah çeşitli hayvan, bitki ve ağaç türlerine yemin ediyor, bal arısı ve karınca gibi hayvanlara vahyettiğini bildiriyor. Rahman Sûresi’nde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Yıldız, bitki ve ağaç secde ederler. Göğü Allah yükseltti ve mizanı (yani dengeyi) O koydu. Sakın bu dengeyi bozmayın.” [3]
Görüldüğü üzere Cenab-ı Allah kainatta bir tabiî ve ekolojik dengenin var olduğuna dikkatimizi çekerek buna uymamızı, başta insanlar olmak üzere tabiattaki varlıklara zarar verici şeylerden kaçınmamızı emretmektedir. Kur’an-ı Kerim’e göre çevreyi kirletip, ona zarar vermek, fesat olarak kabul edilmiştir. Nitekim Cenab-ı Hak bir ayet-i kerimede bu duruma işaret ederek şöyle buyurmuştur: “İnsanlardan öyleleri vardır ki; iş başına gelince yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip, nesilleri bozmak için çalışır, Allah bozgunculuğu sevmez.” [4]
Dolayısıyla, büyük nimetlerden ve hayatın en önemli can damarlarından olan ağaçların gelişigüzel kesilmesi, ormanların başta yangınlar olmak üzere çeşitli yollarla tahrip edilmesi, hayvanların gereksiz yere öldürülerek yok edilmesi, yere tükürülmesi, çöplerin gelişigüzel atılması, hava, su ve çevrenin kirletilmesi dinimizce yasak kılınmıştır. Buna uyulmadığı takdirde gelecekte insanlık için beklenmedik felaketlerin ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.
——————-
[1]-Nevevî, Riyazu’s-Salihîn, (Terc.) c. 1, s. 259.
[2]- Sahihî Buhârî, Cihad bahsi ve Müslim Hac bölümü.
[3]- Rahman ,6,7,8.
[4]- Bakara, 205
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Allah (cc), varlıkları biz insanların hizmetine vermiştir. Öyle ise bize hizmet eden caddelerin, sokakların, parkların, ormanların, akarsuların, göllerin, denizlerin, doğal çevrenin temiz tutulması ve korunması temel görevimizidir. Saydığımız bu varlıklar olmadan insanın hayatını sürdürmesi mümkün değildir. Bu itibarla bizim için birer nimet olan bu varlıkarın kıymetini bilmeli ve onları temiz tutmalı ve korumalıyız. Yeryüzü ve çevre insanların kullandığı, dinlendiği bir hanedir. İnsan toplumsal bir varlık olduğuna göre, kendi evini koruduğu gibi, yani çevreyi de kirletmemesi ve koruması gerekir.