İslamın İlme Ve İlim Adamına Verdiği Önem

İnsanoğlunun, yaşadığı dünya hayatı süresince kazanabileceği birçok meziyetler vardır. Bu güzelliklerden biri de hiç şüphesiz ilimdir. İlim, kişinin kendisine ve çevresine dünyevi ve uhrevi manada faydalı olabilecek bilgilerin bütünüdür. İlim, en başta insanın yaratıcısını bilmesidir. İnsanın Cenabı Allah’ı tanıması ve bilmesi O’na olan saygısını arttırır, kulluğunu güçlendirir.

İlim bitip tükenmek bilmeyen bir hazine, sonu olmayan uzun bir yoldur. Öğrenmenin sınırı olmaz. Her geçen gün bilgi dağarcığına yeni, faydalı bilgiler eklenmelidir. Çünkü; kişinin ilmini arttırması onun için bir yük değil aksine onu yücelten bir fazilettir. Hutbemin başında okumuş olduğum ayet-i celilede cenabı Allah (cc) peygamberimize hitaben tüm mü’minlerden “Ey Rabbim ilmimi arttır”(1) diye dua etmesini isterken bu gerçeğe işaret etmiştir.

İlim, hak ile batılı ayırmada bir ölçü, insanı yaratanı karşısında kulluğa sevk eden bir vasıta, kişinin canlı cansız bütün varlıklara karşı sorumlu yaklaşmasında bir etken ve bilmeyenler yanında kişiye değer kazandıran bir erdemdir. Yüce Allah bu gerçeği zümer suresinde “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”(2)  ayeti kerimesi ile ifade etmektedir.

Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor: “İnsanoğlu öldüğü zaman sevaplarının yazıldığı amel defteri kapanır; fakat şu üç kimsenin amel defteri kapanmaz bunlar:

Sadaka-i cariye

İstifade edilen ilim

Kendisine hayır dua eden hayırlı bir evlat yetiştiren kimse.”(3)

İşte bu hadisi şeriflerde görüldüğü üzere öğrenilen ve öğretilen faydalı ilimler birçok güzelliği de beraberinde getirmektedir.

Söz konusu ilim, eğitim ve öğretim olunca, elbette ilk akla gelen öğretmenler olmaktadır. Öğretmenlik bütün dünyada en fazla değer verilen ve en fazla itina gösterilen bir meslek durumundadır. Öğretmenler kültürümüzün, dini ve milli değerlerimizin yeni nesillere aktarılmasında en önemli görevi üstlenen kıymetli insanlardır.  İnancımızı, geleneklerimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi, ahlâki değerlerimizi, hayatımız boyunca, ihtiyacımız olan her tülü bilgiyi hiçbir karşılık beklemeden öğrencileriyle paylaşan öğretmenlerimiz, dünyanın en şerefli mesleğini icra etmektedirler.

Yüce dinimiz öğretmene ve öğretmenlik mesleğine çok büyük değer vermiş, halkımız da, öğretmenliği din ile ilişkilendirmiş ve bu mesleği “peygamber mesleği” olarak nitelendirmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) gerek sergilediği davranışlarında gerekse hadis-i şeriflerinde öğretmen konumundaki insanları iyililiğin ve güzelliğin anahtarı, kötülüğün ve problemlerin sürgüleri olarak görmüştür. “Ben de bir muallim olarak gönderildim”(4) buyurarak öğretmenlerin önemli görevleri olduğuna dikkat çekmiştir. Sabır,  merhamet, hoşgörü ve emek erbabı öğretmenlerin  yaptıkları işe paha biçilemez, onların hakkı ödenemez.

 O halde bizler yaratılışımızdaki hikmet ve gayeleri düşünüp bunlardan birinin de ilim öğrenmek olduğunu unutmayalım. Hem ferdi hem de toplumsal alanda arzu ettiğimiz yere gelmenin ve maddi ve manevi olarak yükselmenin ve yücelmenin ilmi seviyemizin yükselmesine bağlı olduğunu unutmayalım.

BENZER KONULAR:

• İslam’da İlim Ve İlim Adamına Saygı
• İslam ve bilim ilişkisi
• İslam dininin ilim öğrenme konusundaki görüşleri nelerdir?
• islam ve bilim
• İslami ilimleri öğrenmeye nereden başlamalı
• Tümünü görüntüle.

1-Taha, 20/114

2-Zümer, 39/9

3-Tirmizi, İlim ,19

4- İbn Mace, Mukaddime 17

5– Tirmizi, İlim, 2