Paylaş
İsm-i A’zam ne demek? Kısaca
Question
İsm-i A’zam Nedir?
İsm-i A’zam Hakkında Kısa bilgiler
“İsm-i A’zam”, Allah’ın en yüce ismi demektir. Kur’an’da “Yüce Rabb’inin adını tesbih et” (Vâkı’a, 56/74, 96; Hâkka, 69/52;A’lâ, 87/1), “Azamet ve ikram sahibi Rabb’inin adı yücedir” (Rahmân, 55/78) buyurulmuş; bazı hadislerde Allah’ın ism-i a’zam’ından söz edilmiştir. Allah’ın en yüce ismi hangisidir? Allah’ın gerçekten ism-i a’zamı var mıdır? Allah’ın isim ve sıfatlarını birbirinden ayırmak ve derecelendirmek mümkün müdür? Bu konuda İslâm bilginleri farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1. Müminin ruhunu mâsivâdan arındırarak Allah’a yönelip dua ettiğinde her isim, ism-i a’zam’dır. Mesela Taberî (ö. 310/922), Eş’arî (ö. 324/936), İbn Hıbbân (ö. 345/965) ve Bakıllânî (ö. 403/ 1013) bu görüştedir. Bu görüşte olanlara göre Allah’ın isim ve sıfatlarının hepsi yücedir, dolayısıyla aralarında üstünlük mukayesesi yapılamaz.
2. Allah’ın ism-i a’zamı vardır, ancak Allah, bu ismi bildirmemiştir. Dolayısıyla ism-i a’zam’ın hangisi olduğunu ve gerçek mahiyetini insanlar bilemez.
3. Allah’ın ism-i a’zamı vardır ve insanlar tarafından bilinebilir.Bu isimler hangileridir? Bu konuda bir isim üzerinde ittifak edilememiştir. Farklı isimlerin ism-i `azam olduğu söylenmiştir. Hadislerde de farklı isimler geçmektedir. İsm-i a’zam olarak ifade edilen isimler şunlardır:
a) Allah lafzı ve O’na işaret eden huve zamiri.
b) Lâ ilâhe illâ hû (O Allah’tan başka ilah yoktur), hayy ve kayyûm (diri ve kayyûm) ve rahman ve rahîm. Bu isimler, şu hadiste geçmektedir:
Peygamberimiz, “Allah’ın ism-i a’zamı şu iki âyettedir” buyurmuş ve Bakara sûresinin “İlâhınız bir tek ilahtır. O’ndan başka ilah yoktur. O, rahmandır, rahîmdir” anlamındaki 163. âyeti ile Âl-i İmrân sûresinin “O Allah ki O’ndan başka ilah yoktur O, diridir, kayyûmdur” anlamındaki 2. âyetini okumuştur. (bk. Tirmizî, Deavat, 65, V, 517; İbn Mâce, Dua, 9, II, 1267; Ahmed, VI, 461).
Ka’b oğlu Übey, Peygamberimizden ism-i a’zamı kendisine öğretmesini istemiş Peygamberimiz de Bakara sûresinin 255. âyetinin başında geçen “Allah, kendisinden başka hiç ilah olmayandır, O diridir, kayyûmdur” cümlesi ile Âl-i İmrân sûresinin “Allah kendisinden başka hiç ilah bulunmayandır, O diridir, kayyûmdur” anlamındaki ikinci âyetini okumuş ve ism-i a’zam, bu iki âyette gizlidir buyurmuştur. (Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 258; Ahmed, III, 120, 158; V, 142, 350)
Bu iki rivayette “hüve” zamirinin dışında Allah’ın beş ismi geçmektedir: İlâh, Rahmân, Rahîm, Hayy ve Kayyûm. “İlâh” ismi “vâhid” (tek) sıfatı ile nitelenmiş ve Allah’ın bir tek ilâh olduğu “lâ ilâhe illâ hû” (O’ndan başka ilah yoktur) cümlesi ile teyit edilmiştir. Bu beş isim, Allah’ın tekliğini, diri olduğunu, kâinatı yöneten ve bütün yaratıklara merhamet eden olduğunu ifade etmektedir.
İbn Mâce’nin Sünen adlı eserinde Allah’ın yüce isminin Bakara, Al-i İmrân ve Tâhâ sûrelinde olduğuna dair bir rivayet vardır. (İbn Mâce, Dua, 9, II, 1267, No: 3858) Bakara ve Âl-i İmrân sûresinde ism-i a’zamın olduğu bildirilen âyetler yukarıda zikredilmişti. Tâhâ sûresinde ism-i a’zamın olduğu bildirilen âyet ise “Bütün yüzler diri olan,
yaratıklarına hakim ve onları koruyup gözeten Allah’a boyun eğmiştir ?” (Tâhâ, 20/111) anlamındaki âyettir.
Hz. Aişe validemiz Peygamberimizden kendisine ism-i a’zamı öğretmesini istemiş ancak Peygamberimiz bu isteğe karşılık vermemiştir. Bunun üzerine Hz. Aişe validemiz namaz kılmış ve “Allah’ım! Ben sana Allah (isminle) dua ediyorum. Sana Rahman (isminle) dua ediyorum. Sana Berr ve Rahîm (isminle) dua ediyorum. Sana bildiğim ve bilmediğim tüm güzel isimlerinle dua ediyorum. Beni bağışlamanı ve bana merhamet etmeni (diliyorum)” şeklinde dua etmiştir. Hz. Aişe validemiz, “Hz. Peygamber beni dua ederken gürdü ve, `ism-i a’zam, mutlaka dua ettiğin isimler arasındadır’ buyurdu” demiştir. (İbn Mâce, Dua, 9, No: 3859, II, 1268)
c) Mennân, Bedî’u’s-semâvâti ve`l-ard, Zü’l-celâli ve’l-ikrâm
Enes b. Malik (r.a.) diyor ki; Hz. Peygamber (a.s.) bir gün camiye girdiğinde bir sahâbî namaz kılıyordu. Bu sahâbî namazdan sonra dua etmeye başladı ve duasında şöyle diyordu:
“Allah’ım! Senden başka ilah yoktur. (Sen), mennân / çok nimet verensin, gökleri ve yeri yokken vâr edensin, celâl ve ikram sahibisin”. Sahâbînin yaptığı bu duayı işiten Hz. Peygamber (a.s.) bize, “Bu kimsenin nasıl bir dua ettiğini biliyor musunuz?” diye sordu ve kendisi şu açıklamayı yaptı: “Bu kimse, Allah’ın ism-i a’zamı ile dua etti ki ism-i a’zam ile dua edildiğinde Allah bu duayı kabul eder ve bu isimle istenince Allah verir” (Tirmizî, Deavat, 100, V, 550)
Aynı konudaki Nesâî’nin rivayeti, “Allah’ım şu isimlerin ile senden istiyorum. Şüphesiz her türlü övgü senindir” cümleleriyle başlamakta “Ey diri olan, her şeyin yöneticisi olan (Allah’ım!) Senden istiyorum” cümleleriyle sona ermektedir. (Nesâî, Sehv, 58, III, 52)
Bu hadisin İbn Mâce’nin Sünen adlı eserindeki rivayeti şöyledir: Enes bin Malik anlatıyor. Hz. Peygamber bir adamın; “Allah’ım! `Hamd sana mahsustur’, `Senden başka ilah yoktur, sadece Sen varsın, Senin eşin yoktur’, `Sen mennansın’, gökleri ve yeri yaratansın’, `celal ve ikram sahibisin’ isim ve niteliklerin ile istiyorum” dua ettiğini duydu ve “Bu adam Allah’tan, O’nun yüce ismiyle istedi ki Allah ism-i azamı ile istenildiği zaman verir ve bu isim ile dua edildiği zaman kabul eder” buyurmuştur. (İbn Mâce, Dua, 9. No: 3858. II, 1268)
Peygamberimiz (a.s.) birinin “yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm” dediğini duymuş ve bunun üzerine, “şüphesiz sana icabet olundu, artık iste” demiştir. (Tirmizî, Deavat, 100. V, 550) Bu sözü ile Peygamberimiz anılan isimlerin ism-i azam olduğuna işaret etmiştir.
d) “Allâh”, “lâ ilâhe illâ hû”, “ehad”, “samed”, “ellezî lem yelid ve lem yûled ve lem yekün lehû küfüven ehad”
Büreyde el-Eslemî diyor ki: Peygamber (a.s.) bir sahâbînin, Allah’ım! “Şüphesiz ben tanıklık ederim ki gerçekten Sen Allah’sın, Senden başka ilah yoktur. (Sen) teksin, samed’sin, çocuğu olmayansın, doğrulmayansın ve hiçbir dengi bulunmayansın” (isimlerinle) Senden istiyorum” diye dua ettiğini duydu. Bunun üzerine, “Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu kimse Allah’a ism-i a’zam ile ile dua etti ki ism-i a’zam ile dua edildiği zaman Allah bu duayı kabul eder ve bu isimle dua edildiği zaman (istenileni) verir” buyurdu. (Tirmizî, Deavat, 64. No: 3475. V, 516. İbn Mâce, Dua, 9. No: 3857. II, 1367-1368.)
Bu hadiste de Allah’ın; ilâh ve samed olduğu, anası-babası ve çocuğu olmadığı ve dengi bulunmadığı zikredilmiştir.
Yukarıdaki hadislerde Allah’ın ism-i a’zamı olarak birden çok ismi geçmektedir. Bu isimlerin başında lafza-i celal gelmektedir, sonra rahman, rahîm, mennân, ehad, samed, hayy, kayyûm, bedî’u’s-semâvâti ve’lerd, zû’l-celâli ve’l-ikrâm, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illâ ente isimleri gelmektedir.
Diyanet dini kavramlar sözlüğü
Answer ( 1 )
İsm-i Azam kelimesi iki kelimeden oluşan bir Arapça kelimedir. İsm-i Azam; Allah’ın en yüce ismi demektir. İsm-i Azam hakkında yukarıda detaylı bir şekilde açıklama yapılmıştır. Buna göre İsm-i Azam’ı şu şekilde özetleyebiliriz; Müminin ruhunu mâsivâdan arındırarak Allah’a yönelip dua ettiğinde her isim, ism-i a’zam’dır. Mesela Taberî (ö. 310/922), Eş’arî (ö. 324/936), İbn Hıbbân (ö. 345/965) ve Bakıllânî (ö. 403/ 1013) bu görüştedir. Bu görüşte olanlara göre Allah’ın isim ve sıfatlarının hepsi yücedir, dolayısıyla aralarında üstünlük mukayesesi yapılamaz.