
isra suresi 88. ayetin arapça metni meali ve tefsiri
Selamun aleyküm hocam İsra suresinin 88. ayetindeki insanlar ve cinler bu Kur’an’ın benzerini getiremezlerden kasıt Kur’an’ın tümümüdür? bir suresimidir? bir ayetimidir? yani insanlar ve cinler toplansa bu ayete göre Kur’an’ın bir ayetinin benzerinimi getiremezler?
sonraki sorum ise Kur’an’ın benzeri on sure veya bir sure getirin gibi ayetlerde Allah’tan başka herkesi çağırın gibi ifadeler insanlar ve cinlermi? yoksa bütün mahlukatlarmı? yani herkesten kasıt sadece insanlar ve cinlermi yoksa bütün mahlukatlarmı?
Kur’an- Kerimin İ’cazı
88- De ki: ‘İnsanlar ve cinler Kur’ân’m bir benzerini getirmek için toplansalar, biribirlerine yardımcı da olsalar yine de onun bir benzerini getiremezler.”
89- Andolsun ki biz bu Kur’ân’da insanlar için her türlü örneği çeşitli şekillerde açıkladık; yine de insanlardan pek çoğu küfürden başkasını kabule yanaşmadı.
- قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْاِنْسُ وَالْجِنُّ عَلٰٓى اَنْ يَأْتُوا بِمِثْلِ هٰذَا الْقُرْاٰنِ لَا يَأْتُونَ بِمِثْلِه۪ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَه۪يراً
﴿٨٨﴾ - وَلَقَدْ صَرَّفْنَا لِلنَّاسِ ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍۘ فَاَبٰٓى اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُوراً
Nüzul Sebebi
88. ayet-i kerime olan: “De ki: İnsanlar ve cinler bu Kur’ân’ın bir benzerini getirmek için toplansalar…” ayetinin nüzulü ile ilgili olarak İbni İshak ve İbni Cerîr, İbni Abbas’tan şöyle dediğini rivayet etmektedirler: Sellâm b. Mişkem,-mînılerini verdiği- Yahudilerden avam bir topluluk ile Rasulullah (s.a.)’ın «anına gelip dediler ki: Sen bizim kıblemizi terk etmiş iken nasıl olur da biz sana tabi olabiliriz? Diğer taraftan senin getirdiğin bu şeyin Tevrat’taki gibi uyumlu olduğunu görmüyoruz. Bize tanıyabildiğimiz bir kitap getir. Aksi takdirde biz de senin bu getirdiğinin bir benzerini sana getirebiliriz. Bunun üzerine Yüce Allah: “De ki: İnsanlar ve cinler bu Kur’ân’ın bir benzerini getrmek için toplansalar, biribirlerine yardımcı dahi olsalar yine onun bir benzerini getiremezler.” ayetini indirdi
AÇIKLAMA
Yüce Allah bu büyük Kur’ân’ın şerefine ve önemine dikkat çekerek şöyle buyurmaktadır: “De ki: İnsanlar ve cinler, bu Kur’ân’ın bir benzerini meydana getirmek için toplansalar…” Ey Muhammed! Meydan okuyarak de ki: Allah’a andolsun, bütün insanlar ve cinler bir araya gelip belâğatıyla, güzel söz düzeni, güzel açıklamaları, anlamları ve hükümleri ile indirilmiş olan Kur’ân’ın bir benzerini meydana getirmek için söz birliği etseler, biribirlerine ardıma ve destek olsalar ve bunların aralarında güzel sözlü fesahat erbabı Araplar dahi olsa, onun benzerini meydana getirmekten aciz kalırlar. İsterse nepsi kendi aralarında bu maksadı gerçekleştirmek için biribirleriyle dayanışmaya girsinler. Bu altından kalkılamayacak bir iştir. Hem nasıl yaratıkların sözü, hiç bir eşi ve benzeri bulunmayan yaratıcının sözüne benzeyebilir ki?
Daha sonra Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimin muhtevasını beyan ederek Duyurdu ki: “Andolsun ki biz bu Kur’ânda insanlar için her türlü örneği çeşitli şekillerde açıkladık…” Yani andolsun biz insanlara açıklamalarımızı değişik şekillerde, türlü türlü, farklı ifadelerle tekrarlayıp durduk. Kimi zaman özlü bir şekilde, kimi zaman geniş geniş açıkladık ve bu konuda kesin delilleri ortaya koyduk, hakkı etraflı bir şekilde açıklayıp sunduk, bir çok ayetleri, ibretleri ortaya koyduk, korkuttuk, teşvik ettik, emirler verdik, yasaklar koyduk, hikmetleri açıkladık, öncekilerin kıssalarını anlattık, cennetten, cehen– emden ve kıyametten söz ettik; öğüt ve ibret alsınlar diye.
Yüce Allah’ın: “Her türlü örneği” ifadesi, anlatılması gereken her bir .ıususu demektir. Kur’ân-ı Kerim hayret vericiliği ve güzelliği bakımından rrneğe (mesel’e) benzemektedir. Bununla birlikte “yine de insanların pek çoğu -.üfürden başkasını kabule yanaşmadı.” Yani insanların pek çoğu başkasına yanaşmadı.” Bundan kasıt ise, Mekke halkı ve benzerleri diğer insanlardır. Bunlar hakkı red ve inkârdan, doğruyu kabul etmemekten ve küfür üzere salmaktan başka bir işe yanaşmadılar.
—————————-
Ayetlerden Çıkan Hüküm Ve Hikmetler
Ayet-i kerimeler Yüce Allah’ın Kurân-ı Kerim’i peygamberine indirmesi, ialbinde onu koruyup mushaflarda tespit etmesi, kıyamet gününe kadar da ümmetinin ondan faydalanması şeklindeki lütfunun ve nimetinin buyruklarını açıklamaktadır. Şanı Yüce Allah bu Kur’ân-ı Kerim’i indirmeye kadir olduğu gibi, insanlar onu unutuncaya kadar gidermeye de kadirdir. Fakat Yüce Allah kullarına rahmet olmak üzere böyle bir şeyi dilemedi.
Yüce Allah’ın peygamberini Ademoğlunun efendisi kılması ve ona Kitab-ı Aziz’i verdiği gibi, Makam-ı Mahmûd’u bağışlamış olması da peygamberine olan lütufları arasındadır.
Kur’ân-ı Kerim kalıcı bir mucizedir. Bütün Araplara onunla Allah’ın meydan okuduğu daimi delilidir ve onlar onun benzerini meydana getirmekten aciz kalmışlardır. Halbuki onlar fesahat meydanlarının geçilmez süvarileridir. Balâğat ve beyanın önderleridir. Cahiliye döneminde kendilerinden nakledilmiş bulunan türlü hikmetler, üstün anlamlar ve insani değerler hitabet ve şiirlerinde yer alıyordu.
Allah’a andolsun, bütün insanlarla ve cinlerle birlikte bu konuda yardımlaşacak olsalar, biribirlerine yardımcı ve destek olsalar dahi -tıpkı şairlerin bir beyit şiiri meydana getirmek için yardımlaştıkları gibi- yardımlaşacak olsalar yine de Kur’ân’m benzerini meydana getiremezler. İşte bu kâfirlerin: “Eğer dilesek elbette onun benzerini biz de söyleriz.” (Enfal, 8/31) sözlerini yalanlamaktadır.
Kur’ân-ı Kerim Allah’tan geldiği ortaya konulmuş ebedî bir mucize olarak kalmaya devam etmektedir. Kim ona iman ederse kurtulur, kim de onu inkâr ederse hüsrana uğrar, zarar eder, helak olur.
Kur’ân-ı Kerim’in açıklaması, beyanı, hayatın her şeyini kuşatıcıdır. O azap içerisinde kıvranan ve mahrumiyet içerisinde bulunan herkesin şifasıdır. İnsanların din, dünya ve âhiret meseleleriyle ilgili ihtiyaç duydukları her şeyin açıklayıcısıdır. Fakat Mekke halkı ve benzerleri ise, hakkın açıkseçik ortaya konulmasından, batıldan ayırt edilmesinden sonra yine küfürden başkasını kabul etmediler. Halbuki hakkı istemeye ve doğruyu bilmeye güçleri de vardır.
Benzer konular:
Answer ( 1 )
İsra Suresi’nin 88. ayeti şu şekildedir:
“De ki: Şayet bütün insanlar ve cinler bir araya gelip bu Kur’an’ın benzerini getirmek için yardımlaşsalar yine de onun benzerini getiremezler; birbirlerine destek de olamazlar.”
Bu ayet, Kur’an’ın eşsizliğini ve benzersizliğini vurgulamaktadır. Ayette, tüm insanlar ve cinlerin bir araya gelse bile, Kur’an’ın benzerini getirmeye veya ona yardımcı olmaya güçleri yetmeyeceği ifade edilmektedir.
İsra Suresi’nin bu ayeti, Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğunu, insanlar tarafından uydurulmuş veya değiştirilmiş bir metin olmadığını belirtir. Kur’an’ın mükemmelliği, benzersizliği ve üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmasının imkansızlığı vurgulanır.
Tefsirlerde bu ayet genellikle Kur’an’ın mucizelerinden biri olarak değerlendirilir. Ayet, insanların Kur’an’a benzer bir metin üretme veya değiştirme konusunda güçsüz olduklarını ifade eder. Kur’an, muhteşem edebi yapısı, derin anlamları, bilimsel ve tarihi doğrulukları ile insanların kudretini aşan bir kitaptır.
Ayrıca, ayet aynı zamanda Kur’an’ın eşsizliğini vurgulayarak, insanların Kur’an’ın mesajlarını kabul etmeleri ve ona yönelmeleri gerektiğini hatırlatır. Kur’an, insanlığa rehberlik eden, doğru yolu gösteren ve kalpleri aydınlatan bir kaynaktır. Bu nedenle, insanların Kur’an’ı anlamak, ona uygun yaşamak ve mesajlarını yaymak için çaba sarf etmeleri önemlidir.