Paylaş
İstiaze nedir diyanet
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
İSTİÂZE: ALEMLERİN RABBİNE SIĞINMAK
Arapça yazılışı: اَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Türkçe Okunuşu: Euzu billahi mineşşeytanirracim
İstiâze, her türlü kötülükten korunabilmek için sözle Allah’ın yardım ve himayesini istemektir.
Bunun için “eûzü”, “maazallah” (Allah’a sığınırım), “neûzübillâh” (Allah’a sığınırız) ibareleri kullanılır.
Hz. Adem’dan itibaren tüm peygamberler, çeşitli vesilelerle Rablerine sığınmayı bir hayat tarzı olarak benimsemişlerdir.
Hz. Nuh, hakkında bilgisi olmayan şeyleri istemekten, Hz. Musa kavmine karşı alaycı bir tavır takınarak cahillik etmekten, Firavun gibi âhirete inanmayan kibirlilerden ve onların düşmanlıklarından Allah’a sığınmıştır.
Peygamberimiz de “Allah’ım! Bozgunculuktan, münafıklıktan ve kötü ahlâktan sana sığınırım.” (Ebû Dâvûd, Vitr, 32) duasında olduğu gibi kalbin kötülüklere kaymasından, nefsin doymamasından, cimrilikten, kabir azabın dan (Nesai, Istiaze, 2, 3) tembellikten, ihanetten, günahlardan, zulümden, cahilce davranmaktan (Buhâri, Deavát, 36, 44) ayak sürçmesi diye tabir ettiği kusurlardan, yaptığı ve yapabileceği hatalardan Allah’a sığınmıştır. (Müslim, Zikir, 65)
BENZER KONULAR:
Answers ( 3 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
İSTİAZE NEDİR?
Güzel ve iyi olan işler yapabilmek için kötülüklerden uzak olmak gerekmektedir. Bu bağlamda önemli bir yol ve formül gösteren isti´âze, bütün şerlerden ve şeytandan korunup hak yolda olmak için bir başlangıçtır. Bu önemli formülü anlamak için öncelikle lügat ve terim anlamlarını incelememiz gerekir.
İsti´âze kelimesi sığınmak, korunmak, bir şeye tutunmak, sarılmak, yapışmak anlamlarına gelen “a-v-z” kökünden türemiş, istif`âl vezninde mastardır. Lügatte sığınmayı ve korunmayı istemek, güven duyulan bir şeye yapışıp bağlanmayı dilemek gibi manalara gelir.
İslâm âlimleri isti´âzeyi değişik ifadelerle tarif etmişlerdir. Bu tariflerden bazıları şöyledir: İsti´âze, kovulmuş şeytanın şerrinden, her türlü kötülüklerden ve yasaklardan Allah’a sığınarak O’nun yardımını talep etmektir.
Bir fenalıktan korunmak için Allah’a iltica etmek, himayesini dilemektir.
İsti´âze, yaramaz ve kötü kişilerden Allah’a sığınmaktır.
Lanet olunmuş, yerilmiş olan şeytanın şerrine, azdırıp saptırmasına, dinî ya da dünyevî hususlarda zarar vermesine, emrolunan işleri yapmaktan alıkoymasına veya yasak kılınan bir şeye teşvik etmesine karşı Cenâb-ı Allah’ın himayesine girmek, O’na sığınmak ve güvenmektir.
Yapılan bu ve diğer tanımlarla birlikte isti´âze en genel anlamda şöyle tanımlanabilir. Maddî, manevî, ahlakî her türlü tehlike ve zarardan beşer üstü bir varlığa sığınmaktır.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
İSTİÂZENİN İKİ ÇEŞİDİ VARDIR.
Birincisi, maddî bir şeyden, şahıstan veya kuvvetten gelebilecek zararlara karşı korunmak amacıyla herhangi bir şeye sığınmaktır. Bu sığınma çeşidine düşman saldırısına karşı kaleye sığınmayı, kurşuna karşı hendeğe ya da bir duvarın arkasına sığınmayı, bir zulüm karşısında bir insana ya da başka bir millete sığınmayı hatta güneşe karşı gölgeye sığınmayı misal olarak verebiliriz. Bu tür sığınma Allah’tan başkasına sığınma manasında değildir. Vesileleri göz önünde bulundurarak tedbir alma manasındadır. Bu çeşit sığınmayı yasaklayan herhangi bir nass olmadığı gibi tam aksine elinden geleni yapıp takdiri Allah’a bırakmayı emreden nasslar vardır.
Sığınmanın ikincisi ise her türlü tehlikeden, maddî, ahlakî veya ruhanî zararlardan, beşer üstü bir Zât’a sığınmaktır. O Zât’ın hâkim bir varlık olduğuna inanıldığı için, insan, his ve idraki gereği ancak O’na sığınma ihtiyacı duyar. Bu sığınma, Kur’ân ve Sünnet’te emredilen sığınma çeşididir. Bu şekildeki sığınmanın Allah’tan başkasına yapılmaması tevhid akidesinin gereğidir.
Müşrikler bu tür sığınmayı Allah’tan başkası için de yapıyorlardı. O dönemde Allah’tan başka, cinlere ve putlara sığınıp onlardan yardım umuyorlardı. Müşriklerin bu durumu Kur’ân’da şöyle bildirilmiştir: “İnsanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da, onların taşkınlıklarını arttırırlardı.”
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
İSTİAZENİN GEREKLİLİĞİ:
İnsanın Allah’a sığınmak istemesi O’nun rahmetine iltica etmesi, insanlık için gönderdiği dinin esaslarına teslim olarak bütün kötülüklerden korunma isteğini dili ile söylemesi, davranışlarıyla bu isteğinde samimi olduğunu göstermesidir. İnsanoğlunun ihtiyaçları sonsuzdur. Bununla birlikte mevcut olan bütün hayırları elde etmeye, mevcut olan bütün şerlerden de uzak durmaya muhtaçtır. Bundan dolayı isti´âze kelimesi bütün maddî ve manevî kötülüklerden korunmayı içine alır. Bu kötülükler ise kalplerde meydana gelen inançlar cinsinden ya da bedende meydana gelen fiiller cinsinden olur. Birinci kısma âlemdeki sapık fırkaların görüşleri ve bütün batıl inançlar girer. Binaenaleyh e´ûzu kelimesi bu batıl düşüncelerin ve batıl inançların her birinden sığınmayı ifade eder.
İnsanın kalplerde ve bedende meydana gelen şerlerin birçok çeşidinin bulunduğunu ve bunlardan korunmanın çok zor olduğunu hatta kainattaki bütün varlıkların bir araya gelse bile bu kadar çok şerle baş edemeyeceğini bilip bundan dolayı Allah’a sığınması gerekir. Bu anlamda isti´âzede yaratılmıştan Yaratan’a, mümkün varlıktan Vâcibu’l-Vucûd’a yükselme vardır. Yaratan’ı bilmek kâdir ve her şeyden müstağnî olan Hakk’ın varlığına muhtaç olduğunu kabul etmek demektir.
Ayrıca insan psikolojisi açısından değerlendirildiğinde isti´âzenin insan hayatında vazgeçilmez bir yeri olduğu görülür. İnsan yaratılışı itibariyle zayıf bir varlıktır. “Allah sizden (yükünüzü) hafifletmek ister; çünkü insan zayıf yaratılmıştır.” âyeti bunu ifade etmektedir. Bunu isti´âze açısından değerlendirdiğimiz zaman insanın kendini ve Rabbini tanıması gerektiği ortaya çıkar. Bu bağlamda insan acziyetini ve zayıf bir varlık olduğunu itiraf etmeli, buna karşılık Rabbinin her şeyi bildiğini ve her şeye gücünün yettiğini idrak etmeli ve hayatını Rabbinin istediği doğrultuda şekillendirmelidir. Bu durumda onun kesinlikle unutmaması gereken gerçek Rabbine olan ihtiyacını her yönden hissettiğidir. Şu halde insanın Rabbine ulaşmasının yolu O’nun gücü ve bilgisi karşısında kendi acizliğini kabul ederek vahyî anlamda hiçbir sapma göstermeden boyun eğmesi ve Rabbine sığınmasıdır.