Paylaş
İtikâf Adayan kişi ile ilgili hükümler
Question
ADAK İTİKAF
Adağın İtikâfa Giren Hakkında Gerektirdiği Durumlar:
Müslüman, bir yahut bir kaç gün adakta bulunursa geceleri buna girer mi? Günler arasında peşpeşe olma mecburiyeti var mı? Itikafa ne zaman girilecektir? Güneş batmadan önce mi, yoksa sabah vakti doğmadan önce mi?
Cumhurun görüşü gecenin gündüze dahil olduğu yolundadır. Bir hafta yahut bir ay gibi adanan itikaflarda günler arasında peşpeşe olmak vaciptir. İtikâfa giren kişi, o günün güneşi batmadan önce mescide girer. En son gün güneş battıktan sonra çıkar. Şafi’ler Ramazan’ın son on günü dışındaki günlerde itikafa girerken gecele rin gündüze dahil olmadığı görüşündedirler. Şart koşulmadıkça, azhar olan görüşe göre, itikafta peşpeşe olma mecburiyeti yoktur. İtikâfa sabah vakti doğmadan önce girilip güneş battıktan sonra çıkılır.
Hanefilere göre: Bir kimse kendisine iki veya daha fazla gün itikafa gimeyi vacip kılarsa geceleri ile birlikte itikafa gimesi gerekir. Çünkü geceler gündüzlere tabidir. Çünkü günler ifadesi çoğul olup geceler de buna dahildir. Peşpeşe olma şar ti koşulmasa bile peşpeşe yapılması gerekir. Çünkü itikafin temeli peşpeşe olmaya dayanmaktadır. Oruç böyle değildir. Orucun dayanağı ayn ayı olmaya bağlıdır. Çünkü geceler de oruç söz konusu değildir. Dolayısıyla ayrı aynı olması vaciptir. Fakat itikaf böyle değildir, bütün vakitler itikafi kabul edecek niteliktedir.
İtikâfa birinci gece de dahildir. Kişi itikaf için mescide ilk gece güneş batma dan önce girer, son gün güneş battıktan sonra çıkar.
Bir kimse geceleri itikáfa girmeyi adasa, buna gündüzler de dahildir. Peşpeşe bir kaç gün itikafi adayan kimseye geceleri de girmesi gerekir. Görülüyor ki Gece ler sonraki günlere tabidir ancak insanlara kolaylık olması bakımından arefe gecesi ile bayram geceleri geçmiş güne tabidir.
Malikilere göre: Itikâfa giren kimsenin, sadece geceyi adasa bile gündüz de itikafa girmesi lâzım gelir. Mesela bir kimse perşembe gecesi itikâfa girmeyi adasa, gündüzü ile birlikte gecesi de lâzım gelir. İtikafin şartlanndan biri olan oruç ancak gündüzü ile birlikte gerçekleşir. Ancak bir kimse bir günün belli bir kısmını itikaf için adarsa bu kişiye hiçbir şey lazım gelmez.
Peşpeşe olup olmadığı kaydı bulunmayan mutlak adaklarda itikâfın peşpeşe yapılması lazımdır. Fakat adanmayan itikâfda ister az, ister çok olsun, itikaf yerine girmekle sadece niyet ettiğini yerine getirmek gerekir.
Itikafa girenin güneş batmadan önce veya batarken mescide girmesi lâzımdır ki geceyi tam olarak itikafta geçirmiş olsun. Ertesi gün de güneş battıktan sonra itikaftan çıkması lazımdır.
Hanbelflere göre: Bir ay itikafa girmeyi adayan kimsenin bunu peşpeşe yapması gerekir, geceler de gündüzlere dahildir. Böyle bir kimse itikaf yerine birinci günü güneş batmadan önce girecek, son gün güneş battıktan sonra çıkacaktır.
Bir kimse bir gün itikafa girmeyi adasa onu bölmesi caiz değildir. Gece buna dahil değildir. Itikafa sabah vakti doğmadan önce girip güneş battıktan sonra çık ması gerekir. Çünkü gece, gündüzden değildir, ama ay hesabına dahildir. Gün sözünün mutlak olarak söylenmesinden peşpeşe olma manası anlaşılır, dolayısıyla peşpeşe yapılması gerekir. Bu, aynen peşpeşe diyerek adamak gibidir. Bunun gibi ay sözünü mutlak olarak söylemek de peşpeşe olmasını gerektirir. Mesela bir kimse falanca ile bir ay konuşmayacağına yemin etse, bunun peşpeşe olması gerekir. İla (hanımına dört ay yanaşmayacağına yemin etme) müddeti ile iktidarsızlık ve iddet müddelerine benzer. Oruç böyle değildir. Bir kimse iki hilal arasında bir ay itikafa girse ay noksan da olsa bu yeterlidir. Bir kimse iki aydan otuz gün itikafa girse caiz dir. Geceler de buna dahildir. Çünkü ay bu iki şekilde hesaplanır. Bundan daha azı yeterli değildir.
Şafiilere göre: Bir kimse bir gün itikafa girmeyi adasa, gecesinde de itikafa girmesi gerekmez. Bunda ihtilaf yoktur. Çünkü gece gündüzden değildir. Bu kişinin itikaf yerine sabah vaktinden önce girmesi, güneş battıktan sonra çıkması gere kir. Çünkü günün hakikati sabah vakti ile güneşin batması arasında geçen zamandır.
Bir kimse belirli bir ayda itikâfa girmeyi adasa, o ayda gece-gündüz itikâfa gir- mesi lazım gelir. Yani geceleri buna dahildir. Ay ister tam, ister noksan olsun fark etmez. Çünkü ay iki hilal arasındaki zamandan ibarettir. Ancak söz ile bunu belir tirse bu müstesnadır. Bir kimse ayın gündüzlerinde itikâfa girmeyi adarsa sadece gündüzleri itikafa girmesi gerekir, geceleri buna dahil değildir. Çünkü bu kişi gün düzü tahsis etmiştir, geceleri itikâfa girmesi vacip değildir. Bu görüş Hanbelilerin görüşüne uygundur.
Şafiilerde büyük çoğunluğa göre râcih olan görüş şudur: Bir kimse peşpeşe itikafa girmeye niyet eder yahut bunu açıklarsa o takdirde gecelerinde de itikafa girmesi lâzım gelir. Eğer açıklamamış yahut niyet etmemişse geceleri lâzım gelmez
Doğrusu şart koşmaksızın peşpeşe itikafa girmek vacip değildir. Bir kimse bir gün itikafa girmeyi adasa saatlerini bölmesi caiz değildir. Bir kimse bir hafta gibi bir müddet belirlese ve söz olarak peşpeşe ifadesini kullansa ve bu müddeti kaçırsa, kazasını peşpeşe yapması gerekir. Eğer söz olarak peşpeşe ifadesi kullanmamışsa kazásını yaparken kesin olarak peşpeşe itikâfa girmesi lazım gelmez. Çünkü pespe şey yapma kastedilmiş değildir. Belki vaktin belirlenme zaruretine bağlı olarak peş peşe yapılır. Bu durum Ramazan’da peşpeşe itikáfa girmeye benzer.
Bir kimse: “Allah için Ramazan’ın son on gününde itikafa girmek borcum ol sun” dese birinci gece dahil bütün geceler de bunun içine girer. Ay noksan da olsa yirmisinden sonra itikafa girmesi kendisi için yeterlidir. Çünkü bu isim Ramazan’ın yirisinden sonuna kadar geçen zamana verilen isimdir. Bir kimse Ramazan ayındaki son on gününde itikafa girmeyi adasa hüküm böyle değildir. Ay noksan olsa ve noksan itikafa girse yeterli değildir. Çünkü bu kişi sadece on gün itikâfa girmeyi adamıştır. Dolayısıyla Ramazan’dan sonra bir gün daha itikáfa gimesi gerekir.
Bir kimse belirli bir gün itikáfa girmeyi adasa ve bu günü kaçırsa da geceleyin kaza etse yeterlidir. Bir kimse mesela, falanın geldiği gün itikafi adasa, bu kimse gece gelse mutemed olan görüşe göre tam bir gün kaza etmesi gerekir. Bu hüküm o kimsenin kendi isteği ile hayatta olarak gelmesine bağlıdır. Eğer Zeyd ölü olarak yahut tehdit altında gelirse bir şey lazım gelmez.
Cevapla