İtikaf Sünneti Nedir?

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Îtikaf Sünneti

Itikaf Sunneti Nedir

SORU: İtikaf nedir? Müslüman nasıl itikaf yapar?

CEVAP: İtikaf, nefse ve duygu dünyasına kazandırdığı faydalarına rağmen, neredeyse müslümanlarca terkedilmeye yüz tutmuş İslâmî bir sünnettir.

Belki şu maddeci çağımızda başka zamanlardan daha çok itikafa muhtacız. Maddeciliğin taşkınlığını hafifletmek, benliğimizdeki ruh yönünü uyandırmak, Allah ile olan ilişkimizi yönlendirmek gibi bir sonucu vardır. Böylece dinimize yeni bir azimle sarılırız. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

Allah’ın sana verdiğinden (O’nun yolunda harcayarak) âhiret yurdunu gözet. Ama, dünyadan da nasibini unutma! (Kasas/77)

İtikaf sözlükte (bir yerde) durmaya, doğru dürüst olmaya, bir şeye devamlı ilgi gösterip kendini ona âdeta hapsetmeye denir.

Dinî bir terim olarak itikaf, Allah’a ibadet etmek niyetiyle, taharet üzere ve iyiyi-kötüyü ayıracak yaşta olan müslüman bir kimsenin bir süre camide durmasına denir. Nevevî ve Şevkânİ’nin ifadesine göre, fıkıh âlimleri itikafın meşru olduğunda görüş birliği etmişlerdir.

İbn’ul Arabi itikafın sünnet olduğunu söylemiştir.

İbn Bastal “Peygamber’in itikafa devam etmiş olmasında, itikafın sünnet-i müekkede olduğuna işaret vardır” demiştir.

Ebu Dâvud, Ahmed b. Hanbel’den naklen: İlim adamlarından hiçbirinin “itikafın sünnet olduğu” hususunda görüş ayrılığına düştüğünü bilmiyorum, diyor.

Şevkâni: Bir kimse itikaf etmeyi adamadıkça itikaf vacib olmayacağı hususunda görüş ayrılığının olmadığını söylüyor.

İtikafın hikmetini İbn’ul Kayyım Zâd’ul Meâd isimli eserinde şöyle anlatmaktadır:

“Kalbin dürüst ve Allah’a giden yol üzere olması, tüm varlığı ile Allah’a yönelmesine ve dağınıklığını bir bütün halinde Allah’a dönerek toplamasına bağlıdır. Kalbin dağınıklığını Allah’a yönelmekten başka hiç birşey derleyip toplayamaz. Fazla yeyip içmek, insanlarla fazla düşüp kalkmak, çok uyumak kalbi fazlası ile dağıtır. Onu paramparça eder ve Allah’a doğru giden yolu keser. Kalbi zayıflatıp (manevî gelişmesini) felç eder.

Hz. Allah’ın engin rahmeti oruçla fazla yeme içmeyi ortadan kaldırarak kalbi Allah’a giden yolda engelleyecek çeşitli şehvetlerden arıtmıştır. Cenab-ı Hak orucu farz kılarken Öyle bir ölçü koymuştur ki oruç tutan kul hem dünya hem ahiret yönüyle faydalanıyor. Oruç, onu tutana bir zarar vermiyor. Hem dünya, hem âhirete ait maslahatı kesintiye uğramıyor.

Hz. Allah kullarına itikafı meşru kılmak suretiyle onlara başka bir imkân daha tanımıştır; itikafın maksadı ve özü, kalbi Allah’a yöneltmek, onu bu hedefe toplamak ve bu duygu ile başbaşa bırakıp, mahlukat ile uğraşmak yerine onları yaratan ile meşgul olmaktır. Böylece itikaf yapan kimsenin kalbindeki tüm düşünce ve duygular, yerini Allah’ı anmaya, O’nun sevgisine, O’na yönelmeye bırakır. Dünya telaşı yerine, Allah düşüncesi itikaftaki kimseyi kaplar. Artık tüm düşüncesi Allah olur, hep O’nu anar, meramını elde etmek ve O’na yaklaşmak için düşünmeye başlar. Yoldaşı Allah olur. Buna dünyada alışarak kabir yanlızlığına hazırlamış olur. O kabir ki orada hiçbir yoldaş bulunmaz. Orada insanı feraha kavuşturacak tek varlık Allah’tır. İşte itikafın en büyük gayesi budur.[3]

Buharı ve Müslim’in Abdullah b. Ömer’den rivayet ettikleri; “Peygamber (s.a) ramazanın son ongününde itikâfa çekilirdi” hadisi Peygamber efendimizin ramazanın son on gününde itikafa devam ettiğini ifade etmektedir. Peygamber’in (s.a) vefatına kadar bunu uygulamış olması itikâfa ramazanın son on gününde çekilmenin müstehab olduğunu göstermektedir. RasûluUah bir keresinde bazı sebeplerden, itikafı bırakmak zorunda kalmış, şevval ayında itikafını kaza etmiştir.

Hz. Peygamber vefat ettiği sene yirmi gün itikaf yapmıştır. Rasû-lullah bu davranışı ile rabbine kavuşmasının yaklaştığı sırada daha çok amel işlemek istemiştir.

Hadisler arasında şöyle bir rivayete rastlıyoruz:

Hz. Peygamber bir keresinde itikaf etmek istemiş, tek kişilik çadırının itikaf için kurulmasını istemişti. (Bunu gören Hz. Peygamber’in eşi) Hz. Zeyneb de çadırının itikaf için kurulmasını istedi. Rasûlullah’ın diğer eşleri de itikaf için çadınlarını kurdular. Sabah namazından sonra çadırları gören Hz. Peygamber durumu hoş görmediğini ifade etmek için “Bunlar iyi bir şey mi yapmak istiyorlar? Onları sökünüz, görmeyeyim!” buyurmuştur. Kendi çadırının da sökülmesini emretmişlerdir. Hz. Peygamber bu (ramazan ayındaki itikafı terketmiş, (ramazandan sonra gelen) şevval ayının son on gününde itikaf etmiştir.

Hz. Peygamber’in böyle yapmasının sebebi ihtimal ki şudur: Eşlerinin hep birden itikaf için çadır kurmaya kalkmalarını kendisine yakın olmak hususunda yarışmak ve bununla övünmek istemelerinden kaynaklandığını düşünmüştür. Buna rağmen Peygamber itikafa devam etseydi, itikaf gayesinden uzaklaşırdı.

Bir de Hz. Peygamber eşleriyle birlikte itikâfa devam etseydi, ha-mmlarıyla birlikte evinde oturuyor gibi olacaktı. Bu durum, kendini itikafa vermekten alıkoyacaktı. Veya eşlerinden herbiri mescide çadır kurdurunca mescid daraldığı için çadırların yıkılmasını emretmişti.

Müslim ve Ahmed b. Hanbel’in rivayet ettiklerine göre Hz. Peygamber (ramazanın) son on gününde her zamankinden daha fazla Allah’a yakın olmak ve ibadet için gayret ederdi.

Hz. Aişe’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah ramazanın son on gününde geceleri ibadet eder, eşlerini (ibadet etmeleri için) uyandırır, vakitlerini eşlerinden ayrı geçirirdi.

Ümmü Seleme (r.a) şöyle diyor: Ramazandan on gün kalınca gece namazı kılmaya gücü yeten ailesini mutlaka namaz için uyandırırdı.

Müslim’in rivayet ettiğine göre Nâfi şöyle demiştir: Abdullah bana Peygamberin itikaf ettiği yeri gösterdi.

Bunun anlamı Rasûlullah’ın itikâf etmeyi adet haline getirdiği bir yeri olduğudur. Bu, camide tek başına itikâf için bir yer edinmenin caiz olduğunu göstermektedir.

Bundan, sürekli aynı yerde itikâf etmenin caiz olduğu da anlaşılıyor. Yeter ki böyle bir yer ayırmakla camiye gelen insanlara darlık olmasın. Yeter ki böyle ayrı bir yer belirlemek dikkatleri çekmek ve gösteriş arzusunu tatmin etmek için olmasın.

Bazı fıkıh âlimleri itikâf yerinin caminin arka tarafında bir köşede olmasının iyi olacağını söylemişlerdir. Böyle olması diğer insanlar için camiyi daraltmaz, tek başına kalmaya yardımcı olur.

İtikaf nafile olarak, Hz. Peygamber’e uyup Allah’a yakın olmak için yapılırsa sünnettir. Ramazan’ın son on gününde itikâf etmek sün-net-i müekkededir. Çünkü Hz. Peygamber bu günlerde itikafa devam

etmiştir.

Fakat bir kimse itikaf yapmayı adarsa itikaf vacib olur. Zira Hz. Peygamber: “Kim Allah’a itaat etmek üzere bir adakta bulunursa, ada*ğını yerine getirsin” buyurmuştur. Hz. Peygamberin bir diğer hadisi de şöyledir: Hz. Ömer;’

“Ey Allah’ın peygamberi! Ben Kabe’de bir gece itikaf yapmayı adacum” deyince Hz. Peygamber ona: “Adağını yerine getir” buyurdu.

Bir kimse itikaf yapmayı adayıp, bu adağını yerine getirmek üzere itikafa başlayıp sonra (bir sebeple veya sebepsiz) bu itikafı bozarsa onu kaza etmek vacib olur.

İtikaf için müslüman olmak, rüşde ermek ve cünüplükten, lohusa-İjk ve âdet kanamasından sonra guslederek temiz olmak şarttır.

îtikaf yapılacak yer hususunda farklı görüşler vardır: Âlimlerden bir gruba göre, hiçbir ayırım sözkonusu olmaksızın her camide itikaf yapmak sahihtir. Bazı âlimlere göre beş vakit namaz kılman camide itikaf yapmak sahih olun

Üçüncü bir gruba göre itikaf cuma ve bayram namazı kılınan camide yapılır.

Âlimler kadının evinde namaz kılmayı âdet edindiği yerde itikaf etmesinin caiz olduğunu söylemişlerdir.

İtikafın belirli bir vakti yoktur. İtikâf bir gün veya bir kaç saat olabilir.

Ya’lâ b. Ümeyye şöyle diyor: ”Benim camide bir süre durmam itikaf içindir. İtikâftan başka bir maksat için camide durmam.”

Atâ da şöyle diyor: “Camide kalındığı müddetçe itikaf olur. İnsan mescidde hayır niyetiyle durursa itikaf olur. Böyle bir niyet bulunmadıkça itikaf olmaz.”

Fıkıh âlimlerinden bazıları oruçlu bulunmadıkça itikaf gerçekleşmez görüşündedir. İtikâf edildiği müddetçe oruçlu olmak gerekir. Aksi halde itikaf sahih olmaz.

Ibn’ul Kayyım’m ifadesine göre Hz. Peygamberin oruçsuz itikaf yaptığı hiç nakledilmemiştir. Hz. Aişe’nin “Oruçsuz itikaf etmem” dediği rivayet edilmiştir.

Buna dayanarak İbn’ul Kayyım itikafta orucun şart olduğu görü-Şünü tercih etmiştir.

Fakat fıkıh âlimlerinden bazıları: “Bir kimse oruç tutmaksızm itikaf etse caiz olur” demişlerdir. Bazıları da oruç tutup tutmamanın itikaf edecek kimsenin isteğine kalmış birşey olduğunu, oruç tutarsa iyi olacağını, tutmazsa bir şey lazım gelmediğini söylemiştir.

İtikafta orucun şart olmadığını, yukarda Hz.Ömer’in Peygamber’e (s.a) “Kabe’de bir gece itikaf etmeyi adadım” demesi üzerine Hz. Pey*gamberin: “Adağını yerine getir” dediğini görüyoruz. Görülüyor ki Hz. Peygamber Hz. Ömer’in gece itikaf yapmasını uygun görmüştür. Oysa gece oruç tutma zamanı değildir. Öyle ise bu, itikafta orucun şart olmadığını göstermektedir.

Aşağıdaki şeylerle meşgul olmak itikaf yapan kimse için müste-habtır:

a. Namaz kılmak,

b. Kur’an okumak

c. Teşbih, tekbir, hamd edip “Lâilâhe illallah” demek,

d. İstiğfar etmek,

e. Çok nafile ibadet etmek,

f. Hz. Peygamber’e salât u selam getirmek,

g. İhtiyaç duyduğu konularda dua etmek,

h. Dinî konularda; tefsir, hadis, fıkıh, siyer kitaplarını mütalaa etmek.

İtikaf için belirli bir dua şekli yoktur. İtikaf yapan kimse dilediği şekilde dua eder.

İtikaf yapmakta olan kimse için yıkanmak, temizlenmek, traş olmak, güzel koku sürünmek ve saç taramak caizdir.

Hz. Aişe’nin hayız halinde olup, Hz. Peygamber mescidde itikafta iken Peygamber’in başını uzattığı Hz. Aişe’nin de onun saçlarını taradığı rivayet edilmiştir. Alimlerin çoğunluğu camide mekruh olan şeylerin, itikafta da mekruh olduğunu söylemişlerdir.

İtikaf yapan kimseye aşağıdaki şeyleri yapmak mubahtır:

1. Tuvalete gitmek, yıkanmak veya temizlenmek gibi bir ihtiyaç veya görev için mescitten dışarı çıkmak.

2. İtikaf yaptığı yerde yemek, içmek ve uyumak.

3. Beden temizliği yapma, güzel ve yeni elbise giyinmek.

4. Evlenme ve alış veriş gibi akitleri yapmak.


Itikaf lugatta bir şeye devam edip ondan ayrılmamak mânâsına gelir şeriatte ise sevap kazanmak gayesi ile muayyen bir niyetle camide durmak mânâsına gelir
Hikmet’i ; Müslümanın zaman zaman bir değişim yapmak suretiyle nefsi mübah olan arzulardan dahil çevirerek Allah Celle Celalühü ya itaate yönlendirmesi ve onu ibadete tam hazırlaması gerekir ki Allahu Teala’nın rızasını ve sevgisine Mazhar olsun nefsani arzulardan ve zararlı isteklerden korunabilsin
Delili; itikafın meşruiyeti ile ilgili olarak Allah Celle Celalühü Şöyle buyurmuştur mescitlerde itikafta bulunurken kadınlara yaklaşmayın.
BENZER KONULAR:

Answers ( 1 )

    1
    2021-03-22T06:28:42+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    İtikaf, dünyanın telaşından uzaklaşıp mescidde adeta kendisini ibadetle meşgul etmek demektir. Ne yazık ki itikaf, artık yavaş yavaş terk edilmek üzere olan bir sünnettir. İtikaf için belirli bir zaman dilimi yoktur. Kişi, istediği zaman mescidde itikafta kalabilir. Fakat Ramazan ayının son on gününde itikafta kalmak müekked sünnetlerdendir. Kişi, itikafta kaldığı süre içerisinde Allah’a ibadet eder, çokça tevbe ve istiğfarda bulunur.

    En iyi cevap
  1. Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    İtikafın Sünneti, Hz. Muhammed (s.a.v.) tarafından itikaf ameli ile ilgili olarak tesis edilen tavsiye edilen uygulama ve gelenekleri ifade eder. İtikaf, Ramazan ayının son on gününde Allah’a yakınlık aramak ve ibadetlerle meşgul olmak niyetiyle bir camide veya belirlenmiş bir alanda inzivaya çekilmeyi içeren gönüllü bir manevi inzivadır.

    İşte İtikaf Sünnetinin bazı önemli yönleri:

    1. Niyet: İtikaf, yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak ve O’na yaklaşmak amacıyla samimi bir niyetle yapılmalıdır.
    2. Zamanı: İtikaf geleneksel olarak Ramazan’ın son on gününde, Ramazan’ın 20. günü güneş battıktan sonra başlar ve bayram ayının görülmesine kadar devam eder.
    3. İnziva: İtikaf yapan kişi, cami sınırları içinde veya belirlenmiş bir alanda inzivaya çekilir ve dış dünya ile gereksiz etkileşimlerden kaçınır. Ancak, kişisel hijyene dikkat etmek ve temel ihtiyaçları karşılamak gibi zorunlu faaliyetlere izin verilir.
    4. Oruç: İtikaf, en ideali, süresi boyunca oruç tutularak yapılır. Ramazan ayında oruç tutmak farzdır ve itikafta oruç tutmak sünnetin bir parçasıdır.
    5. Okuma ve Düşünme: İtikaf sırasında Kur’an okuma ve tefekkürle meşgul olmak şiddetle tavsiye edilir. İnzivadaki kişi, zamanını Kuran’ın öğretilerini okumaya, ezberlemeye, tefekkür etmeye ve incelemeye ayırabilir.
    6. İsteğe Bağlı Dualar: İtikaf, Sünnet namazlar (Rawatib), Teheccüd (gece namazı) ve Teravih (Ramazan’da kılınan özel gece namazları) gibi ek nafile dualarla meşgul olmak için mükemmel bir fırsat sağlar.
    7. Dua (Dua): İtikaf, yoğun bir şekilde dua etme ve Allah’tan bağışlanma dileme zamanıdır. Bireyler yürekten dua etmeye, rehberlik, merhamet ve bereket aramaya teşvik edilir.
    8. Manevi Yansıma: İtikaf, kendini yansıtma, kendini disipline etme ve kendini arındırma zamanı olarak hizmet eder. Bireylere Allah ile olan ilişkilerini değerlendirme, geçmiş hataları için af dileme ve doğru bir yaşam sürmeye olan bağlılıklarını tazeleme fırsatı sunar.

    İtikafın belirli uygulamalarının farklı kültürler ve İslami gelenekler arasında farklılık gösterebileceğini not etmek önemlidir. Yukarıda belirtilen yönergeler, Hz. Muhammed’in (sav) öğretilerine dayanan genel İtikaf Sünnetini yansıtmaktadır.

Cevapla