İyiliği emrettiği halde kendisi yapmayan suç mu işler?

Question

İyiliği Emrettiği Hâlde Kendisi Yapmayan Günah mı İşler?

İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak, İslam dininin önemli emirlerinden biridir. Bu sorumluluk, Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde pek çok kez vurgulanmıştır. Ancak, bu görevi yerine getiren bir kimsenin kendisi bu iyilikleri yapmadığında veya kötülüklerden kaçınmadığında ne olacağı sorusu sıkça gündeme gelir. Bu yazıda, İslam hukuku ve ahlakı açısından bu durumun nasıl değerlendirildiğini ele alacağız.

1. İyiliği Emretmek ve Kötülüğü Yasaklamak

Kur’an’da bu sorumluluk, “Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Âl-i İmrân, 104) ayetiyle açıkça belirtilmiştir. Bu, her Müslümanın toplumdaki ahlaki ve dini bozulmaları düzeltmek için aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini gösterir. Peygamber Efendimiz (sav) de, “Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; gücü yetmezse diliyle; buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu, imanın en zayıf derecesidir.” buyurmuştur (Müslim, İman, 78).

2. Kendisi Yapmadığı Hâlde Emretmek

Bir kimse, iyiliği emrettiği veya kötülükten sakındırdığı hâlde kendisi o iyiliği yapmıyor veya o kötülükten kaçınmıyorsa, bu kişinin durumu iki farklı açıdan değerlendirilebilir:

a) Çifte Standart ve Ahlaki Sorunlar

Kişinin insanlara doğruyu emredip, kendisinin aynı doğruları yerine getirmemesi bir çelişki yaratır ve toplumda güvenilirliğini sarsabilir. Bu, münafıklık olarak değerlendirilebilecek bir durumdur. Zira, İslam’da söz ve fiilin birbiriyle tutarlı olması önemlidir. Peygamber Efendimiz (sav), “Kıyamet günü bir adam getirilir, cehenneme atılır ve bağırsakları dışarı çıkacak şekilde sürüklenir. Cehennemdeki insanlar ona der ki: ‘Ey falanca! Sen iyiliği emreder ve kötülükten sakındırmaz mıydın?’ Adam da: ‘Evet, ben iyiliği emrederdim ama kendim yapmazdım; kötülükten sakındırırdım ama kendim o kötülüğü işlerdim.’ der” (Buhârî, Bed’ü’l-halk, 10) buyurarak, bu tutarsızlığın ahiretteki karşılığını da ifade etmiştir.

b) Emrin Kendisinin Önemi

Ancak, kişinin kendisinin o ameli işlememesi, başkalarına o iyiliği emretme veya kötülükten sakındırma sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmaz. Zira iyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak bağımsız bir sorumluluktur. Yani, bir kimse doğruyu yapmasa bile doğruyu söylemekten geri durmamalıdır. Nitekim, bir hadis-i şerifte, Peygamberimiz (sav) “Kişi, kendisine fayda vermese de hakkı söylemekten çekinmemelidir.” (Tirmizî, Fiten, 68) buyurmuştur.

3. Sonuç

Sonuç olarak, bir kimse iyiliği emrettiği hâlde kendisi o iyiliği yapmazsa veya kötülükten sakındırdığı hâlde kendisi o kötülükten kaçınmazsa, bu durum elbette ki ahlaki bir zaaf ve çelişki olarak değerlendirilir. Ancak, bu kişi hem emrettiği iyiliği yapmamakla hem de kötülüğe bulaşmakla ayrı ayrı sorumlu tutulacaktır. İyiliği emretmek bir farz, kötülükten sakınmak ise bireysel bir yükümlülüktür. Bir kimse bu ikisini bir arada yapmadığında, toplumda itibarını kaybedebilir ve Allah katında da bunun hesabını vermesi gerekecektir. Bununla birlikte, başkalarına doğruyu göstermek her durumda önemlidir ve bu sorumluluk ihmal edilmemelidir.

Öneri

Müslümanlar olarak, hem kendi nefsimizde iyiliği yaşamalı hem de topluma bu doğruları aktarmalıyız. Ahlaki bütünlük, İslam’ın önemli bir parçasıdır ve bu konuda sürekli bir çaba içerisinde olmak gerekir. Ne kadar zor olsa da, önce kendimizi düzeltmeye çalışmak, ardından başkalarına örnek olmak en ideal yoldur.

Bu durum, kişinin sürekli olarak kendini geliştirmesi ve iyiliği emretme görevini ihmal etmemesi gerektiğini gösterir.

BAKINIZ

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    1
    2024-10-14T13:35:41+03:00

    Evet, bir kişi iyiliği emrettiği halde kendisi bu iyiliği yapmıyorsa İslam’a göre günah işlemiş olur. Bu konuda Kur’an’da ve hadislerde açık uyarılar bulunmaktadır. Bir mümin, başkalarına iyiliği emretmeden önce, kendisi de bu emri yerine getirmelidir. Aksi takdirde, bu tutum bir tür riyâ (ikiyüzlülük) veya çelişki olarak kabul edilir.

    1. Kur’an-ı Kerim’de Uyarı:

    Bakara Suresi 44. Ayet:

    “Siz insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Oysa Kitab’ı okuyorsunuz. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?”

    Bu ayet, iyiliği emrettiği halde kendisi yapmayanlar için ciddi bir uyarıdır. Burada, insanların başkalarına iyiliği öğütlerken, kendilerinin bu öğütlere uygun davranmaması büyük bir hata olarak görülmektedir.

    2. Hadis-i Şerif:

    Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bu konuda bir hadisinde şöyle buyurmuştur:

    “Kıyamet günü bir adam getirilir ve cehenneme atılır. Bağırsakları cehennemde dışarı çıkar. O, bir değirmen eşeği gibi döner durur. Cehennem ehli etrafına toplanır ve ona, ‘Ey falan, sana ne oldu? Sen bize iyiliği emreder ve kötülükten men ederdin’ derler. O da, ‘Evet, ben size iyiliği emrederdim ama kendim yapmazdım, sizi kötülükten men ederdim ama kendim yapardım’ der.” (Buhârî, Tevhîd 36)

    Bu hadis, başkalarına iyiliği emredip kendisi yapmayanların kıyamet gününde nasıl bir azapla karşılaşacaklarını açıkça göstermektedir.

    3. Müslümanın Sorumluluğu:

    Bir Müslüman, emr-i bi’l ma’rûf ve nehy-i anil münker (iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak) görevini yerine getirirken, öncelikle kendi hayatına da dikkat etmekle yükümlüdür. İnsanlara iyiliği emretmek elbette önemli ve gerekli bir ibadettir, ancak bu kişinin önce kendi nefsini terbiye etmesini, kendi hayatında da o iyilikleri uygulamasını gerektirir.

    Sonuç olarak, başkalarına iyiliği emredip kendisi yapmayan kişi, İslam’a göre sorumludur ve bu tutum günah olarak kabul edilir. Bir mümin, söyledikleriyle fiilleri arasında denge kurmalı ve öğütlediği iyilikleri kendi hayatında da uygulamalıdır.

    En iyi cevap

Cevapla