Kabile Asabiyeti Ne Demek?

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Kabile Asabiyeti Ne Demek

KABİLE ASABİYETİ NE DEMEK?

A-S-B, bir şeye yapışmak, sağlam şekilde tutmak, tutunup cemaat olmak, anlamlarına gelir. Asb, gövdeyi bir arada tutan sinirler veya topluma faydalı işler anlamına gelir. Asabi, sinirli, sinirlerine hâkim olamayan, particilik, fanatiklik, bir şeye koyu taraftar olan kişidir. Bundan dolayı Asabiyet, vücudu bir arada tutan sinirlerin işlevini yüklenmiş olup bu kelimede şiddet ve korku da vardır. Sarmaşığın vazgeçmeden tutunmasını da ifade eder.

Asabiyet, vatan, tarih, kültür ve geleneklerden çok soy birliğine dayanır, kişinin çocukları ve baba tarafından akrabaları anlamında da kullanılmaktadır. Haklı veya haksız, zalim ya da mazlum olsun kabileden olana şartsız olarak destek çıkar, her durumda yardım eder.

Cahiliye adaleti gereği ve sürekli olarak güçlüler zayıfları ezerken zulmü ve insan haklarına saygısızlığı insanları köleleştirerek, öldürerek, çocukları hedef tahtası yaparak, esirlerin organlarını kesip gerdanlık yaparak devam ettirmişlerdir. O dönemdeki Araplar sürekli düşman üreten dar bir kabilecilik anlayışı ile hareket ettikleri için onları birbirlerine üstünlük sağlama çabasına zorlarken, kabileler arasında intikam hislerini sürekli olarak körüklüyordu.

Cahiliye insanı bir araya gelir gelmez kabilelerini övmeye ve övünmeye başlar. Elbette kişi ırkını, kabilesini sevmeli ancak insani değerleri daha çok sevmelidir. Bu pozitif milliyetçilik faydalıdır, sosyal bağları güçlendirir, insani değerleri milli değerlerden ayırmayı, olayları ayrıştırarak ele almayı öğretir. Etnik narsisizm olarak tanımlanan kendi ırkını yüksekte görmek, etnik kibir ihtiva eder ve negatif milliyetçiliğin en önemli belirtisidir.

Cahiliye döneminde kabilelerin varlığını devam ettirmede en etkili güç kabilecilik dayanışmasıdır. Asabiyetin siyasi ve hukuki alanlarda otorite sağlamak, can, mal, ırz ve namusu korumaya çalışmak gibi olumlu yönleri olduğu gibi, başka aile, kabile, aşiretlerin hak ve menfaatlerine saldırmak gibi olumsuz yönleri de vardır. Bunun için akrabalar ister zalim olsun, ister mazlum olsun, eğilimleri ve inançları farklı da olsa yardım etmek zorunda idi. Öyle ki; her birey kabilesinden birine yapılan bir düşmanlık ve saldırıyı kendisine yapılmış kabul ediyor ve intikam almayı bir görev olarak görüyordu.

Yine asabiyet, aşireti ayakta tutan onun varlığını devam ettirmesini sağlayan ruhtur. Kabile insanlarının meydana getirdiği birliğe bağlılık ve mensubiyet duygusu, kabile veya aşiretin kendi kendine yettiğini, kendi içinde sağlam ve sarsılmaz bir birlik kurulduğunu açıkça göstermektedir.

Aralarında soy birliği veya başka sebeplerle yakınlık bulunan kişilerin veya gurupların başkalarına özellikle düşmanlarına karşı birlikte hareket etmelerini sağlayan dayanışma duygu ve ruhu Asabiyeti açıkça ifade etmektedir. Bu duyguyu kabilenin maddi ve manevi menfaatlerini kollama ve birbirlerinin zarara uğramasına dayanamama, haklarının gözetilmesi, onurlarının rencide edilmemesi, hayatlarının korunması gibi nedenler beslemektedir. Bu duygu Ebu Leheb dışında müşrik olan bütün akrabalarının peygamberimize sahip çıkmaları hatta onunla beraber boykota maruz kalmalarında da etkili olmuştur.

Yakın akrabasının hatta amcası Ebu Talib’in Müslümanlığı kabul etmemesi, bazılarının geç kabullenmesi, Hz.Peygamberin getirdiği mesajın Mekkeliler tarafından reddedilmesinde büyük etkisi olmuştur. Mekke’de Kureyş ile diğer kabileler arasında Kabe ve hacc hizmetleri konusunda rekabet, yarış olduğundan, akrabaları sahip çıkmalarına rağmen inanmadıkları bir dini getiren kişiye başkalarının inanması onlara mantıksız geliyordu.

Bundan dolayı Kur’an’ın İslami tebliğe yakın akrabadan başlamayı emretmesi de, Arap toplumunun hayatında çok etkili bir faktör olan bu kabileciliği İslam’ın revize ettiği ve desteklediği bir kardeşlik bilincine dönüştürmeye çalışmasındandır. Hz. Peygamber (sav) asabiyeti; “Bir kimsenin haksız olmasına rağmen kavmine yardımcı olması”  şeklinde açıklamış ve asabiyet davasının İslam’ın ruhuna aykırı olduğunu “… Kim de körü körüne çekilmiş (ummiyye) bir bayrak altında savaşır, asabiyet (ırkçılık) için gazaplanır, asabiyete çağırır veya asabiyete yardım eder, bu esnada da öldürülürse bu ölüm de cahiliye ölümüdür…”  şeklinde söylemiştir.

Haklı olduğunda yardım etmeyi ise “En hayırlınız, (zulme düşerek) günah işlemedikçe aşiretini müdafaa edendir,”  diyerek överken Kur’an da akrabalık bağını sıla-i rahim çerçevesinde kesmekten sakınmayı adaletli ve doğru olmayı ve yakınlara iyilik yapmayı, onlarla ilgilenmeyi ve İman kardeşliğini emrederken cahiliye geleneğine dayanan kabilecilik algısı İslam’ın ruhuna aykırı olduğundan yasaklanmıştır. Yoksa insanın kendi kavmini sevmesi, suçsuz oldukları müddetçe onları desteklemesi, halkının ilerlemesi, gelişmesi için gayret etmesi anlatılan asabiyetle alakalı olmayıp toplumları geliştiren bir güçtür. Peygamberimiz o günün toplumunun hastalıklarını ortaya koyarak sıla-i rahimle kardeşlik ve dayanışmayı sağlamayı teşvik edilirken, cahiliyeye götürme riski olan yaklaşımları yasaklamıştır.

İslam Araplar arasında son derece etkili olan nesep ve soy üstünlüğü anlayışını şiddetle reddederken yerine çözüm olarak sıla-i rahim çerçevesinde Müslümanlara dini ve ahlaki sorumluluklar yüklemiştir. Yani akrabalık bağının sürdürülmesinin sebebi soyun üstünlüğünden değil, toplum düzeninin sağlanması ve yardımlaşma duygusunun geliştirilmesinin hedeflenmesindendir.488 İslam’ın gereği olarak Müslüman, hem kavmine ve kabilesine hem de onların dışındaki Müslüman kardeşlerine hatta bütün insanlığa iyilik yapmalı, iman ve sevgi ile kalpler kaynaşmalı, başkalarının hakkına tecavüz etmeyen, adaleti koruyan tarzda yardım etmelidir. Ancak her çağda farklı formatlarda karşımıza çıkan asabiyet devamlı buna engel olmuştur. İslam adaletsizlik ve zulümde yardımlaşmayı kesinlikle kabul etmez. İslam kabile taraftarlığı ile saldırı yerine Allah için gaza ve cihadı koymuş, kabile bağları yerinede müminlerin kardeşliği ilkesini getirmiştir.

Dini siteler listesi

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

  1. Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Kabile asabiyeti, kişinin soy, kabile veya aşiretine karşı aşırı bağlılık göstermesi ve bu bağlılık doğrultusunda, haklı ya da haksız olmalarına bakmaksızın kendi mensuplarını savunması anlamına gelir. Bu kavram, özellikle İslam öncesi Arap toplumlarında yaygın olan, kabile dayanışmasına dayalı bir anlayış olarak öne çıkar. Kabile asabiyeti, genellikle bir gruba aidiyetin aşırı şekilde vurgulanması ve diğer gruplara karşı bir üstünlük veya düşmanlık beslenmesi ile ilişkilidir.

    İslam, bu tür asabiyeti eleştirir ve insanları sadece soy veya kabileye dayanarak savunmayı reddeder. Hz. Peygamber (sav), asabiyeti “Bir kimsenin haksız olmasına rağmen kavmine yardımcı olması” şeklinde tanımlar ve bu tür bir davranışı cahiliye dönemi (İslam öncesi) adetlerinden biri olarak nitelendirir. Bunun yerine, İslam’da herkesin, soy ve ırk farkı gözetmeksizin adalet, kardeşlik ve dayanışma temelinde hareket etmesi gerektiği vurgulanır.

    En iyi cevap

Cevapla