Kabir azabı nedir kısaca bilgi

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

KABİR AZABI VE KABİR NİMETLERİ

Kabir azabi nedir kisaca bilgi

Kabir azabı ve nimetleri hakkında ayet ve hadisler

Cenab-ı Allah buyuruyor: “O zalimlerin halini ölüm şiddeti içindeyken bir görsen! Melekler onlara ellerini uzatırlar ve: ‘Ruhunuzu teslim edin. Bugün, Allah’a karşı haksız şeyler söylediğinizden ve O’nun ayetlerine karşı böbürlenmenizden dolayı alçaltıcı bir azabla ceza landırılacaksınız.’ derler.” (En’am, 93) “Görseydin o inkâr edenleri; melekler onların canlarını alırken yüzlerine ve arkalarına (gerek ileri atılıp çarpışanlara, gerek arkasını dönüp kaçanlara) vuruyorlar: ‘Haydi, yangın azabını ta dın! (diyorlardı).’ ” (Enfal, 50)

Bu iki ayeti kerimenin, söylediklerimize delil olduklarından şüphe yoktur. Ayetlerin delaletlerinden, azabın definden önce olacağı anlaşılmaktadır. Her halükarda bu, kıyamet gününden önceki bir azabın var olduğunu ifade etmektedir.

Kıyâmet gününden önceki bu azabı, kabir azabı diye adlandırmamız, çoğunluğunun kabir de gerçekleşeceğindendir.

Allahu Teâlâ buyuruyor ki: “Firavun’un ailesini azabın en kötüsü kuşattı: Ateş! Sabah akşam ona sunulurlar (dünya durdukça azap böyle devam eder). Ve kıyâmet koptuğu günde: ‘Firavun ailesini azabın en çetinine sokun. ‘(deriz)” (el- Mümin: 46) Bu ayetin kabir azabına delil oluşu şöyle izah edilmektedir: “Kıyâmet koptuğu günde” cümlesi “sabah akşam” cümlesine atfedilmiştir. Bu da gösteriyor ki sabah akşam sunuldukları ateş, kıyamet gününde sunuldukları ateşten başka bir ateştir. Bu azabın, ölüm ile dirilme arasında vu ku bulacağı ise şüphesizdir.

Buhari, Müslim ve başkalarının, Abdullah b. Abbas (radıyalla hu anh)’dan rivayet ettikleri hadiste, şöyle buyuruluyor: “Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) iki kabrin yanından geçerken şöyle buyurdu: ‘Bu ikisi, azap görmektedir. Fakat onlar büyük günah lardan dolayı azab çekmiyorlar’ Sonra da dedi ki: ‘Evet onlardan birisi koğuculuk yapardı, diğeri ise bevlinden kendisini muhafaza etmiyordu.’ Sonra eline bir yaş çubuk aldı, iki parçaya böldü, sonra her birini bir kabrin başına dikerek şöyle dedi: ‘Umarım ki, bunlar kurumadığı müddetçe onların azabını hafifletecektir.”

Buhâri, Müslim ve başkalarının Nâfi aracılığıyla İbni-i Ömer (radıyallahu anh)’dan rivayet ettiklerine göre, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz vefat ettiğinde sabah ve akşam ona kendi makamı gösterilir. O kimse cennetlik ise cennet, cehennemlik ise cehennem gösterilecek ve ona “Kıyâmet gününde Allah’ın seni buraya göndermesine kadar makamın (kalacağın yer) burasıdır” denilir.”

İşte kabir azabı ve nimetleriyle ilgili kitap ve sünnette varid olan nasların bir kısmı bunlardır. Bunlar, hepsi bir arada, kat’i de lilin muhtevayı aydınlatması yönünden tevatür sınırını da aşmış bulunmaktadır. Onun için ölünün dirilişten önce de, durumuna göre, nimet ya da azap ile karşı karşıya kalacağına, müslümanla rin icmaı vardır. Aynı şekilde, ölüm meleğinin ruhu kabzedeceği ve ölümünden sonra iki meleğin sual soracağı konusunda da icmâ hâsıl olmuştur.

Kabir azabını temelden inkâr etmek, biraz önce gördüğümüz kat’i deliller nedeniyle, kişinin küfre düşmesine sebep olur.

Ayrıca, Ehl-i Sünnet vel-Cemaat ile müslümanların cum huru, kabir azabının, ruh ve cesetle beraber olacağına kanaat getirmişlerdir

Sahih hadislerde zikredildiğine göre, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Bedir günü öldürülen müşriklerin cesetlerinin atıl dığı çukurun başucunda durmuş ve onlara şöyle konuşmuştu: “Biz Rabbimizin bize vadettiklerini hak olarak bulduk. Siz de Rabbinizin size vadettiği şeyleri hak olarak buldunuz mu?”

Eğer, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), onların kabirle rinde sesini duyacaklarını bilmeseydi, sözünü onlara bir şekilde yöneltmezdi. Hz. Ömer (radıyallahu anh), bu cesetlere yöneltilen konuşmaya hayretini izhâr edince Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) O’na demişti ki: “Muhammed’in nefsi elinde bulunana yemin olsun ki, dediklerimi siz onlardan daha fazla duymuyor sunuz, ”

Mümin, her zaman ve her an fitnenin, kötülüğün her çeşi dinden Allah’a sığınır. Bir anlamda bu, kötülüğün reçetesidir de kabir azabı da öyledir. Peygamberimiz, bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuşlardır: “Ey Allahım! Acizlikten, tembellikten, korkak liktan ve yaşlılıktan sana sığınırım. Kabir azabından sana sığı nırım. Hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım.”  Zeyd b. Erkam diyor ki: “Ben size ancak Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in buyurduğu şekilde sığınmanızı söyleyeceğim ki O, (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ey Rabbim, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, kabir azabından sana sığınırım.” (

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) kıldığı her namazda kabir azabından korunmak için dua etmeyi terk etmediği gibi, kabir azabından sığınmayı da ashabına ferman buyurmuştur.

Kaynak: Ahiret İnancı

BENZER KONULAR:

Kabir ne demek? Kısaca

Kabristan ziyareti nasıl olmalı

Answers ( 2 )

    1
    2021-01-06T22:53:48+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Hadislerde söylenen kabir azabını gerektirecek eylemlerden Müslüman son derece uzak durmak zorundadır. Örnek olmak istiyor isek, örnek bir hayat yaşamamız gerekmektedir. Bazı günahlar vardır ki insanı dünya ve ahiret zarara uğratır. Bazı günahlar da vardır ki kabirde bile bizleri bırakmaz ve azabımız kabirde başlamaktadır. Bizlere düşen görev; kabir azabına sebep olan fiillerden son derece uzak durmaktır.

    En iyi cevap
    1
    2023-01-21T09:38:37+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Kabir azabı haktır

     Peygamber Efendimiz Allah’ın salat ve selam üzerine olsun kabir azabın var olduğunu ve kişi imanını ve ameline göre kabir azabı olup olmayacağını nasıl olacağını ne miktarda olacağını bize bildirmiştir bunu inkar etmek Ehli sünnet dışı bir inançtır

Cevapla