Paylaş
Kadere iman hakkında
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Bildir
İptal
Kadere inanmak ile ilgili güzel bir sohbet / hutbe
Allah-u Teala, kainatı mükemmel bir dengeyle yaratmıştır. Bütün varlıkların büyüklüğü, ağırlığı, ömrü ve birbirine olan uzaklığı belli bir hesaba göredir. Gece ile gündüzün birbirini takip etmesi, mevsimlerin oluşması, hayat için lazım olan her şeyin gerektiği kadar var olması, tamamen ilahi bir hesaba dayanmaktadır. Aynı zamanda Allah-u Teâlâ isterse saptırır; ister hidayete erdirir. Dilerse zengin eder; dilerse fakir eder. Diğer taraftan kimin cennetlik olduğu, kimin cehennemlik olduğu; kimin nerde, ne zaman ve nasıl öleceği; kime ne kadar rızık verileceği Allah katında bellidir. Kimin kiminle evleneceği, kaç çocuğa sahip olacağı, bu çocukların kız mı yoksa erkek mi olacağı ve benzeri her husus, bütün ayrıntılarıyla Allah’ın ilminde sabittir.
Evet, kâinattaki bu mükemmel sistemin ve Mutlak hâkimiyetin adı kaderdir. Başka bir ifadeyle Allah’ın takdiridir. İşte biz Müslümanlar, bu hakikatleri kabul edip, kadere inanmayı imanın şartı olarak görürüz. Zira aslında kader iman etmek, kâinattaki her şeyin, Allah-u Teâlâ’nın tasarrufu altında olduğunu kabul etmek demektir. Nitekim Allah-u Teâlâ, bu hakikati Kur’an-ı Kerimde şöyle beyan etmektedir: “Biz her şeyi bir kaderle (yani bir ölçüye göre) yarattık.”[1] “Yerlerin ve göklerin sahibi odur. O her şeye kadirdir.”[2] “Âlemlerin Rabbi olan Allah istemedikçe siz isteyemezsiniz.”[3] “Allah dilediğini hidayete ulaştırır dilediğini ise saptırabilir. Her şey onun kudret eli altındadır.”[4] “Eğer Allah isterse hepinizi hidayete erdirir.”[5] Fakat her şeyi yapabilecek güce sahip olması, her şeyi yapacağı anlamına gelmez.
Mü’minler
Mademki Allah, cennetlik veya cehennemlik olduğumuzu biliyor; ya da nasıl ameller işleyeceğimizi biliyor, o halde bizim imtihana tabi oluşumuzun anlamı nedir? Daha açık bir ifadeyle günah işlerken bizim suçumuz nedir? İşte buna benzer sorular, asırlardır insanların gündemini meşgul etmektedir. Bazen de inananların kalbine şüphe tohumları ekmek için bu tür sorular ısrarla sorulmaktadır.
Kardeşlerim
Yüce Rabbimiz, olanları da olacakları elbette ki bilir. Bunda şaşılacak bir şey yok. Zira Allah’ın ilmi mükemmeldir; O’nun ilminde noksanlık veya ilave mümkün değildir. Hem söyler misiniz? Eğer Allah, (hâşâ) her şeyi bilmeseydi, âlemlerin Rabbi olur muydu? Kaldı ki, Allah zamandan münezzehtir. Yani Allah açısından “önce” veya “sonra” diye bir şey yoktur. Zamanı bildiren bu tür kelimeler, sadece mahlûkları ilgilendirir.
Şunu çok iyi bilmeliyiz ki, Rabbimizin her şeye hâkim olması, her şeyin O’nun izni veya takdiri ile olması, kendi idaremizi kullanmamıza mani değildir. Çünkü Yüce Rabbimiz bizi cüzi irade sahibi olarak yaratmıştır. Nitekim yaşadığımız hayatta, Allah’ın izin verdiği ölçüde, herkes istediği gibi davranmakta serbesttir. İsteyen hayırlı işler yapmakta; isteyen de günah işlemektedir. Dolayısıyla irademize baskı yapan bir gücün olmadığını, bizzat kendimiz görmekteyiz. Peki, bu nasıl olur: bir taraftan her şey Allah’ın takdirine bağlı; diğer taraftan insanlar, hür iradeleriyle istediklerini yapabilmektedirler? Bu, şuna benzer: İnsanlar bir trenin vagonuna bindikleri zaman o vagon içinde serbest olurlar. Yerler, içerler, uyurlar… İstasyona kadar kimse onlara karışmaz. Ama o serbest vagon, aynı zamanda trene bağlıdır. İnsanlar da böyledir; hem irade sahibi hem kadere bağlıdır.
Kardeşlerim
Elbette ki elimizde olmayan konular vardır. Mesela; anne-babamızı seçemeyiz. Ecelimizi değiştiremeyiz, kalp atışlarımızı durduramayız. Zaten bunların hesabı bizden sorulmaz. Hesabını vermek zorunda kaldığımız hususlar, irademizi kullanabildiğimiz işlerdir. Allah-u Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Sana gelen her iyilik Allah’tandır; her kötülük de nefsindendir.”[6] “Biz insana yolu gösterdik; ya şükreder ya da nankörlük eder.”[7] “Kim ki haddini aşar ve dünya hayatını tercih ederse, onun gideceği yer cehennemdir.” Kim de Rabbinin makamından korkar ve kendini kötülüklere karşı korursa, onun gideceği yer cennettir.”[8]
İşte bu ayet-i kerimeler, insanoğlunun kendi kararlarında ve amellerinde hür olduğunu beyan etmektedir. Öyleyse; tercihlerinde hür olanlar, özgürce işledikleri hatalardan dolayı kaderi suçlayamazlar. Allah, tercihlerini Hak’tan yana koyanlardan eylesin!
[1] Kamer, 49
[2] Al-i İmran, 189
[3] Tekvir, 29
[4] İbrahim, 4
[5] En’am, 149
[6] Nisa, 79
[7] İnsan/3
[8] Naziat, 37-41
—————
Kadere iman hakkında cuma hutbesi
çözüldü
0
İman 4 yıl
2020-09-24T16:51:52+03:00
2020-09-24T16:51:52+03:00 1 Son Cevaplar
184 görüntüleme
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Rabbimiz (cc) insan ve onun hayatı dahil olmak üzere her şeye mükemmel bir ölçü takdir etmiştir. Yaşadığımız her türlü olayın ardında Allah’ın hikmetini ve onda gizlediği rahmeti ararız. Olaylar olumlu ya da olumsuz olabilir, niyetimizin iyi olmasına rağmen sonuçlar nefsimizin hoşuna gitmeyebilir. Fakat böylesi durumlarda dahi Allah bize rahmetiyle muamele etmektedir. Çünkü Allah bizi bizden iyi bilmekte, O’nun haberi ve izni olmadan da hiçbir şey meydana gelmemektedir. Bundan dolayı kadere iman huzur vesilesidir.