Paylaş
Kadının eğitim-öğretim süreçlerinde yer alması nasıl değerlendirilir?
Question
Eğitim hayatında kadın
islam da kadının eğitim ve öğretimin önemi
Kadınların okumaları ve okullarda eğitim görmeleri, günümüzde bazı tartışmalara konu olmaktadır. Bu bağlamda az da olsa, kadınların okumasına tamamıyla karşı çıkan kişiler bulunabilmektedir.
Bazı kesimler ise özellikle ergenlik dönemi ve sonrasına denk gelen, lise ve sonrası eğitimin karma olarak
uygulanması ve mahremiyet kurallarına riayet edilmemesi gibi gerekçelere dayanarak genellemeci bir yaklaşımla kadınların okumasının dinen doğru olmadığını söylemektedirler.
Peygamberimiz (s.a.s), kadın-erkek ayrımı yapmaksızın “İlim öğrenmek her Müslümana farzdır” buyurmuş135 ve kendisinin de bir muallim olarak gönderildiğini belirtmiştir.
Ayrıca, “Öğreten, öğrenen, dinleyen ya da ilmi seven/destekleyen ol; beşincisi olma, helâk olursun!”137 diyerek Müslümanlara bilgiye dayalı bir hayat anlayışını ideal olarak göstermiştir. Diğer taraftan Allah Resûlü, “Öğreten ve öğrenen, sevap konusunda eşittir.”sözüyle, bilgi alışverişini gerekli görmüş ve bilmeyenleri öğrenmeye, bilenleri de öğretmeye teşvik etmiştir. Başka bir hadiste de “Sadakanın en faziletlisi, Müslümanın bir bilgi öğrenmesi, sonra
da o bilgiyi Müslüman kardeşine öğretmesidir.” buyurmuştur.
Yirmi üç yıl boyunca tebliğ görevini sürdüren Peygamberimiz (s.a.s), çevresindeki insanların sadece iman ya da ahlâk
eğitimine ağırlık vermekle yetinmemiş, okuma-yazma ve ilimle meşgul olma hususunda da onları teşvik etmiştir. Bu konuda kadınları istisna etmiş değildir. Kendi anlattıklarının, başkalarına da öğretilmesini emir ve tavsiye ederken ya da âlimleri peygamberlerin vârisleri kabul ederken cinsiyet ayrımına gitmeksizin bütün inananları muhatap almıştır. Aynı şekilde, öğrenenin de öğretenin de ecir ve mükâfatta eşit paylara sahip olacağını ve insanların en hayırlıları sayılacağını belirtirken de kadını erkekten ayırmayan kuşatıcı bir dil kullanmıştır.
Peygamberimiz (s.a.s.) döneminde kadınların öğrenmeye ve öğretmeye büyük ilgi gösterdikleri bilinmektedir. Mesela okuma-yazma bilen Şifâ bint Abdullah, Peygamberimizin hanımı Hz.Hafsa’ya okuma yazma öğretmişti. Yine Hz. Âişe, Ümmü Seleme, Kerîme bint Mikdâd, Ümmü Gülsüm bint Ukbe ve Âişe bint Sa’d da okuma-yazma bilen kadınlar arasındaydı. Diğer taraftan hanım sahabilerin yeni şeyler öğrenme iştiyakları da dikkat çekmektedir.
Öyle ki erkekler gibi her an Resûlullah’ın yanında bulunamadıkları için arzu ettikleri derecede onun anlattıklarından
yararlanamayan bazı hanım sahabiler, O’nun (s.a.s.) kendilerine zaman ayırmasını rica etmiş ve “Bize özel bir gün belirlesen de o gün sana gelsek ve bize Allah’ın sana öğrettiğinden öğretsen.” demişlerdi. Hanımların bu öğrenme isteğine karşı kayıtsız kalmayan Hz. Peygamber, önceden gününü ve yerini belirlemek suretiyle toplanmalarını söylemiş ve onlara bu kararlaştırılan zamanlarda ayrıca dersler vermiştir.141 Bu ilim aşkının bir göstergesi
olarak Hz. Âişe, utanma duygularının öğrenme azimlerine ket vurmasına izin vermeyen Medineli hanımlara karşı hayranlığını şu sözleriyle dile getirmişti: “Şu Ensar kadınları ne iyi kadınlardır.
Utanma duyguları onların dinlerini öğrenmelerine engel olmuyor.”
Bu şekilde kadınlarla Hz. Peygamber arasında eğitim noktasında karşılıklı bir iletişim her zaman olmuştu.
Bunun yanında pek çok hanım sahâbî, Resûlullah’tan hadis rivâyet etmiştir. Resulullah’tan en çok hadis rivâyet eden sahabilerden biri olan Hz. Âişe’nin ilmî yönü ise ayrıca zikretmeye değerdir. Zira o, sadece kadınlar arasında değil, âlim sahâbîler arasında da sahip olduğu ilim, irfan ve muhakeme gücüyle öne çıkmıştır. Pek çok sahâbî, dinî meselelerde onun bilgisine müracaat etme ihtiyacı hissetmiştir. Hz. Âişe’nin bilgisi, dinî konularla da sınırlı değildir. Kendisi diğer pek çok alanda da donanıma sahip bir hanımdır.
Allah Resûlü, kadınıyla erkeğiyle yaratılış amacından sapmış, imanî ve ahlâkî anlamda yozlaşmış bir toplumun ıslahı için gönderilmiştir. Tebliğ görevini ifa ederken kadın-erkek ayırımı gözetmemiş, bütün muhataplarının eğitimine ayrı ayrı itina göstermiştir. İslâm’dan önce söz konusu olan cahiliyenin sona erip Asr-ı saâdetin başlaması Resûlullah’ın, kadınıyla-erkeğiyle toplumun bütün kesimlerine uyguladığı nebevî eğitimin bir neticesidir. Saâdet asrından bugüne köklü bir İslâm geleneğini oluşturan nesillerin yetişmesinde de Peygamber terbiyesinden geçen kadınların azımsanmayacak kadar büyük rolü olmuştur.
Her çağda olduğu gibi günümüzde de toplumun yarıdan fazlasını oluşturan kadınların eğitimi gelecek nesillerin yetişmesi için yapılacak en doğru yatırım olacaktır. Zira evlâtlarını yetiştiren hanımlar eğitimli ve kültürlü olduğu sürece sağlam yetişmiş, doğru bilgi ile beslenmiş, imanlı ve ahlâklı nesillere sahip olma imkânı artacak, dolayısıyla sağlıklı ve huzurlu toplumlar oluşabilecektir.
Bununla birlikte kadınların eğitim süreçlerinde yer almaları teşvik edilirken bulundukları ortamların güvenliğinin tam olarak sağlanması ve mahremiyet başta olmak üzere İslâm’ın sosyal hayatla ilgili kurallarının dikkate alınması gerekir. Gerek kamunun gerekse özel sektörün, bu yöndeki hassasiyetlere saygı gösterip gerekli tedbirleri alması beklenir.
Diyanet güncel dini sorular
Answer ( 1 )
Güzel bir makale olmuş,kadınların eğitim sürecine dahil olması gerekir olduğunu düşünüyorum öylede olmasi gerekiyor.
Hastanelere gittiğimizde bayan doktor istiyoruz ne kadar Müslüman genç kız okur ise o kadar doktor bulma ,cerrah bulma imkanı olur.Mesela ortopedi doktoruna gitmem gerekiyor bayan doktor sadece İstanbul’da var bildiğim kadarı ile.