Paylaş
Kadınlara Mahsus Haller Nelerdir?
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
KADINLARA MAHSUS HALLER (DİYANET)
Muhtasar İLMİHAL Kadınlara Mahsus Haller
Kadının cinsel organından çıkan kan üç türdür:
1) Hayız Kanı
2) Lohusalık Kanı
Bu ikisi temizlendikten sonra gusül gerekir.
3) istihaze (Özür) Kanı: Bu; ne hayız kanıdır ne de nifas kanıdır,
1) HAYIZ
Hayız sözlükte; “akmak” anlamına gelir… “deredeki sular aktı, denildiğinde “kadının adet kani aktı” manaları kastedilir.
Istılahi manası; sağlıklı bir kadının rahminin içinden doğum ve hastalık söz konusu olmaksızın belirli bir süre gelen kandır Rengi fakihlerin ittifakı ile siyah, kırmızı, sarı ve siyah ile beyaz arası bulanık bir renkte olur. Hayız bittikten sonra görülen sarı ve bulanık akıntı, hayız değildir. Hayız kanının kesilmesi ancak halis beyaz rengin görülmesiyle bilinir. Şöyle ki: Kadın temiz bir bez parçasını fercine (cinsel organına) kanın eserinden herhangi bir şey kalıp kalmadığını anlamak için sokar ve onu inceleyerek durumunu öğrenir
Hanefilere göre hayız kanının rengi altıdır; siyah, kırmızı, san, bulanık, yeşilimtırak, toprak rengi. Bu renklerden herhangi biri hayız süresi içerisinde görülürse hayızdır. Ta ki beyaz renk görene kadar. Bu ise aybaşının bitimi esnasında bir çeşit sümüğe benzer akıntının gelmesi ile olur. Yeşilimtırak da bir çeşit bu tanıklık demektir. Bu renk kanının rengini bozan bozuk bir gıda sebebiyle, aybaşı olan kadında görülür. Menopoz yaşı gelmiş (adetten kesilmek üzere olan) kadınlar yeşilimtıraktan başka renk görmezler.
Şafiilere göre hayız kanının rengi beştir; siyah, kırmızı, kızıl (Hanefilerdeki toprak rengi), sonra sarı, sonra da bulanık renktir.
Hayız oldukça sıcak, ağrı ve izdirap vericidir, kötü kokuludur. Bu konuda asıl dell Bakara Süresi 222. ayettir: “Sana hayız halinden sorarlar. De ki o bir rahatsızlıktır…”
Diğer taraftan Buhari ve Muslim’de Hz. Aişe raidyallahu anh- ha dan rivayet edildiğine göre; Rasullullah hayızla ilgili şöyle buyurmuştur: “Bu, San, Yüce Allah’ın, Hz. Âdem’in kızlarına takdir ettiği bir haldir.”
CAHİLİYEDE VE İSLÂMDA HAYIZ
Kadınların adet olma sürelerine dikkat etmeleri gerekir. Çünkü temizliği gerektiren bazı ibadetlerin geçerli olması, boşanmada iddet ve nafaka gibi konuların tespiti bu bilgilere dayanır.
İslâm’dan önce cahiliyye Arapları hayızlı kadınlarla birlikte durmazlar, beraber yemek yemezlerdi. Yahudilerin ve Mecusile rin adetleri de böyleydi. Hristiyanlar ise ay haline önem vermezler, cinsel birleşmede bile bulunurlardı.
islâm’da ise kadina her anlamda sıkıntı veren hayız günleriy. le ilgili bir takım koruyucu hükümler ve kolaylıklar getirilmiştir.
Bakara Suresi 222. ayete bakınız: “Sana kadınların ay halinden sorarlar. De ki: O bir rahatsızlıktır. Bu yüzden ay halinde olan kadınlardan (cinsel manada) uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman ise Allah’ın size emrettiği yerden onlara gidin. Şüphesiz Allah çok tevbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever.”
Adet gören kadından ayrı ve uzak mi kalınacağını soran bir sahabiye Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle cevap vermiştir: “Cinsel ilişki dışındaki şeyler normal zamanlardaki gibi yapılabi lir Ancak böyle bir kadının göbeği ile diz kapağı arasının ör- tülü bulundurulması yeterlidir.
Nesai’nin bir rivayetine göre Cumey b. Umeyr şöyle söyle miştir: “Annem ve teyzemle birlikte Aise radıyallahu antu nın ya. nina gittim. Onlar ona: ‘Sizden biri hayızlı olduğunda Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem nasıl yapardı?’ diye sordu. O da ‘Birimiz hayızlı olduğunda, genisçe izar (etek) bağlamasıni emreder, iza rinin üstünden yararlanırdı.” dedi.”
İslám geldikten sonra Rasalullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Hz. Ali radiyallahu anhu ye hayızlı iken ona gösterdiği muameleye bakalım:
Buhari ve Müslim Hz. Aişe radıyallahu anh dan rivayet etmis tir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi te sellem mescidde, Itikafta iken ve Äişe de hayızlı iken onun başını tarardı. (Hz. Aişe) kendi odasında iken Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ona başını uzatırdı ve o da başını tarardı.”
Yine Buhari ve Muslim Hz. Aişe radıyallahu anh dan rivayet etmiştir: “Benim hayızlı oldugum sırada Rasölullah sallallahu aleyhi ze sellem benim odamda yaslanır ve Kur’an-ı Kerim okurdu.”
Buhari ve Müslim Ümmü Seleme’nin şöyle söyledgini riva yet etmiştir: “Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte bir örtünün içinde uzanmış yatarken hayız oldum. Ben yana çe kildim. Hayız elbiselerimi alıp onları giydim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana: “Hayız mı oldun?’ diye sordu. Ben de ‘Evet.’ dedim. Beni yanına çağırdı ve kendisiyle birlikte örtünün içinde uzandım.”
Yine Nesai, Şurayh b. Hani radıyallahu anh den rivayet etmis tir: “O (Şurayh) (Aişe’ye): “Kadın hayali olduğu sirada kocasıyla birlikte yemek yer mi?’ diye sordu. O da: “Evet. Hayızlı olduğum sırada Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem beni çağırırdı ve ben de onunla birlikte yerdim. Kemiği alır onu benim için paylaştırdı. Ben de onu alıp sıyırdım. O, kemikten benim ağzımı koyduğum yere kendi agzini koyardi. Yine su isterdi. Daha kendisi içmeden benim için paylaştırırdı. Ben de alır içerdim, sonra koyardım. Ardından O alıp ondan içerdi. Ağzını da bardaktan benim koyduğum yere koyardı” dedi.”
HAYIZIN YAŞI VE HAMİLE KADININ HAYIZI
Hayız kanının vakti yaklaşık 9 yaşından itibaren başlar, yeis (menopoz) yaşına kadar devam eder. Şayet kadın bu yaştan önce veya sonra kan görürse bu ya bozuk kandır ya da bir kana madır. Kadın hayız kanını görmekle birlikte buluğa ermiş olup, artık namaz, oruç, hac vb. bütün dini vecibeleri yerine getirmesi gerekir. Nitekim erkek çocuğu da ihtilam olup meninin çıkması ile buluğa erer. Şayet ihtilam veya aybaşı husule gelmezse 15 yaşının tamamlanmasıyla buluğ gerçekleşmiş olur.
Fakihlerin nas olmadığından dolayı yeis (menopoz) yaşının sınırlandırılması konusunda farklı görüşleri vardır.
Hanefilere göre yeis yaşı 55’tir.
Malikilere göre yeis yaşı 70’tir.
Şafiilere göre yeis yaşının sınırı yoktur. Hanbelilere göre yeis yaşı 50’dir.
Hamile Kadın Hayız Olur Mu?
Malikilere ve Şafiilere göre; Hamile kadının bazen hayız olabileceği görüşünü kabul etmişlerdir. Ama hamile kadın ço- Bunlukla kan görmez. Diğer taraftan hamile kadının gördüğü kan, âdetine rastlamış ise bu hayız kanıdır.
Hanefilere ve Hanbelilere göre; Hamile olan kadın aybaşı olmaz. Buna göre hamile kadın, gördüğü kan sebebiyle namazı terk etmez. Çünkü bu, bozuk bir kandır, hayız kanı değildir. Bu durumda oruç, itikâf, tavaf gibi ibadetleri terk etmez, kocasın kendisine yaklaşmasını engellemez. Çünkü kadın hayız değildir.
Adetin başlaması, bitmesi ve düzenine etki eden faktörler: Şiddetli geçen hastalıklar, kronik hastalıklar, iklim ve çevre degişiklikleri, korku ve heyecan, aşırı bedensel faaliyet, aşırı gebe kalma isteği bunlar arasında sayılabilir.
HAYIZIN VE TEMİZLIĞIN MÜDDETİ
Hayızın bir başlangıcı bir de sonu vardır. Şimdi dört mezhebin bu konuyla ilgili görüşlerini inceleyelim:
Hanefilere göre; Hayızın asgari (en kısa) süresi geceli gündüzlü 3 gündür. Bundan azı özür kanı sayılır. Ortalaması 5 gündür. Azami (en uzun) süresi ise geceli gündüzlü 10 gündür. Bundan fazla devam eden kan istihaze (özür) kanıdır.
Şafiilere ve Hanbelilere göre; Adetin en kisa süresi 24 saat, 1 gün 1 gecedir. Öyle ki kadın kendisinde kanama görür de bu süre dolmadan kan kesilirse hayızlı sayılmaz. Hayızın en uzun müddeti ise geceli gündüzlü 15 gündür. Bundan sonra görülen kan, hayız kani sayılmaz.
Malikilere göre; Hayızın en alt müddetinin bir sının yok tur. Şu halde kadından bir an için kan gelse bu kadın hayızlı sayılır. Hayızın en uzun müddeti ise gebe olmayan ve ilk defa adet gören kadın için 15 gündür. Kadın kanın kesilmesiyle birlikte gusleder
Aybaşı kanı istihaze kanından rengi, şiddeti ve pis kokusu ile ayrılır.
TEMİZLİĞİN SÜRESİ
İki adet arasındaki temizlik haline “tuhr” denir. Bu hal, kadi nin hayız ve lohusalık kanından temiz kaldığı süreyi içine alir. Bu- nun iki alameti vardır: Kanın çekilmesi ve beyaz akıntı. Bu akıntı, hayızın sonunda gelen ince, beyaz sividir.
Hanbeliler dışındaki cumhura (çoğunluk alimlere) göre; iki adet arasındaki temizliğin en az süresi 15 gündür. Çünkü çoğun lukla her ayda bir hayızlılık bir de temizlik hali bulunur. Hayızın en uzun süresi 15 gün olduğuna göre temizliğin de en az süresi nin 15 gün olması gerekir. Fakihlerin ittifakı ile temizliğin azami (en uzun) müddetinin sınırı yoktur.
Hanbeliler ise şöyle demiştir: İki aybaşı arasında en az temizlik süresi 13 gündür.
HAYIZ İKEN KANIN GELMEMESİ / KESİLMESİ (NEKA)
Buna neka; yani kanın olmaması denilir. Aylik adetin başla ması ile görülen kan daha sonra bir süre kesilir, sonra yine go rülmeye başlar. Acaba bu süre aybaşı günlerinden sayılır mı? Bu konuda iki fikhi görüş vardır:
1) Hanefilere ve Şafiilere göre; hayız süresi içinde kanin go rülmedigi surelerde hayızlı kabul edilir. Mesela; kadın bir gün kan görse, ikinci gün pamuk koyduğu halde kan görmese, bundan sonraki gün yine kan görürse bu durum ådeti boyunca de vam ederse kadın bütün bu süre içinde hayızlı kabul edilir.
2) Malikilere ve Hanbelilere göre; telfik esası kabul edilir. Bu da kan görülen günleri birbirine eklemek ve kan görülmeyen günleri de sahih bir temizlik olarak kabul etmektir. Aybaşı olan kadın 1 gün kan görse, sonra 1-2 gün temiz olsa, kan gördüğü günleri üst üste ekler, geri kalan günleri temizlik olarak kabul eder. Böyle bir kadin kanın kesildiği her seferinde gusleder, namaz kılar, oruç tutar, eşiyle ilişkiye girebilir. Hanbeliler, böy le bir temizlik süresinde kadınla ilişkide bulunmak mekruhtur, demiştir.
2) LOHUSALIK (NIFAS)
Nifas; doğumdan sonra kadının tenasül organından akan kandır. Hanefilere ve Şafiilere göre; doğum sırasında çocukla birlikte veya doğum öncesi çıkan kan ise bozuktur veya istihaze (özür) kanıdır. Gücü yetiyorsa abdest alır, namaz kılar.
Hanbelilere göre; doğumdan 1-2 gün önce sancı gibi bir belirtiyle gelen kan ve doğumla birlikte gelen kan; doğumun aka binde gelen kan gibi nifas (lohusalık) kanıdır.
Malikilere göre; doğumla birlikte ve doğum sonrası gelen kandır.
Süresi: Lohusaligin asgari en kısa süresi için bir sınır yok tur. Şafilere göre en kisa süresi bir lahzadir (bir defa kan gelme sidir). Diger mezhep imamları ise asgari (en kısa süresinin bir sınırı yoktur demişlerdir. Çünkü bunu belirleyen bir delil yoktur.
Görüldügü gibi her iki görüşte de aslen bir ayrilik yoktur. Mak satları birdir.
Kadın doğum yapmakla birlikte kan görmeyebilir. Rivaye- te göre Rasölullah sallallahu aleyhi ve sellem doneminde bir kadın doğum yapmiş ve lohusalik kan görmemiş, bu sebeple ona “zâtu’l-cufür” adı verilmistir. Manasi; “kuruluk sahibi kadin” demektir.
Lohusalığın en uzun süresi:
Hanefilere ve Hanbelilere göre; Lohusalığın en uzun süresi 40 gündür. Bundan sonra görülecek kan istihaze (özür) kanıdır. Delil; Ümmü Seleme radıyallahu anh den nakledilen şu ha distir: “Lohusa kadın, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dönemin de 40 gün 40 gece beklerdi.”
Şafiilere ve Malikilere göre; Azami (en uzun) lohusa lik süresi 60 gündür. Ancak bu süre genellikle 40 gün olarak gerçekleşir. on)
Düşük Yapan Bir Kadın Lohusa Sayılır Mi?
El, ayak, tırnak, parmak gibi uzuvları belirmiş olan çocu gun düşmesiyle nifas hali meydana gelir ve genellikle 10-15 gün kadar devam eder.
– Fakat henüz uzuvları belirmemiş bir düşükten dolayı Ivani et parçası veya kan pıhtısı halinde düşen bebekten dola yı) o kadına nifas hükümleri uygulanmaz. Bu durumda görülen kanama 3 gün sürer. Daha önce en az 15 gün temizlik haline devam etmişse bu “adet kanaması” sayılır. Böyle değilse “özür kanı” sayılır.
Lohusalık süresi içinde kanamanın kesilmesi lohusalıkta ke- sinti meydana getirmez. Başta ve sonda kanamanın bulunması peşpeşe olan kanama gibi kabul edilir.
Hanefilere göre; kanın kesilme süresinin 15 günden daha az veya daha çok olması arasında fark yoktur. Mesela; bir kadın doğumdan sonra 3 gün kanaması olup, 4 gün hiç kanama gör mese, sonra da kanaması tekrar devam etse kanama gelmeyen günlerde de gelmiş gibi lohusa kabul edilir.
Şafiilere ve Malikilere göre; aradaki süre 15 günü geçerse o kadın bundan sonra “hayız” sayılır. Ama temizlik hali 15 günden daha az olursa o zaman lohusalık sayılır.906)
Hanefilerde ikiz doğumlarda lohusalık süresi ilk çocuğun do gumuyla başlar, Şafiilere göre ise bu süre ikinci çocuğun doğumu ile başlar. Onlara göre birinci çocuğun doğumuyla gelen kan ise eğer adet zamanına rastlamışsa hayız kani aksi halde özür kani sayılır. 07
HAYIZ VE LOHUSALIĞIN HÜKÜMLERİ VE BU DURUMDAKİ KADINLARA HARAM OLAN İŞLER
1) Hayız ve nifas kanları kesildikten sonra gusletmek gere kir. Çünkü Bakara Süresi 222. ayette: “Hayızlıyken kadınlar (la cinsi münasebet)dan sakinin ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendiler mi, o zaman Allah’ın size em rettiği yerden onlara yaklaşın.” buyurulmuştur.
Yine Buhari’nin bir rivayetinde şöyle buyurulmuştur: “Hayızlı olduğun günler kadar namazı bırak, sonra guslet ve namaz kilo
2) Kadın hayızla birlikte büluğ çağına ermiş olur ve dini emir lerle yükümlüdür. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem soyle buyurur: “Allah, aybaşi görecek çağa gelen kadının namazını ancak başör tüsü ile kabul eder . Ahmed ve başkaları rivayet etti.) İşte bu buyruk, hayız olma çağına gelince kadının tesettüre riayet etme sini gerektirir. Dolayısıyla bu, bütün dini emirleri de kapsar.
Hayızlı veya Lohusalık Sebebiyle Kadına Haram Olan Şeyler:
Hayızlı veya nifaslı bir kadının cünüp olan kişinin yapması haram olan işleri yapması haram olur. Ki bunlar yedi tanedir:
1) Hiçbir namazı kilamaz.
2) Tilavet secdesi yapamaz.
3) Mushafa (Kur’an-ı Kerim’e) dokunamaz.
4) Mescide giremez.
5) Kåbe’yi tavaf edemez.
6) Itikafa giremez.
7) Kur’an-ı Kerim okuyamaz.
Bu sayılanlarla ilgili kısaca delilleri inceleyelim:
1) Namaz: Fatima binti Ebi Hubeys nadr yallahu anh hadisi: “Adetin devam ettiği sürece namazi birak, sonra boy abdesti al ve namaz ki. Bu süre içinde kılınmayan namazlar sonra kaza edilmez. Bu Islam’ın kadına sunduğu kolaylıktır. Tilavet sec desi namaza benzer; bu yüzden o da yapılmaz.
2) Oruç: Hz. Aişe radıyallahu anha şöyle der: “Biz Rasülullah sal- lallahu aleyhi te sellem zamanında adet görüyorduk. Bu süre içinde kilamadığımız namazları kaza etmekle emrolunmuyorduk, tutamadığımız oruçları ise kaza etmekle emrolunuyorduk.”
Hayızlı ve nifasli kadınların Ramazan’da tutamadıkları oruç lan daha sonra kaza etmeleri gerekir.
Hayız ve nifas olan kadının oruç tutması haramdır. Üstelik böyle iken oruç tutarlarsa üzerlerinden orucun kazası düşmez. Ayrıca Ebu Said el-Hudri’nin başka bir hadisi de vardır.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kadınlara şöyle dedi: “Kadi nin şahitliği, erkeğin şahitliğinin yarısı gibi değil midir? Kadinlar: “Evet.” deyince, şöyle buyurdu: “İşte bu aklının noksanliğından- dir. Peki aybaşı olduğu zaman namaz kılmaz ve oruç tutmaz değil mi?” deyince, kadınlar: “Evet.” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Işte sizin bu durumunuz do kadinın dinindeki noksanlıktandir
3) Kur’an-ı Kerim’e Dokunmak: Bunlar hayız ve lohusa ka dina yasaktır. Çünkü Vakia Süresi 79. ayette: “Ona ancak te mizlenmiş olanlar dokunur.” buyurulmaktadır. Diger taraftan Rasûlullah sallallahu aleyhi te sellem şöyle buyurur: “Aybaşı olan da cùnüp olan da Kur’an-ı Kerim’den herhangi bir şey okuyamaz.”
Malikilerin sağlam görüşüne göre hayız ve lohusa olanın cünüp olsun olmasın, ezberden Kur’an-ı Kerim okuması mekruh değildir.
Hanefilere göre adet ve lohusa kadın dua ayetlerini dua niyetiyle okuyabilir. Tefsir kısmı Kur’an-ı Kerim ayetlerinden çok olan bir kitabı taşımak alimlerin ittifakıyla caizdir.
→ Şafiilere göre; Kur’an-ı Kerim’in suya batmasından, kāfirlerin eline geçmesinden, yanmasından vb. korkulardan dolayı Kur’an-ı Kerim’in taşınması vacip olur.
→ Hanefilere göre; Kur’an- Kerim’den ayrı, ona bitişik olmayan bir kapakla dokunmak istisna edilmiştir. Ama elbisenin yeni ile dokunmak tahrimen (harama yakın) mekruhtur. Fikih, tefsir gibi kitapların yaprağını zaruret sebebiyle elbiseyle tutma ya ruhsat verilmiştir. Ama temas etmek mekruhtur. Çünkü bu kitaplarda genelde ayet vardır. Bununla birlikle okurken kalem vb. şeylerle sayfaları çevirmek caizdir. )
4) Mescide Girmek: Adetli günlerinde kadınlar ve cünüp kişiler mescide gitmezler. Nitekim bir hadiste: “Hiçbir hayızlı ve cünüp mescide girmesin.. buyurulmuştur. Ancak ibadet maksadıyla olmaksızın bir zaruret veya ihtiyaçtan dolayı adetli birinin mescide girmesi caiz olur. Hz. Aişe’den rivayet olan bir hadis şöyledir: “Bir gün Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana “Mescidden seccadeyi al, getir.’ dedi, ‘Ben adetliyim deyince de ‘Adetli olman, senin elinde olan bir şey değildir. buyurdu.” Hayızlı ve nifas kadın itikafa da giremez. Girseler de sahih olmaz.
5) Kabe’yi Tavaf Etmek: Adetli kadın hac veya umrede Kabe’yi tavaf dışındaki bütün hac veya umre menakisini (ibadet- lerini) yapabilir. Delil şu hadistir; Hz. Âişe radıyallahu anha şöyle diyor: “Biz şerif denilen yerde iken ben adet gördüm. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yanıma geldi. Ben ağlıyordum. Sana ne oldu? Yoksa aybaşı mı gördün?’ diye sordu. ‘Evet.’ dedim. Rasů. lullah sallallahu aleyhi te sellem: Şüphesiz bu, Allah’ın Adem kızları na yazdığı bir şeydir. Beytullahi tavaf dışında hacıların yaptığı her şeyi yap.’ buyurdu.” (7) (128)
6) Cima: Kitap ve sünnetin açık delilleriyle hayız ve nifasın dan temizleninceye kadar kadınla cinsi münasebet haramdır. Enes radiyallahu anh ın rivayet ettiği bir hadise göre; Yahudiler kadin hayız olduğu zaman onunla yemek yemez ve cima yap mazlardi. Ashap bu konuyu Rasölullah sallallahu aleyhi ve sellem’e sorunca Bakara Süresi 222. ayet indi: “Ey Muhammed! Sana kadınların aybaşı hali hakkında soruyorlar. De ki: O bir ezadır. Aybaşı halinde iken kadınlarla (cinsî münasetten)dan el çekin, temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlenince Al lah’ın size buyurduğu yoldan yaklaşın. Allah şüphesiz daima tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.” Rasölullah sallal lahu aleyhi te sellem şöyle buyurmuştur: “Cinsi münasebetten baska her şey yapabilir. 200
Hayızlı ve nifaslı kadınlarla kocalar cinsel ilişkide buluna mazlar. Kanama kesilip de gusletmeden cinsel ilişkide bulunur. larsa bu da haram olur. Kanama kesilince gusletmekten aciz olurlarsa o zaman teyemmüm etmeleri vacip olur.
Hayız veya nifasli kadının göbeğiyle dizleri arasındaki kısım ile kocası oynayamaz. Hanımını bu işe zorlaması da helal olmaz. Ancak kadın; gobeğiyle diz kapağı arasına bir örtü koyuyorsa er keğin vücudunun başka taraflarıyla oynaması caizdir.
Nevevi şöyle demiştir: “Bir Müslüman hayızlıya, fercinden cima helaldir derse käfir ve mürted olur. Eger helal olduğuna inanmadan, unutarak cima yaparsa ona günah ve kefaret yok tur. Şayet hayızlı ve haram olduğunu bilerek kasten ve isteyerek yaparsa büyük bir günah işlemiş olur ve tevbe etmesi gerekir. En sahih görüşe göre kefaret gerekmez. Ferci hariç göbekle diz kapaği arası temas etmesi alimlerin çoğuna göre haramdır.” Nevevi kerahetle beraber helal oldugunu benimsemiş, çünkü bu yöndeki delil daha kuvvetlidir demiştir. Mesruk b. Ecda’dan rivayeten o şöyle demiştir: “Hz. Aişe radiyallahu anha ya; ‘Kişinin hanımı hayz oldugu zaman neresine dokunabilir?’ diye sordum. Organından başka, her tarafino’ diye cevap verdi.”
Bütün bunlarla beraber göbekle diz kapağı arasina doku- nulmaması en doğrusudur. Çünkü alimlerin çoğuna göre kadi nin göbekle diz kapağı arasına hayız ve lohusa iken temas etmek haramdır.
Burada rahatsız durumdaki kadını koruma vardır.
7) Talak (Boşama): Kadın hayız iken boşamak haramdir. An cak bu durumda boyama çoğunluğa göre geçerlidir. Ibn Ömer karısını hayızken boşamış; Hz. Ömer radıyallahu anh bunu Rasúlul- lah sallallam aleyhi ve sellem’e zikredince; Rasulullah sallallahu aleyhi De sellem şöyle buyurmuştur: “Ona hanımına dönmesini emret. Ondan sonra hanımını ya temiz ya hamile iken boşasın.” Lo- husalığın boşama engeli olduğu konusunda bir delil yoktur. Ama hayiza kiyas edilir. Gebe iken boşanan kadının iddeti doğumla sona erer.
3) İSTİHAZE (ÖZÜR KANI)
İstihaze; kadının cinsel organından adet ve lohusalık vakit leri dışında gelen kandır. Bu kan, kadının rahmindeki bir damar dan, bir hastalık veya bozukluk sebebiyle gelir. Hayız müddetini aşan kanamalar ile ådet görme yaşından önce (9 veya 7 yaşından önce) görülen kanamalar ve âdetin asgari (en az) müddetinden daha kısa süren ya da adetin veya lohusalığın azami müddetin den fazla devam eden kanamalar hep istihaze kanıdır. Aynıca Hanefilere ve Hanbelilere göre hamile kadının gördaga kan da istihaze kanıdır. Fakihlerin adet görme veya lohusalık için en kısa ve en uzun süreleri belirleme çabalarının bir amacı da istihaze kanı ile adet ve lohusalık kanını birbirinden ayırmak içindir.
Kendisinde istihaze kanamaları görülen kadın, özürlü kim seler hükmüne girer. Ayrıca kendisinde sürekli idrar akıntısı gören veya müzmin (devamlı) bir ishale müptela olan ve özürlü nün abdesti bahsinde anlatılan, bunlara benzer özürleri taşıyan kimselerin hükmüne tabii olur. Bu durumdaki kadınlar hayızlı ve nifaslı kadınların yapamayacağı şeyleri yapabilirler; namaz kılar, oruç tutar, Kur’an-ı Kerim okuyabilir, mescide girebilir, Mushafa dokunabilir, itikafa girebilir, Kabe’yi tavaf edebilirler.
Hz. Aişe radıyallahu anha’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Fatima binti Hubeyş Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ‘Ben is tihaze gören bir kadınım, bir türlü temizlenemiyorum, namazı terkedeyim mi?’ diye sordu; Rasûlullah: “Bu, (kanama yapan) bir damardır. Aybaşı değildir. Adet zamanın geldiği vakit namazi ter ket. O kadarlık (adetin kadar) bir süre geçtikten sonra kanını yıka ve namaz kıl,”
Hamne binti Cahs Tan rivayet ediliyor: “Hamne mustahaza (istihaze görmüş) idi ve kocası da onunla ilişkide bulunuyordu. Ikrime dedi ki: Ümmü Habibe de istihaze kant görür ve kocasi ona yaklaşırdı.’ Hamne, Hz. Talha’nın; Ümmü Habibe ise Abdur rahman b. Avf in hanimi idi.
istihaze gören kadının eşiyle cinsel ilişkide bulunmasının mübah oldugu fakihler tarafından kabul edilmiş ve dile getiril miştir. Ancak Hanbelilerde tercih edilen görüşe gören istihaze göre kadın harama düşmekten korkmadığı sürece ilişkide bulun maz. Ancak istihaze kanı kesilirse Hanbelilere göre gusletmeksi zin kocasıyla ilişkide bulunabilir
Sayılanlardan herhangi bir özür, abdest alıp namazı eda edecek kadar bir süre bile kesilmeksizin bir namaz vaktince sü rer ve diğer namaz vakitleri içinde de en az bir kez tekrar ederse bu kişi özürlü sayılır. Bu yüzden kendisi hakkında özürlülere ait hükümler uygulanır.
İSTİHAZEYE AİT BİRKAÇ HÜKÜM
1) Her namaz vakti için gusül alması gerekmez. Ancak hayız kesilince bir defa yıkanır. Önceki ve sonraki âlimlerin çoğu böyle demiştir. (344)
2) Her namaz için abdest alması gerekir. Buhari’nin rivaye tinde Rasûlullah sallallahu aleyhi sellem şöyle buyurdu: “Sonra her namaz için abdest al.” Malikilere göre her namaz için abdest alması müstehaptır.
3) Abdestten önce organın yıkanması; kanı engellemek veya azaltmak için bir bez veya pamuk parçası koyulması evladır. Bu nunla kan kesilmezse organına bir bez parçası bağlar. Böyle yapmak vacip değil, daha evladır.
4) Cumhur (Şafi ve Hanbeli) ulemaya göre istihazell kadın fercini yıkayıp bağladıktan sonra her namaz için ayrı abdest al ması gerekir. Bunu namaz vakti girdikten sonra yapar. Hanefilere göre ise; Bu abdest, abdesti bozan başka bir sebep bulunmadik ça, bir sonraki namaz vakti girinceye kadar bu özür kanı sebebly. le bozulmaz
Özür sahibi kadın iki taraf kesilmiş bir bezi belinin üze. rinden baglayarak koruduğu halde yine de kan çıkarsa namazı bozulmaz. Çünkü Hz. Aişe radıyallahu anh den rivayet edilmiştir “Fatima binti Ebi Hubeys istihaze kanı gördü de Rasûlullah sal lallahu aleyhi ve sellem ona: ‘Adet günlerinde namazdan uzak dur, ondan sonra guslet, her bir namaz için abdest aldıktan sonra namaz kıl. İstersen kan (üzerinde namaz kıldığın) hasırın üzerine damlasın buyurdu.
5) istihaze kanı görse de kocasıyla cinsi münasebet bulunması caizdir.
6) istihazeli kadın namaz kılar, oruç tutar, Kur’an-ı Kerim okur ve bütün ibadetleri yapar. Bu konularda icma vardır.
İSTİHAZE KANI GÖREN KADININ ADET MÜDDETİNİN HESAPLANMASI
Mezheplere göre şöyledir:
a) Hanefilere Göre
Ergenlik çağına ilk giren genç kız, adet haliyle birlikte özür kanaması da görmeye devam ederse her ayin 10 günü “adet kanaması”, 20 günü “temizlik hal” kabul edilir. Bu durumdaki ka dinin lohusalığı da 40 gündür
– Düzenli adet gören bir kadın, özür kanaması görürse, adet süresinden fazla olarak devam eden kan, özür kanı sayılır.
– Adet süresini unutmuş olan kadın, özür kanaması görürse, ihtiyatlı olanı alır ve onunla amel eder.
b) Şafiilere Göre
– Mütehayyle: Miktar ve vakit olarak adetini unutan veya sadece miktarını unutan, vaktini unutmamış olan veya bunun aksi olan kadına denir. Böyle bir kadın hakkında hüküm şudur: Ihtiyatla amel etmesi vaciptir. Cimada bulunması, Mushafa dokunması, namazın dışında Kur’an-ı Kerim okuması haramdır. Bütün farzları -sahih görüşe göre nafileleri de- kılar, ama her bir namaz için gusleder. Ramazan orucu tutar, sonra da tam bir ay oruç tutar.
– Mütehayyice olanın dışında kalan kadın ise; ilk defa adet görmüş veya daha önce tecrübesi de olsa fark etmez, bu kadın temyiz ile hareket eder. Temyiz; Kanin birbirinden ayırt edilme sidir. Kanı kimi zaman siyah (güçlü), kimi zaman kırmızı (zayıf) görmesi gibi
Bunun hükmü şudur: Gördüğü zayıf kan istihazedir, çok ise aybaşı kanıdır. Ancak bu çok kan 1 gün 1 geceden az ve 15 gün den çok olmayacak
Zayıf kan devam ederse temizliği en az 15 gün veya daha fazla devam edecektir.
Mümeyyize: Kanı birbirinden ayırt eden kadındır.
-+ Kadın eğer mümeyyize olmayıp adetinin miktar ve vakti ni biliyorsa bu durumda adetine göre amel eder
Eğer mümeyyize olmayıp da ilk defa adet görmüşse ve kanı birbirinden ayırt edebilme (temyiz) şartlarını taşımazsa onun aybaşısı 1 gün 1 gece, temizliği de 29 gündür.
Temizlik İlmihali
Cevapla