Kafir Süresinin Tefsiri

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Kafir Süresinin Açıklaması

Müşriklerin amellerinden beraat olan bu sure, ibadette ihlâsı emretmektedir. Allah Tealâ buyuruyor ki:
“De ki: ” Ey kâfirler!” “Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmam.” Ey Peygamber! Kureyş kâfirlerine şöyle de: Ey kâfirler! Tapmış olduğunuz putlara heykellere hiçbir zaman asla tapmam. Ayet, yer yüzündeki bütün kâfirlere yöneliktir. “De” sözünün gereği ise: Peygamber (s.a.) bütün işlerinde naziklik ve incelikle, insanlara en güzel şekli ile hitap etmekle emro-lunmuştu. Burada hitap sert olunca Allah Tealâ ondan sorumluluğu kaldırmayı ve insanlara onun bu söze memur olduğunu beyan etmek istedi. Çünkü onu kendi ağzından zikretti.

“Benim ibadet edeceğime de siz kulluk ediciler değilsiniz.” Siz de şirk ve küfrünüze devam ettiğiniz sürece, benim ibadet ettiğim Allah’a ibadet edecek değilsiniz. O Allah’tır, tektir, şeriki yoktur.

Bu iki ve üçüncü ayetler mabuddaki ihtilâfa delâlet ediyorlar: Peygamber (s.a.) sadece Allah’a ibadet ederken onlar, putlara, heykelere ve ortaklara, şefaatçilere tapınıyorlar. Veya -Zemahşeri’nin de değindiği gibi-tekrar olmaması için mana: Gelecekte de şimdi de sizin taptıklarınıza tapmam, şeklindedir. Siz de gelecekte, benim istediğim ilâhıma ibadeti yapmazsınız. “Ben sizin taptıklarınıza tapmış değilim.” “Siz de benim kulluk etmekte olduğuma kulluk ediciler değilsiniz.” Tapındıklarınıza tapınmam. Ancak, sevip razı olacağı şekilde Allah’a kulluk ederim. Siz ise, O’nun emirlerine ve dinine uymazsınız. Rasulullah (s.a.)’ın ve tabi olanlarının ibadeti halis Allah içindir; Onlar Allah’a O’nun belirlediği ve istediği şekilde ibadet ederler. Bu nedenle de İslâm’ın şiarı: “Lailâhe illellah Muhamme-dün Rasulullah”tır. Yani, Allah’tan başka mabud yoktur. O’na ibadette de Rasulullah (s.a.)’ın getirdiğinden başka bir yol yoktur.

Dört ve beşinci ayetler ibadetin kendisinde ihtilâfa delâlet etmektedir. Zemahşeri gibi, bazıları da şöyle anlıyorlar: Şimdi veya geçmişte sizin tapındıklarınıza asla tapınıcı değilim. Yani, cahiliyede bile puta tapınmamı-şımken İslâm geldikten sonra benden nasıl böyle bir şey beklenebilir? Siz de hiçbir zaman benim ibadet ettiğime ibadet etmediniz.

Ayetlerde tekrar vardır. Maksat, istedikleri ilâhlarına tapınma konusunda kâfirlerin Rasulullah (s.a.)’ın cevabından umut kesmelerini sağlamaktır, denildi.

“Sizin dininiz size, benim dinim bana.” Şirkiniz ve küfrünüz size. Tevhid, ihlâs veya İslâm olan dinim de bana. Şirk koşma olan dininiz sizedir, sizden bana geçmez. Tevhid olan benim dinim de banadır beni aşıp size gelmez. Dendi ki: Din ceza, yani karlışıktır. Muzaf hazfedilmiştir. Yani, dininizin cezası size benim dinimin karşılığı da banadır. Din ibadettir, şeklinde de söylenmiştir.

Sure, kıtal ayeti ile neshedilmiş değildir. Muhakkikler, nesh olmadığına kaildirler. Murat “Dilediğinizi yapın.” (Fussilet, 41/40) ayetinde olduğu gibi, tehdittir.

Bu ayetin benzeri şunlardır: “Eğer onlar seni yalana çıkarırlarsa de ki: “Benim işim bana, sizin işiniz size aittir. Benim yaptığımdan siz uzaksınız, sizin yapmakta olduğunuzdan da ben uzağım.” (Yunus, 10/41), “Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size aittir.” (Kasas, 28/55). Bunların hepsi ile murat tehdittir, başkalarının dinine rıza değildir.

İmam Ebu Abdillah eş-Şafîi ve diğerleri bu: “Sizin dininiz size, benim dinim bana.” ayeti ile, küfrün tek millet olduğuna delil getirmişler ve aralarında nesep veya mirasçı olunabilecek bir bağ varsa Yahudinin Hırıstiya-na (veya aksi) mirasçı olabileceğini söylemişlerdir. Çünkü İslâm’ın dışındaki dinler batıl olma durumunda tek bir din gibidirler.

Ahmed b. Hanbel ve onun görüşünde olanlar ise, Hıristiyanların Yahudilerden (ve aksi) mirasçı olamayacağı görüşündedirler. Delilleri de, Ahmed, Ebu Davud ve İbni Mace’nin Amr b. Şuayb’tan o da babasından o da dedesinden rivayet ettiği şu hadistir. Rasulullah (s.a.) “İki değişik millet mirasçı olamaz.”

Razi dedi ki: İnsanlar mütareke anında “Sizin dininiz size, benim dinim bana.” ayeti ile konuşur olmuşlardır. Bu caiz değildir. Çünkü Kur’an’ı Allah, böyle şeyler için indirmemiştir. Düşünülsün sonra da gereği ile amel edilsin diye indirmiştir

 

Cevapla