Kanaat, İffet, İktisat ve Dilencilik ile ilgili Ayet ve Hadisler

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Kanaat, İffet, İktisat ve Dilencilik Hakkında Ayet ve Hadisler ve açıklamaları

KANAAT, İFFET, GEÇİMDE VE HARCAMADA İKTİSAT, ZARURET OLMADIKÇA BAŞKASINDAN BİR ŞEY İSTEMENİN KÖTÜLÜĞÜ

Allah Teala şöyle buyurmuştur: Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki onun rızkı Allah’ın üzerine olmasın (Hud: 6).

Yapacağınız hayırlar, kendilerini Allah yolunda cihada adamış, Allah’a taatten başka bir düşüncesi olmayan, o sebeple yeryüzünde dolaşıp kazanmaya imkan bulamayan, durumunu bilmeyen kimselere karşı gösterdikleri tokluktan dolayı onlarca zengin sayılan fa kirlere verilmelidir. Sen onları görünce yüzlerinden tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler (Bakara: 273).

Ve onlar ki, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında bir yol tutarlar (Furkan: 67).

Ben insanları ve cinleri sırf bana ibadet etsinler diye yarattım. Ben onlardan rızık da istemiyorum, beni yedirmelerini de istemiyorum (Zariyat: 56, 57).

Hadislerin çoğu yukarıdaki iki bapta geçmiştir. Geçmeyenlerden bazıları şunlardır:

٥٢ عن أبي هريرة رضي الله عنه عن النبي ﷺ قال: «ليس الغنى ٥٢٢/١ عن

عن كثرة العرض ، ولكن الغنى غنى النفس »

1/522-Ebu Hureyre radıyallahu anhten: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

Zenginlik mal çokluğu ile değil, gönül tokluğu iledir, buyurmuş tur. Müttefekunaleyh.

Lügatler: Gönül tokluğu, yanındaki ile yetinip elindekine kanaat etmek ve daha fazlasını isteyerek yüzsüzlük etmemektir.

Hadisten çıkan hükümler: Allah’ın taksimine razı olmaya teşvik, ihtiyaç olmadıkça daha fazlasını elde etmek için hırs göstermeme ve başkalarmın ellerindekine göz dikmeme.

الله عنهما أن رسول اللہ ﷺ ٥٢٣/٢ وعن عبد الله بن عمرو رضي ا قال: «قد أفلح من أسلم، ورزق كفافاً، وقنعه الله بما آتاه» 2/523

-Abdullah bin Amr bin As radıyallahu anhumadan: Resulullah allallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Müslüman olan, yeteri kadar rızka sahip olan ve Allah’ın verdiğine kanaat eden kurtulmuştur. Müslim rivayet etmiştir.

Lügatler: Yeteri kadar rızk, artık ve eksik olmadan demektir. O zaman tok gözlü olur ve insanlardan bir şey istemez.

Hadisten çıkan hükümler: Allah’ın verdiğine razı olup az da olsa insanlardan bir şey istememenin fazileti. Yeterli rızkın zenginlikten üstünlüğü; çünkü fakirlik insanı zillete düşürebildiği gibi, zenginlik de insanı şımartabilir.

٥٢٤/٣ وعن حكيم بن حزام رضي الله عنه قال: سألتُ رسول اللہ ﷺ فأعطاني، ثم سألته فأعطاني، ثم سألته فأعطاني ، ثم قال: «يا حكيم، إن هذا المال خضر حلو: فمن أخذه بسخاوة نفس بورك له فيه، ومن أخذه بإشراف نفس لم يبارك له فيه، وكان كالذي يأكل ولا يشبع، واليد العليا خير من أليد الشفلى». قال حكيم : فقلت : يا رسول الله، والذي بعثك الله بالحق لا أرزا أحداً بعدك شيئاً حتى أفارق الدنيا. فكان أبو بكر رضي عنه يدعو حكيماً ليعطيه العطاء فيأبى أن يقبل منه شيئا؛ ثم إن عمر رضي الله
عنه دعاه ليعطيه فأبى أن يقبله، فقال: يا معشر المسلمين، أشهدكم على هذا الفيء، فيأبى أن حكيم أني أعرض عليه حقه الذي قسمه الله له يأخذه. فلم يرزا حكيم أحداً من الناس بعد النبي ﷺ حتى توفي

3/524-Hakim bin Hizam radıyallahu anh diyor ki: Resulullah sal lallahu aleyhi ve sellemden bir şeyler istedim, verdi; sonra yine iste dim, verdi; sonra yine istedim verdi; sonra da şöyle dedi:

Ey Hakim, bu mal cazip ve tatlıdır. Kim onu gönül tokluğu ile alır sa, bereketini görür; kim de onu aç gözlülükle alırsa, bereketini gör mez; yiyip yiyip de doymayan kimse gibi olur. Veren el alan elden ha yırlıdır.

Hakîm diyor ki: Bunun üzerine, “ya Resulallah, seni hak Peygam ber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, dünyadan ayrılıncaya kadar bir daha kimseden bir şey istemeyeceğim,” dedim.

Ebu Bekir radıyallahu anh, bir şeyler vermek için Hakîm’i çağırır di; o da kabul etmezdi. Sonra Hz. Ömer radıyallahu anh onu çağırdı; yine kabul etmedi. Sonra şöyle dedi: Ey Müslümanlar, sizi şahit tutu yorum ki ben, Hakim’e Allah’ın kendisine ganimetten nasip ettiği hissesini teklif ediyorum; o ise almak istemiyor.

Hakîm, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemden sonra vefat edinceye kadar hiç kimseden bir şey almadı. Müttefekunaleyh. Aç gözlülük, malın nereden geldiğine bakmadan hırs ile almak istemektir.

Lügatler: Malin bereketini görmek, azın çoğun yerine geçmesidir. Fethü’l-Bari’de şöyle denmiştir: Ganimet hakkı olduğu halde Hakîm neden almak istememiştir? Çünkü birilerinden bir şey aldığı takdirde alışıp da hakkı olmayan şeyi isteyeceğinden korkmuştur. O nedenle nefsini böyle şeylerden çekmiş ve şüpheli şeyi yapar endişesiyle şüp heli olmayanı da bırakmıştır. Hz. Ömer’in ona şahit tutması da, duru mu bilmeyenlerin, Hakîm’e hakkını vermedi, demesinler içindir.

Hadisten çıkan hükümler: Hakkını cimrilik ve nekeslik ile değil de cömertlik duygusu ile almaya teşvik; özellikle bu hak kendisine layık olduğu için veriliyorsa. Ihtiyaç olmadığı halde mala hirs göstermek, insana lüzumsuz mesuliyetler yükler; yeme hastalığı olan kimse gibi olur, sürekli yediği halde doymaz. Malı meşru yollarla almak ve biriktirmek, zühd hasletine ters düşmez. Zira zühdün kendisi, gönül toklu ğudur; kalbin mala bağlanmamasıdır. Ihtiyaç olmadığı halde insanlar dan bir şey istemekten nefret ettirilmiştir. Insanın alan değil de veren olması özendirilmiştir. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin asha bından Hakîm ve diğerlerinin faziletleri, Allah’a ve Resulüne verdikle ri sözde nasıl durdukları. Devlet büyüğü hak sahiplerine hakkını ulaş tırmalıdır. Bir manayı dinleyiciye daha iyi anlatmak için misal getirme.

٥٢٥/٤ وعن أبي بردة عن أبي موسى الأشعري رضي الله عنه قال : خرجنا مع رسول اللہ ﷺ في غزاة ونحن ستة نفر، بيننا بعير تعتقيه فنقبت أقدامنا ونقبت قدمي، وسقطت أظفاري، فكنا تلف على أرجلنا الخرق، فسميت غزوة ذات الرقاع لما كنا نعصب على أرجلنا من الخرق. قال أبو بردة فحدث أبو موسى بهذا الحديث، ثم كره ذلك وقال ما كنت أصنع بأن أنشاء . أذكره! (قال) كأنه كره أن يكون شيئاً من عمله

4/525-Ebu Bürde, Ebu Musa’l-Eş’ari radıyallahu anhten şöyle de diğini rivayet etmiştir:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile bir gazaya çıktık; altı nefer idik. Yanımızda sadece bir deve vardı; ona nöbetleşe biniyorduk.

Ayaklarımız aşındı; benim ayağım da aşındı. Tırnaklarım düştü.

Ayaklarımıza paçavra sarıyorduk. O yüzden buna Gazvetü’r-Rika’dendi. Çünkü ayaklarımıza çaputlar bağlıyorduk.

Ebu Musa bu hadisi anlattı. Sonra da hoşuna gitmedi; “bunu anlatmakla ne yapıyorum!” dedi. Sanki yaptığı ameli ifşa ediyormuş gibi bundan hoşlanmadı. Müttefekunaleyh. Hadisten çıkan hükümler: Ashabın zor hayat şartları, ağır geçimleri ve buna sabredip razı olmaları. Riya olur korkusu ile yaptığı iyi bir ameli anlatmanın mekruh olduğu.

٥٢٦/٥ وعن عمرو بن تغلب ـ بفتح التاء المثناة فوق، وإسكان الغين المعجمة، وكسر اللام – رضي الله عنه أن رسول اللہ ﷺ أتي بمال أو سبي ، فقسمه فأعطى رجالا وترك رجالا، فبلغه أن الذين ترك عـبـوا ؛
فحمد الله ثم أثنى عليه ثم قال: «أما بعد، فوالله إني لأعطي الرجل وأدع الرجل، والذي أدع أحب إلي من الذي أعطي، ولكني إنما أعطي أقواماً لما أرى في قلوبهم من الجزع والهلع ، وأكل أقواماً إلى ما جعل الله في قلوبهم الغنى والخير منهم عمرو بن تغلب». قال عمرو بن تغلب : فوالله ما أحب أن لي بكلمة رسول اللہ ﷺ حمر النعم !

5/526-Amr bir Tağlib radıyallahu anh diyor ki: Resulullah sallal Lahu aleyhi ve selleme mal veya esir getirdiler; onları taksim etti; ba zılarına verdi, bazılarına da vermedi. Vermediklerinin kendisini kınadıklarını işitti. Bunun üzerine Allah’a hamd ve sena ettikten sonra şöyle dedi:

İmdi, Allah’a yemin ederim ki, ben bir adama veririm, bir adama da vermem. Vermediğim verdiğimden daha sevgilidir. Ancak ben ba zılarına kalplerinde korku ve endişe bildiğim için veririm. Bazılarını da kalplerinde bildiğim zenginliğe ve hayra havale ederim; Amr bin tağlib onlardan biridir.

Amr bin Tağlib diyor ki: Allah’a yemin ederim ki, Resulullah sal lallahu aleyhi ve sellemin benim hakkımda söylediği bu kelimeleri, kızıl develere değişmem! Buhari rivayet etmiştir.

Lügatler: Esir düşmanlardan alınan kadın ve çocuklar demektir. Zenginlik ve hayır, Gönül rızası ve imandır. Kızıl develer, her türlü kıymetli mal için getirilen bir misaldir.

Hadisten çıkan hükümler: Mal ve eşya insanın kıymet ve değeri için ölçü değildir. Kalpleri uzlaştırmada ve onlari helakten korumada Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin hikmetli davranışı. Müslü man’ı istemeden ve aç gözlülük etmeden gelen rızka teslimiyete teş vik. Mü’minin yaptığı hayra sevinip neşelenmesi.

٥٢٧/٦ وعن حكيم بن حزام رضي الله عنه أن النبي ﷺ قال: «اليد العليا خير من اليد الشفلى، وأبدأ بمن تعول، وخير الصدقة ما كان عن ظهر غنى، ومن يستعفف يعفه الله، ومن يستغن يغنه الله»

6/527-Hakîm bin Hizam radıyallahu anhten: Peygamber sallalla hu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Veren el alan elden hayırlıdır. Önce ailenden başla. Sadakanın hayırlısı ihtiyaç duyulmayan şeyden verilenidir. İffet gösterip kimse den bir şey istemeyene Allah iffet verir (yüzünün suyunu korur). Zenginlik gösterene Allah zenginlik verir. Müttefekunaleyh. Bu lafiz Buhari’ye aittir. Müslim’in lafzı daha kısadır.

Lügatler: Aile: Zevce, ev halkı ve çoluk çocuktan ibarettir. Hayırlı daha üstün demektir.

Hadisten çıkan hükümler: Nafaka verilecek en layık kimseler; bir Müslüman’ın bakımında ve himayesinde olanlardır. Muhtaç olduğu şeyi sadaka etmek veya sahip olduğu şeyin tamamını vermek mek ruhtur. Aksi takdirde insan başkalarından istemek mecburiyetinde kalır. Onur gösterip istememek ve Allah’tan zenginlik beklemek, güzel rızk elde etmeye ve şeref kazanmaya sebeptir.

٥٢٨/٧ وعن أبي عبد الرحمن معاوية بن أبي سفيان صخر بن حرب رضي الله عنه قال : قال رسول اللہ ﷺ «لا تلحفوا في المسألة، فوالله لا يسألني أحد منكم شيئاً فتخرج له مسألته مني شيئاً وأنا له كاره، فيبارك له فيما

أعطيته

7/528-Ebu Abdurrahman bin Ebu Süfyan Sahr bin Harb radıyallahu anhten: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: Aç gözlülük ederek bir şey istemeyin. Allah’a yemin ederim ki bi riniz benden bir şey ister de, istemediğim halde benden bir şey koparırsa, verdiğim o şeyin bereketini görmez. Müslim rivayet etmiştir.

Hadisten çıkan hükümler: Aç gözlülük ederek başkalarını sıkıştırmaktan ve onları vermeye mecbur etmekten men. Razı olmadan, kerhen veya utanarak verilen şey haramdır.

٥٢٩/٨ وعن أبي عبد الرحمن عوف بن مالك الأشجعي رضي الله عنه قال: كنا عند رسول اللہ ﷺ تسعة أو ثمانية أو سبعة فقال: «ألا تبايعون
رسول اللہ ﷺ؟» وكنا حديثي عهد ببيعة، فقلنا : قد بايعناك يا رسول الله ، ثم قال: «ألا تبـابعـون رسول الله؟ فبسطنا أيدينا وقلنا قد بايعناك يا رسول الله، فعلام نبايعك؟ قال: «أن تعبدوا الله، ولا تشركوا به شيئا، والصلوات الخمس وتطيعوا الله». وأسر كلمة خفيفة: «ولا تسألوا النّاس شيئا. فلقد رأيت بعض أولئك النفر يسقط سوط أحدهم، فما يسأل أحداً

يناوله إياه .

8/529-Ebu Abdurrahman Avf bin Malik el-Eşcai radıyallahu anh diyor ki: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanında yedi yahut sekiz veyahut dokuz kişi idik. “Allah’ın Resulüne biat etmeyecek mi siniz?” dedi. Biz de yeni biat etmiştik. “Ya resulallah, biz sana biat et miştik, dedik”. Yine, “Allah’ın Resulüne biat etmeyecek misiniz?” de di. Biz de ellerimizi uzattık ve “Ya Resulallah, sana biat etmiştik; sana ne üzerine biat edeceğiz?” dedik. O da şöyle dedi:

“Allah’a ibadet edip O’na hiçbir şeyi ortak koşmamaya, beş vakit namazı kılmaya ve Allah’a itaat etmeye,” dedi. Gizli bir kelime daha söyledi “ve insanlardan bir şey istememeye” dedi.

Ben o insanlardan bazılarını görüyorum ki, elinden kırbacı düşüyor da kimseden onu vermesini istemiyor. Müslim rivayet etmiştir.

Hadisten çıkan hükümler: Allah’a sadakatle iman ve ihlasla ibadet etmeye, şeriatinden ayrılmamaya yeniden söz vermenin müstehap olduğu (iman tazeleme). Güzel ahlaka teşvik. Bunlardan biri de halkın minnetini çekmekten kaçınmak ve onlara ihtiyaç arz etme mek. Müslüman’ın bütün işlerinde kendine güvenmesi, işini kendisi yapması; başkalarına güvenmemesi. En basit şeylerde de olsa, isteme denecek şeylerden kendini çekmesi.

530/9 وعن ابن عمر رضي الله عنهما أن النبي ﷺ قال: «لا تزال المسألة بأحدكم حتى يلقى الله تعالى وليس في وجهه مزعة لحم »

9/530-ibn Omer radiyallahu anhumadan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:
Insan dilencilik etmeye devam ederse, Allah’ın huzuruna çıktığında yüzünde bir dirhem et kalmaz. Müttefekunaleyh.

Lügatler: Yüzünde bir parça et kalmamak, kıyamet gününde zilletten ve düşüklükten kinayedir. Bunun, dünyada yüzünün suyunu dökmesine karşılık ahirette bu şekilde ceza göreceği ve günahına alamet olacağı da söylenmiştir. Hadisten çıkan hükümler: İhtiyaç olmadığı halde yüzsüzlük edip insanlardan bir şey istemekten nefret ettirilmesi. Çünkü bunda dünyada zillet, ahirette de azap vardır.

531/10 وعنه أن رسول اللہ ﷺ قال ـ وهو على المنبر، وذكر الصدقة والتعفف عن المسألة : اليد العليا خير من اليد الشفلى، واليد العليا هي

المنفقة، والشفلى هي السائلة»

10/531-Yine Ibn Omer radiyallahu anh diyor ki: Resulullah sallal lahu aleyhi ve sellem minberde sadakadan, dilencilikten bahs etti ve: Üst el alt elden daha hayırlıdır. Üst el veren eldir, alt el de alan eldir, dedi. Müttefekunaleyh.

۱۱/٥٣٢ وعن أبي هريرة رضي الله عنه قال : قال رسول اللہ ﷺ : من سأل الناس تكثراً فإنما يسأل جمراً فليستقل أو ليستكثر .

11/532-Ebu Hureyre radıyallahu anhten: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: Kim malını çoğaltmak için dilencilik ederse, o kor istiyor demektir. Artık ister az istesin, isterse çok istesin. Müslim rivayet etmiştir.

Lügatler: Kor (ateş), cehennemde yanacağı ateştir. Hadisten çıkan hükümler: İhtiyaç olmadığı zaman dilenmenin haram olması ve bu şekilde alınan alan için vebaldir.

٥٣٣/١٢ وعن سمرة بن جندب رضي الله عنه قال: قال

رسول اللہ ﷺ : «إن المسألة كد، يكد بها الرجل وجهه، إلا أن يسأل الرجل

سلطاناً أو في أمر لا بد منه»

12/533-Semüre bin Cündeb radıyallahu anhten: Resulullah sal lallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:

Dilencilik yüzü tırmalamadır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. Ancak bir insanın devletten veyahut zorunlu bir şeyden dolayı istemesi hariç. Tirmizi rivayet etmiş ve hasen sahihtir, demiştir.

Lügatler: Devlet yetkili makam demektir ki, ondan zekat vb. şeyler isteyebilir. Hadisten çıkan hükümler: Devletten ve yetkili makamdan bir şey istenebilir. İhtiyaç olursa böyledir. Diğer durumlarda ise yasaktır.

534/13 وعن ابن مسعود رضي الله عنه قال : قال رسول اللہ ﷺ :

«من أصابته فاقة فأنزلها بالناس لم تسد فاقته، ومن أنزلها بالله فيوشك الله له

برزق عاجل أو آجل »

13/534-İbn Mes’ud radıyallahu anhten: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: Kimin bir ihtiyacı olur da bunu halka arz ederse, ihtiyacını kapa tamaz. Kimin de böyle bir durumu olur da Allah’a arz ederse, Allah ona er veya geç bir rızk verir. Ebu Davud rivayet etmiştir. Tirmizi de, hasen hadistir, demiştir.

Lügatler: İnsanlara arz etmek, kendisine yardım edip bunu def etmeye çalışmalarını onlardan istemek. Kapatmak, ödemektir.

Hadisten çıkan hükümler: Allah’tan istemeye ve zorluk ve sıkıntı anlarında O’na iltica etmeye teşvik. Ödeyenin Allah olduğunu bil mek. Ödeyenin Allah olduğuna inandığı halde insanlardan istemede bir mani yoktur. Çünkü insanlar sadece bir aracıdırlar.

535/14 وعن ثوبان رضي الله عنه قال: قال رسول اللہ ﷺ : «من

تكفل لي ألا يسأل الناس شيئا وأتكفل له بالجنة؟» فقلت: أنا، فكان لا يسأل

أحدا شيئا .

14/535-Sevban radıyallahu anhten: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:
Kim bana, insanlardan bir şey istememeye söz versin de ben de ona cenneti söz vereyim, dedi. Ben de, “ben”, dedim. Bu nedenle Sevban kimseden bir şey istemezdi. Ebu Davud sahih senedle rivayet etmiştir.

Hadisten çıkan hükümler: İnsanlardan bir şey istememeye, sa dece Allah’tan istemeye teşvik. Sevban radıyallahu anhin fazileti. İbn Mace rivayeti de şöyledir: Sevban atta iken kırbacı düşerdi de kimse den, onu bana uzat diye istemezdi. Kendisi iner alırdı.

536/15 وعن أبي بشر قبيصة بن المخارق رضي الله عنه قال : تحملت حمالة، فأتيت رسول اللہ ﷺ اسأله فيها فقال: «أقم حتى تأتينا الصدقة فتأمر لك بها». ثم قال: «يا قبيصة، إن المسألة لا تحل إلا لأحد ثلاثة رجل تحمل حمالة، فحلت له المسألة حتى يصيبها، ثم يمسك، ورجل أصابته جائحة أجتاحت ما له فحلت له المسألة حتى يصيب قواماً من عيش ، أو قال : سداداً من عيش ـ ورجل أصابته فاقة حتى يقول ثلاثة من الحجي من قومه : لقد أصابت فلاناً فاقة، فحلت له المسألة حتى يصيب دوي قواماً من عيش ـ أو قال: سداداً من عيش – فما سواهن من المسألة، يا قبیضه، سخت يأكلها صاحبها سختاً» .

15/536-Ebu Bișr Kabisa bin Muharık radıyallahu anh diyor ki: Arabulucuk görevi yüklendim; yardım istemek için Resulullah sallallahu aleyhi ve selleme geldim. “Kalk, bize sadaka gelsin de sana verelim,” dedi. Sonra da şöyle dedi:

“Ey Kabisa, İstemek ancak şu üç kimseden biri için helaldir; Bir adam arabuluculuk görevi üstlenir; bunu kapatıncaya kadar isteyebi lir. Sonra da durur. Bir adamın da malina afet gelir; o da geçimini sağ layacak kadar bir şeyler elde edinceye kadar ister. Bir de, bir adam muhtaç duruma düşer; kavminden üç akıllı kimse, “falan muhtaç duruma düştü,” derler; işte ona da geçimini sağlayıncaya kadar iste mek helaldir. Bunların dışındakiler, ey Kabisa, haramdır; kişi onları haram olarak yer. Müslim rivayet etmiştir.

Arabuluculuk şöyle olur: Bir adam iki taraf arasında çıkan davayı halletmek için mali külfet üstlenir; bunu ödemeyi taahhüt eder.
Lügatler: Burada sadaka zekat manasınadır. Çünkü bu kimse zekat verilecek sınıflardan borçluya girer.

Hadisten çıkan hükümler: Kimde bu sayılan üç şeyden işaretler görülürse ona zekat vermek caizdir. Zira bunlardan birincisi borçlu; diğerleri ise fakirdir. İstemek durumunda olan, ancak ihtiyacını kapatacak kadar ister. Bundan fazlası caiz değildir. را

537/16 وعن أبي هريرة رضي الله عنه أن رسول اللہ ﷺ قال: «ليس المسكين الذي يطوف على الناس ، ترده اللقمة واللقمان، والتمـرة والتمرتان، ولكن المسكين الذي لا يجد عنى يغنيه، ولا يفطن له فيتصدق عليه، ولا يقوم فيسأل الناس» 16/537-Ebu Hureyre radıyallahu anhten: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:

Miskin (fakir) kapı kapı dolaşıp da bir iki hurma ile geri dönen kimse değildir. Asıl miskin; yetecek kadar malı olmayan, farkında olunup da sadaka verilmeyen ve kalkıp da insanlardan bir şey istemeyen kimsedir. Müttefekunaleyh.

Hadisten çıkan hükümler: Zengin gibi davranan sabır şerbetini yutkunan iffetli fakirleri araştırmaya teşvik. Yardım edilmeye en layık kimseler bunlardır.

Kaynak: Riyadussalihin

Diğer sitelerimiz:

https://mumsema.com.tr/

https://islamisorusor.com/

Anasayfa

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

  1. Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Kanaat, iffet, iktisat ve dilencilik konularında birçok ayet ve hadis bulunmaktadır. İşte bazıları:

    Kanaat
    Ayetler:

    Hud Suresi, 6. Ayet:

    “Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’a ait olmasın.”
    Açıklama:

    Bu ayet, Allah’ın her canlının rızkını üstlendiğini ve kimsenin rızkı konusunda endişelenmemesi gerektiğini vurgular.
    Bakara Suresi, 273. Ayet:

    “Yapacağınız hayırlar, kendilerini Allah yolunda adayan, yeryüzünde dolaşıp kazanmaya imkân bulamayan, durumunu bilmeyenler tarafından zengin sanılan fakirlere verilmelidir. Onlar yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler.”
    Açıklama:

    Bu ayet, gerçek fakirlerin utanıp insanlardan bir şey istemeyen kişiler olduğunu ve yardımın onlara yapılması gerektiğini belirtir.
    Hadisler:

    Ebu Hureyre (ra) rivayeti:

    “Zenginlik, mal çokluğu ile değil, gönül tokluğu iledir.” (Buhari ve Müslim)
    Açıklama:

    Bu hadis, gerçek zenginliğin mal çokluğu değil, sahip olunanla yetinmek olduğunu vurgular.
    Abdullah bin Amr (ra) rivayeti:

    “Müslüman olan, yeteri kadar rızka sahip olan ve Allah’ın verdiğine kanaat eden kurtulmuştur.” (Müslim)
    Açıklama:

    Hadis, kanaat eden ve Allah’ın verdiğiyle yetinen kişinin kurtuluşa erdiğini ifade eder.
    İffet
    Hadisler:

    Ebu Hureyre (ra) rivayeti:

    “Kim iffetli olursa Allah onu iffetli kılar. Kim insanlara muhtaç olmamak isterse Allah onu ihtiyaçsız kılar.” (Buhari ve Müslim)
    Açıklama:

    Hadis, iffetli olan ve kimseye muhtaç olmamayı isteyen kişinin Allah tarafından iffetli ve ihtiyaçsız kılınacağını belirtir.
    Hakim bin Hizam (ra) rivayeti:

    “Veren el, alan elden hayırlıdır. Önce ailenden başla. Sadakanın hayırlısı, ihtiyaç duyulmayan şeyden verilenidir.” (Buhari)
    Açıklama:

    Hadis, sadakanın ve yardımın, ihtiyaç fazlası maldan verilmesinin daha hayırlı olduğunu ifade eder.
    İktisat (İsraf ve Cimrilikten Kaçınma)
    Ayetler:

    Furkan Suresi, 67. Ayet:

    “Ve onlar ki, harcadıklarında ne israf ederler ne de cimrilik ederler; ikisi arasında bir yol tutarlar.”
    Açıklama:

    Bu ayet, dengeli harcamayı ve ne israf ne de cimrilik yapmamayı öğütler.
    Zariyat Suresi, 56-57. Ayetler:

    “Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. Ben onlardan rızık istemiyorum, beni yedirmelerini de istemiyorum.”
    Açıklama:

    Ayetler, Allah’ın kullarından rızık istemediğini ve onların sadece ibadet etmelerini istediğini ifade eder.
    Dilencilik
    Hadisler:

    Ebu Hureyre (ra) rivayeti:

    “Kim malını çoğaltmak için dilencilik ederse, o kor istiyor demektir. Artık ister az istesin, isterse çok istesin.” (Müslim)
    Açıklama:

    Hadis, ihtiyaç olmadığı halde dilencilik yapmanın haram olduğunu ve bunun ahirette ceza getireceğini belirtir.
    İbn Ömer (ra) rivayeti:

    “İnsan dilencilik etmeye devam ederse, Allah’ın huzuruna çıktığında yüzünde bir dirhem et kalmaz.” (Buhari ve Müslim)
    Açıklama:

    Hadis, sürekli dilencilik eden kişinin kıyamet gününde yüzünün zillet içinde olacağını ifade eder.
    Bu ayet ve hadisler, kanaat, iffet, iktisat ve dilencilik konularında İslam’ın temel öğretilerini yansıtır ve Müslümanların bu konularda nasıl bir tavır sergilemesi gerektiğini açıklar.

    En iyi cevap

Cevapla