Paylaş
Kardeşlik sistemi ve iktisadinin arasındaki farklar
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Kardeşlik Sistemi Ve İktisadî Hikmetleri
SORU: Hz. Peygamber’in (s.a) kurmuş olduğu kardeşlik sistemi nedir? Bu nizamın hikmetleri nelerdir?
CEVAP: Rasûlullah (s.a) Mekke’den Medine’ye hicret ettikten sonra, Muhacirlerle Ensar arasında kardeşlik kurdu. Onlan Allah yolunda ikişer ikişer kardeş yaptı. Bu kardeşlikte, kan ve nesep kardeşliğinde olan hükümler geçerli idi. Öyle ki biri ölse diğeri ona varis olurdu. İmam İbn Kayyım el-Cevzî bunun Enes b. Mâlik’in evinde yapıldığım söylüyor. Bu kardeşlik nedeniyle oluşan hukukî hükümler ve haklar Bedir savaşına kadar sürdü. Nihayet Allah şu ayeti indirdi:
Allah’ın kitabına göre yakın akrabalar birbirlerine (varis olmaya) daha uygundur. (Enfal/75)
Bu ayetle birlikte miras akrabalara döndü. Muhacirlerin geçim seviyesi de yükseldi. Bu din kardeşliğinin en büyük neticesinde Ensar, “Rabbimiz Allah’tır” demekten başka hiç bir suçlan olmayan yerlerinden ve yurtlarından haksız yere çıkarılan muhacirleri evlerine alıp öz-kardeşleri gibi kabul ettiler. Bir kısım Ensar, Muhacir kardeşlerini mallarına ortak etmeye teşebbüs ettiler. Ancak Muhacirler bu teklifi kabul etmediler. Onlar, ticaret, ziraat ve sair işlerde çalıştılar. Onlar, çalışmada, üretimde ve diğer işlerde Ensarla yarıştılar. Hatta onlardan bazılan hakkında “Onlar sahranın kumlarını altına çevirme kabiliyetindedir-ler” dediler, yani tuttukları altın oluyor.
İmam İbn Cerir et-Taberi tefsirinde şöyle bir hadis-i şerif rivayet ediyor: Rasûlullah (s.a) şöyle buyurdu:
Ey Ensar! Kardeşleriniz mallarını ve evlatlarını bırakarak size geldiler. Onlar da, “Mallanınız onlarla müşterektir” dediler. “Rasûlullah bundan başka birşey düşünün” deyince, “Ya Rasûlullah! Başka ne olabilir?” dediler. O da, “Bunlar iş konusunda tecrübesizdirler, bir şey bilmezler, meyveleri onlarla bölüşün!” buyuranca, “Olur ya Rasûlallah!” dediler.
Burada bir takım müslümanlar çok muhtaç bir duruma düştüler. Allah Rasûlü (s.a) onlara “Suffayı” tahsis etti. O Mescid-i Nebevi’nin bitişiğinde bir hol idi. Allah’ın Muhacir ve Ensara verdiği rızıktan onlara harcandı. Onlar da böylelikle barındırıldılar.
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Allah Rasûlü, bu kardeşliği icra etmekle, muhacirlerle, ensarın birliğini kurdu. Medineli olan Evs ve Hazreç kabileleri arasındaki düşmanlığı da böylelikle kaldırmış oldu.
Yine şunu da rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bu kardeşlik sosyal adaleti gerçekleştirmek için atılan ilk adımdır. Yine bu kardeşlik inanan bir cemaatın fertleri arasındaki yakınlaşmayı, iktisadî işlerde adaletin gerçekleştirilmesini ve hakça paylaşmayı meydana getirmiştir.
Hz. Peygamber’in (s.a) da’vetle ilgili şeyleri hep vahy ile olurdu. Çünkü Allah Teâlâ Hz. Peygamberle ilgili olarak şöyle buyuruyor.
O, arzusuna göre konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir. (Necm/4-5)
Vahyin Kur’ani bir nasla (metinle) gelmesi şart değildir. Allah’ın elçisi Cebrail sabah-akşam Allah’ın emir ve hükümlerini getirmek için gidip geliyordu. Bir çok konu vardır ki Rasûlullah bu nevi vahy ile tasarrufta bulunmuştur. Kardeşlik konusunda Ensardan ve Ensarın Muhacirlere olan yardımlarından Allah şöyle bahsediyor:
Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
Bunların arkasından gelenler şöyle derler: “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiç bir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” (Haşr/9-10)
Hz. Peygamber’in bu tasarrufu ister geçmiş bir vahye dayansın, ister gizli bir vahye dayansın, bizim iman ettiğimiz şey şudur ki Rasûlullah masumdur. Ümmetinin daveti hakkında hatadan halidir. Çünkü o rabbinin vahyinde emindir. O’nun risaletini tebliğ etmiştir. O’nun davetini bütün alemlere ulaştırmıştır.
Benzeri konular:
Cevapla