Paylaş
Kardeşlik uhuvvet ne demek
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
UHUVVET/KARDEŞLİK
Kardeşlik uhuvvet eş anlamlısı
“Kardeşlik” manasına gelen Arapça uhuvvet kelimesi, aynı ana babadan veya bunlardan birinden dünyaya gelenler arasındaki kan bağını belirtmesi yanında aynı sülâleye, kabile veya millete mensup olma, aynı inanç ve değerleri, dünya görüşünü paylaşma gibi ortaklık ve benzerlikleri bulunan kişi ya da gruplar arasındaki birlik ve dayanışma ruhunu da ifade etmektedir. Kelime Kur’ân ve hadislerle diğer İslâmi kaynaklarda, Câhiliye telakkisinde soy birliğine ve kan bağına dayanan asabiyet kavra mının karşıtı olarak tevhid inancını esas alan manevi birliği, dayanışma ve paylaşma sorumluluğunu anlatmak üzere yaygın biçimde geçmektedir.
Hz. Peygamber Kur’ân vasıtasıyla insanlar arasında kan bağını aşan yeni bir zihniyet getirmiştir; bu da din bağıdır. Din birliğinden kaynakla nan ortaklık, farklı kabile ve ırklardan gelen insanlar arasında bir kaynaş ma ve kardeşliğe zemin oluşturur. Bu, İslâm’ın insanlığa getirdiği önemli değerlerdendir. Arapların Câhiliye asrında asabiyete, yani kan bağına da yalı bir akrabalık anlayışını benimsedikleri dikkate alındığında, İslâm’ın uygulamaya koyduğu kabileler ve irklar üstü din kardeşliği anlayışının ne kadar önemli bir değişim olduğu kendiliğinden anlaşılır.
Hz. Peygamber’in uygulamaya koyduğu söz konusu evrensel değer zemininde bir araya gelen inanan insanların aralarındaki bağı Kur’ân su şekilde tanımlar: “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin… “151 Ayette kullanılan “ihve (kardeş)” kelimesiyle mü minleri birleştiren temel harcın din kardeşliği olduğu çok açık biçimde belirtilmiştir. Bu kelimenin kullanılmasıyla tam da şöyle denmiş olmakta dır: Müminler arasındaki kardeşlik, tereddüde mahal olmayacak derece de kesin olan bir husustur; iman, inanan kişiler arasında kana dayalı soy bağından daha aşağı olmayan bir bağdır. Yine ayette kardeşlik konusu nun müminle irtibatlı olarak zikredilmesi, imanla ilişkili bir yanının bu lunduğunu göstermektedir. Daha açıkça ifade etmek gerekirse, kardeşlik bağının zayıflaması ya da güçlenmesi doğrudan kişinin imani hayatını il gilendirmektedir. Bu sebeple müminler arasındaki kardeşlik hukukunun devam ettirilmesi çok önemlidir, dolayısıyla yukarıda zikredilen ayette kardeşlik bağını zedeleyecek her türlü pürüz ve sorunun mutlaka gideril mesi gerektiği ifade edilmiştir.
Kur’ân’da kardeşlik bağlamında geçen önemli terimlerden bir diğeri de “veli”dir. “Can dostu” manasındaki terimin geçtiği âyetlerden birinde şöyle denmektedir: “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin can dostudurlar. Onlar iyiliği emredip kötülükten sakındırırlar.”16 Bu âyet çok açık biçimde Müslüman toplumunda kadının tecrit edilmesini değil; tev hid, adalet ve barış gibi ulvi değerler çerçevesinde kadınıyla erkeğiyle bü tün inananların dayanışma içinde olmaları gerektiğini vurgular.
Müminlerin kendi aralarında kardeşlik hukukunu muhafaza etmele ri, birbirlerinin can dostu olarak kalmaları, toplumda sulh ve sükunetin, istikrar ve barışın teminatını oluşturur; fitne ve fesadın ortaya çıkmasını engeller. Zaten bir ayette “…Eğer birbirinize arka çıkıp yardımcı olmazsa nız, yeryüzünde büyük fitne fesat ortaya çıkar” denmek suretiyle bu ger çeğe işaret edilmiyor mu?
Hz. Peygamber, kabileci asabiyetin bir sonucu olarak kan bağına bü yük değer veren bir zihniyet dünyasında her türlü ırk yakınlığı değerler alanının dışına atmak, bunun yerine din ve inanç birliğini koymaya gi rişmekle tamamen yeni bir toplum tesis etmek gibi güç bir işe teşebbüs etmişti. Nitekim içlerinde Ebû Cehil’in de bulunduğu putperest liderler grubunun Resûlullah’ı Araplar içinde benzeri görülmemiş bir şekilde hal kının atalarını kötülemek, saygın kişileri aşağılamak ve toplumda ayrılık tohumları ekmekle suçlaması(1) bunların neden Hz. Peygamber’in aman siz düşmanları olduğunu açıklamaktadır. Peygamber aile, aşiret, nesep, kavim gibi kan bağına dayalı birlik duygularının ve ilişkilerin önemini kabul etmekle birlikte ilkel şekliyle şahsi veya irkî çıkarlara yönelik olan asabiyet kavramının içeriğinde köklü bir değişiklik yaparak bu kavramı özellikle dini öğretilerin yayılması, gerçeğin gün ışiğına çıkarılması, daha faziletli bir toplum kurulması gibi yüksek hedefler için bir araç olarak de gerlendirmiştir:
Islâm’ın temel toplumsal dinamiği başından itibaren inanç birliği etrafında yoğunlaşan manevi kardeşlik duygusu olmuş, asabiyetten kay naklanan farklılaşma ve çatışma eğilimleri yok edilerek yerine yukarıda bir nebze temas edilen Kur’âni inanç ve değerler birliğine dayalı bir kar deşlik ruhu konulmuştur. Nitekim Âl-i Imrân sûresinde (3: 103), Câhili ye Arapları’ndaki kabilecilik çatışmaları kendilerini bir yıkım noktasına sürüklemişken onların gönüllerinde barış ve kardeşlik duygularının ge lişmesi, bu suretle de bir kardeşler topluluğu haline gelmeleri Allah’ın on lara bir nimeti olarak nitelendirilir. Zemahşerî Araplar’ın Câhiliye döne minde ihanet ve düşmanlık duygularıyla sürekli savaş halinde olduklarını hatırlattıktan sonra âyetteki “kardeşler” kavramını bu bağlamda “birbiri- ne karşı şefkat duyan, temel noktalarda uzlaşıp anlaşan topluluk” şeklin de açıklar ve bunun “Allah için kardeşlik” olduğunu belirtir.[191 el-Hubbü lillâh” gibi bu tabir de İslâmî literatürde çıkar gütmeyen kardeşlik ve sevgi duygusunu ifade eder.
Hz. Peygamber’in Medine’de Muhacirlerle Ensar arasında gerçek leştirdiği kardeşleştirme uygulaması, sözü edilen kardeşlik duygusunun somutlaşmış hali olup, dünden bugüne bugünden yarına ilham verici bir örnek olarak ışıldamaya devam etmektedir. Ensar ve Muhâcirlerin kar deşliğindeki samimiyet ve derinliğin en açık kanıtı, onların şu yakarışla rinda saklıdır: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeş lerimizi bağışla! İman edenlere karşı içimizde kinden zerre bırakma! Ey Rabbimiz, şüphesiz sen çok şefkatlisin, çok merhametlisin.1201
Netice itibariyle Hz. Peygamber’in vurguladığı kardeşlik bağı, teorik ve ütopik bir slogan değildir. Bizzat uygulanmış ve uygulamada başarısını ispat etmiş önemli bir değerdir. Bu değer sayesindedir ki, Arap yarıma dasında Peygamber’e kadar asabiyet duygularının aralarında nefret ve savaşı yaygınlaştırdığı Arap kabileleri, ilk kez Peygamber’le evrensel kar deşliğin barıştırıcı ve birleştirici tadını almışlardır. Bu suretle gerçekleşen kenetlenme, onları çok geçmeden Preneler’den Çin Seddi’ne kadar çok geniş toprakların fatihi ve hakimi haline getirecektir.
Kardeşlik değerini kalıcı ve işlevsel kılan en önemli faktörlerden biri, muhabbet, yani sevgidir. Mamafih muhabbet, kardeşlik sınırlarını aşan bir etki gücüne sahip olduğu için, müstakil bir değer olarak ele alınmayı hak etmektedir.
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Kardeşlik
Öz Olmayan Bir Ablam var. Maddi, Manevi yanında olduğum birisi var. Onu namazada davet ediyorum, Ölümü hatırlatıyorum, Rabbime Onu affet, merhamet et bağışla, huzuruna çıksın diye dua ediyorum. İnsanların dedikodularıyla hareket ediyor. Kardeşimsin diyor ama düşman gibi davranıyor, umursamıyor bile. Ben Kardeşlikten, İyilikten başka birşey yapmadım. Canım çok yanıyor, çok üzülüyorum, Allah’tan Bize helal, Hayırlı, Mutlu Abla-Kardeşlik Nasip Et diye dua ediyorum ne yapmalıyım
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Kardeşlik kavramıyla ilgili olarak Kur’ân-ı Kerim’in oldukça sık üzerinde durduğu manalardan biri de aynı inancı, idealleri ve davranış özelliklerini paylaşan insanlar topluluğu manasıdır.
Bu anlamı en belirgin bir şekilde öne çıkaran âyetlerden biri şöyledir:
“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki esirgenesiniz.” (Hucurat, 49/10.)
Yukarıdaki âyette açıkça görüldüğü üzere müminleri kardeş yapan ayırıcı vasıf, ortak inanç ve ideallerini temsil eden iman vasfıdır. Onların tamamı dinde kardeştir.
Bu noktada âyette yer alan “اخوة “kelimesine özellikle dikkat çekmek yerinde olur. “اخوة “ve “اخوان “kelimelerinin birbiri yerine kullanılan kelimeler olduğu varsayıldığında9 âyette fazladan bir anlam olmadığı söylenilebilir. Ancak yukarıda da ifade edildiği gibi “اخوة “kelimesinin nesepte kardeşler, “اخوان “kelimesinin ise dost ve arkadaş anlamına geldiği göz önüne alındığına âyetteki bu ifadenin fazladan bir anlamı olacaktır ki oda müminler arasındaki kardeşliğin tıpkı nesepte kardeşlik gibi yoğun, güçlü ve hakiki bir kardeşlik olduğudur. Hatta İslâm kardeşliği ile beraber olmadığı zaman nesep kardeşliğinin bir değeri olmadığı göz önüne alındığında, İslâm kardeşliğinin nesep kardeşliğinden daha üstün olduğu da söylenebilir.
Bir başka açıdan da inananların arasında inanç ortaklığından ötürü oluşacak bağı Kur’ân, benzetmekten de öte nesep kardeşliği saymakta ve böylece beliğ bir teşbihle bu kardeşliğin gücünü vurgulamış olmaktadır.
İnanç ve ideal birlikteliği anlamındaki kardeşlik, müminlerin önceki müminlere olan duasını bildiren bir başka âyette de şöyle ifade edilir:
“Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: “Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin.”(Haşr suresi 10)