Kehf suresi hakkında bilgi

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Kuranı kerimin 18. suresi olan Kehf suresi ile ilgili kısaca bilgiler

Kehf suresi hakkinda bilgi

Bu sure ismini mağara dostları anlamına gelene ashab-ı kehf’ten almıştır. Kehf suresinin 9 – 26 . Ayetlerinde ashab-ı kehf kıssasından bahsetmiştir. Ayrıca bazı yerler de kehf suresi “kâf-hâ-yâ-ayn-sâd” adıyla da bilinmektedir. Bu sure peygamber efendimize Mekke şehrinde iken nazil olmuştur. Toplam da 110 ayetten oluşmuştur. Başlıca anlatılan konular; inançlarından dolayı öldürülmekten kurtulmak için bir mağaraya sığınan gençlerin mucizevi halleri, Hz. Musa ve hızır kıssası, zülkarneyn kıssası yer almıştır.


Kehf Sûresi

Kehf suresi konusu ve içerdiği mesajlar

Kur’ân-ı Kerîm’in 18. sûresi

Bir bölümünde mağara arkadaşları de­mek olan “Ashâb-ı Kehf”den bahsedildiği için bu adı almıştır. Mekke’de nazil olmuş­tur. 110 âyettir. Âyet sonlarına ahenk veren fasılası elif harfidir.

Berâ b. Âzib’in bildirdiğine göre sahabe­den Üseyd b. Hudayr, Kehf sûresini okur­ken, evinde bulunan at ürkmüş ve depren­meğe başlamıştı. Bunun üzerine Üseyd: “Ya Rab! Sen âfetten koru” diye dua etti. Bunun üzerine onu duman veya bulut gibi bir şey kapladı. Sonra Üseyd, bu olayı Hz. Peygamber (s.a.)’e anlattı. Rasûlullah: “Oku ey Üseyd! Çünkü o bulut gibi görünen şey Sekîne’dir; Kur’ân dinlemek için, yahut onu tebcil için inmiştir” buyurdu (Buhârî, Menâkıb, 25; Fedâİlü’l-Kur’ân, 11; et-Tirmizî, Fedâİlü’l-Kur’ân, 5). Cuma günleri bu sûrenin okunma­sını tavsiye eden bir hadisin yanı sıra diğer bir hadiste de: “Kim Kehf sûresinin evve­linden on âyet ezberlerse, Deccal’den ko­runmuş olur” (Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 257; Ebû Dâvud, Melâhim, 14; et-Tirrnizî( Fiten, 59; İbn Mâce, Fiten,33)buyurulmuştur.

Bu sûrede; Yüce Allah’ın varlığı, birliği ve yüceliği vurgulanır, inkarcıların olumsuz davranışlarına karşı Hz. Peygamber (s.a.)’ in üzülmemesi bildirilir, Ashab-ı kehf, Hızır ve Zülkarneyn kıssaları anlatılır, müminle­rin ve inkarcıların dünya ve âhiretteki du­rumları açıklanır:

Sûrede söz edilen konular ve bazı so­nuçlar özetle şunlardır:
Madde madde

* Kur’ân-ı Kerîm, insanları uyarmak için, Allah katmdan indirilmiş dosdoğru bir ki­taptır (âyet: 1-3).

* Allah’a çocuk isnat edenler, yalan söy­lemektedir (vs)-

* Hz. Peygamber, inkarcılar Kur’ân’a inanmıyor diye üzülmemelidir. İnsanlar imtihan edilmektedir. Dünya kimseye kalmaz (6-8).

* Ashâb-ı kehf gibi, bir toplum içinde azınlıkta kalan müminler, baskılara boyun eğmeyip, imanlarında sebat etmelidir; böylelerine Yüce Allah yardım edecektir. Ayrıca, kesin bilgiye dayanmayan söylenti­lere itibar edilmemeli, gaybla ilgili konu­larda Yüce Allah’ın verdiği bilgiyle yetinil-melidir(9-26).

* Bir işi yapmaya karar veren kimse, ön­ce Allah’ın iznini dilemeli ve bunu Allah’ın iradesine bağlayarak “İnşaallah (Allah di­lerse) şöyle yapacağım” demelidir (23-24).

Allah’ın sözleri değiştirilemez. O’ndan ba§ka sığınılacak kimse de yoktur. Artık ‘steyen inamr, isteyen inkâr eder. Ancak ‘nkar eden zalimlere âhirette çok acı bir azap hazırlanm,şt,r. İnanıp iyi işler yapanla-ra ise, adn cennetleri vardır (27,29-31).

* İnsan, İhlâslı müminlerle oturup kalk­malı, Allah yolundan alıkoyan şımarık zen­ginleri dost edinmemelidir. Allah Teâlâ, -ister zengin ister fakir olsun- samimi olan müminin dostu ve yardımcısıdır. Varlık sahibi nankörleri ise, hiç ummadıkları bir anda perişan eder, malları mülkleri yok olur da ortada kalakalırlar. Aslında dünya haya­tı, mal ve çocuklar gelip geçicidir. Asıl kalıç olan ve Allah katında değer ifade eden şey, salih ameldir (28,32-46).

* Âhirette herkes sıra sıra Yüce Allah’ın huzuruna çıkarılır, amel defterleri ortaya konulur. İnkarcılar, yaptıklarının birer birer tespit edilmiş olduğunu görünce şaşkına dönerler. Orada herkes yaptığının karşılı­ğını görür; kimseye haksızlık edilmez (47-49)-

* Şeytanın ve putların dostları, âhirette yapayalnız kalacak, dostlarından hiçbir yardım göremeyeceklerdir; cehenneme atılmaktan da kurtulamayacaklardır (50-53).

* İnsan tartışmaya düşkündür. Yüce Al­lah, elçilerini müjdeleyici ve uyarıcı olarak göndermiştir. İnkarcılar, hakkı bâtılla gi­dermek için mücadele ederler. Onlar, doğ­ru yola gelmez inatçılardır. Ancak Allah, şımarmalarından dolayı onları hemen ceza­landırmaz, belli bir süre tanır. O süre do­lunca da, geçmiş inkarcılar gibi cezalarını bulurlar (54-59).

* (Hz. Mûsâ ile Hızır kıssasında da ifade buyurulduğu üzere) ilmin sonu yoktur, her bilenin üzerinde bir başka bilen vardır. Her olayda birçok hikmet mevcuttur. İnsanın kötü gördüğü bir şey, aslında iyi olabilir; bu bakımdan başına gelenlere karşı sabırlı olmalı, Allah’ın hikmetine havale edip hayır dilemelidir. İlim öğrenmek için her sıkıntıya katlanıtmalı, gerekirse başka belde ve ülke­lere de gidilmelidir. Yolculuk İçin iyi bir arkadaş seçilmelidir. Hocaya saygı göste­rilmeli, rütbece daha alt seviyede olanlar­dan bile ilim öğrenmekten çekinmemelidir. Ters bir olay görülünce hemen infiale ka­pılmamalı, işin iç yüzü öğrenilmeye çalışıl­malıdır. Verilen sözde durulmalıdır. Hata yapınca hemen özür dilenmelidir. Çocukla­rın geleceği düşünülmelidir. Kötülüğe karşı İyilik yapmalı ve iyilik karşılığında ücret talep etmemelidir (60-82).

* Yüce Allah’ın kendilerine mal, servet, makam, rütbe gibi imkânlar verdiği kimse­ler, bunları, güçsüzlere yardım, saldırganla­rı engelleme gibi İyi yollarda kullanmalıdır­lar (83-98).

* Ye’cûc ve Me’cûc’un ortaya çıkışı, kı­yamet alametlerindendir (99).

* Cehennem, Yüce Allah’ı tanımayan, Kur’ân’ı dinlemeye tahammülü olmayan, Peygamberlerle alay eden kâfirler için hazırlanmıştır. Onların dünyadaki çabaları da boşa gitmiştir. Buna karşılık, inanıp iyi işler yapanlar, içinde ebedî kalacakları Firdevs cennetleriyle ödüllendirileceklerdir (100-108).

* Allah’ın kelimeleri, bilgisi sonsuzdur; onu yazmak için denizler mürekkep olsa, hatta bir o kadarı daha ilave edilse yine de yazmaya yetmez (109).

* Hz. Muhammed (s.a.) de bir insandır, ama Allah Elçisidir. Ona vahyedilenin Özeti de şudur: Allah birdir. Âhirete inanıp, Al­lah’a kavuşmayı uman kimse, O’na hiçbir ortak koşmadan ibadet etmeli ve salih amel, iyi işler yapmalıdır (110).


Kehf suresini Cuma günü okumanın fazileti

Cuma günü Kehf suresi okunması, Rasûlullah (ﷺ) efendimizin mühim sünnetlerindendir. Öldükten sonra bile bereket ve rahmet sebebidir.

Benzeri konular:

Cevapla